TÜRK TAKILARINDA UMAY İNANCININ İZLERİ VE AVRASYA KÖKLERİ - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Temmuz 01, 2015

TÜRK TAKILARINDA UMAY İNANCININ İZLERİ VE AVRASYA KÖKLERİ

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 
TÜRK TAKILARINDA UMAY İNANCININ İZLERİ VE AVRASYA KÖKLERİ 
Orhun abidelerinde ismi geçen Umay’ın dünyayı idare eden Gök Tanrı ve Yer-Su ilahı ile eşit görüldüğü, Gökler ile Yer arasındaki ilişkini gerçekleştiren, tüm canlılara Kut veren, ölümden sonra ruhlara Göklere taşıyan, doğadaki ebedi yaşamı ve sonsuz dönüşümü sağlayan, yeryüzünde yaşayan tüm canlı varlıkların hamisi olarak hayal edildiği anlaşılır. Türk halklarının kültür ve sanatında derin iz bırakan bu ilah İslam çağında da dişi ruh olarak yerini muhafaza ede bilmiş, kadın ve bebeklerin koruyucusu olarak bilinmiştir. Türk sanatında Umay ilahesinin ikonografisi Göktürk çağında belirlenmiş olsa da, bu ikonografinin kökeni Avrasya coğrafyasında Erken Çağ’da ortaya çıkan Ana Tanrıça kültüne dayanmaktadır. Bölgenin MÖ.1. binyıl İskit Çağı kültürleri bu anlamda son derece bol malzeme sunmakta, İskitlerin Büyük Ana Tanrıçası Tabiti ise Umay’ın öncüsü olarak kabul edilmektedir. Günümüz Türk kültürlerinde Umay inancının izleri zaman içinde kısıtlanmış anlamından dolayı daha çok kadınların kullandıkları eşya ve nesneler üzerinde bulunur. Özellikle takılarda Umay’ın koruyucu ve kollayıcı yetisi kendini daha belirgin göstermektedir. Makalede Umay ilahının selefi olarak görülen İskitlerin Büyük Ana Tanrıça betimlemeleri incelenerek Göktürk çağına ait Umay tasvir ve simgeleri karşılaştırılmış, her iki guruba ait örneklerin benzer veya ortak yönlerine dikkat çekilmiştir. Ayrıca günümüz Türk halklarının takılarında kullanılmağa devam eden, fakat anlamı unutulmuş pek çok motif ve detayın derin kökleri ve Umay bağlantıları açıklanmaya çalışılmıştır.

Günümüz Türk halkları arasında farklı isimler altında tanınan ilahe Umay (Humay, Huma, Imay, Ima, Umma) Türk kültürünün belki de en eski ve kalıcı geleneklerindendir (Çoruhlu, 2006: 42, 136; Ögel, 2002: 483, 547; Абрамзон: 1990: 292-297; Дыренкова, 1928: 134—139; Абрамзон, 1949: 3-90, Потапов, 1973: 269-285 (270-278); Потапов, 1978а: 35). Bugün daha çok dişi ruh, bereket ve doğurganlık simgesi, kadın ve çocukların hamisi olarak bilinen bu ilahın Göktürk çağındaki konumu çok daha geniş ve kapsamlı olmuştur. Orhun yazıtlarında adı geçen Umay’ın Göktürkler tarafından Gök Tanrı ve Erlik ile eşit derecelendirildiği, yeryüzünde yaşayan tüm canlıların hamisi, Kut sahibi, Gökler ile Yer, materyal dünya ile ilahi âlem arasında bağlantıyı sağlayan, ruhların koruyucusu, ebedi yaşamın bekçisi, bereket sahibi olaİrak görüldüğü anlaşılır (Стеблева И.В., 1972, с. 215; Малов С.Е., 1961, с. 68; Потапов Л.П., 1973, с. 269; Табалдиев, 1996: 69- 70; Мотов, 2001). Türk mitolojisinde Umay’ın Hayat Ağacı gibi önemli bir motif ile ilintisinin yanı sıra Ateş unsuru ile bağlantılı olması Potapov’a göre çok arkaik kökenine işaret etmekte ve Paleolitik çağ anaerkil toplumlarında ortaya çıkan Ana tanrıçadan türemiş olabileceğini akla getirmektedir (Потапов Л.П., 1973). Büyük ihtimalle Avrasya kökenli olan bu ilah Göktürk çağından çok daha önce ortaya çıkmış, farklı kültürlerde çeşitli kimlikler kazanarak yaşatılmış, zaman içinde gelişen yeni medeniyetlere bölgesel miras olarak devredilmiştir (Скобелев, 1998- 99). Umay ilahının zaman içindeki gelişiminin bir ara halkasını temsil eden İskit çağı Büyük Ana Tanrıça kültü aynı Avrasya coğrafyasında MÖ. 1. Binyılda var olmuş ve çok sayıda maddi kültür örneklerinde tebarüz etmiştir (Абаев, 1962: 445- 450; Кляшторный & Савинов, 1994: 80-81; Скобелев, 1998-99). 

Avrasya’nın en parlak kültürlerinden biri olan İskit kültüründen adını almış bu çağda İskitlere paralel gelişen Sak, Massaget, Sarmat ve Savromat gibi diğer kültürlerin de geliştiği bilinmektedir. Bunların bıraktığı zengin kültürel mirasın incelenmesi başta “hayvan üslubu” olmak üzere pek çok yakın ve ortak cihetin varlığını ortaya koyarak yoğun karşılıklı etkileşimin ve kültürel kaynaşmanın mevcudiyetinden söz etmeye zorlamıştır (Азбелев,1992: 211-214). Bugün akraba kültürler olarak değerlendirilmeğe başlayan bu halkların inanç sistemindeki benzer ve ortak simgelerden birini Ana Tanrıça teşkil etmekte ve görsel anlamda bol örnekler sunmaktadır (Beksaç, 2004). Günümüze ulaşabilen tüm bu tasvirler Göktürklerin Umay ilahından en az binyıl önce aynı coğrafyada yaşayan medeniyetler tarafından ortaya koyulmuş ve bu nedenle Umay kültünün kaynak ve selefi olarak görülebilmektedir.Bu tasvir ve betimlemelerin incelenmesi bir taraftan Ana Tanrıça’nın bu dönemdeki simgesel anlamı ve inanç sistemindeki “görev ve sorumluluklarına” ışık tutarken, diğer taraftan onun ikonografisinin gelişim yolunu ve özelliklerini de ortaya koymaktadır. Göktürk çağı Umay ilahesinin belirlenmiş ikonografisi ile karşılaştırıldığında Avrasya’nın Ana Tanrıça motifinin zaman içinde kısıtlanmağa yüz tutan anlam dağarcığının hangi yönde ilerlediği ve Türk kültüründe hangi hususların daha öne çıktığı da ayrıca anlaşılır. En büyük sarsıntını İslam’a geçiş sırasında yaşayan eski inanışlar arasında Umay’ın varlığını koruyabilmesi manidardır. İlginçtir ki günümüz Türk halkları tarafından sevilerek kullanılan kadın takılarında uygulanmakta olan bir grup simge ve motifler daha İskit çağı Avrasya’da ortaya çıkmış, Göktürk döneminde Umay ile ilişkilendirilmiş, onun belirti ve nesneleri olarak teşhir edilmiştir. Son derece olumlu ve önemini yitirmeyen anlamlarından dolayı yaşatılmağa devam eden bu simgeler bazı geleneklerin sürekliliğinin ve kültürün temel hatlarını koruduğunun emaresi olmalıdır. Bu kültür zincirini yeniden canlandırarak bir taraftan tarihi hafızamızı, diğer taraftan ise maddi kültür belleğimizi canlandırmış, sahip olduğumuz birikimin anlam içeriğini yeniden çalıştırmış oluyoruz.

Yukarıda sözü geçen konuların ve onlarla ilgili görsellerin incelenmesi Avrasya coğrafyasında en erken çağlardan itibaren süreklilik içinde gelişen ve önemli kopmalar yaşamadan günümüze kadar ulaşabilen muazzam bir kültür birikimi manzarasını gözler önüne sermektedir. Günümüzde halk gelenekleri, inanışlar ve çeşitli materyal semboller şeklinde yaşatılan bu kültürün mitolojik ve ikonografik kaynak ve anlamı unutulmuş olsa da, bunların bir kültürel olgu şeklinde hala var olması son derecede manidardır. Bu kültür geleneği Avrasya coğrafyasında yaşayan Türk halkları tarafından korunduğu gibi, bu coğrafyadan uzak bölgelerdeki Türk toplulukları tarafından da canlı tutulmağa devam ettirilir. Türk kültürünün özelliklerinden biri kabul edilebilen bu kalıcılık meziyeti, kökeni anaerkil çağına kadar uzanan Umay-Ana Tanrıça inancı için de geçerlidir. Farklı isimler altında günümüzde de yaşamağa devam eden bu inancın izlerine, günümüzdeki kadın ve çocukların koruyucusu, bereket ve doğurganlık ilahı anlamıyla ilişkili olan kadın eşya ve takılarında daha sık rastlanır. Ele alınan Orta Asya ve Anadolu Türk halklarının gümüş ve altın takıları arasında ilahın “Canlıların Hâkimi” ve “Ana Tanrıça” ikonografisindeki betimlemeleri tespit edilmiş, ayrıca Türk takılarının vazgeçilmez detayı olan yaprak, kozalak veya yuvarlak top şeklindeki sıralı sarkıntıların da Ana Tanrıça’nın en arkaik simgelerinden biri olduğu anlaşılmıştır. Sözü geçen tüm bu tasvir ve motifler ile İskit çağı Büyük Ana Tanrıça betimleme grupları arasındaki belirli paralellik şimdilik sadece ortak coğrafi köken şeklinde açıklanabilir. Yine Umay ilahesi ile ilişkilendirilmesi mümkün olan diğer takı tiplerinde Umay’ın geleneksel tezahür ve simgeleri sayılan kuş, ok-yay, “yılanbaşı” deniz kabukları, yaprak gibi motifler kullanılmaktadır. Bunların Umay inancı ile ikonolojik bağlantısı yapılan çok sayıda inceleme ve saha araştırması sayesinde tespit edilmiştir. Kimi zaman soyut ve sade simge, kimi zaman karmaşık düzenleme şeklindeki Türk takıları arasındaki bazı gruplarda bu türden ilişkilerin saptanması diğerlerinde de mitolojik bellek ve arkaik inançlardan izlerin bulunabilmesi konusunda umut veriyor. Bu izlerin ortaya çıkması zengin Türk kültür dünyamıza yeni çalarlar katacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder