DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ!
DEDE KORKUT’TA İKİ YAZIM YANLIŞI İLE İLGİLİ İKİ TAMİR TEKLİFİ
Filoloji ile uğraşan araştırmacının işi, metnin diline ait bilinmezlerini satır
aralarından anlayarak çözmek ve ortaya çıkarmaktır. Çünkü dil zamanın
akışıyla birlikte kullandığı bir takım kelimeleri, deyimleri, söz kalıplarını
geçmişte bırakır ve bunların yerine yenilerini kullanarak yoluna devam eder.
Böylece dilin belli bir dönemde kullandığı kelimeler, deyimler, söz kalıpları,
yazılı metinlerde kalır. Ancak bir tarihî metnin sorunu bununla sınırlı
değildir. Metindeki yazım yanlışları araştırmacının yanlış okumasına sebep
olabilir. Bu nedenle araştırmacının metnin neresinde hangi konuların
anlatıldığını, yani bağlamı iyi bilmesi gerekir. Bir diğer önemli nokta ise
araştırmacının hangi kelimelerin metnin neresinde ve hangi anlamda kullanılmış olduğunu bilmesi, yani eserin diline hâkim olmasıdır
Şimdiye kadar Dede Korkut ile ilgili olarak yazdığım makalelerde genel anlamda
Dresden Nüshası’nın okunması, anlamlandırılması üzerine teklifler ve yorumlar sundum. Bazı
durumlarda Vatikan Nüshası’ndan yararlanarak tekliflerimi güçlendirdim veya Vatikan Nüshası
ile ilgili olarak gördüğüm sorunlara dolayısıyla da olsa değindim. Ancak çalışmalarım
ilerledikçe gerek Dresden gerekse Vatikan Nüshası’nda gördüğüm yazım yanlışlarının sayısı
hızla arttı. Geldiğim son noktada eldeki iki nüshanın aslında Dede Korkut’un iki ayrı nüshası değil, iki varyantı olduğunu gördüm. Çünkü iki nüshadaki yazım yanlışlarını bazen diğer
nüshaya bakarak düzeltmek mümkün oluyordu. Ancak bazı durumlarda diğer nüshada
kullanılan kelimelerin, ibarelerin, söz diziminin farklı olması veya aradığımız ilgili kısmın diğer
nüshada bulunmaması nedeniyle karşılaştırma yaparak teklif sunmak mümkün olmuyordu.
Yazma eserlerin okunması sırasında metindeki yazım yanlışları filolojik alanda
araştırma yapan kişiyi birinci derecede ilgilendirir. Yanlış yazım sorunları bazen elimizde kör
düğüme döner. Sonunda ya pes eder vazgeçeriz ya da düğümü çözünceye kadar uğraşırız. Biz
araştırmacılar açısından vazgeçmek de bir tür geçici çözümdür. Ancak vazgeçmek araştırmacıyı
tatmin etmez.
Çünkü araştırmacının bilimsel açlığını sadece çözüme ulaşmak tatmin eder.
Çözüm sonrasında ise basit bir yazım yanlışlığı için harcadığımız zamanı ve emeği düşünür
neden daha kısa sürede sonuç alamadığımıza hayret ederiz.
Bir yazmadaki yazım yanlışlarının sınırını belirlemek çok zor ve karmaşıktır. Metinde
araştırmacıyı bekleyen veya belirlenmesi, görülmesi gereken birçok farklı yanlışlığın bulunması
ihtimali söz konusudur. Metinde yazılmamış kısımlar, fazladan yazılmış kısımlar, birbiri yerine
yanlış yazımlar, göz takılması yanlışları, bitişik veya ayrı yazılmış kelimeler vb. birçok sorun
araştırmacıyı bekler.
İşte bu makalede Vatikan Nüshası ile ilgili olarak iki yazım yanlışının yapıldığı kısımlar
için iki düzeltme teklifi yapılacaktır. Düzeltme tekliflerinden birincisi Vat. 86b.7’de göz
takılması nedeniyle fazladan yazılmış olan bir kelimenin metinden çıkarılması, ikincisi ise yine
göz takılması nedeniyle Vat.99a.6’da önce yanlış yazılmış, sonu eksik kalmış bir cümlecik ile
ilgilidir.
Birinci teklifle ilgili olarak öncelikle bir özet yapmak gerekiyor: Bamsı Beyrek
Boyı’nda, Bay Bora Beg, büyük bir ziyafet düzenler ve bir erkek çocuğu olması için Oğuz
beylerinden dua ister. Oğuz beyleri dua eder ve Allah, Bay Bora Beg’e bir erkek çocuk verir.
Ozan, Bay Bora Beg’in on beş yaşına giren oğlunu metinde şöyle tanıtır:
“Bay Bora Begüŋ oġlı on beş yaşına girdi,
begler içinde çalımlu,
çal ķara ķuş erdemlü,
bir yaħşı <ķılıc> yigit olmışıdı.” (Vat.68b.6-7)
S. TEZCAN, yukarıdaki son dizede geçen ve metindeki yazılışı gösterilmiş olan ķılıc
kelimesini ķılınc[lu] şeklinde tamir etmiş, ancak yaptığı tamir için bir gerekçe yazmamıştır.
M. S. KAÇALİN ise kelimeyi ķılıç[lu] şeklinde tamir etmiş, yaptığı tamirin gerekçesini
belirtmemiş; fakat buradaki ibareyle ilgili olarak “ķılıç yėgit: ķılıç yėgidi olması gerekirken ķoç
yėgit etkisiyle ķılıç yėgit olmuş olmalı” (Kaçalin 2006: 195, 21.07) açıklamasını yazmıştır.
Araştırmacılar, söz konusu tamirleri, muhtemelen önceki iki dizenin sonunda geçen
çalımlu ve erdemlü kelimelerini ve dolayısıyla redif veya aliterasyonu dikkate alarak yapmış
olmalı.
Kanaatimce bu dizede yapılmış olan söz konusu tamirler gereksizdir. Çünkü Vatikan
yazıcısının gözü beşinci satırda geçen (bir yaħşı ķılıc) ibaresindeki ķılıc kelimesine
takılmış ve bu kelimeyi yedinci satırın başında fazladan yazmıştır. Nitekim ķılıc kelimesinin
metinden çıkarılması anlamı bozmuyor. Ayrıca söz konusu kelimenin Dresden Nüshası’nda
geçmemiş olması da düşüncemizi destekler.
Yukarıda da açıkça görüldüğü gibi ķılıc kelimesi Vatikan Nüshası’na göz
takılması sonucu yanlışlıkla girmiş bir fazlalıktır; kelime metinden çıkarılmalıdır.
Şimdi de Vat.99a.6’da ikinci tamir teklifi için bir özet yapalım: Uruz Tutsak
Olduğu Boy’un sonunda Ozan, Oğuz beylerinin Kazan’a yardım etmek ve savaşmak
üzere yetiştiklerini anlatırken beyleri birer birer tanıtarak tasvir eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder