ÇALIŞANLARIN ÖRGÜTSEL POLİTİKA ALGILARI İLE POLİTİK DAVRANIŞLARI ARASINDAKİ KARŞILIKLI İLİŞKİLER - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Haziran 28, 2015

ÇALIŞANLARIN ÖRGÜTSEL POLİTİKA ALGILARI İLE POLİTİK DAVRANIŞLARI ARASINDAKİ KARŞILIKLI İLİŞKİLER

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 
ÇALIŞANLARIN ÖRGÜTSEL POLİTİKA ALGILARI İLE POLİTİK DAVRANIŞLARI ARASINDAKİ KARŞILIKLI İLİŞKİLER

Bu çalışmanın amacı, çalışanların örgütsel politika algıları ile politik davranışları arasındaki karşılıklı ilişkileri araştırmaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için a; örgütsel politika algısı kapsamında çıkarcılık, yükselmek için gerekeni yapmak, örgüt politikaları ve uygulamaları, üst’ün ve çalışma arkadaşının davranışı ile terfi ve maaş uygulamalarına yönelik politik algıları; b; politik davranış kapsamında hiyerarşiye- baskı kurmaya ve destek (ağ) oluşturmaya yönelik taktik düzeyleri c; katılımcıların demografik özellikleri hakkında bireysel düzeyde veri toplamak için bir survey araştırması gerçekleştirilmiştir. Regresyon analizi sonuçları, çalışanların politik algıları ile sergilenen politik davranışlar arasında çeşitli boyutlar açısından karşılıklı ve önemli ilişkiler olduğunu göstermektedir. 

Politik olmak ve politik davranmak yaşam sahnesinde olduğu gibi örgütsel yaşamda da kaçınılmaz gerçeklerden birisini oluşturmaktadır. Özellikle günümüz dünyası için bu durum daha da belirgindir. Gün geçtikçe daha belirsiz ve karmaşık bir çevrede, sürekli değişmeye zorlanarak varlığını devam ettirmeye çalışan örgütler için, ortam daha da politik bir hale gelmektedir. Bu belirsiz ve karmaşık çevreye, örgütlerin sınırlı kaynaklarla faaliyet göstermeye çalışmaları da eklenince, bireyler açısından gücü kullanmak ve etkileme araçlarından yararlanmak neredeyse zorunlu bir hale gelmektedir. Örgütteki her bir bireyin kendi istek ve beklentileri doğrultusunda daha fazla kaynağa sahip olmak istemesi; bütçelerin, görev ve sorumlulukların, ücret ve terfilerin paylaşılması konusunda bireyleri karşı karşıya getirmekte ve bu da kaçınılmaz bir güç mücadelesi yaratmaktadır. Bu şekilde elde etmek ve daha fazla kazanmak isteyen bireylerin yer aldığı örgütler de politik süreçlere açık olmaktadır. Politikaların örgütlerde bu kadar yaygın bir biçimde yer aldığını kabul etmekle birlikte, her örgütün ya da her bireyin aynı derecede ve aynı şekilde politik olduklarını ifade etmek mümkün değildir. Bu durumun, bireyden ve örgütten kaynaklanan birçok faktöre bağlı olarak değişiklik gösterdiği ifade edilebilir. Bu şekilde bireyler ve örgütler ya politikleşmekte, ya da politika ile daha az ilgilenmektedirler. Kimi örgütlerde ‘politika olgusu’, doğal ve olağan karşılanıp, açıkça sergilenmekte; kimi örgütlerde ise, kabul edilemez olarak nitelendirilip gizli kapılar arkasında yürütülmeye çalışılmaktadır. Kimi örgütlerde de, gerekli düzenlemeler tam anlamıyla yapıldığı için politik faaliyetlere ya ihtiyaç duyulmamakta ya da bu tür davranışlar en az düzeyde sergilenmektedir. Bu noktada örgütlerde politikanın oluşmasında ve politikanın işleyişinde, bireylerin politik algıları ile ortaya koydukları politik davranışların etkili olacağı ifade edilebilir. Çünkü örgütteki politik ortamın nasıl ve ne şekilde oluşacağı, ne şekilde gelişeceği ve nasıl sonuçlanacağı bireylerin düşünceleri ve davranışları yönünde biçimlenmektedir. Bireylerin örgüte ve diğer bireylere yönelik politik algılamaları ve davranışları arasında döngüsel bir süreci izleyen karşılıklı bir etkileşimden söz edilebilir. Bu durum örgütteki politik ortamı hem etkilemekte hem de bu ortamdan etkilenmektedir. Şöyle ki, örgütün bireylerle ve örgütle ilgili çeşitli düzenlemeleri ve uygulamaları ile diğer bireylerin örgütte ortaya koydukları düşünceleri ve davranışları politik olarak algılandığında, bu algıların politik birtakım davranışlarla sonuçlanması olasıdır. Aynı şekilde örgütte sergilenen politik davranışların da bireylerin algılamalarını bu yönde etkileyip örgütü politik bir havaya büründürmesi de anlamlı görünmektedir. Bu sebeple çalışmada, örgütlerde politika olgusunun işleyişine bağlı olarak ortaya çıkan politik algı ve politik davranış arasında var olduğu varsayılan karşılıklı ilişkiler test edilmeye çalışılacaktır.

Örgütsel Politika Algısı Örgütte politik bir ortamın oluşması ve devam ettirilmesinde en önemli unsurlardan biri, örgütün ve bireylerin sergilediği tutum ve davranışların yine örgütteki diğer bireyler ya da gruplar tarafından algılanma biçimleridir. Çünkü bir bireyin ortamı politik bir şekilde algılaması, gerçekte, politikaların o örgütte var olup olmadığına bakılmaksızın, içsel (örgüt içi) politikaların oluşmasına etki edebilir (Buenger vd., 2007: 294). Bu noktada, politik davranışların o örgütte etkin bir şekilde uygulanıp uygulanmaması belirleyici olmamaktadır. Birey eğer, kendi düşünce ve varsayımlarına dayanarak ortamı politik bir şekilde algılamaktaysa, davranışlarını bu yönde şekillendirmesi ve ortamı politik bir hale dönüştürmesi son derece olağandır. Bu durumda ortamı politikleştiren politik davranışlardan ziyade ortamın politik olarak algılanıp algılanmamasıdır. Örgütsel politika algısı (perceptions of organizational politics) “politik davranışları teşvik eden örgütsel uygulamalar ile politik davranışlar gösteren amir ve meslektaşlar tarafından temsil edilen çalışma çevresinin sübjektif bir biçimde yorumlanması” (Harrell-Cook vd., 1999: 1095) biçiminde tanımlanmaktadır. Örgütsel politikalarla ilgili bugüne kadar birbirinden farklı birçok tanım yapılmıştır. Bu tanımlardan bir kısmında, politik davranış “çıkarları gerçekleştirmek için sosyal etkileme süreçlerinin kullanılması” şeklinde; diğer bir kısmında ise, “sadece kendine hizmet eden ve örgüt tarafından onaylanmayan olumsuz bir davranış” şeklinde ifade edilmiştir. Tanımlar, politik davranışı bireyler, gruplar ve örgütler için hem olumlu hem de olumsuz sonuçları açısından ele almıştır. Aslında burada davranışın değerlendirilmesinde temel unsur, davranışın uygulanması değil; davranışa atfedilen anlam yani insanların bu konudaki düşünme biçimleridir. Politik davranışların örgüt ve bireyler açısından yararlı ya da zararlı olup olmadığı konusu, davranışın kendi gerçekliğinden ziyade nasıl algılandığına bağlı olarak (Parker vd., 1995:892) değişiklik gösterebilmektedir. Örgütteki politik faaliyetler, bazen açık ve objektif bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Bazı durumlarda da son derece gizli ve sembolik bir biçimde oluşabilmektedir. Bu yüzden de davranışların algılanması kişiden kişiye, durumdan duruma ve zamana göre değişiklikler göstermekte; yani sübjektif bir özellik taşımaktadır. Bu durumda örgütte tamamen iyi niyetle yapılan bir davranış ya da meydana gelen bir olay bile, birey tarafından yanlış yorumlandığında ve politik olarak algılandığında, artık o birey için gerçeği, ‘görünen gerçek’ yerine ‘gördüğü gerçek’ yani kendi düşüncelerine ve algılamalarına bağlı olarak ortaya çıkan değerlendirmeler oluşturmaktadır. Sonuçta örgütte meydana gelen aynı olaylar ve sergilenen aynı davranışlar, farklı bireyler için farklı değerlendirmelere yol açabilmektedir.

Politik Davranış Örgütsel faaliyetler olarak hem örgütün temel amacına hem de bireylerin kendi amaçlarına yönelik yaptıkları davranışların nedeni, tarafların istek ve beklentilerini olumlu ve somut sonuçlara dönüştürmektir. Bu durumda faaliyetler, bireylerin kendiliğinden ve bilinçsiz olarak yaptıkları ile planlayarak ve bilinçli olarak yaptıkları davranışlar olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Örgütsel politika açısından anlamlı ve açıklayıcı olan bilinçli ve planlı bir şekilde yerine getirilen davranışlardır. Çünkü bireylerin örgüt içinde amaçlarını ve beklentilerini gerçekleştirmek için, bilinçli olarak ve kendi çıkarları doğrultusunda yaptıkları maksatlı davranışlar politik davranışları oluşturmaktadır. Bu anlamda kendiliğinden, bilinçsiz bir şekilde yerine getirilen ve kendi çıkarları değil de başkalarının yararı düşünülerek yapılan davranışlar ‘politik olma’ ya da ‘politik davranma’ kavramları ile açıklanamamaktadır. Örgütlerde politik davranışın (political behaviour) kaçınılmaz olduğu gerçeği ve politik davranışın özünde yatan başkalarını etkileyerek amaçlara ulaşma ve çıkarları gerçekleştirme olgusu, bireylerin ve örgütlerin, etki ve başarı düzeylerini anlamak açısından son derece önemlidir. Çünkü politik eylemler, örgütlerde kararların nasıl ve neden o şekilde ele alındığını; astların, üstlerinin ya da meslektaşlarının desteğini nasıl sağladıklarını; bazı bireylerin örgütteki kimi birey ve grupları destekleyip, kimilerini neden desteklemediklerini; üstlerin astlarının ya da meslektaşlarının işbirliği ve desteğini nasıl sağladıklarını ve astlarını motive etme ve ekstra çaba harcamaları konusunda nasıl teşvik ettiklerini; örgütteki strateji ve politikaların başarılı bir biçimde uygulanıp uygulanmadığını vb. göstermesi açısından anlam ve önem kazanmaktadır.

Örgütsel Politika Algısı ve Politik Davranış İlişkisi Konu ile ilgili yazın incelendiğinde, örgütsel politika konusunda iki önemli yaklaşım, daha doğrusu örgütsel politikayı temsil eden iki ayrı yapı olduğu görülmektedir: Birincisi, örgütteki politik davranışın uygulama araçları olarak politik taktikler; ikincisi de, bireylerin örgütteki eylemleri subjektif bir biçimde değerlendirmelerine bağlı olarak ortaya çıkan politik algılamalardır. Bugüne kadar bu alanda yapılan çalışmaların büyük bir kısmı, konuyu ya politik algılamalar açısından ya da örgütte yürütülen politik eylemler açısından ele almıştır. Bu doğrultuda yapılan çalışmalarda, objektif politik davranış ile subjektif politik algılamaların nedenleri ve sonuçları üzerinde durulmuş; politik davranışın yerine getirilmesine ilişkin taktiklerle ilgili birçok sınıflandırma yapılmış ve politik algılar ile davranışların farklı iş sonuçlarıyla ilişkileri test edilmeye çalışılmıştır. Buna karşılık politik davranış ile politik davranışın algılanmasını bir arada ele alan bütünsel bir kavramlaştırma pek yapılmamıştır (Valle and Perrewé: 361). Örgütsel politika konusu içerisinde politik algılar ve davranışlar, iki ayrı ve farklı alanı oluşturmaktadırlar ve aynı şeyi ölçmemektedirler. Çünkü kavramsal olarak birbirinden tamamen farklı olan bu yapılardan ‘politik davranışlar’, örgütlerde objektif bir kanıt olarak açık bir şekilde ortaya koyulurken; bireylerin ortama yönelik ‘politik algılamaları’ subjektif bir yorumlaya bağlı olarak oluşmaktadır. Bu iki yapının bütünleştirilmesi, örgütsel politikanın işleyişini anlamak açısından anlamlı görünmektedir. Zira örgütsel politikanın işleyişini sağlayan her iki yapı da (politik algılar ve politik davranışlar), bazı durumlarda incelik, kurnazlık, iş bilirlik; bazı durumlarda ise ahlâki değerleri hiçe saymak, çıkarcılık, hilekârlık olarak düşünülebilen kişiler arası diplomasiyle ilgili sosyal beceriler başlığı altında yer almaktadır (Ferris vd., 1995: 23). Ancak bu iki yapı arasındaki farklılık, algıların düşüncelerle, davranışların uygulamalarla ilgili olmasından kaynaklanmaktadır. Politik algılar ve davranışlar “bütünleşik yaklaşımla” incelendiğinde ortaya önemli ve anlamlı bulguların çıkacağı ifade edilebilir. Çünkü politik algıların politik davranışlardan oldukça farklı olduğu bilinmekle birlikte, bu iki yapı arasında bir ilişki olduğu da düşünülmektedir. Zira bu iki yapı örgütsel politikaya işlerlik kazandırmakta ve dolayısıyla birbirlerinden de etkilenebilmektedirler.

SONUÇ VE ÖNERİLER Çalışmada, katılımcıların örgütlerindeki politik faaliyetlere ilişkin algılamaları beş boyuta bağlı olarak incelenmiştir. Bunlar “çıkarcılık”, “yükselmek için gerekeni yapmak”, “örgüt politikaları ve uygulamaları”, “üst’ün ve çalışma arkadaşının davranışı” ve “terfi ve maaş uygulamaları”dır. Politik davranışlar ise, iki boyuta bağlı olarak incelenmiş olup; bu boyutlar “hiyerarşiye ve baskı kurmaya yönelik taktikler” ile “destek (ağ) oluşturmaya yönelik taktikler”dir. Çalışmada elde edilen sonuçların, kuramsal varsayımları ve araştırma sonuçlarını destekler nitelikte olduğu söylenebilir. Bu kapsamda öncelikle politik algının politik davranışa etkilerine, daha sonra da politik davranışın politik algı üzerine etkilerine ilişkin sonuçlar değerlendirilecektir. Katılımcıların hiyerarşiye ve baskı kurmaya yönelik taktiklerini etkileyen politik algı boyutlarının “yükselmek için gerekeni yapmak ve çıkarcılık” olduğu belirlenmiştir. Buna göre, örgütte ilerlemek için ne gerekiyorsa yapılması gerektiğini düşünen bireyler ile çıkarcı bir biçimde hareket eden bireylerin, hiyerarşiye ve baskı kurmaya yönelik taktikleri daha çok uyguladıkları söylenebilir. Bu durum, örgütte sadece kendi çıkarlarını gerçekleştirmek isteyen ve yükselme konusunda ne gerekiyorsa yapılabileceğini düşünen çalışanların hiyerarşik ilişkilerden yararlanmak istemeleri ve diğerleri üzerinde baskı oluşturmaya çalışmaları ile açıklanabilir. “Hiyerarşiye ve baskı kurmaya yönelik taktiklerin” örgüt politikaları ve uygulamaları, üst’ün ve çalışma arkadaşının davranışı ile terfi ve maaş uygulamalarına yönelik algılamalardan etkilenmediği söylenebilir. Bu durum, Türkiye gibi toplulukçu değerlerin daha yüksek olduğu bir toplumda çalışanların üstleri ve meslektaşlarına yönelik daha olumsuz bir şekilde değerlendirilecek bu tür taktikleri uygulamak istememeleri ya da bu tür düşüncelerini saklamak istedikleri için bu tür davranışları ifade etmekten kaçınmaları biçiminde açıklanabilir. Çalışanların destek sağlama ve ağ oluşturulmasına yönelik taktikleri uygulamalarında üst’ün ve çalışma arkadaşlarının davranışlarına yönelik algılamalar dışında diğer bütün politik algı boyutlarından etkilendikleri söylenebilir. Bu boyutlardan ikisi destek (ağ) oluşturmaya yönelik taktikleri aynı yönde, diğer ikisi ise, ters yönde etkilemektedir. Destek (ağ) oluşturmaya yönelik taktikler en çok çalışanların “örgüt politikaları ve uygulamaları”na yönelik algılarından etkilenmekte olup; örgütün çeşitli konulardaki yaklaşımlarına bağlı olarak oluşan algılamaların, örgüt içindeki diğer bireylerle dostça ilişkiler kurma ve destek sağlama konusundaki politik davranışları azalttığı söylenebilir. Bu durum son derece anlamlı görünmektedir. Çünkü bireyler bu tür olumsuz algılamalardan dolayı destek sağlayarak bir yere varamayacaklarını düşünüyor olabilirler. Bu yüzden bu konuda algılamalardaki bir artışın ya da azalışın tam tersi biçimde etkisini gösterebileceğini söylemek mümkündür.

“Yükselmek için gereken her şeyin yapılabileceği yönündeki algılamalar”, destek (ağ) oluşturma yönündeki taktiklerin bir diğer belirleyicisini oluşturmaktadır ve bu tür algılamalardaki artışların, destek sağlamaya yönelik taktikleri artırdığı belirtilebilir. Bu durum yükselme konusunda ne gerekiyorsa yapılması gerektiğini düşünen bireylerin her yolu denemek istemeleri yönünde değerlendirildiğinde anlamlı görünmektedir. Destek (ağ) oluşturmaya yönelik taktikleri daha az etkileyen diğer iki boyut, “çıkarcılık” ile “terfi ve maaş uygulamaları”dır. Sonuçlara göre, çıkarcılık yönündeki algılamalar destek (ağ) oluşturma taktiklerini aynı yönde etkilemektedir. Bu durum, çıkarcı bir biçimde düşünen ve hareket eden bireylerin çıkarlarını gerçekleştirmek uğruna her türlü desteği sağlamaya çalışmaları ile açıklanabilir. Terfi ve maaş uygulamalarına yönelik algılar ise, taktikleri ters yönde etkilemektedir. Burada da örgüt politikaları ve uygulamalarında olduğu gibi, terfi ve maaşlar konusunda adaletsizlik olduğunu düşünen bireylerin destek sağlayarak, bu soruna çözüm bulabileceklerini düşünmedikleri ve bu yüzden de bu tür politik davranışlarda bulunmaktan kaçındıkları şeklinde bir yorum getirilebilir. Bunun yanı sıra, tefiler ve ücretler konusunda olumsuz algılamalara sahip bireylerin buna sebep olan diğer bireylerle daha olumlu ilişkiler kurmak istememeleri de anlamlı görünmektedir. Katılımcıların çıkarcılığa yönelik politik algılamalarını etkileyen politik davranış boyutunun “hiyerarşiye ve baskı kurmaya yönelik taktikler” olduğu belirtilebilir. Buna göre, örgütte hiyerarşik ve baskıcı taktiklerin sergilenmesi durumunda, çalışanların çevrelerini ve diğer bireyleri daha çıkarcı bir biçimde değerlendirmelerinin anlamlı ve mantıklı göründüğü ifade edilebilir. Destek (ağ) oluşturmaya yönelik taktiklerin ise, çıkarcı politik algıları etkilemediği söylenebilir. Bu durum da çevresinde iyi ilişkilere sahip ve gerekli desteği gören bireylerin çıkarcılıkla ilgili algılamalarının oluşmayacağı biçiminde açıklanabilir. Hiyerarşiye ve baskı kurmaya yönelik taktiklerin açıkladığı bir başka politik algı değişkeni de, yükselmek için gerekeni yapmak yönünde oluşan politik algılamalardır. Bu iki değişken arasında var olan güçlü ve aynı yönlü ilişki son derece anlamlıdır. Zira çalışanların kendileri ve ortamdaki diğer bireyler tarafından hiyerarşik birtakım ilişkileri kullanarak ya da baskıcı birtakım davranışları sergileyerek gerçekleştirdikleri politik taktikler, bireylerin, ortamda çalışanların yükselmek için ahlâka uygun ya da aykırı her türlü davranışı sergileyebileceklerini düşünmelerine sebep olabilmektedir. Yükselmek için gerekenin yapılması konusundaki politik algılamaların, destek (ağ) oluşturmaya yönelik taktiklerden etkilenmediği söylenebilir. Bu durumun destek sağlamaya ve ilişki kurmaya yönelik taktiklerin sergilenmesinin ortamda daha olumlu ve olağan bir biçimde karşılandığı ve bu sebeple bu davranışları sergileyen bireylerin yükselmek için her yolu mubah sayan bireyler şeklinde değerlendirilmedikleri ifade edilebilir. Örgüt politikaları ve uygulamalarına yönelik politik algılamaları, her iki politik davranış boyutunun da etkilediği ancak bu etkinin iki boyut açısından farklı yönlerde gerçekleştiği ifade edilebilir. Örgüt politikaları ve uygulamalarına yönelik politik algıları, hiyerarşiye ve baskı kurmaya yönelik taktiklerin açıklama gücü daha fazla olup, iki değişken arasında aynı yönlü bir ilişki söz konusudur. Buna göre, örgüt içinde çalışanların hiyerarşik ilişkilerden yararlanma ya da çeşitli baskılarla istediklerini elde etme yönünde davranışlar sergilemeleri, bireylerin, örgütün terfi, ödül dağıtımı, düşüncelerin serbestçe dile getirilmesi, demokratik bir ortamın sağlanması gibi konulardaki yaklaşımına ilişkin olumsuz algılamalarını artırdığı söylenebilir. Bu bulgu da son derece anlamlı görünmektedir. Çünkü örgüt içinde olumsuz algılamalara yol açabilecek hiyerarşik ve baskıcı taktiklerin kullanılmasının, örgütün ödül, terfi vb. sistemlerine etki ederek bu dağıtımların adil bir biçimde yapılmamasına yol açabileceği söylenebilir. Bunun sonucunda da kişilerin örgütün bu tür uygulamalarına yönelik olumsuz algılarının artacağı ifade edilebilir. Destek (ağ) oluşturmaya yönelik taktiklerin örgüt politikaları ve uygulamalarına yönelik algı boyutunu etkileme gücünün, hem daha az hem de ters yönlü bir şekilde gerçekleştiği belirtilebilir. Bu durum, örgütte destek sağlama, dostça ilişkiler kurarak bir ağ oluşturma yönünde sergilenen politik taktiklerin, bireylerin, örgütün politika ve uygulamalarına yönelik olumsuz algılamalarını azaltacağı biçiminde açıklanabilir. Zira ortamı daha ılımlı bir havaya sokan ve bireyler arasında dostane ilişkiler oluşturan bu taktikler, adalet duygusunu zedelemeyecek ve bireylerin örgütün uygulamalarına yönelik olumsuz düşüncelerini de bu şekilde azaltabilecektir.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder