ESKİ TÜRK KADIN HEYKELLERİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Temmuz 01, 2015

ESKİ TÜRK KADIN HEYKELLERİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 
ESKİ TÜRK KADIN HEYKELLERİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Türk boyları arasında kadının yeri hakkında bugüne kadar pek çok görüş ileri sürülmüş ve kadının aile, toplum ve millet hayatındaki yeri ve önemi dile getirilmiştir. Dile ait unsurlar, arkeolojik bilgi, bulgu ve belgeler de kadının Türk toplumundaki yerinin ve öneminin belirlenmesinde ilgililerine son derece önemli veriler sunmaktadır. Eski Türk Kadın Heykellerinin Düşündürdükleri başlıklı makalede Türk dünyasının farklı bölgelerinde ortaya çıkarılmış Eski Türk dönemine ait kadın heykellerinden hareketle kadının Türk boyları içindeki yeri somut objelerle belirlenmeye çalışılmaktadır. Anahtar Sözcükler: Eski Türk boyları, kadın heykelleri, bediz, kadının eski Türk boyları içindeki yeri.

Kadınlar, kadın hakları, kadının toplumdaki yeri söz konusu olduğunda Batılıların Türkler ve diğer Asyalı toplumlar hakkındaki olumsuz kanaatleri öteden beri bilinmektedir. Bunda Batılıların Asyalı toplumları ve Türkleri yeterince tanımamalarının; çakışan ve çözümlenemeyen çıkar ilişkileri sonucunda yüzyıllar öncesinde yaşanan savaşların; son zamanlarda ise Asya coğrafyasında yaşanan kadına şiddetin ve ötekileştirmenin de rolü büyüktür. Oysa konu etraflıca incelenip araştırıldığında (yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen) tarihte Türklerin ve Asyalı pek çok milletin aile ve toplum düzeni içinde kadının ayrıcalıklı bir yere sahip olduğu görülür.

 Geride kalan tarihî süreçte eski Türk toplumunda kadın (katun, ebçi, eş, eşlig, evlig, kızgak…) eşinin can yoldaşı, hayat mücadelesinde onun en büyük desteği, (yeri geldiğinde at binen, kılıç kuşanan, yay kurup ok atan) silah arkadaşı; evinin her şeyi; çocuğunun anası, ilk eğitmeni ve öğretmeni; kap kacak, çanak çömlek, keçe, kilim, halı… gibi yapma ve dokuma eserlerin zanaatkârı; aile, toplum ve devlet yönetiminde ise, iktidarın imtiyazlı ortağı olarak karşımıza çıkar. Kadınlar, eski Türk destanlarının ve mitlerinin pek çoğunda da hayatın kaynağı, ideal eş, anne, gönlün, aklın ve bilgeliğin sembolü olarak yer almaktadır. Türk destan geleneğinde kadınlar aktif bir şekilde mücadelenin içinde yer alarak erkek kahramanlar gibi hüner sergilemişlerdir. Savaşçı kadınlar destan türünün; pasif ve aşk konusu olmuş kadınlar ise halk hikâyelerinin kahramanları olarak boy göstermişlerdir. Türk kültür tarihi incelendiğinde, inanç sisteminden yaşam biçimine kadar topluma yön veren, çeşitli özellikleriyle millî değerlerin sembolü hâline gelen sayısız kadın kahramanın yer aldığı görülür (Bars, 2014: 94-111).

Eski Türk inancına göre devletin temeli, var oluş sebebi hem “kağan”a hem de “katun”a bağlıdır. Tanrı bu hususta “kağan” kadar “katun”u da ayrıcalıklı kılmıştır: Eski Türkçe dönemine ait yazıtlarda ve diğer yazılı eserlerde kadınlarla ilgili pek çok kavram işareti bulunmaktadır. Söz konusu kavram işaretlerinden açı, ana, ebçi, ebçi kişi, ece, eçe, eget, egetlig eke, karabaş, ekek, ekek işler, émiklig, ersek, karabaş, katun, kelin, kırkın, kırnak, kız, kişi, koduz, kunçuy, kurtga, küng, oynaş, ög, özük, singil, tişi, tişi kişi, tul, tul uragut, uragut, yotuz… farklı özelliklere ve farklı statülere sahip kadınlar için kullanılmıştır:Eski Türk yer adları (ırmak, dağ vd.) arasında da kadın (katun) adını taşıyanların olması (Katun Sını, Katun Irmağı, Katun Dağı…) kadına verilen değerin bir başka göstergesidir. En eski dönemlerinden itibaren Türkçenin kullanım alanında bulunan ve özel anlamlar taşıyan kut sözcüğü de, kadınla ilgili “ayrıcalıklı” kavram işaretlerinden biridir. Nitekim eski Türk inanışına göre “kut”un gerçek sahibi Tanrı’dır. Tanrı da “kut”u, “küç”ü ve “ülüg”ü herkese vermez. Kağanlar, hanlar, beyler, katunlar, bikeler, tiginler, kunçuylar… Tanrı’nın lütfuyla elde ettikleri bu tözler sayesinde imtiyaz kazanır; devletlerini ve milletlerini sıkıntısızca yönetirler (Divitçioğlu, 1987: 122; Donuk, 1988: 78-80; Alyılmaz, 2014: 115-136).

Eski Türk boy ve topluluklarında kadın; eş, anne, eğitmen, öğretmen, zanaatkâr, savaşçı, yönetici… olarak karşımıza çıkmaktadır. Eski Türk heykelleri ve heykelcikleri de bu özelliklere tanıklık eder nitelikte pek çok özelliği üzerinde barındırmaktadır. Genelde eski Türk heykellerinin özelde ise, kadın heykellerinin, heykelciklerinin, duvar resimlerinin araştırılıp incelenmesi, envanterlerinin çıkartılıp kataloglarının ve albümlerinin hazırlanıp yayımlanması gerekir. 

Kadının eski Türk boy ve topluluklarındaki yerinin arzu edilen şekilde ortaya konulabilmesi için eski Türk dönemine ait kadınlarla ilgili mezarların, mezar taşlarının, yazıtların, süs ve kullanım eşyalarının ayrı ayrı ele alınıp incelenmesi ve araştırılması gerekir. 

Eski Türk mezar ve heykel geleneğinin devamı olarak Türk dünyasındaki kadınlara ait mezarlar, mezar taşları ve kadın heykelleri ile ilgili akademik nitelikli çalışmalar yapılmalı; bunların verdikleri mesajlar doğru anlaşılmalı; geçmişten günümüze taşıdıkları dile, dine, sanata ve kültüre ait değerler gelecek kuşaklara aktarılmalıdır. 

Eski Türkçe dönemine ait yazıtlarda ve diğer yazılı kaynaklarda geçen kadınlarla ilgili söz varlığı kadının eski Türk boy ve topluluklarının aile, toplum ve devlet hayatındaki yeri hakkında önemli bilgileri içermektedir. Söz konusu söz varlığından hareketle kadının eski Türk toplumundaki yeri ve önemi sosyokültürel bakımdan araştırılıp incelenmelidir.

Eski Türkçe dönemine ait eserlerde geçen kadınla ilgili söz varlığının örneklemeli ve açıklamalı sözlükleri hazırlanmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder