ANN BİNNS’İN TÜRKİYE GÜNLÜĞÜ’NDEN SEÇMELER: DİNDAR BİR İNGİLİZ KADININ GÖZLEMLERİ VE 19. YÜZYIL OSMANLI SANAYİLEŞMESİNDEN MANZARALAR - Ders Kitabı Cevapları

Haziran 27, 2015

demo-image

ANN BİNNS’İN TÜRKİYE GÜNLÜĞÜ’NDEN SEÇMELER: DİNDAR BİR İNGİLİZ KADININ GÖZLEMLERİ VE 19. YÜZYIL OSMANLI SANAYİLEŞMESİNDEN MANZARALAR

Edit
ANN BİNNS’İN TÜRKİYE GÜNLÜĞÜ’NDEN SEÇMELER: DİNDAR BİR İNGİLİZ KADININ GÖZLEMLERİ VE 19. YÜZYIL OSMANLI SANAYİLEŞMESİNDEN MANZARALAR

Özet

Osmanlı Devleti tarafından İzmit Çuka Fabrikası’nı yönetmek üzere getirilen uzmanlardan biri de İngiliz fabrikatör James Binns’di. James Binns’in karısı Ann Binns Türkiye’de bir günlük tuttu. Bu günlükten bazı kısımlar torunu Kathryn Whitaker tarafından yayımlanmıştır. Bu makalede önce 19. Yüzyıl Osmanlı sanayileşmesinin genel görünümü ana hatları ile ortaya konulacaktır. Bu sanayileşme tecrübesi esnasında ortaya çıkan sorunlar belirlendikten sonra, James Binns’in İzmit Çuka fabrikası ile ilişkisi ortaya konulacak ve son olarak, Ann Binns’in günlüğündeki belirgin temalar kısaca ele alınacaktır.

Osmanlı ekonomik modernleşmesinin en önemli görünümlerinden biri olan 19. Yüzyıl Osmanlı Sanayileşme Programı pek çok tecrübeyi ve hikâyeyi barındırmaktadır. Bu tecrübenin bize öğrettiklerinden en önemlileri, teknolojik bağımlılık ve kalifiye eleman eksikliğinden kaynaklanan sorunların hallinin bir hayli zaman alabileceğidir. Bu anlamda Osmanlı sanayi tecrübesi içerisinden bir örnek olarak bu çalışmada İzmit Çuka Fabrikası’nda çalışması için getirilen yabancı uzmanlardan biri olan James Binns’in karısının 1844-1847 yılları arasında Türkiye’de iken tuttuğu günlükten bazı pasajlar ele alınacaktır. Bu maceracı ailenin ‘Türkiye Macerası’ içerdiği malzeme ile yalnızca ekonomik değil sosyo-kültürel bakımdan da, Türkiye’ye yönelik dışarıdan bakış açısını ortaya koyması yönüyle ilginç bir metindir. 

19. YÜZYIL OSMANLI SANAYİLEŞMESİNİN ANA HATLARI VE TEMEL SORUNLAR
Tanzimat’la birlikte, Osmanlı Devleti’ndeki siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel değişim süreci çeşitlenerek ve kuvvetlenerek hız kazanmıştır. Bu anlamda ekonom ideki değişikliklerin ana eksenlerinden bazılarını, Yeniçeri Ocağı’nın 1826’daki ilgâsı ve Kırım Savaşı sonrası başlayan dış borçlanma olgusu ile birlikte şüphesiz, 1838 tarihli Osmanlı- İngiliz Ticaret Anlaşması oluşturur. Bu anlaşma ile Osmanlı Devleti, iç üretimi desteklemek için korumacı dış ticaret politikası uygulama imkânını yitirmiştir. Bu arada, Osmanlı idarecilerinde, daha önce siyasi ve askeri alanlarda olduğu gibi, ekonominin batılı anlamda düzenlenmesine yönelik fikirlerin oluşmaya başladığı görülmektedir. Özellikle sanayi alanında Batı ile Osmanlı Devleti arasında oluşmaya başlayan uçurum, ekonomide sanayi sektörüne yönelik bir takım girişimlerde bulunma zaruretinin hissedilmesine yol açan en önemli etken olarak öne çıkmıştır. 17. ve 18. yüzyıllarda devletin bir takım manifaktür girişimleri olmakla beraber, 1840’lardan sonra kurulan devlet fabrikalarının önceki tesislere oranla hayli ciddi yatırımlar olduğu görülmektedir.

1. Nitekim Osmanlı Devleti, Tanzimat’tan sonra devlet eliyle bir sanayileşme hamlesine girişmiş ve ard arda yeni fabrikalar kurmuştur. 1845 sonrası yıllarda ortalama 600 milyon kuruş olan devlet gelirlerinden 104 milyonlukkısmı (%17,33) bu d evlet teşebbüslerine aktarılmıştı. Devletin mali sıkıntısına rağmen bu yatırımlara aktarılan meblağ oldukça önemli bir meblağdır.

2. Bu anlamda belgelerde, İzmit Çuka, Hereke Kumaş, Basma, Zeytinburnu Demir Fabrikaları ile Çiftlikât-ı Şahane, Ziraat Talimhanesi ve Lâpseki Kömür Madeni’nin, bir an önce eksikliklerinin tamamlanmasına özel bir önemle yaklaşılmaktadır. Fabrikaların memleketi bayındır kılacağı ve insanların işlerini kolaylaştıracağı ve bu amaçların da çok hayırlı  olduğuna temas edilmektedir.

3. Osmanlı Devletinin 19. yüzyıldaki modernleşme çabalarından ekonomik alanda olanların öyküsüne hâkim tema belki de, Avrupa düzeyinde tesis kurma çabalarında rastlanan şu sıkıntı idi. Teknolojik olarak Avrupa teknolojisinin ithal edilmesini gerektiren buharlı güç üreten makineleşmede Osmanlı Devleti’nin geriliği. Bu anlamda sanayi teknolojisi buhar makineleri ekseninde tamamen ithal edilmek zorunda idi. Yoksa buharlı teknolojisi yaygınlaşmadan önce Osmanlı üretim tesislerinin teknolojik olarak geri olduğu bu denli iddia edilememekteydi. 

4. Sanayi alanında yeni teknolojilerin girişi, 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra hızlandı. Bu teknolojilerin giriş kanallarından birisi şüphesiz devlet girişimleri oldu.

5. Bir diğer sıkıntı ise, makineler yanında fabrikaları ve aletleri tesis etmek, işletmek ve onarmak için Avrupa’dan ustabaşları, usta sanatkârlar ve işçilerin getirilmesi idi. Başlangıçta bu yabancıların çoğunluğu İngiliz’di, fakat sonraları Belçika, Fransa, İtalya ve Avusturya’dan da uzman ve işçi alınmaya başlandı.
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 
6. Teknoloji ve uzman transferi önündeki en önemli sıkıntı, Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan 18. yüzyıla kadar yeni fikirler benimsemeye, tatbik etmeye ve yabancı teknolojiyi geliştirmeye açık birtoplum iken, Avrupa ile ekonomik ve teknolojik ilişki kanallarının, büyük ölçüde Avrupalıların rekabetçi ve dışlayıcı tutumları yüzünden daralmış olması nedeniyle teknolojiye erişim yönünden çektiği sıkıntı idi. Bu yüzden 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra teknoloji girişinin yeniden artması, büyük olasılıkla artık Avrupa’nın teknolojik, askeri ve ekonomik gücünün Osmanlıya oranla artmış olması ile yakından ilişkilidir.

7. III. Selim devrinden bu yana Osmanlı Baruthanelerinin yönetimini üstlenmiş bir aile olan ‘Dadyan’ ların bir üyesi olan Ohannes Dadyan, 1832’den sonra Osmanlı Devleti’nin İzmit Çuha, Hereke Kumaş, Zeytinburnu Demir, Bakırköy Basma, Bursa Numune Çiftliği’ninde  aralarında bulunduğu pek çok devlet girişiminin genel direktörü olarak bu tesislerin kuruluşu ve işletilmesi için gerekli uzmanları ve işçileri de getiriyordu. Bu uzman ve işçiler yaptıkları işlerle ilgili olarak önce Ohannes
Dadyan’ı bilgilendirmekteydiler. 

8. Ohannes Dadyan’ın gerek Avrupa gezileri sonrasında ve gerekse fiili olarak fabrika yönetimi esnasında karşılaşılan sorunların halline yönelik layihaları, Osmanlı sanayisinin politik amaçları, geldiği seviye ve başarısına yönelik çok değerli belgelerdir. Sanayileşmenin ilk yıllarında, devlet pek çok yatırımı bir arada götürmek için hem büyük para, hem de büyük gayret sarf etmekte olmasına rağmen, önünde duran pek çok sorun vardı. Bunlar, teknik bilgi, kalifiye eleman, güvenilir hammadde kaynakları bulma zorunluluğu gibi pek çoğu uzun vadede halledilmesi gereken problemlerdi. Örneğin, Hazine-i Hassa Nezareti ile Barutçubaşı arasında yapılan bir mutalaat fezlekesinde, öncelikle, Padişahın çabaları ile asra uygun güzel eserlerden sayılan fabrikaların, günden güne ilerl ediği veeksikliklerin “peyderpey” tamamlanmasına gayret edildiğinin rakamlarda da aşikârene biçimde görüldüğü fakat bunca masraf göz önünde tutulduğunda ulaşılan seviyenin yeterli olmadığı belirtilmektedir.

ANN BİNNS’İN GÜNLÜĞÜ’NDEN ÖNE ÇIKAN BAZI BAŞLIKLAR VE SONUÇ YERİNE
Bu günlükte dikkati çeken en önemli taraf, kesinlikle Ann Longbottom Binns’in gözlemlerinde inançlı bir İngiliz kadınının hassasiyetinin hissedilebilmesidir. Adeta gündelik hayata ilişkin her türlü gözlem, bu hassasiyetin süzgecinden geçirildikten sonra ifade ediliyor gibidir.Bu günlüğün değerini artıran şey, dışarıdan bir gözle Osmanlı’nın 19. Yüzyılın ikinci yarısındaki ekonomik, sosyal ve siyasî durumuna ilişkin bir takım tespitlerde bulunabilmeyi mümkün kılan verileri içinde barındırıyor olmasıdır. Osmanlı sanayileşmesinde yer alan yabancı uzman ve işçilerin oynadığı rolün tespitinde bu kimselerin Osmanlı’ya bakış açısı ve yapılan işler hakkındaki değerlendirmeleri önemlidir.B inns’in günlüğünün seçilmiş kısmında yabancı uzmanların Osmanlı toplumuna ve yönetimine bakış açısına ilişkin yeterli malzeme vardır. Ancak fiilen yaptıkları işlere ilişkin ve imalata ilişkin ayrıntılara rastlanmamaktadır. O yüzden bu günlükte en çok dikkat çeken şey kültürel farklılıklar ve imalat arasındaki ilişkidir. Başka bir ifade ile bir fabrikada çalışan ve idarecilerin değişik kültürlere sahip farklı milliyetlerden oluşmasının fabrikalardaki imalata ne dereceye kadar etki edebileceği sorunudur. Ancak kültürel farklılıkların imalata etkisi konusuna burada değinilmeyecektir. Ekte bu günlükten yapılan bir derlemenin Türkçesi verildiği için özet olarak öne çıkan bazı başlıklara dikkat çekilmekle yetinilecek, daha kapsamlı bir içerik analizi yapılmasına çalışılmayacaktır. Öne çıkan bazı başlıklar şu
şekilde sıralanabilir.

1. Osmanlı sanayileşmesinin yapısal eksiklikleri nedeniyle istihdam edilen yabancı uzmanların halet-i ruhiyesi. 

2. Yabancı uzmanların yüksek ücretler aldıkları ve yaptıkları işler için yüksek ücretler dışında padişahın atiyelerine mazhar oldukları.

3. Dini ibadet pratiklerini yerine getirirlerken alttan alta bir korku hissettiklerine ilişkin abartılı hislerle dolu oldukları. Hıristiyanlık Ann Binns’in Türkiye Günlüğü’nden Seçmeler: Dindar bir İngiliz Kadının Gözlemleri ve 19. Yüzyıl Osmanlı Sanayileşmesinden Manzaralar Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, Number 12, 2012 propagandası yaptıklarına ilişkin bir delil olmasa da, bazı şeyleri gizleme ihtiyacı hissettiklerine ilişkin ifadelerden o dönemde olduğunu bildiğimiz Protestanlığı yayma girişimlerinin aslında bir parçası olmaktan bir memnuniyet duyulduğunun hissedilebilmesi.

4. Sultan Abdülmecit’in fabrikaya yaptığı ziyaretin Sabbath’a denk gelişi ve protestan olan James ve William Binns’in padişahı karşılamaya gitmeyi red edişleri ve ancak ertesi gün William’ın Saray’a gidiphediyelerini almasının ortaya koyduğu dini tatiller hakkındaki hassasiyet. 

5. Türkiye’de doğan çocuklarına doğumuna yardımcı olan Türk kadını Pembe’nin isminin verilmesi oldukça ilginç bir insanlık halinin en güzel örneklerinden birisi olarak hemen dikkati çekmesi. 

6. Türkiye ile temas kuran Binns’ler ve Seager’lar ile yakından ilişkili Baker ailesinden George Percival Baker’in oğlu Edward’ın daha sonra Türkiye’de yerleşik bir girişimci olarak süren macerası,
bu maceracı ailenin soy ağacının bazı dallarının Türkiye’ye dek uzan masıile neticelenmiş olması hasebiyle, kültürlerarası iletişim ve zenginleşmenin örneği olması. 

7. Fabrikada çıkan yangından duyulan derin teessür ve arkasından meydana gelen depremden duyulan büyük korku gibi fabrikanın gelişim tarihi açısından önemli doğal afetler.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *