OKUMA GÜÇLÜĞÜ OLAN ÖĞRENCİLERİN OKUMA DÜZEYLERİNİN GELİŞTİRİLMESİNE YÖNELİK BİR UYGULAMA - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Temmuz 01, 2015

OKUMA GÜÇLÜĞÜ OLAN ÖĞRENCİLERİN OKUMA DÜZEYLERİNİN GELİŞTİRİLMESİNE YÖNELİK BİR UYGULAMA

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 
OKUMA GÜÇLÜĞÜ OLAN ÖĞRENCİLERİN OKUMA DÜZEYLERİNİN GELİŞTİRİLMESİNE YÖNELİK BİR UYGULAMA

Bu çalışmada okuma güçlüğü olan ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin okuma düzeylerinin geliştirilmesine yönelik uygulanan birlikte okuma ve tekrarlayıcı okuma yöntemlerinin etkisi incelenmiştir. Araştırma, 2007-2008 öğretim yılının güz döneminde Ankara ili Mamak ilçesi Piyalepaşa İlköğretim Okulu 3. sını- fında öğrenim gören ve okuma güçlüğü olduğu belirlenen bir öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Öğ- rencinin uygulama öncesi sesli okuma beceri düzeyini belirlemek için kendi sınıf düzeyine ait ön uygulama metni okutulmuştur. Bu ön uygulama sonucunda öğrencinin okuma düzeyi bakımından endişe dü- zeyinde olduğu tespit edilmiştir. Öğrencinin okuma becerisini iyileştirmek amacıyla öğrencinin yaşadığı problemler de dikkate alınarak, belirlenen süre boyunca tekrarlayıcı okuma ve birlikte okuma stratejilerinin temel alındığı uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Uygulamalar sonucunda öğrencinin okuma düzeyinin endişe basamağından öğretim düzeyine yükseldiği görülmüştür.

 Okuma bir yönüyle bireysel diğer bir yönüyle ise sosyal bir etkinliktir. Okuma becerisi geliş- miş bir birey akademik yönden de kendisini geliştirecektir. Nitekim Özsoy’a (1987) göre iyi okuyan bir bireyin dinleme, konuşma ve yazılı anlatım becerileri de gelişecektir. Okuma kişinin günlük hayatını düzenlemesi ve toplumla sağlıklı ilişkiler kurabilmesi için de gerekli bir eylemdir. Eğitim süreci devam ederken öğrencinin bilgi edinebilme ve özgürce öğrenme yeteneğini kazanabilmesi için okuma gittikçe daha büyük önem kazanmaktadır. Ayrıca gazete ve dergi okuma, adres okumak, toplu ulaşım araçlarının gittiği yerlerin ve durduğu durakların isimlerini, alışveriş merkezlerindeki fiyatları okumak ta okuma becerisindeki başarı ile doğrudan ilişkilidir. Okuma etkinliğinin, işlevsellik kazanması ve diğer akademik becerileri olumlu yönde etki leyebilmesi için bireyin okumada temel olan bilgi, beceri ve alışkanlıkları kazanması gerektiği söylenebilir. Okuma Nedir? Günümüzde okuma yazılı ve yazısız kaynaklar, okuyucu ve çevresel unsurların etkileşimi sonucu anlam kurma süreci olarak tanımlanmaktadır (Akyol, 2003). Okuma, sözcüklerin, duyu organları yoluyla algılanıp anlamlandırılması, kavranması ve yorumlanmasına dayanan zihinsel bir etkinliktir (Sever, 1997). Moyle’a (1978) göre okuma; görsel algılama, işitsel algılama, dil gelişimi, kavram gelişimi, sözcük tanımlama, anlama becerilerini içermektedir (Akt:Girgin, 1997). Okuma, yazılı veya basılı işaretleri, belli kurallara uyarak seslendirmektir. Okumasını bilmek, yazılı bir parçanın gizlediği fikir, duygu ve düşünceleri kavramaktır. Şu halde okumak, basit bir çözümleme tekniği değil, tüm organizmayı harekete geçiren bir öğrenme çabasıdır. Okuma sırasında görme, işitme fonksiyonlarıyla zihinsel yeteneklerin faaliyete geçmesi, okumanın ne kadar karma- şık bir süreç olduğunu göstermektedir (Razon, 1982). Okuma ve yazmayı öğrenme sürecinde pek çok sorunla karşılaşılabilir. Bunların başında okuma yazma bozukluğu gelmektedir. Okuma bozukluğu çocuğun zeka düzeyi ve aldığı eğitim göz önüne alındığında, çocuğun ondan beklenen seviyenin altında okuma becerisi göstermesidir. Okumada Karşılaşılan Güçlükler Okumanın sesli ve sessiz olmak üzere iki çe-şidi vardır. Okuma bozukluğu olan çocukların yaptıkları hatalar sesli okuma yoluyla tespit edilebilir. Yapılan okuma hataları, öğrencilerin okumadan zevk almalarını kısıtlamakta ve okunan metnin tam ve doğru olarak anlaşılmasını etkilemektedir. Kılıç’a (2000) göre doğru okuma alışkanlığını engelleyen telaffuz bozuklukları, akıcı okuyamama, kelime ve hece atlama, satır atlama, hece yutma, heceleme, hece ekleme, noktalama işaretleri vb. gibi okuma hatalarıdır. Ayrıca okuma güçlüğü olan çocuklar; sesli okumada çarpıklık, yanlış sözcük kullanma, sık tekrar, geri dönme, ekleme ve ters çevirme gibi hatalar yaparlar. Rayner ve Pollatsek, (1989)’e göre okuma güçlüğüne sahip çocuklar üç grupta sınıflandırılabilir: 

Zayıf Okuyucular: Normal zeka seviyesine sahip olup beklenen düzeyden 1-2 yıl düşük olanlar, 

Disleksili Okuyucular: Normal zeka seviyesine sahip olup beklenen dü- zeyden 2 veya daha fazla yıl düşük olanlar, 

Geri Kalmış Okuyucular: Zeka seviyesi 80 veya altında olup beklenen okuma düzeyinin gerisinde olanlar (Akt; Bernal and Others, 2000; 12) Okuma güçlükleri, problemin ciddiyetine göre de sınıflandırılabilir: 

Genel Okuma Gecikmesi: Bu çocuklar diğerleri ile karşılaştırıldığında önemli ölçüde diğerlerinden geride kalmıştır. Okumalarında yanlışlık yoktur fakat tam olarak olgunlaşmamıştır. 

Özel Okuma Gecikmesi: Okuma modellerinde belirli sınırlar olanlar için kullanılan bir sınıflamadır. Temel okuma becerilerinde yetenekli iken bir veya birkaç okuma çeşidinde olgunlaşamamıştır.

Sınırlı Okuma Güçlükleri: Temel okuma becerilerinin eksikliğidir, bu beceri eksiklikleri okumanın olgunlaşmasını engeller. 

Karma Okuma Güçlükleri: En ciddi okuma güçlüğüdür. Temel okuma becerilerinin eksikliğinden dolayı okumaları gelişemez (Band, Tinker, Wasson ve Wasson, 1989; 43-45). Okuma başarısızlığını kontrol altına almak ancak okuma başarısında rol oynayan özelliklerin tanınması ve söz konusu özelliklerin, çocuklarda bulunup bulunmadığının belirlenmesiyle mümkündür. İlköğretimin gerek ilk yılında ilkokuma yazma çalışmalarında gerekse daha sonraki yıllarda temel okuma ve yazma becerilerini kazanamayan öğrencilerin, bu problemleri ortadan kaldırılmadan sağlıklı öğretim iletişimi kurmaları beklenemez. Özellikle öğretmenlerin bu öğrencilerle özel olarak ilgilenmesi gerekmektedir. Öğrencilerin problemlerinin ne olduğu konusunda tespitler yapmalı ona göre çözümler üretilmelidir Bu çalışmada; okuma konusunda beklenen düzeyin altında okuma düzeyine sahip olan bir öğrencinin okuma seviyesinin belirlenmesi ve bu okuma seviyesinin daha üst düzeye çıkarılması amaçlanmıştır.

Ön uygulamada öğrencinin kendisine verilen 160 kelimelik 3. sınıf metninde (bulunduğu sınıf düzeyi) 81 hata yaptı- ğı, anlama açısından ise % 22 oranında bir başarı gösterdiği görülmüştür. Bu veriler ışığında öğrencinin bulunduğu sınıf itibariyle kelime tanıma ve okuduğunu anlama açısından kendisinden beklenenden düşük başarı gösterdiği (endişe düzeyi) ve bu konularda eğitime gereksinim duyduğu söylenebilir. 

son uygulamada öğrencinin yine kendi sınıf düzeyinde verilen 100 kelimelik 3. sınıf metninde yalnızca 4 okuma hatası yaptığı ve kelime tanıma açısından % 96 oranında bir başarıya sahip olduğu görülmektedir. Yine okuduğunu anlama açısından öğrencinin ilgili metinle hazırlanan sorulara verdiği cevaplardan % 88 oranında bir başarı gösterdiği anlaşılmaktadır. Verilen eğitim sonrasında öğrencinin kelime tanıma ve anlama açısından öğretim düzeyine çıktığı görülmektedir. 

Ön uygulama ve son uygulama verileri karşılaştırıldığında, araştırmada yer verilen çalışmaların öğrencinin okuma güçlüklerini azalttığı ve bu uygulamaların bu tür problemi olan çocuklar üzerinde olumlu etkisinin olduğu söylenebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder