Sağlık çalışanlarında tükenmişlik, depresyon, sosyodemografik ve mesleki özelliklerin yaşam kalitesi üzerine etkisi - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Haziran 09, 2015

Sağlık çalışanlarında tükenmişlik, depresyon, sosyodemografik ve mesleki özelliklerin yaşam kalitesi üzerine etkisi

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 
Sağlık çalışanlarında tükenmişlik, depresyon, sosyodemografik ve mesleki özelliklerin yaşam kalitesi üzerine etkisi


Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (International Labour Organization-ILO) bir raporunda, son yıllarda işyerlerinde tükenmişlik gibi işyeri ile ilgili olumsuz psikolojik problemlerin küresel ölçekte artan bir sorun olduğuna dikkat çekilmektedir. İnsanlarla yüz yüze çalışan, doğrudan insana hizmet eden ve hizmetin kalitesinde insan unsurunun çok önemli bir yere sahip olduğu mesleklerde (doktor, hemşire, öğretmen, polis, avukat vb.) tükenmişliğin daha sık görüldüğü bildirilmiştir. Yapılan çalışmalarda hekimlerin yakla şık %45’inin, hemşirelerin yaklaşık %50’sinin tükenmişlik ya şadığı belirlenmiştir. Maslach uzun süreli iş stresinin tükenmişliğe yol açtığını belirtmiş ve tükenmişliği, profesyonel bir kişinin mesleğinin özgün anlamı ve amacından kopması, hizmet verdiği insanlarla artık ilgilenemiyor olması şeklinde tanımlamıştır. Sağlık alanında çalışanlarda yoğun iş yükü, ağır ve ölümcül hastalara bakım verme, iş yerinde ilişki ve görev paylaşımı sorunlarının yaşanması, uyku düzeninin bozulması, nöbetler, hasta yakınları ile uğraşı ve ekonomik sorunlar işle ilgili stres ve gerginliğe yol açmaktadır. DSM-IV’te travmatik bir olaya tanık olmanın veya bu tür bir olayı öğren menin doğrudan yaşamak gibi örseleyici bir niteliğinin olduğu belirtilmektedir.

 Sağlık çalışanlarında travmatik olaylara tanıklığın sıkça yaşanması da çalışanlarda tükenmişliğe ve çeşitli ruhsal sorunlara neden olabilmektedir. İş ve meslek yaşamındaki tükenmişlik sendromu depresif yakınmalarda artış, yaşam kalitesinde bozulma, yorgunluk, uyku bozuklukları, çabuk öfkelenme iş doyumsuzluğu ve profesyonelliğin engellenmesi gibi sorunlara yol açmaktadır. Çalışmalarda sağlık alanında çalışanlarda depresyonun topluma göre daha sık görüldüğü bildirilmiştir. depresyonu tükenmişlikle ilişkili olan ve olmayan şeklinde ayırt etmiş ve tükenmişliğe bağlı gelişen depresyonun daha ağır bir gidiş gösterdiğini belirtmiştir. Fransa’da 1200 sağlık çalışanı ile yapılan bir çalışmada kadınların %6.5’inde, erkeklerin %9.4’ünde depresyon ve tükenmişliğin birlikte gö rüldüğü ve acil servislerde çalışan 322 hemşire ile yapılan bir çalışmada ise, hemşirelerin yaklaşık yarısının tükenmişlik
yaşadığı ve tükenmişlik arttıkça iş doyumu ve yaşam kalitesinin azaldığı belirlenmiştir. Sağlıkta iyilik halinin ölçülebilmesinde yaşam kalitesi kavramı geliştirilmiştir. Yaşam kalitesi bireyin fiziksel iş levlerini, ruhsal durumunu, aile içindeki ve dışındaki toplumsal ilişkilerini, çevreden etkilenilmişlik düzeylerini kapsar ve bu durumun bireyin işlevselliğini ne derece etkiledi ğini gösterir. Tıbbın giderek ilerlediği günümüzde, sadece hastalıkların ortadan kaldırılması değil, kişilerin yaşam kalitelerinin arttırılmaları da hedeflenmektedir. Bu nedenle iyilik hali ve yaşam kalitesinin ölçülebilmesi konusunda giderek artan bir çaba gösterilmektedir. Dünya Sağlık Örgü tü (DSÖ) 1980’den beri yaşam kalitesini ölçme ve değerlendirmek için çalışmalar yapmaktadır. Bu amaçla kişinin iyilik halini ölçen ve kültürler arası karşılaştırmalara olanak veren geniş kapsamlı 100 ve bunlardan seçilen 26 sorudan oluşan WHOQOL-BREF oluşturulmuştur. Sağlık çalışanları normal çalışma saatleri ve günleri dı şında çalışmak durumunda kalmakta, yaşamsal tehdidi bulunan insanlarla çalışmakta, aile ve hastaların büyük beklentileri ile karşılaşmaktadır. Hemşireler hastalarla en uzun süre birlikte olan sağlık profesyonelleri olup, hasta bireyin ve ailesinin her türlü sorunlarında ilk başvurduğu ve ekip içerisinde iletişimi sağlayarak anahtar rol oynayan sağlık personelidir.

Yoğun stres altında çalışma sağlık çalışanlarını ruhsal olarak etkileyebilmekte ve bu durum yaşam kalitelerine olumsuz yansıyabilmektedir. Sağlık çalışanlarının tükenmişlik ve depresyon düzeylerinin incelenmesi, hem çalışanların yaşam kalitesi hem de sunulan sağlık hizmetlerinin kalitesi açısından önemlidir. Türkiye’de tükenmişlikle ilgili yapılan çalışmaların çoğunluğunun örneklem grubunun hemşirelerden oluştuğu gözlenmiş, Türkiye’de ve yurtdışında sağlık çalışanlarında yaşam kalitesi ve yaşam kalitesini etkileyebilecek değiş-

kenlerin incelendiği çalışmalara sınırlı sayıda rastlanılmıştır. Erzincan’da daha önce sağlık çalışanlarında yaşam kalitesini e etkileyen faktörleri ölçmeye yönelik her hangi bir çalışma yapılmamıştır. Bu nedenle bu çalışma sağlık çalışanlarında tükenmişlik, depresyon, sosyodemografik ve mesleki özelliklerin yaşam kalitesi üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapıldı Araştırmaya katılan sağlık çalışanlarının yaş aralığı 21-53 olup, yaş ortalaması 32.66±6.26’dır. Çalışanların %66.6’sı kadın,%74’ü evli, %41.5’i ön lisans mezunudur. Çalışanların %65.2’si hemşire olup, %78.8’i devlet hastanesinde çalışmakta ve meslekte çalışma süresi 6-10 yıl arası olanlar %28 ile en büyük grubu oluşturmaktadır. Cerrahi birimlerde çalışanların oranı %24.8 olup, %51.4’ü gündüz+nöbet şeklinde çalışmaktadır. İş yaşamından memnun olmama nedeni olarak %42.8 ile ilk sırada çalışma sistemindeki uygunsuzluklar olarak belirlenmiştir (Tablo 1). Ayrıca çalışanların %72.7’si mesleği, %61.1’i çalıştığı bölümü kendi isteği ile seçmiş, %55.3’ü iş yaşamından kısmen memnun olduğunu, %11.3’ü memnun olmadığını belirtmiş ve %28.3’ü kurumdaki kişisel başarısını çok iyi, %60.8’i iyi, %9.6’sı orta olarak değerlendirmiştir. 

Çalışmaya katılanların %4.5’i yaşam kalitesini çok kötü, %5.1’i biraz kötü, %50.2’si ne iyi ne kötü, %35’i oldukça iyi, %5.1’içok iyi olarak değerlendirmiştir. Algıladıkları genel sağlık durumlarına bakıldığında %3.5’i hiç hoşnut olmadığını, %10’u çok az hoşnut olduğunu, %24.1’i ne hoşnut ne hoşnut olmadığını, %48.9’u epeyce hoşnut olduğunu, %13.5’i çok hoşnut olduğunu belirtmiştir. Sağlık çalışanlarının yaşam kalitesi sundukları hizmetin bakım kalitesini önemli ölçüde etkileyebilmektedir. Bu nedenle yalnızca bireysel değil kurumsal, toplumsal ve sağlık politikasıyla ilgili önemli boyutları olan tükenmişlik ve depresyonun sağlık çalışanlarında erken tanınması, önlenmesi, başa çıkmada etkili yöntemlerin belirlenmesi ve yaşam kalitelerinin artırılması önemlidir. Çalışmada tükenmişlik ve depresyonun, cinsiyetin, medeni durumun, eğitim düzeyinin, çalışılan kurumun, çalışma yılının, ekonomik nedenlerin, iletişim sorunlarının, iş memnuniyetsizliğinin ve kurumdaki başarıyı algılama durumunun yaşam kalitesi çeşitli alanları için önemli yordayıcı değişkenler olduğu saptanmıştır. Bu sonuçlar doğrultusunda, çalışanların iş stresi ve iletişim sorunları ile etkili başa çıkması ve uyumlu bir ekip çalışması içinde olmaları için örgütsel düzeyde gerekli önlemlerin alınarak düzenli aralıklarla stresle başa çıkma, çatışma yönetimi gibi programlar düzenlenmesi, destekleyici grupların oluşturulması önerilebilir. Bununla birlikte çalışmada hedef gruba ulaşım oranı nın (%53) düşük olması nedeniyle kesin sonuçlara ulaşılamadığı, bu nedenle iş doyumu gibi yaşam kalitesini etkileyebilecek ilişkili diğer faktörlerin çalışıldığı, sağlık çalışanlarının tamamını temsil edebilecek düzyde çok merkezli benzer çalışmaların yapılmasının yararlı olacağı düşünülmektedir.