Matematik Neden Zor? - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Aralık 27, 2015

Matematik Neden Zor?

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 
Matematik Neden Zor?


Başlangıçta matematiğin doğası hakkındaki fikirleri tartışırken, gördük ki matematik aslında yaratıcılığa açık, insanın zekâsını kullanmayı gerektiren, kendine has düşünme prensipleri olan bir daldır. Bu nedenle matematiği bu şekilde algılayan matematikçiler, matematiği seviyor ve yeni keşifler yapmayı sürdürüyor. Tabi bunları yaparken matematikçiler, matematik çalışılırken çok kullanılan ‘kavramsal sıkıştırma’ (conceptual compression, Thurston, 1990; Gray & Tall, ırma kişinin bir kavramın değişik yönleri arasında esnek bir şekilde dolaşmasını sağlıyor, çünkü bu değişik yönler arasında sıkı bağlar kuruluyor. Bu nedenle, sıkıştırıldığında, y= ax2+bx + c denklemi ve “∪” şekilli parabol grafikleri aynı fikri ifade ediyor. Aynı fikrindeğişik şekilde gösterimleridir (Boz, 2004).

Eğer kavramlar ve kuralların değişik yönleri birbirinden bağımsız şekilde algılanırsa, o zaman matematik çalışırken, gerekli yönü işlevsel hafızaya yani dikkat odağına getirmek çok zordur. Bunun nedeni de, değişik elemanların esnek bilişsel birimlere (cognitive unit, Barnard & Tall, 1997) yoğunlaştırılmamış olmasındandır, bu değişik yönler, gevşek ba erit başına buyruk varlıklar şeklinde kalırlar. Böyle bilişsel yapıya sahip öğrenciler, problemlerin çözümünde ezbere yöntemleri takip ederken yollarını kaybederler. Bunun nedeni de bu öğrenciler ezberledikleri kurallara çok fazla dikkat harcadıklarından gerekli bilişsel ilişimleri kuramamasından veya bu ilişimlerin hiç olmamasındandır.

O zaman matematik derslerinde öğrencilerimize nedenlerini ve birbiri ile ilgilerini bilmedikleri kuralları ezberletmeye yönelik bir yaklaşımda bulunmak, onların büyük kesiminin matematikten soğumasına, matematiği zor bir ders olarak algılamalarına yol açabilir. Derslerde kuralların nedenleri irdelenip, bu kuralların matematiksel kavramlarla ve birbiri ile ilgilerini irdeletebilecek ortamlar yaratmalıyız. Öğrencilerimiz, sembolleri sadece manipülasyon yapmaya yarayan, anlamsız figürler olarak algılamamalı. Aksine, sembollerin simgelediği düşünceleri anlamalı ve sembollerin gücünü kullanarak, bu farklı düşünceleri tek bir bilişsel üniteye sıkıştırmalılar. Böylece öğrencilerimiz sembol sezgileri gelişmiş olarak, kavramsal anlamanın yapı taşlarını yerlerine koymaya başlamış olacaklardır. Bu durumda onların matematikteki başarısını artıracak ve öğrencilerimiz matematiği sevmeye başlayacaklardır. Bunu sağlayacak şey onların zengin kavram imajları oluşturup, bu imajları
beyinlerinde evirip çevirerek manipüle edebilmeleridir. 

Kavram imajı şöyle açıklanabilir: ‘Kavram imajı, bir kavramla ilgili bilişsel yapının tamamıdır ki bu zihindeki o kavramla ilgili bütün resimleri, özellikleri ve işlemleri kapsar…’ (Tall & Vinner 1981, p.152). Bilişsel yapı geliştikçe, bu imajlar gelişebilir. Bu imajları oluşturmaları için, öğrencilerimize kavram tanımlarını ‘Terimlerden oluşan, kavramı açıklamak için kullanılan tanım’ ezberletmek yerine, kavramı düşünmelerini gerektirecek etkinlikler içine sokmalıyız. Böylece öğrencilerimiz sadece matematik yapmış olmazlar, ayrıca matematiği düşünebilirler (Tall, Thomas, Davis, Gray, Simpson, 2000). 

Örneğin, pi sayısının 3.14’ e eşit bir sayı olduğu tanımını direkt olarak söylemek öğrencilerimizi ezberciliğe iter. Bunun yerine onlara çeşitli dairesel cisimlerin çevrelerini ve çaplarını ölçüp, bunları birbirine bölmelerini ve bu işlemi birçok imkân vermiş oluru atematiğin dama oyununa benzemesi her ikisinin de genç insana uygun düşmesindendir, çok zor değildir, eğlendiricidir ve devlete tehdit oluşturmaz. şlarda verilen eğitimin bir çeşit eğlence olmasına izin verelim. Böylece çocuklarımızın neye istidadı olduğunu bulmamız daha kolay olur (Des MacHale, 2002)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder