Çanakkale 18 Mart Konuşma Metni 1 - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Haziran 01, 2014

Çanakkale 18 Mart Konuşma Metni 1

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 
Çanakkale 18 Mart Konuşma Metni 1


Şanlı Tarihimizin Zaferleri arasında hakettiği yeri fazlasıyla alan ve bu konuda duygularımızı harekete geçiren Çanakkale zaferi her yıl çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Biz burada bu şanlı tarihimizin kutlama törenlerinde yapılmış bir konuşmayı sizlerle paylaşıyoruz. Bu konuşmayı birebir kullanmaktansa sizinde özgün fikirlerini katarak ve diğer konuşma metinlerine bakarak özgün hale getirin ve kendi konuşmanızı oluşturun tavsiyesi ile aşağıda yayınlıyorum. Yıllar önce bir dergide yayınlanmış Çanakkale Ağlar adlı metini bu minvalde okumanızı ve konuşma hazırlamadan önce bu metne göz atmanızı öneririm. Çanakkale ağlar adlı metini de sitemize eklemeyi ihmal etmeyeceğimizi bilmenizi isterim. 
Bu arada web dnyasında fenomen haline gelmiş çanakkale ile ilgili bir Bayan tarih öğretmeinin irticali konuşmasının da videosu bu sayfaya ekleyeceğim.

Çanakkale 18 Mart Konuşma Metni 1

Sayın Protokol, Sevgili Meslektaşlarım, Değerli Veliler, Siz Geleceğin Mimarı Sevgili Öğrenciler;
19’uncu yüzyılın sonlarında, 20’inci yüzyılın başlarında, politik gelişmelerini tamamlayan Avrupa devletleri, emperyalist politikalarıyla I. Dünya Savaşı’nda insanlık, tarihinin görmediği, yaşamadığı acılarla tanıştırdı bütün dünyayı. Osmanlı İmparatorluğu'nun elinde bulunan Orta Doğu bölgesinin zengin petrol yatakları da, bu sırada Emperyalist Avrupa devletlerin dikkatini çekmekteydi. Bu fırsatla amaçlarına ulaşacaklarını düşünen emperyalist güçler Osmanlı Devletine karşı şiddetli bir saldırıya geçerken hiç ummadıkları bir direnişle karşılaşacaklarını düşünmemişlerdi. Kahraman Türk askerinin bütün yoksulluk ve yoksunluklara rağmen cansiperane şekilde savaşması, Mustafa Kemal’in askerlik dehası, Çanakkale’nin geçilemez olduğunu bütün dünyaya gösteriyordu. Çanakkale Savaşları’nda, yenilmez sanılan emperyalist güçlerin de üstesinden gelinebileceği kanıtlanmış, ileride yoluna baş koyulacak Kurtuluş Savaşı’na kalkışılırken Çanakkale Zaferi önemli bir moral kaynağı aynı zamanda dayanak noktası olmuştur. Öyle ki Çanakkale Zaferi olmasaydı Kurtuluş Savaşı da olamazdı diyebilecek kadar büyük bir destandır Çanakkale.
Çanakkale Savaşı, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda önemli bir aşama olmuş, bağımsızlık ve egemenlik mücadelesinin temelleri Çanakkale Zaferi ile atılmıştır. Çanakkale utançla yaşamak yerine onurla ölmeyi tercih edenlerin savaşıdır. Çanakkale, dualarla atılan her adımda inancın ispatı bağımsızlık sevdasının yaşanmış gerçekliğidir. Çanakkale, genç, yaşlı; kadın, erkek el ele kenetlenen bir milletin var oluş mücadelesinin kıvılcımı olmuş, bir ulusun yokluktan var oluşa giden engebeli yollarında bütün yurdu çepeçevre saran kocaman bir meşaleye dönüşmüştür. Bu anlayışla Çanakkale’de canını vermiş, kanını akıtmış her kahraman Türk askeri bütün dünyanın saygıyla önünde eğildiği takdire şayan bir mertebeye ulaşmış, şahadet şerbetini gözünü kırpmadan içmeye ant içmiştir.
Çanakkale Savaşı, Türk evlatlarının inançla, imanla; kol kola, göğüs göğse sergiledikleri bir var oluş mücadelesidir. Bu destan yazılırken öyle ki Türkiye, genç ve münevver bir kuşağını bağımsızlığını ve varlığını sürdürebilmek için Çanakkale’de feda etmek durumunda kalmıştır. Çanakkale’de toprağa verilen insanlar o yoksulluk ve yokluk içerisinde bu toplumun gelmiş geçmiş, görmüş göreceği en aydın, en iyi yetişmiş vatandaşlar olduklarını canlarıyla kanlarıyla ödeyerek ispatlamışlardır. Bir üniversite kuşağı, bir münevverler ordusu, Çanakkale’de, gözünü kırpmadan şehit olmayı içine sindirmiştir. Bütün Alaylar, savaşın her aşamasında, komutanından en gerideki erine kadar kendilerini feda etme bilinci içinde davranmışlardır. Bu uğurda Çanakkale, hür ve bağımsız yaşama iradesi ile aydınlık yarınlara duyulan inancın zaferidir. Burada eriyle komutanıyla, askeriyle subayıyla toplumumuz çok parlak bir sınav vermiştir. Çanakkale Zaferi; dünya tarihinde bir dönüm noktasının yaşandığı, güç dengelerinin değiştiği, olayların akışı üzerinde Türk Ulusunun belirleyici bir rol oynadığı, Kurtuluş Savaşımızın ilk meşalesinin tutuşturulduğu, yüce Türk ulusunun kahramanlık ve fedakarlığının doruk noktasına ulaştığı bir prestij ve azmin mücadelesi olmuştur. 
Çanakkale Zaferi, kahraman askerlerimizin, cihanı hayrete düşüren bir îman ve kahramanlık destanıdır. Bu zafer, milletimizin, iman ve azminin, metanet ve gücünün açık bir göstergesidir. Türk Ordusu’nun Çanakkale’de vermiş olduğu bu büyük mücadele; sadece dünya tarihi üzerinde yarattığı büyük etkiyle değil, Türk savaş sanatının uygulanış tarzı, başta Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, kanlı mücadelede ön plana çıkardığı kahramanlar ve askeri dehalar bakımından, Türk askerinin doğasında bulunan insani değerlerin savaş sahasında tezahürü bakımından da dünya savaş tarihinde örneği olmayan bir başarı timsalidir. Çanakkale Zaferi, vatanın bütünlüğü ve ulusun bağımsızlığı söz konusu olduğunda, Türk milletinin neleri başarabileceğinin en güzel kanıtıdır. Tarihin eşsiz kahramanlarının yiyecek bir lokma ekmek dahi bulamadığı, 30 metrekarelik bir alandaki otları yiyerek karınlarını doyuran, binlerce kez ölümle burun buruna gelen, hayatlarını hayatımıza feda eden eşsiz vatan sevgisini yaşa(t)maktır.
Düşmeyen sancak 57. Alay’ı, sessiz gecenin kahramanı Nusret Mayın Gemisi’ni, gizli darbenin başrol oyuncusu Mesudiye Zırhlısı’nı, Conkbayırı’ndaki şanlı direnişi, insanlığın savaşı yendiği Gelibolu’yu, efsaneleşen gerçek Koca Seyit’i, cesur yürek Yahya Çavuş’u, küçük kahraman Aleko’yu ve Kınalı Ali’yi kim tarih sahnesinden silebilir ki! 
Türk savaş tarihine altın harflerle yazılan Çanakkale Zaferi’nin 95.Yıldönümünü kutlamanın ve kutsal vatanımız için canlarını feda eden şehitlerimizin Şehitler Günü’nü idrak etmenin onurunu yaşıyoruz yüreğimizin derinliklerinde. Ö yüzdendir ki şanlı Çanakkale ve Kurtuluş Savaşlarını unutmamalı, unutturmamalıyız. Yeni Kurtuluş Savaşlarının, yeni Sevrlerin bugünkü dünyada belki savaş sahnesinde olmasa bile yeni stratejik söylemlerle önümüze getirileceğini düşünmemiz gerekir. Bu yolda atılan her adım, bize, Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda canlarını feda eden atalarımızın mirasına vurulan asıl darbe olacaktır.
“Geçmişini unutanlar, o geçmişi yeniden yaşamak zorunda kalırlar.” Biz ne Çanakkale’yi, ne Milli Mücadele’yi, ne vatan ve bayrak için canını veren aziz şehitlerimizi, ne de ” YA İSTİKLAL; YA ÖLÜM” diye haykıran Büyük Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ü unuttuk, unutturduk. Bize yeni Sevr dayatmalarıyla geçmişi yaşatmak isteyenlerin bu yıkım ve zulüm planlarını dün Çanakkale’de olduğu gibi bugün de bertaraf etmek boynumuzun borcudur. Öyleyse geçmişimizden feyiz alarak bugünde “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ” diye haykırıyoruz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder