DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ!
ÇALIŞANLARIN ÖRGÜTSEL POLİTİKA ALGILARI İLE POLİTİK DAVRANIŞLARI ARASINDAKİ KARŞILIKLI İLİŞKİLER
Bu çalışmanın amacı, çalışanların örgütsel politika algıları ile politik davranışları arasındaki karşılıklı ilişkileri
araştırmaktır.
Bu amacı gerçekleştirmek için a; örgütsel politika algısı kapsamında çıkarcılık, yükselmek için gerekeni
yapmak, örgüt politikaları ve uygulamaları, üst’ün ve çalışma arkadaşının davranışı ile terfi ve maaş
uygulamalarına yönelik politik algıları; b; politik davranış kapsamında hiyerarşiye- baskı kurmaya ve destek
(ağ) oluşturmaya yönelik taktik düzeyleri c; katılımcıların demografik özellikleri hakkında bireysel düzeyde
veri toplamak için bir survey araştırması gerçekleştirilmiştir.
Regresyon analizi sonuçları, çalışanların politik algıları ile sergilenen politik davranışlar arasında çeşitli
boyutlar açısından karşılıklı ve önemli ilişkiler olduğunu göstermektedir.
Politik olmak ve politik davranmak yaşam
sahnesinde olduğu gibi örgütsel yaşamda
da kaçınılmaz gerçeklerden birisini
oluşturmaktadır. Özellikle günümüz dünyası
için bu durum daha da belirgindir. Gün
geçtikçe daha belirsiz ve karmaşık bir çevrede,
sürekli değişmeye zorlanarak varlığını devam
ettirmeye çalışan örgütler için, ortam daha
da politik bir hale gelmektedir. Bu belirsiz ve
karmaşık çevreye, örgütlerin sınırlı kaynaklarla
faaliyet göstermeye çalışmaları da eklenince,
bireyler açısından gücü kullanmak ve etkileme
araçlarından yararlanmak neredeyse zorunlu bir hale gelmektedir. Örgütteki her bir bireyin
kendi istek ve beklentileri doğrultusunda
daha fazla kaynağa sahip olmak istemesi;
bütçelerin, görev ve sorumlulukların, ücret
ve terfilerin paylaşılması konusunda bireyleri
karşı karşıya getirmekte ve bu da kaçınılmaz
bir güç mücadelesi yaratmaktadır. Bu şekilde
elde etmek ve daha fazla kazanmak isteyen
bireylerin yer aldığı örgütler de politik
süreçlere açık olmaktadır.
Politikaların örgütlerde bu kadar yaygın bir
biçimde yer aldığını kabul etmekle birlikte,
her örgütün ya da her bireyin aynı derecede
ve aynı şekilde politik olduklarını ifade etmek mümkün değildir. Bu durumun, bireyden
ve örgütten kaynaklanan birçok faktöre
bağlı olarak değişiklik gösterdiği ifade
edilebilir. Bu şekilde bireyler ve örgütler ya
politikleşmekte, ya da politika ile daha az
ilgilenmektedirler. Kimi örgütlerde ‘politika
olgusu’, doğal ve olağan karşılanıp, açıkça
sergilenmekte; kimi örgütlerde ise, kabul
edilemez olarak nitelendirilip gizli kapılar
arkasında yürütülmeye çalışılmaktadır. Kimi
örgütlerde de, gerekli düzenlemeler tam
anlamıyla yapıldığı için politik faaliyetlere ya
ihtiyaç duyulmamakta ya da bu tür davranışlar
en az düzeyde sergilenmektedir. Bu noktada
örgütlerde politikanın oluşmasında ve
politikanın işleyişinde, bireylerin politik algıları
ile ortaya koydukları politik davranışların
etkili olacağı ifade edilebilir. Çünkü örgütteki
politik ortamın nasıl ve ne şekilde oluşacağı,
ne şekilde gelişeceği ve nasıl sonuçlanacağı
bireylerin düşünceleri ve davranışları yönünde
biçimlenmektedir.
Bireylerin örgüte ve diğer bireylere yönelik
politik algılamaları ve davranışları arasında
döngüsel bir süreci izleyen karşılıklı bir
etkileşimden söz edilebilir. Bu durum örgütteki
politik ortamı hem etkilemekte hem de bu
ortamdan etkilenmektedir. Şöyle ki, örgütün
bireylerle ve örgütle ilgili çeşitli düzenlemeleri
ve uygulamaları ile diğer bireylerin örgütte
ortaya koydukları düşünceleri ve davranışları
politik olarak algılandığında, bu algıların
politik birtakım davranışlarla sonuçlanması
olasıdır. Aynı şekilde örgütte sergilenen politik
davranışların da bireylerin algılamalarını bu
yönde etkileyip örgütü politik bir havaya
büründürmesi de anlamlı görünmektedir.
Bu sebeple çalışmada, örgütlerde politika
olgusunun işleyişine bağlı olarak ortaya
çıkan politik algı ve politik davranış arasında
var olduğu varsayılan karşılıklı ilişkiler test
edilmeye çalışılacaktır.
Örgütsel Politika Algısı
Örgütte politik bir ortamın oluşması ve devam
ettirilmesinde en önemli unsurlardan biri,
örgütün ve bireylerin sergilediği tutum ve
davranışların yine örgütteki diğer bireyler ya
da gruplar tarafından algılanma biçimleridir.
Çünkü bir bireyin ortamı politik bir şekilde
algılaması, gerçekte, politikaların o örgütte
var olup olmadığına bakılmaksızın, içsel
(örgüt içi) politikaların oluşmasına etki
edebilir (Buenger vd., 2007: 294). Bu noktada,
politik davranışların o örgütte etkin bir
şekilde uygulanıp uygulanmaması belirleyici
olmamaktadır. Birey eğer, kendi düşünce
ve varsayımlarına dayanarak ortamı politik
bir şekilde algılamaktaysa, davranışlarını bu
yönde şekillendirmesi ve ortamı politik bir
hale dönüştürmesi son derece olağandır.
Bu durumda ortamı politikleştiren politik
davranışlardan ziyade ortamın politik olarak
algılanıp algılanmamasıdır.
Örgütsel politika algısı (perceptions of
organizational politics) “politik davranışları
teşvik eden örgütsel uygulamalar ile politik
davranışlar gösteren amir ve meslektaşlar
tarafından temsil edilen çalışma çevresinin
sübjektif bir biçimde yorumlanması”
(Harrell-Cook vd., 1999: 1095) biçiminde
tanımlanmaktadır. Örgütsel politikalarla ilgili
bugüne kadar birbirinden farklı birçok tanım
yapılmıştır. Bu tanımlardan bir kısmında, politik
davranış “çıkarları gerçekleştirmek için sosyal
etkileme süreçlerinin kullanılması” şeklinde;
diğer bir kısmında ise, “sadece kendine hizmet
eden ve örgüt tarafından onaylanmayan
olumsuz bir davranış” şeklinde ifade edilmiştir.
Tanımlar, politik davranışı bireyler, gruplar ve
örgütler için hem olumlu hem de olumsuz
sonuçları açısından ele almıştır. Aslında burada
davranışın değerlendirilmesinde temel unsur,
davranışın uygulanması değil; davranışa
atfedilen anlam yani insanların bu konudaki
düşünme biçimleridir.
Politik davranışların örgüt ve bireyler açısından
yararlı ya da zararlı olup olmadığı konusu,
davranışın kendi gerçekliğinden ziyade nasıl
algılandığına bağlı olarak (Parker vd., 1995:892)
değişiklik gösterebilmektedir. Örgütteki
politik faaliyetler, bazen açık ve objektif bir
biçimde ortaya çıkmaktadır. Bazı durumlarda
da son derece gizli ve sembolik bir biçimde
oluşabilmektedir. Bu yüzden de davranışların
algılanması kişiden kişiye, durumdan duruma
ve zamana göre değişiklikler göstermekte;
yani sübjektif bir özellik taşımaktadır. Bu
durumda örgütte tamamen iyi niyetle yapılan
bir davranış ya da meydana gelen bir olay
bile, birey tarafından yanlış yorumlandığında
ve politik olarak algılandığında, artık o
birey için gerçeği, ‘görünen gerçek’ yerine
‘gördüğü gerçek’ yani kendi düşüncelerine
ve algılamalarına bağlı olarak ortaya çıkan
değerlendirmeler oluşturmaktadır. Sonuçta
örgütte meydana gelen aynı olaylar ve
sergilenen aynı davranışlar, farklı bireyler için
farklı değerlendirmelere yol açabilmektedir.
Politik Davranış
Örgütsel faaliyetler olarak hem örgütün temel
amacına hem de bireylerin kendi amaçlarına
yönelik yaptıkları davranışların nedeni,
tarafların istek ve beklentilerini olumlu ve
somut sonuçlara dönüştürmektir. Bu durumda
faaliyetler, bireylerin kendiliğinden ve bilinçsiz
olarak yaptıkları ile planlayarak ve bilinçli
olarak yaptıkları davranışlar olmak üzere iki
kısımdan oluşmaktadır. Örgütsel politika
açısından anlamlı ve açıklayıcı olan bilinçli ve
planlı bir şekilde yerine getirilen davranışlardır.
Çünkü bireylerin örgüt içinde amaçlarını ve
beklentilerini gerçekleştirmek için, bilinçli
olarak ve kendi çıkarları doğrultusunda
yaptıkları maksatlı davranışlar politik
davranışları oluşturmaktadır. Bu anlamda
kendiliğinden, bilinçsiz bir şekilde yerine
getirilen ve kendi çıkarları değil de başkalarının
yararı düşünülerek yapılan davranışlar ‘politik
olma’ ya da ‘politik davranma’ kavramları ile
açıklanamamaktadır.
Örgütlerde politik davranışın (political
behaviour) kaçınılmaz olduğu gerçeği ve
politik davranışın özünde yatan başkalarını
etkileyerek amaçlara ulaşma ve çıkarları
gerçekleştirme olgusu, bireylerin ve
örgütlerin, etki ve başarı düzeylerini anlamak
açısından son derece önemlidir. Çünkü
politik eylemler, örgütlerde kararların nasıl
ve neden o şekilde ele alındığını; astların,
üstlerinin ya da meslektaşlarının desteğini
nasıl sağladıklarını; bazı bireylerin örgütteki
kimi birey ve grupları destekleyip, kimilerini
neden desteklemediklerini; üstlerin astlarının
ya da meslektaşlarının işbirliği ve desteğini
nasıl sağladıklarını ve astlarını motive etme
ve ekstra çaba harcamaları konusunda
nasıl teşvik ettiklerini; örgütteki strateji ve
politikaların başarılı bir biçimde uygulanıp
uygulanmadığını vb. göstermesi açısından
anlam ve önem kazanmaktadır.
Örgütsel Politika Algısı ve Politik
Davranış İlişkisi
Konu ile ilgili yazın incelendiğinde, örgütsel
politika konusunda iki önemli yaklaşım, daha
doğrusu örgütsel politikayı temsil eden iki
ayrı yapı olduğu görülmektedir: Birincisi,
örgütteki politik davranışın uygulama araçları
olarak politik taktikler; ikincisi de, bireylerin
örgütteki eylemleri subjektif bir biçimde
değerlendirmelerine bağlı olarak ortaya çıkan
politik algılamalardır.
Bugüne kadar bu alanda yapılan çalışmaların
büyük bir kısmı, konuyu ya politik algılamalar
açısından ya da örgütte yürütülen politik
eylemler açısından ele almıştır. Bu doğrultuda
yapılan çalışmalarda, objektif politik davranış
ile subjektif politik algılamaların nedenleri ve
sonuçları üzerinde durulmuş; politik davranışın
yerine getirilmesine ilişkin taktiklerle ilgili
birçok sınıflandırma yapılmış ve politik algılar
ile davranışların farklı iş sonuçlarıyla ilişkileri
test edilmeye çalışılmıştır. Buna karşılık politik
davranış ile politik davranışın algılanmasını
bir arada ele alan bütünsel bir kavramlaştırma
pek yapılmamıştır (Valle and Perrewé: 361).
Örgütsel politika konusu içerisinde politik
algılar ve davranışlar, iki ayrı ve farklı
alanı oluşturmaktadırlar ve aynı şeyi
ölçmemektedirler. Çünkü kavramsal olarak
birbirinden tamamen farklı olan bu yapılardan
‘politik davranışlar’, örgütlerde objektif bir
kanıt olarak açık bir şekilde ortaya koyulurken;
bireylerin ortama yönelik ‘politik algılamaları’
subjektif bir yorumlaya bağlı olarak
oluşmaktadır. Bu iki yapının bütünleştirilmesi,
örgütsel politikanın işleyişini anlamak
açısından anlamlı görünmektedir. Zira örgütsel
politikanın işleyişini sağlayan her iki yapı da
(politik algılar ve politik davranışlar), bazı
durumlarda incelik, kurnazlık, iş bilirlik; bazı
durumlarda ise ahlâki değerleri hiçe saymak,
çıkarcılık, hilekârlık olarak düşünülebilen kişiler
arası diplomasiyle ilgili sosyal beceriler başlığı
altında yer almaktadır (Ferris vd., 1995: 23).
Ancak bu iki yapı arasındaki farklılık, algıların
düşüncelerle, davranışların uygulamalarla
ilgili olmasından kaynaklanmaktadır.
Politik algılar ve davranışlar “bütünleşik
yaklaşımla” incelendiğinde ortaya önemli ve
anlamlı bulguların çıkacağı ifade edilebilir.
Çünkü politik algıların politik davranışlardan
oldukça farklı olduğu bilinmekle birlikte,
bu iki yapı arasında bir ilişki olduğu da
düşünülmektedir. Zira bu iki yapı örgütsel
politikaya işlerlik kazandırmakta ve dolayısıyla
birbirlerinden de etkilenebilmektedirler.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Çalışmada, katılımcıların örgütlerindeki politik
faaliyetlere ilişkin algılamaları beş boyuta
bağlı olarak incelenmiştir. Bunlar “çıkarcılık”,
“yükselmek için gerekeni yapmak”, “örgüt
politikaları ve uygulamaları”, “üst’ün ve
çalışma arkadaşının davranışı” ve “terfi ve
maaş uygulamaları”dır. Politik davranışlar ise,
iki boyuta bağlı olarak incelenmiş olup; bu
boyutlar “hiyerarşiye ve baskı kurmaya yönelik
taktikler” ile “destek (ağ) oluşturmaya yönelik
taktikler”dir. Çalışmada elde edilen sonuçların,
kuramsal varsayımları ve araştırma sonuçlarını
destekler nitelikte olduğu söylenebilir. Bu
kapsamda öncelikle politik algının politik
davranışa etkilerine, daha sonra da politik
davranışın politik algı üzerine etkilerine ilişkin
sonuçlar değerlendirilecektir.
Katılımcıların hiyerarşiye ve baskı kurmaya
yönelik taktiklerini etkileyen politik algı
boyutlarının “yükselmek için gerekeni yapmak
ve çıkarcılık” olduğu belirlenmiştir. Buna
göre, örgütte ilerlemek için ne gerekiyorsa
yapılması gerektiğini düşünen bireyler ile
çıkarcı bir biçimde hareket eden bireylerin,
hiyerarşiye ve baskı kurmaya yönelik
taktikleri daha çok uyguladıkları söylenebilir.
Bu durum, örgütte sadece kendi çıkarlarını
gerçekleştirmek isteyen ve yükselme
konusunda ne gerekiyorsa yapılabileceğini
düşünen çalışanların hiyerarşik ilişkilerden
yararlanmak istemeleri ve diğerleri üzerinde
baskı oluşturmaya çalışmaları ile açıklanabilir.
“Hiyerarşiye ve baskı kurmaya yönelik
taktiklerin” örgüt politikaları ve uygulamaları,
üst’ün ve çalışma arkadaşının davranışı
ile terfi ve maaş uygulamalarına yönelik
algılamalardan etkilenmediği söylenebilir.
Bu durum, Türkiye gibi toplulukçu değerlerin
daha yüksek olduğu bir toplumda çalışanların
üstleri ve meslektaşlarına yönelik daha
olumsuz bir şekilde değerlendirilecek bu tür
taktikleri uygulamak istememeleri ya da bu
tür düşüncelerini saklamak istedikleri için bu
tür davranışları ifade etmekten kaçınmaları
biçiminde açıklanabilir.
Çalışanların destek sağlama ve ağ oluşturulmasına
yönelik taktikleri uygulamalarında üst’ün ve
çalışma arkadaşlarının davranışlarına yönelik
algılamalar dışında diğer bütün politik algı
boyutlarından etkilendikleri söylenebilir. Bu
boyutlardan ikisi destek (ağ) oluşturmaya
yönelik taktikleri aynı yönde, diğer ikisi ise, ters
yönde etkilemektedir.
Destek (ağ) oluşturmaya yönelik taktikler
en çok çalışanların “örgüt politikaları ve
uygulamaları”na yönelik algılarından
etkilenmekte olup; örgütün çeşitli
konulardaki yaklaşımlarına bağlı olarak oluşan
algılamaların, örgüt içindeki diğer bireylerle
dostça ilişkiler kurma ve destek sağlama
konusundaki politik davranışları azalttığı
söylenebilir. Bu durum son derece anlamlı
görünmektedir. Çünkü bireyler bu tür olumsuz
algılamalardan dolayı destek sağlayarak bir
yere varamayacaklarını düşünüyor olabilirler.
Bu yüzden bu konuda algılamalardaki bir
artışın ya da azalışın tam tersi biçimde etkisini
gösterebileceğini söylemek mümkündür.
“Yükselmek için gereken her şeyin
yapılabileceği yönündeki algılamalar”, destek
(ağ) oluşturma yönündeki taktiklerin bir
diğer belirleyicisini oluşturmaktadır ve bu tür
algılamalardaki artışların, destek sağlamaya
yönelik taktikleri artırdığı belirtilebilir. Bu
durum yükselme konusunda ne gerekiyorsa
yapılması gerektiğini düşünen bireylerin
her yolu denemek istemeleri yönünde
değerlendirildiğinde anlamlı görünmektedir.
Destek (ağ) oluşturmaya yönelik taktikleri
daha az etkileyen diğer iki boyut, “çıkarcılık”
ile “terfi ve maaş uygulamaları”dır. Sonuçlara
göre, çıkarcılık yönündeki algılamalar destek
(ağ) oluşturma taktiklerini aynı yönde
etkilemektedir. Bu durum, çıkarcı bir biçimde
düşünen ve hareket eden bireylerin çıkarlarını
gerçekleştirmek uğruna her türlü desteği
sağlamaya çalışmaları ile açıklanabilir. Terfi
ve maaş uygulamalarına yönelik algılar ise,
taktikleri ters yönde etkilemektedir. Burada da
örgüt politikaları ve uygulamalarında olduğu
gibi, terfi ve maaşlar konusunda adaletsizlik
olduğunu düşünen bireylerin destek
sağlayarak, bu soruna çözüm bulabileceklerini
düşünmedikleri ve bu yüzden de bu tür politik
davranışlarda bulunmaktan kaçındıkları
şeklinde bir yorum getirilebilir. Bunun yanı
sıra, tefiler ve ücretler konusunda olumsuz
algılamalara sahip bireylerin buna sebep olan
diğer bireylerle daha olumlu ilişkiler kurmak
istememeleri de anlamlı görünmektedir.
Katılımcıların çıkarcılığa yönelik politik
algılamalarını etkileyen politik davranış
boyutunun “hiyerarşiye ve baskı kurmaya
yönelik taktikler” olduğu belirtilebilir. Buna
göre, örgütte hiyerarşik ve baskıcı taktiklerin
sergilenmesi durumunda, çalışanların
çevrelerini ve diğer bireyleri daha çıkarcı bir
biçimde değerlendirmelerinin anlamlı ve
mantıklı göründüğü ifade edilebilir.
Destek (ağ) oluşturmaya yönelik taktiklerin ise,
çıkarcı politik algıları etkilemediği söylenebilir.
Bu durum da çevresinde iyi ilişkilere sahip ve
gerekli desteği gören bireylerin çıkarcılıkla
ilgili algılamalarının oluşmayacağı biçiminde
açıklanabilir.
Hiyerarşiye ve baskı kurmaya yönelik
taktiklerin açıkladığı bir başka politik algı
değişkeni de, yükselmek için gerekeni yapmak
yönünde oluşan politik algılamalardır. Bu
iki değişken arasında var olan güçlü ve
aynı yönlü ilişki son derece anlamlıdır. Zira
çalışanların kendileri ve ortamdaki diğer
bireyler tarafından hiyerarşik birtakım ilişkileri
kullanarak ya da baskıcı birtakım davranışları
sergileyerek gerçekleştirdikleri politik taktikler,
bireylerin, ortamda çalışanların yükselmek için
ahlâka uygun ya da aykırı her türlü davranışı
sergileyebileceklerini düşünmelerine sebep
olabilmektedir.
Yükselmek için gerekenin yapılması
konusundaki politik algılamaların, destek
(ağ) oluşturmaya yönelik taktiklerden
etkilenmediği söylenebilir. Bu durumun
destek sağlamaya ve ilişki kurmaya yönelik
taktiklerin sergilenmesinin ortamda daha
olumlu ve olağan bir biçimde karşılandığı
ve bu sebeple bu davranışları sergileyen
bireylerin yükselmek için her yolu mubah
sayan bireyler şeklinde değerlendirilmedikleri
ifade edilebilir.
Örgüt politikaları ve uygulamalarına
yönelik politik algılamaları, her iki politik
davranış boyutunun da etkilediği ancak bu
etkinin iki boyut açısından farklı yönlerde
gerçekleştiği ifade edilebilir. Örgüt politikaları
ve uygulamalarına yönelik politik algıları,
hiyerarşiye ve baskı kurmaya yönelik taktiklerin
açıklama gücü daha fazla olup, iki değişken
arasında aynı yönlü bir ilişki söz konusudur.
Buna göre, örgüt içinde çalışanların hiyerarşik
ilişkilerden yararlanma ya da çeşitli baskılarla
istediklerini elde etme yönünde davranışlar
sergilemeleri, bireylerin, örgütün terfi,
ödül dağıtımı, düşüncelerin serbestçe dile
getirilmesi, demokratik bir ortamın sağlanması
gibi konulardaki yaklaşımına ilişkin olumsuz
algılamalarını artırdığı söylenebilir. Bu bulgu da
son derece anlamlı görünmektedir. Çünkü örgüt
içinde olumsuz algılamalara yol açabilecek
hiyerarşik ve baskıcı taktiklerin kullanılmasının,
örgütün ödül, terfi vb. sistemlerine etki ederek
bu dağıtımların adil bir biçimde yapılmamasına
yol açabileceği söylenebilir. Bunun sonucunda
da kişilerin örgütün bu tür uygulamalarına
yönelik olumsuz algılarının artacağı ifade
edilebilir.
Destek (ağ) oluşturmaya yönelik taktiklerin
örgüt politikaları ve uygulamalarına yönelik
algı boyutunu etkileme gücünün, hem daha
az hem de ters yönlü bir şekilde gerçekleştiği
belirtilebilir. Bu durum, örgütte destek sağlama,
dostça ilişkiler kurarak bir ağ oluşturma
yönünde sergilenen politik taktiklerin,
bireylerin, örgütün politika ve uygulamalarına
yönelik olumsuz algılamalarını azaltacağı
biçiminde açıklanabilir. Zira ortamı daha
ılımlı bir havaya sokan ve bireyler arasında
dostane ilişkiler oluşturan bu taktikler, adalet
duygusunu zedelemeyecek ve bireylerin
örgütün uygulamalarına yönelik olumsuz
düşüncelerini de bu şekilde azaltabilecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder