Paragrafın Anlatım Teknikleri Konu Anlatımı - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Mayıs 01, 2018

Paragrafın Anlatım Teknikleri Konu Anlatımı

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 

Paragrafın Anlatım Teknikleri Konu Anlatımı 

Paragrafın anlatım özellikleri, teknikleri nelerdir? Anlatım tekniklerine örnekler , soru ve cevapları.
PARAGRAFIN ANLATIMI


Bir yazıda anlatılan şey kadar anlatım da önemlidir. Düşünce birimi olan paragrafta, düşüncenin doğru, anlaşılır, amaca uygun anlatılması gerekir. Çünkü paragraftaki anlam bütünlüğü, anlatım bütünlüğüyle sağlanır.

Paragrafın anlatımı denince anlatım teknikleri ve düşünceyi geliştirme yolları anlaşılır.

ANLATIM TEKNİKLERİ
Yazarın parçayı oluştururken kullandığı tekniğe anlatım tekniği denir. Anlatım teknikleri açıklama, tartışma, öyküleme ve betimleme olmak üzere dört tanedir. Yazar amacına göre bu tekniklerden birini ağırlıklı olarak kullanır. Fakat bazı paragraflarda bunlardan ikisinin kullanıldığı da olabilir.

Anlatım teknikleri ile düşünceyi geliştirme yollarını karıştırmamak gerekir. Anlatım teknikleri parçanın bütününde genelde izlenen yoldur. Düşünceyi geliştirme yolları ise düşüncenin ispatlanması için kullanılan ikna metotlarıdır.

AÇIKLAMA
Bir durum ya da düşünceyle ilgili olarak gerekli bilgileri vermeye, iyice anlaşılmayan ya da yanlış anlaşılan bir sözü, düşünceyi açıklığa kavuşturmaya açıklama denir.

Açıklayıcı anlatım biçimi, okuyucuya bir konu hakkında bilgi vermek, bir şeyler öğretmek amacındadır. Bir konunun aydınlatılması, deyim, atasözü, terim veya sözcüğün genişçe anlatılması, tarihsel bir olayın aydınlatılması gibi birçok konuda bu anlatım biçimi kullanılır.

Örnek:
“Ana dili sevgisi yaratılıştandır, küçük yaşlarda belirmeye başlar. Çocuk, ana dilini önce anasından ve ailedeki büyüklerinden öğrenir. Daha sonra, sokakta arkadaşlarıyla oynayarak, okulda kitapları okuyarak derslerde öğretmenlerini dinleyerek bu bilgiyi genişletir. Dil bilgisi dersleriyle, ana dilinin kurallarını öğrenmiş, edebiyat dersleriyle de ana diline sevgisini, bağlılığını artırmış olur.”

Yukarıdaki parçada yazar ana dili sevgisi ve öğrenimi konusunda açıklamalar yapmaktadır.

TARTIŞMA
Tartışma, bir konunun farklı yorumlanmasından, anlaşılmasından doğar. Tartışma tarzındaki anlatım 1 biçiminde karşı tarafın görüşlerini çürütmek, geçersiz hâle getirmek esastır. Bunun için önce karşı tarafın görüşleri ele alınıp incelenir. Karşı görüşlere yer verildikten sonra o görüşlerin çürütülmesine geçilir. Yazar, çeşitli örneklerden, karşılaştırmalardan ve çeşitli kişilerin görüşlerinden yararlanır, okuyucuyla sohbet ediyormuş gibi bir üslupla yazısını oluşturur. Devrik cümlelerle, soru ve cevaplarla yazısına akıcılık kazandırır.

Örnek:
“Değer verip baş tacı ettiğim bir yazar, gözlem ile deneyimin aynı şey. olduğunu savunuyor. Üstüne üstlük deliller getirmeye çalışıyor bu konuda. Şimdiye dek büyük yazar diyebildiğim bu kişi bilmiyor ki gözlem farklı deneyim farklı. Gözlem herhangi bir şeyi iyi anlamak için onun kendi kendine ortaya çıkan türlü belirtilerini gözden geçirme eylemidir. Deneyimle karıştırmamak gerekir. Kimya ve fizik bilgileri deneyimle, astronomi bilgileri ise gözlem ile elde edilir. Şu durumda deneyim ile gözlem ayrı ayrı şeylerdir.”

Yukarıdaki parçada yazarın çürüttüğü görüş, gözlem ve deneyimin aynı olduğu görüşüdür. Yazar ise deneyim ve gözlemin tamamen farklı olduğunu düşünüyor ve böylece tartışma tekniğini kullanmış oluyor.

ÖYKÜLEME
Duyguları, düşünceleri, söylenmek istenenleri, anlatılanları bir olay içinde veya bir olaya bağlı olarak anlatma yöntemidir. Öykülemede olay, yer, zaman, şahıs kadrosu gibi unsurlar bulunur. Olay, öykülemenin en temel unsurudur. Olayın olmadığı yerde öykülemeden söz edilemez. Olay, bir durumdan başka bir duruma bir yerden başka bir yere ve görünüşe geçiştir. Öykülemede bir olay akışı vardır. Olaylar birbiri üzerine gelişir ve zaman durmadan geçer.

Örnek:
“Ayakkabıcı, iskemlesine oturdu. Hasan da merakla karşısına geçti. Şaşarak eğlenerek seyrediyordu. Tamirci kartona benzeyen kalın deriyi iki tarafı keskin incecik, sapsız bıçağıyla kesti. Ağzına bir avuç çivi doldurdu. Sonra bunları ağzından çıkarıp ayakkabıların altına çabuk çabuk mıhladı. Deri parçalarını pis bir suya koyup ıslattı. Mundar çanaktaki macuna parmağını daldırıp tabanlara sürdü. Hasan bunların hepsine dikkatle bakıyordu. Susuyor ve bakıyordu.”

Bu parçada Hasan’ın bir tamirciyi hayretle ve şaşkınlıkla izlemesi anlatılıyor. Olaylar üst üste sıralanmış, zaman hiç durmamıştır, akmıştır.

BETİMLEME
Kelimelerle resim çizmeye ve varlıkların kendilerine has ayırıcı özelliklerini gözler önüne sermeye betimleme denir. Yazar varlıkları okuyucunun gözünde, zihninde canlandırmak istediğinde bu yolu kullanılır.

Betimlemede göze hitap eden unsurlar yanında tatma, koklama, işitme ve dokunma gibi duyulara da yer verilir. Betimlemenin insanı konu edinen kısmına portre denir. Portrenin insanın fiziki yönünü işleyen kısmına fiziki portre, karakterini işleyen kısmına da ruhi portre denir.

Örnek:
“Bir yanımız Kuleli, öbür yanımız Vaniköy koruluğu. Yamaçta bir apartman… Yanında yöresinde başka apartman yok. Hafif bir yokuşun sonunda, tepede, tek başına, on sekiz daireli, iki bölümlü bir apartman. Salon dediğimiz ön oda sanki bir kaptan köşkü. Karşımızda köprü, ta uzakta Sultanahmet Camii, Ayasofya, Topkapı Sarayı, önde Beylerbeyi Sarayı, Çengelköy kıyıları ve Boğaz.

Bu parçada yazar gördüklerini okuyucunun zihninde canlandırmaya çalışmaktadır. Yazar adeta gördüklerini kelimelerle resmetmektedir.

DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI
Her paragrafın yazılışında gerçekleştirilmek istenen bir amaç vardır. Yazar, amacını gerçekleştirmek için çeşitli yollara başvurur. Yazarın amacını gerçekleştirmek, düşüncesini inandırıcı kılmak için başvurduğu yollara düşünceyi geliştirme yolları denir. Düşünceyi geliştirme yolları tanımlama, karşılaştırma, örneklendirme, tanık gösterme ve benzetmedir.

TANIMLAMA
Yazarlar yazılarında anlatmak istedikleri kavramları daha belirgin hâle getirebilmek için tanım cümleleri kullanırlar. Bir paragrafta tanım cümlesi kullanılmışsa o parçada tanımlama yapılmış demektir. Bütün paragrafın tanım olması gerekmez.

Örnek:
Stendhal, 1804’te Pauline’e yazdığı bir mektupta şöyle diyor:”… Gündelik sözcüklere verdiğimiz değişik anlamlar yüzünden yanlış yollara sürükleniyoruz. Sözcüklerin gerçek anlamlarını bulmaya çalışalım. Örneğin; “erdem” sözcüğünün büyük insan toplulukları için yararlı bir şeyler yapmak anlamına geldiğini düşünmek gerek. “Eğitim” sözcüğünün de kişioğlunun kafasını, ruhunu biçimlendirmek olduğunu bellemeli.”

Bu parçada “erdem’in ve “eğitim”in tanımı yapılarak tanımlamaya başvurulmuştur.

ÖRNEKLENDİRME
Yazarın soyut düşüncesini somutlaştırmak, görüşlerini, inandırıcı kılmak için başvurduğu yollardan biri de örneklendirmedir.

Yazar örneklendirmeyi düşüncesine kanıt getirmek için kullanır. Hakkında örnekler verilen bir düşünce daha inandırıcı hâle gelir. Yazar, savunduğu düşünceye herkesin kabul edebileceği bir boyut kazandırır.

Örnek:
Dünya edebiyatında olduğu gibi bizim edebiyatımızda da ölümle ilgili güzel şiirler vardır. Yahya Kemal” Sessiz Gemi” sinde ölümü limandan ayrılan bir gemiye benzeterek anlatmıştır. Ahmet Haşim’de “Merdiven”in son basamağıdır ölüm. Cahit Sıtkı ise “Otuz Beş Yaş” a sığdırmıştır ölümü. Herkesin ilgiyle okuduğu, daha ismi aklıma gelmeyen yüzlerce şiir…”

Bu parçada edebiyatımızdaki ölüm konulu şiirlerden bahsedilmiş ve Yahya Kemal,Ahmet Haşim ve Cahit Sıtkı’nın şiirleri örnek olarak verilmiştir.

KARŞILAŞTIRMA
Birden çok nesne, kavram, durum arasındaki benzerliklerin ve karşıtlıkların sıralanmasına karşılaştırma denir. Yazar anlatmak istediği fikre ulaşmak için bu yolu dener, düşüncesini geliştirir. Böylece anlatmak istediği düşünceye ulaşır. Karşılaştırma yapılan bir parçada “ne var ki, buna karşılık, oysa, ise” gibi karşılaştırma sözleri çokça görülür. “Bu böyledir, şu ise şöyledir.” üslubu hâkimdir.

Örnek:
Arı, on binlerce yıldır aynı İşi kusursuz biçimde yapar. Düzgün, geometrik ölçülerle peteğini örer ve topladığı bin bir çiçek tozundan, bir kimya laboratu-varının imbiklerinden daha üstün biçimde balını süzer. Oysa insanoğlu uğraştığı on binlerce işi binlerce yıldır giderek geliştirmekte ve hâlâ en kusursuza ulaşmaya çalışmaktadır, işte insan budur.

Bu parçada “arı” ile “insan” karşılaştırılmıştır.

TANIK GÖSTERME
Anlatılmak istenen bir düşünce başkalarının görüşlerinden yararlanılarak da geliştirilebilir. Tanık göstermede herkesin görüşlerinden yararlanmak mümkün değildir. Görüşlerine başvurulan kişinin o alanda uzman, yetkili, söz sahibi birinin olması gerekir. Yazar, tanık göstermeye düşüncesini inandırıcı kılmak için başvurur. Tanık göstermede yazar önce kendi görüşlerini ortaya koyar sonra da tanık göstereceği kişinin düşüncesini aktarır. Bir yazıda tanık göstermeden söz edilebilmesi için kişiden mutlaka alıntı yapılmalıdır. Genellikle bu söz tırnak içinde verilir. Alıntı yapılmamışsa tanık göstermeden söz edilemez.

Örnek:
“Susuzluk” şiirini herkesin yüksek sesle bir defa daha okumasını öneriyorum. Bu şiirde kendinizin olduğunu, kendinizi bulacağınızı eminim göreceksiniz. Belki de bu şiiri şair yazmasaydı siz yazacaktınız. Şair ne yazık ki “Susuzluk” u benden önce yazmış diyeceksiniz. Akbal’ın dediği gibi: “Susuzluk”ta susadığınız hisleri buluyorsunuz. Yıllardır ulaşamadığınız ama sizin olan hisleri.”

Bu parçada yazar “Susuzluk” şiirinin içten ve başarılı bir şiir olduğunu anlatmak istiyor. Bunu inandırıcı kılmak için Akbal’ın da kendi fikrinde olduğunu bildiriyor. Yani Akbal’ı tanık gösteriyor.

BENZETME
Aralarında ortak yön bulunan iki kavramdan zayıf olanın güçlü olana benzetilmesidir. Benzetme, anlatıma güç ve çekicilik kazandırmak için kullanılır. Bir varlık anlatılırken benzetme yoluyla diğer bir varlığın özelliklerinden yararlanılır.

Örnek:
Demiryolu boyunca katarlarıyla uzanmış bir kara makine, eski zaman canavarlarını andırıyordu. Yorulmuş bir koca dev gibi hırıltılarla sanki zorlukla hareket ediyordu. Zifiri karanlığı delen tepegöz ışığı, etrafı gündüz gibi aydınlatıyordu. Etrafına korkular salmak istercesine her eklem yerinden bir buhar demeti fışkırıyordu. Bu karlarla kaplı kış akşamında istasyona ulaşan bu lokomotif demirden bir makineden daha çok uzun süren bir çakal saldırısını savmış bir yorgun canavarı hatırlatıyordu.

Bu parçada tren, eski zaman canavarlarına, yorulmuş koca bir deve, yorgun bir canavara benzetiliyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder