GÜNÜMÜZ KAZAK ŞİİRİNDEKİ MİTOLOJİK METAMORFOZUN BİLİŞSEL ÖZELLİKLERİ - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Temmuz 01, 2015

GÜNÜMÜZ KAZAK ŞİİRİNDEKİ MİTOLOJİK METAMORFOZUN BİLİŞSEL ÖZELLİKLERİ

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 
GÜNÜMÜZ KAZAK ŞİİRİNDEKİ MİTOLOJİK METAMORFOZUNBİLİŞSEL ÖZELLİKLERİ

Mitolojik başkalaşım, hâlen Kazak şiirinde insanın ruhi dünyasını tanıtmada kullanılmakta olan önemli bir tekniktir. Mitolojik başkalaşım XX. asırdaki Kazak edebiyatında sanatçının sanatkârane ve ideolojik tekniği olarak görülür. Âlim Janat Aytmuhambetova: “Mitolojik bilince göre insan ve doğa aynıdır, bu yüzden, onların birbirinden farkı yoktur. Bu inançtan mitolojik başkalaşım ortaya çıkar” der. Mitolojide bir nesneden ikinci bir nesneye, örneğin insanın hayvana, kuşa, bitkiye, aya, güneşe, yıldıza vs. cansız nesnelere değişmesi metamorfoz (başkalaşım) diye adlanır. Dönüşümün en eski türleri totem anlayış ve kavramlarıyla doğrudan bağlantılıdır. Günümüz Kazak şiirinde totem prototiplerini simgesel imalarla birlikte anlatma eğilimi daha popüler olmaktadır. Başkalaşım tekniğine göre başkalaşımı, Hudalara ve başka da yüksek mitolojik canlılara has olanı geçici başkalaşım ve insanoğluna has olanı “sabit başkalaşım” diye ayrı ayrı bakmak gerekir. Geleneksel inanışımıza bağlı olsa gerek, günümüzde şiir ortamındaki genç şairlerin eserlerinde Huda’ya ve başka da üstün mitolojik canlılara has geçici dönüşüm nadir rastlanır. Ancak ülkemiz bağımsızlığını kazanıp, dine yaklaşmaya başladıkları zaman peygamber, cennet, cehennem, behişt, melek, peri kızı gibi dini kavramlar kuvvetli şiirlere konu olmakla birlikte günümüz gençlerinin, özellikle aşk konusunda daha çok görünüm buldu. 

Kimseye benzememek, norm dışı değişik düşünmek (yaratıcılık), yenilik, güzellik gibi kavramlar öncülük eden günümüzde okurlar edebiyattan da bunları aramaktadır. Zamanın bile bunları talep ettiği günümüzde bunlar sıradan bir durumdur. Ancak insanoğlu uygarlığa ne kadar yönelse bile onun bilinci altında kendi geçmişine, kökenine olan özlem gizlenmektedir. O, bilinç dışı buraya dönmek ister, gerçeği tam bu aradan arar. Halkın bilgisi ile çocuğa has özelliği birleşen folklora bütün yazar ve şairlerin geri dönmeleri bundan olsa gerek. Halk edebiyatından, eski efsane ve destanlardan, hikâye ve rivayetlerden, değişik mitolojiden ne kadar uzaklaştıkça yazar topluluğunun ona o kadar istekli olduğunu fark ederiz. Bu, bugün ortaya çıkmış bir eğilim değildir. Özellikle, folklorun kökeni sayılacak mitolojiyi kullanmakla şiire ışık tutan günümüz genç neslin arayışlarına özel olarak değinmek doğru olacaktır. Edebiyatçı âlimler mitolojiyi kullanırken çoğu zaman “... yazar kendi toplumunun çelişkisini göstermek için mitolojik kavramlar ile prototipli motifleri mecazi kullandıklarını, yazarlar kendi kahramanlarının psikolojisini, derdini, iç duygusu ile dış görüntüsünün çelişkisini açmak amacında insan bilinci dışında, ona bağımsız durumları kasten kullanacağını, şair ve yazarlar eski usulü değil, yeni yöntem, teknik arayıp esere yenilik kazandırmak için folklorun kullana kullana eskiyen modelleri dışında onun halkın hatırasında bulunan, pasif kalan türlerine daha çok önem verdiğini, kendi toplumundaki durumlara memnun olmadıklarını belirtmek için mitolojiyi, eski inanışları eserlerinde alegorik amacı uzmanlıkla içereceğini” belirtir (Folklor ve Günümüz Kazak Edebiyatı, 2011: 180). Millî biliş ve ulusal yaradılışı tasvir eden mitolojik başkalaşım milletin tam görüntüsünü, bütün varlığını anlatır. Günümüz Kazak şairlerinin metamorfozu (başkalaşım) kullanımındaki millî özellikler olarak millî bilincin hazinesinde saklanmış, tarih içerisinde bulunan millî görüntünün şiirdeki görünümü diyebiliriz. Örneğin, dağa, kartala, temiz pınara, kuğu kuşuna vs. gibi kendine has biçimdeki başkalaşımları içeren şiirler milletin geleneksel kültürünü, halkın bir başkasına benzemediği özellikleri, ulusun manevi ve kültürel hayatını belirterek bilinç, dil, kültür kavramlarının bağlantısını, milletin dilsel görüntüsünü tanıtır.

Kazak Şiirinde Başkalaşım Mitolojinin millî varlığı hakkında Kazak mitolojisi konuşulması gereken ayrı bir konudur. Yıldız, ay, dağ, taş, tabiat olayları, hayvanlar hakkında söz edilecek mitolojiden göçmenlik hayatın görüntüsünü, ahlaki normlarını, gelenek ve göreneğini, yabani hayvanlar ve kuşların karakterini, hayvancılıkla uğraşan halkın psikolojisini hemen tanıyabiliriz. Batıl inançlarla, gelenek ve göreneklerle, örf-âdetlerle birlikte doğup birlikte yaşayan mitolojinin toplumdaki görüntüsü ilk önce onun çeşitli seviyesini tanıtır. Mitolojik başkalaşım, hâlen Kazak şiirinde insanın ruhi dünyasını tanıtmada kullanılmakta olan önemli bir tekniktir. Mitolojik başkalaşım XX. asırdaki Kazak edebiyatında sanatçının sanatkârane ve ideolojik tekniği olarak görülür. Âlim Janat Aytmuhambetova: “Mitolojik bilince göre insan ve doğa aynıdır, bu yüzden onların birbirinden farkı yoktur. Bu inançtan mitolojik başkalaşım ortaya çıkar” der (Aytmuhambetova, 2010: 47). Mitolojide bir nesneden ikinci bir nesneye, örneğin insanın hayvana, kuşa, bitkiye, aya, güneşe, yıldıza vs. cansız nesnelere değişmesi metamorfoz (başkalaşım) diye adlanır. Dönüşümün en eski türleri totem anlayış ve kavramlarıyla doğrudan bağlantılıdır. Günümüz Kazak şiirinde totem prototiplerini simgesel imalarla birlikte anlatma eğilimi daha popüler olmaktadır. Şair Bakıtjan Aldiyar’ın Gökbörü (Bozkurt) Destanı’nda: Börü (kurt) adımıza uygun olarak Bölünmez çeri kuralım Börü başlı bayrak alıp, Küheylan ata rahat binip çalı bülbülü, Akıbete dek bozkıra çıkalım. Bir elimde Kuran’ım Bir elimde güneşi kaldıran kıranım (kartalım), Tevekkül edip duralım, Tanrıdan tövbe soralım! … diye balkondan bir kurt Ay’a ulur kederlenerek... (B. Aldiyar, 2013) diye münacat eden lirik bir kahraman, Gökbörüye dönüşerek kurt adına konuşur. Eski Yunan mitolojisindeki değişik tanrılar dönüşümü, veya dünya edebiyatında (F. Kafka. “Dönüşüm”), daha sonraki Kazak şiirindeki (O. Bökey. “Atau Kere”) başkalaşımlar eşek, böcek, kene, arı vs. gibi değişik negatif, korkunç hayvanlara, böceklere dönüşüm şeklindeyse, günümüz şiirinden bunun gibi eğilime  karşılaşamadık. Aksine Türk devrinden başlanan Göktürkler motifi kaybolmamış günümüze de yansımıştır. Kurt çocuk korkmaksızın: Pars değilim ben özüm, başkası da değilim, Gökbörüyüm göğe uluyan, açmış âlem. Almatı’na hiç ilgim yok, İşim de yok Astananla. Gökbörünün ta özüyüm göçüm özel, Göğe bakıp ulusam korkma da. Benim yasam Baba yasası Kır yasası, Benim canım kutsal olan bu Bozkır! ... Arştan yol açıp, Gökbörüyüm Gök tanrının özüyle tokalaştım, .... Ay doğmuş, Ay’a uluyup gelelim, Çevremden bulunacak hangisi var? Gidelim…., – demesine bile soğukkanlık tanıtamazsın. “Gökbörünün nesli” kavramı bütün Türk boylarını coşturur. Börü bizim totemimiz. İnsanın düşüncesi altında toplanan bilinç dışı durumları eski tanıdık şekillere rastladığı zaman daha da enerjik bir hâl almaya özenir” (Maytanov, 2012: 228). Günümüz Kazak şairlerinden postmodernizm akımına daha çok yakın olanı Tınıştıkbek Abdikarimov’dur. Bunu, onun şiir yapısı ile şiir sistemi, sadece kendine has düşünce sistemi kanıtlayabilir. Tınıştıkbek’te başkalaşım da değişik şekildedir. Biz başkalaşım deyince genelde insanın hayvana, dağ taşa, bitkiye vs. dönüşümlerini inceleriz. Ancak başkalaşımın ikinci bir yönü vardır. Yani başka nesnelerin insana dönüşmesi motifi de vardır. Günümüz Kazak şiirinde böyle motiflere daha az rastlanır. Buna benzer başkalaşıma T. Abdikarimov’un “Şubat Nesri” şiirinde rastlayabiliriz. Altın taçlı güneş bu, Kızıl kıllı kulağı ne kadar uzun, Yerin sonuna değin,Suyun dibine kadar ulaştığı bir gerçek! Gümüş kürklü Şubat bu, Ak tırnaklı ayazıyla alacak gibi cilt derisini! Alaş’ın nesini söylersin, Ata dili otuz dişe kapalı, Ata yurdu yazıksızlarla soyulmuş, Boşboğaz bitkisi için, Ekmek kazanacak okulu için, Süslü kaftanı için, Sızlanan boz köpeğe dönüştürdü, Tanrı Gökbörüsünü ... (Abdikarimov, 1990: 335). Gök börü, günümüz Kazak şiirindeki en çok rastlanan prototiplerden biridir. “Saklar, Hunlar, Eski Türk devrinden ulaşan, halkımızın sloganına, vicdanına dönüşüp, ulusal simge derecesine yükselen, en iyisi de halk mirasında daima değerli sayılan bu görüntüler Tanrı, Umay Ana, börü, kartal, meral, kaplan vs. totem motifli prototipler günümüz edebiyatında geniş bir şekilde görülmektedir” (Folklor ve Günümüz Kazak Edebiyatı, 2011: 180). Genelde, kurt totemi tüm dünya halklarında var. Örneğin, Kazak halkının kardeşi olan Başkurt milletinin adı “Baş börü” anlamını vermektedir. Tatarlar kendilerini “beyaz kurttan” sayarlar. Çoğu Türk boylarının bayraklarında börünün başı temsil edilmiştir. Bununla birlikte, han, kağan olan herkes kendilerini kurtla eşleştirmeye özenmişler. Mesela, dünyaya hâkim olan Cengiz Han kendisini Gökbörünün ruhunun koruduğuna canı gönülden inanırmış ve bütün askerlerini kurt gibi hilekâr, kuvvetli olarak eğittiği herkese bellidir. İşte, bu millî bilincin neticesi olarak oluşan biliş günümüz Kazak şiirinde başkalaşım sanatıyla görünüm kazandırdığı örneklerle delil bulmuştur.

Günümüz Kazak şairlerinin eserlerinde söylediğimiz yeni modellerin değişik örneklerine rastlayabiliriz. Çünkü Abay’dan başlangıç alan şairlerin şiirleri folklorla adım atarak geliştiği hâlde onun tasvir etme yönteminden bilinçli şekilde uzaklaşarak, edebî sanat alanını geliştirmenin özel yollarını aradığı, güzellik seferinde uzaklaşmakta olduğu kesindir. Evet, her asır kendi metamorfozlarını ortaya çıkarır. Küreselleşme devrinde Kazak şiiri tek başına kapalı ve yalnız yaşamıyor. İletişimsel gelişmenin zirvesindeki günümüzde araştırmaya, arayışa yol açıktır.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder