DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ!
ABD REKABET HUKUKU POLİTİKASINDA REFORM ÇALIŞMALARI
Amerikan rekabet hukuku sisteminde köklü değişiklişler yapmak amacıyla, 2002’de “Antitröst Modernizsyon
Komisyonu Kanunu” ile “Antitrust Modernizasyon Komisyonu” kurulmuştur. Komisyon, özellikle yeni
ekonomide yıldızı parlayan, iletişim, enformasyon, telekominikasyon gibi sektörlerde doğru bir antitröst
analizi yapılabilmesi bakımından, mevcut ABD rekabet hukuku politikasında yapılması gerekli reformlar
üzerine ayrıntılı bir çalışma yapmıştır. Daha sonra Komisyon, görüş ve önerilerini 2007 yılında bir rapor
halinde Kongre’ye sunmuştur. Çalışmada bu rapor kapsamında ele alınan, rekabet hukukunun yeni
ekonomideki önemi, ABD rekabet hukuku kurallarını uygulayacak olan kurumlar ve uygulama süreçleri,
rekabet hukuku kurallarının ihlal edilmesinden dolayı zarara uğrayan kişilerin açtıkları tazminat davaları,
dışlayıcı uygulamalar vb. konular ve rapora ilişkin eleştiri ve görüşler incelenmiştir.
Küreselleşen ve hızlı teknolojik gelişmelere
sahne olan yeni ekonomik koşullar karşısında
(new economy), Amerikan rekabet hukuku
sisteminde köklü değişiklişler yapmak
amacıyla, 2002’de “Antitröst Modernizsyon
Komisyonu Kanunu”1
ile Antitrust
Modernizasyon Komisyonu kurulmuştur.
Komisyon, mevcut antiröst düzenlemelerinde
yapılması gerekli reformlar üzerine ayrıntılı bir
çalışma yapmış ve görüş ve önerilerini 2007
yılında bir rapor halinde Kongre’ye sunmuştur (Foer, 2005: 2-3). Rapor dört ana bölümden
oluşmaktadır.
İlk bölümde, rekabet hukukunun yeni
ekonomideki önemi, birleşme ve devralmalar,
dışlayıcı uygulamalar ve rekabet hukuku ve
fikri mülkiyet hakları konuları ele alınmaktadır.
İkinci bölümde, rekabet hukuku kurallarını
uygulayacak olan kurumlar ve birbirleri ile
olan ilişkileri, mevcut ikili federal uygulama
ve uluslararası antitröst uygulamalara ilişkin
konular ele alınmaktadır.Üçüncü bölümde, rekabet hukuku kurallarının
ihlal edilmesinden dolayı zarara uğrayan
kişilerin açacağı tazminat davaları ve ihlali
gerçekleştiren teşebbüslerin tazminat
sorumlulukları ve dolaylı alıcı davaları ele
alınmaktadır. Dördüncü bölümde ise, ABD
rekabet hukuku siteminde ilk defa açıkca
düzenlenmekte olan muafiyet ve istisnalara
ilişkin rekabet politikaları konuları ele
alınmaktadır.
Bu çalışmada, Komisyonun sunduğu raporun
sistematiği dikate alınarak, genel olarak
reform çalışmaları sonucu Komisyonca
getirilen öneriler ve bu önerilere ilişkin görüş
ve eleştirilere yer verilmiştir.
ANTİTRÖST HUKUKU VE “YENİ EKONOMİ”
ABD rekabet hukuku kurallarını uygulamakla
görevli organlar olan, Adalet Bakanlığı Antitröst
Dairesi ve Federal Ticaret Komisyonu’nun2
,
yeni ekonomideki lider sektörlerin3
rekabete
olan etkilerini değerlendirirken, piyasa
dinamiklerini dikkatli bir şekilde göz önünde
tutmaları gerekmektedir. Zira yeni ekonomide
yıldızı parlayan, iletişim, enformasyon,
telekominikasyon gibi sektörlerde, geleneksel
sektörlerden faklı olarak, çok hızlı bir yenileşme
süreci yaşanmakta ve piyasaya çok hızlı giriş
ve çıkışlar meydana gelmektedir. Ayrıca, bu
sektörlerde piyasaya ilk girmenin avantajı
oldukça önemli hale geldiği için son derece
sert bir rekabet süreci yaşanmaktadır.
Bu noktada, rekabet hukuku kurallarını
uygulamakla görevli organların, doğru bir
antitröst analizi yapabilmesi bakımından, bu
sektörlerin pisada gösterdiği özelliklere, özel
olarak önem vermeleri gerekmektedir. Ancak,
Modernizasyon Komisyonu, bu sektörlerde
yeni kuralların uygulanmasını sağlamak
amacıyla, mevcut antitröst kanunlarının revize
edilmelerine gerek bulunmadığını, mevcut
düzenlemeler ışığında, uygulamacıların
yeni ekonomik koşullara uygun geliştireceği
yöntemlerin, yeni piyasaların denetimi için
yeterli olacağını belirtmektedir
Birleşme ve Devralmalar
Amerikan rekabet hukuku sisteminde
tartışılmaya devam eden önemli konulardan
birisi, yeni ekonomide gelişen sektörlerde,
rekabet hukuku kurallarının ihlal edilmesinin
sona erdirilmesini veya yeni ihlallere uygun
bir ortamın engellenmesini sağlayacak
önlemlerin nasıl uygulanacağıdır. Son
yıllarda küresel ve yerel düzeyde birleşme
ve devralamaların yoğunluk kazandığı ve bu
birleşmelerin oldukça önemli bir kısmının
teknoloji şirketleri arasında gerçekleştiği
düşünüldüğünde, rekabet hukuku açısından,
birleşme ve devralmaların ve şirketler arası
işbirliğinin önemi daha da artmaktadır
(Demiröz, 2003: 9-11).
Clayton Kanunu 7. maddesinde, ilgili piyasada
olumsuz etki yaratacak/yaratabilecek olan
birleşmeleri yasaklamaktadır. Bu nedenle
Amerikan rekabet hukukunda, hukuka aykırı
birleşmelerin engellenmesini sağlamak
amacıyla birleşme ve devralmalar ön bildirim
usulüne tabi tutulmuştur. Yatay birleşmeler ise,
dikey birleşmelere oranla daha sıkı denetime
tabi tutulmaktadır. Dikey birleşmeler sadece
pazarda giriş engelleri yaratması sebebiyle,
aykırı birleşmeler ise, potansiyel rakipleri
ortadan kaldırma tehlikesi yaratması halinde
soruşturmaya konu olmaktadır (Areeda vd.,
2004: 58; Aslan, 1999: 81-82).
Ayrıca, Clayton
Kanunu’nun 7. maddesine aykırı birleşmeler
neticesinde zarar görenlere, ihlali gerekleştiren
teşebbüslere karşı tazminat davası açma hakkı
da tanınmaktadır.
Amerikan rekabet hukuku uygulamasına
bakıldığında ise (mahkemelerin bazı birleşme
kararları ile ilgili olarak bir takım görüş
ayrılıklarının bulunmasına rağmen), antitröst
kanunlarını uygulamakla yetkili kurumlar
ve mahkemeler tarafından yürütülen şirket
birleşme analizlerinin temel çerçevesinin,
sağlıklı olduğu konusunda genel bir görüş
birliği mevcuttur.
Modernizasyon Komisyonu, yürürlükte olan
ABD şirket birleşme politikalarının, şirketlerin
etkin bir şekilde faaliyette bulunma veya küresel
piyasalarda rekabet etme kapasitelerinin
önünde herhangi bir engel teşkil etmediği
kanaatindedir. Şirket birleşmesi ile ilgili,
yol gösterici klavuzlar da dâhil olmak üzere
yürürlükte olan kanun ve rekabet otoriteleri
veya mahkemeler tarafından oluşturulan
birleşme politikalarının, yeni ekonomideki
önemli sektörlerdeki özellik arz eden
durumlara hitap edebilme konusunda, yeterli
esnekliğe sahip bulunduğunu belirtmektedir.
Ancak, Modernizasyon Komisyonu, Federal
Ticaret Komisyonu’nun ve Antitröst Dairesi’nin
şirket birleşmelerine yönelik politikalarının,
bir taraftan ABD tüketicilerinin hak ve
çıkarlarını korumaya devam ederken, diğer
taraftan şirketlerin yenilikler yapma ve global
piyasalarda etkin bir şekilde rekabet etmeleri
için gereken ihtiyaçlarına cevap vermesi
bakımından, yeterli esnekliğe sahip olması
gerektiği üzerinde durmaktadır.
Ayrıca Modernizasyon Komisyonuna göre,
Federal Ticaret Komisyonu ve Antitröst
Dairesi’nin, rekabet hukuku açısından, birleşme
denetimlerinin etkinliğinin artırılmasına
yardımcı olmak için, şirket birleşmelerine
dönük uygulamaları ve raporları dönemsel
olarak yayınlayarak, bu konudaki şeffaflığı
artırmaları gerekmektedir. Bu raporlarının ve
dönemsel yayınların daha kaliteli olmasının
sağlanması için, Komisyon’un ve Antitröst
Dairesi’nin kendi iç organizasyonlarındaki
verilerin derlenmesi ve muhafaza edilmesi
çalışmalarını birbirlerine uyumlu hale
getirmeleri gereklidir.
Rekabet otoritelerinin, yeni ekonomide gelişen
sektörlere yönelik şirket birleşmelerinin
piyasaya olan potansiyel etkilerini nasıl
değerlendirdiklerini daha kapsamlı izah
edebilmek amacıyla, “şirket birleşmeleriyle
ilgili kılavuzları” güncelleştirmeleri de
gerekmektedir. Sonuç olarak Modernizasyon
Komisyonu, birleşme ve devralmalara ilişkin
düzenlemelerin yapıldığı, Clayton Yasasının
7. bölümü ile ilgili olarak herhangi bir yasal
düzenleme değişikliği gerekmediğini,
ancak, uygulamacıların mevcut anlayışlarını
yeni ekonominin şartlarına uyumlaştırması
gerektiğini ifade etmektedir.
Dışlayıcı Uygulamalar
Sherman Kanunu m.I’e göre; “Eyaletlerarası
ya da ABD ile başka devletlerarası ticareti ve
rekabeti sınırlar nitelikte olan, hertürlü sözleşme,
gizli anlaşma, tröst veya benzeri davranışlar
hukuka aykırıdır”. M. II’ye göre ise; “Eyaletler
arası ya da ABD ile başka devletlerarası
ticaretin bir alanında tekelleşen, tekelleşmeye
teşebbüs eden ya da tekelleşmek için başkaları
ile sözleşme ya da gizli anlaşma yapan herkes
suç işlemiş sayılır”(Öz, 2000: 41)5
. Görüldüğü
üzere Sherman Kanunu hükümleri son derece
geniş kapsamlı olup, uygulamacılara ihlalin
tespitine ilişkin oldukça geniş takdir yetkisi
vermektedir (Aslan, 1999: 66). Bu nedenle
Modernizasyon Komisyonu özellikle Sherman
Kanununun ikinci maddesinin, rekabeti
engelleyici davranışların yasaklanmasına
ilişkin geniş kapsamlı hükümlerinin
uygulamada açıklığa kavuşturulması
gerektiğini ifade etmektedir. Ayrıca, Sherman
Kanunu hükümlerinin, tüketicinin refah ve
huzurunu olumsuz etkileyen aşırı caydırıcılığı,
en aza indirgeyecek şekilde yorumlanması
gerektiğini belirmektedir.
Modernizasyon Komisyonu, Kongrenin,
Sherman Kanununun ikinci maddesinde
herhangi bir değişiklik yapmasına gerek
olmadığını belirtmektedir. Bu açıdan,
rekabet ortamını tüketicilerin aleyhine
bozan veya piyasada hakim durumda olan
teşebbüslerin ticari faaliyetlerinin hukuka
aykırı olup olmadığının belirlenmesi için,
ABD mahkemeleri tarafından oluşturulan
mevcut içtihatların genel olarak ihtiyaca
cevap verdiği söylenebilir. Doyasıyla, Sherman
Kanunu hükümlerinin uygulanmasına dönük
iyileştirmeler, ilgili kanun hükümlerinin
mahkemeler tarafından, süreklilik arz edecek
biçimde değerlendirilmesi ve geliştirilmesi
sayesinde kazanılacaktır
Antitröst Hukuku ve Fikri Mülkiyet
Hakları
Yeni ekonomideki sektörlerde üretilen
ürünlerin maddi ürünlerden çok gayri maddi
ürünlerden oluşması ve bunların ortaya
çıkarılmasında katlanılan yüksek maliyet, bu
ürünlerin korunması bakımından fikri mülkiyet
haklarınının önemini giderek arttırmaktadır.
Çünkü yasal koruma olmaksızın, fikri mülkiyetin
yaratıcısı yüksek maliyetli yatırımlarını geri
döndüremeyebilir (Demiröz, 2003: 9-11).
Fikri mülkiyet hakkı sahiplerinin kazançlarını
artırmak amacıyla fikri mülkiyet hakkından
doğan tekel yetkilerini, pazar bölüşümü
yaparak ya da bazen satış veya yararlanma
taleplerini red ederek kullanmak istedikleri
görülmektedir. Bu noktada fikri mülkiyet
hakarını en üst seviyede korumak isteyen fikri
mülkiyet hukuku ile rekabet düzenini korumak
isteyen rekabet hukuku arasında çatışmalar
yaşanabilmektedir.
Fikri mülkiyet hukuku ile rekabet hukuku
arasındaki denge ise, “tükenme ilkesi” ile
sağlanmaya çalışılmaktadır. Tükenme
ilkesiyle, fikri mülkiyet hakkı sahiplerine bazı
hak ve yetkiler verilmekte, bu haklara rekabet
düzenini koruyacak düzeyde bazı sınırlmalar
getirilmekte ve rekabet düzeninin sarsıldığı
noktada hak sahibine fikri mülkiyet hakkının
tükendiği söylenmektedir. Bu anlamda
tükenme ilkesi fikri mülkiyet haklarından
doğan tekel yetkisinin kötüye kullanılmasına
karşı fren mekanizması görmektedir.
Dolayısıyla, fikri mülkiyet haklarının bu ilkeler
dahilinde kullanılması halinde, rekabet
hukuku kurallarının ihlal edildiğinden söz
edilemeyecektir (Aslan, 2004: 60-61).
Modernizasyon Komisyonu’na göre, rekabet
hukuku ve fikri mülkiyet hakları arasındaki
dengenin sağlanabilmesi için, Kongrenin,
Federal Ticaret Komisyonu ve Ulusal
Bilim Akademisinin raporlarında yer alan,
yenileşim özendirilmesi ve aynı zamanda
patent sisteminin yenileşmeyi ve değişimi
engelleyebilecek ve rekabeti aşırı kısıtlayacak
şekilde kötüye kullanılmasının önlenmesi
amacıyla yapılan önerileri, ciddi bir şekilde
değerlendirmesi gereklidir.
ANTİTRÖST HUKUKUNA İLİŞKİN
YÜRÜTME KURUMLARI VE İLGİLİ
SÜREÇLER
İkili Federal Yürütme ve Uygulama
ABD rekabet hukuku sisteminde, rekabet
kurallarını uygulamakla görevli temel
organlar, Federal Ticaret Komisyonu ile
Antitröst Dairesi’dir. Ayrıca, Eyalet Adalet
Bakanları’nın da (State’s Attorney General)
rekabet mevzuatının uygulanmasına ilişkin
bazı yetkileri bulunmaktadır. Rekabet ihlalleri
karşısında, Federal Ticaret Komisyonu ve
Antitröst Dairesi, şikâyet üzerine soruşturmaya
başlayabileceği gibi, re’sen de soruşturma
yapabilme yetkisine sahiptir (Sullivian ve
Hovenkamp, 1999: 111; Jones, 1999: 15).
Antitröst Dairesi, Sherman Kanununa
aykırılık hallerini incelemekte ve konuyla
ilgili soruşturmaları yürütmektedir. Antitröst
Dairesi’nin, soruşturmalara ilişkin oldukça
geniş yetkilere sahip olduğu görülmektedir.
Yalnız, rekabet ihlaline ilişkin bir soruşturmanın
yapılabilmesi için, Adalet Bakanlığı’nın “özel
hukuk soruşturma istemi” (Civil Investigation
Demand) çıkarması gerekmektedir.
Soruşturmayı yürüten Antitröst Dairesi
görevlileri, rekabet kurallarını ihlal ettiğinden
şüphelendikleri teşebbüse ait veya onun
denetimi altında bulunan belgeleri, bazen de
üçüncü kişilere ait belgeleri inceleme yetkisine
sahiptir. Soruşturma sonucunda yeterli
kanıtları elde eden Antitröst Dairesi yetkilileri,
federal bölge mahkemesinde bir hukuk davası
açmaktadır (Garret, 1967: 157).
Clayton Kanununun hükümlerini ve Federal
Ticaret Komisyonu Kanununu yürütmekle
görevli organ olan Federal Ticaret Komisyonu,
kanuna aykırı uygulamaları öğrendiğinde re’sen
harekete geçer ve soruşturma başlatır. Federal
Ticaret Komisyonu, rekabet ihlaline sebep olan
uygulamalara son verilmesini sağlamak için,
gerekli idari işlemleri başlatabilmektedir. Bazı
hallerde, bir idari hâkimden veya doğrudan
Federal Mahkemeden ihlalin durdurulmasına
yönelik ihtiyati tedbir kararı çıkartabilmektedir
(Weber, 2006: 49; Aslan, 1999: 73)7
. Ancak,
Kongrenin ihtiyati tedbir kararı verilmesinde,
hem Federal Ticaret Komisyonu hem de
Antitröst Dairesi için aynı standartların
uygulanmasını sağlaması gereklidir. Bu
nedenle Modernizasyon Komisyonu,
Kongrenin, Federal Ticaret Komisyonunun
bir birleşme davasında geçici ihtiyat tedbir uygulanmasını talep ettiği zaman, Antitröst
Dairesi uygulanan aynı standartlara tabi
olmasını sağlamak için, Federal Ticaret
Komisyonu Yasasının 13 (b) Bölümünde
değişiklik yapması gerektiğini belirtmektedir.
Antitröst Kanunlarının Eyaletler
Tarafından Uygulanması
Modernizasyon Komisyonu, Federal ve
Eyalet antitröst yasalarını yürütme görevli
makamlarının mevcut ilişkileri konusunda
herhangi bir yasal değişiklik önermemektedir.
Ancak, Federal ve Eyalet antitröst yasaları
uygulayıcılarının, teşebbüsleri olası hukuka
aykırı faaliyetlerden kaçınmalarını sağlayacak
yolların aranması konusunda uyum içinde
çalışmaları gereklidir. Bu kapsamda, eyalet
ve federal rekabet otoriteleri, özellikle
şirket birleşmeleriyle ilgili olarak antitröst
kanunlarını uygulama şekillerini uyumlu hale
getirmeye çalışmalıdır.
Uluslararası Antitröst Uygulamalar
Modernizasyon Komisyonu’na göre, öncelikli
olarak, Federal Ticaret Komisyonu ve Antitröst
Dairesi, sınır ötesi ticari faaliyetlerde bulunan
teşebbüslerin denetimini kolaylaştırmak
amacıyla merkezi bir uluslararası birleşme-
öncesi bilgilendirme sisteminin geliştirilmesi
üzerinde çalışmalıdır. Ayrıca, Kongre, Federal
Ticaret Komisyonuna ve Antitröst Dairesine
uluslararası antitröst uygulamları konusunda
teknik destek vermesi için bütçe yetkisi ve
aynı zamanda doğrudan ödenek sağlamalıdır.
Bunların yanında Komisyonu’na göre,
uluslararası büyük kartellerle daha etkin bir
mücadele sistemi için çok taraflı antitröst
işbirliği anlaşmaları yapılmaya çalışılmalıdır.
Ayrıca, Modernizasyon Komisyonu, rekabet
hukuku kurallarının ihlali nedeniyle açılan özel
hukuk davalarında, zararın üç katı tazminat
talep hakkının, ihlalden zarar gören herkese ve
bu arada yabancı alıcılara da tanınmış bir hak
olması gerektiğini ifade etmektedir (Kenneth
ve Teresa, 1999: 2)
ÖZEL HUKUK YAPTIRIMLARI
Tazminat Davaları ve Sorumluluk
Kuralları
Amerikan hukukunda, Sherman ve Clayton
Kanunlarında rekabet ihlallerinden zarar
görenlerin mahkemelere başvurup, zararın
üç katı tazminat ve makul bir avukatlık
ücreti de dahil olmak üzere zararlarının
giderilmesi, amacıyla özel hukuk taleplerinde
bulunmalarına imkân tanınmıştır. Davacı
zararın tazmini talebinde bulunursa, tazminata
hükmedilmesi için diğer şartların varlığı
halinde, hakim üç kat tazminata hükmetmek
zorundadır. Bu konuda hakime takdir yetkisi
tanınmamış ve sitemin kendiliğinden işlemesi
sağlanmıştır (Garret, 1967: 1567). Zarar
gördüğü iddiası ile dava açacak olanların ise,
zarar veren hareketin rekabet kurallarını ihlal
ettiğini, ihlalin ticari işe ya da mülke ilişkin bir
zarara sebebiyet verdiğini (antitrust injury)
ve rekabet hukukun korumayı amaçladığı
kişiler arasında olduklarını ispat etmeleri
gerekmektedir (Jones, 1999: 178). Tazminatın
kapsamının belirlenmesinde ise, rekabet
kurallarının koruma amacı, zararların niteliği
ve zarar ile ihlal arasındaki nedensellik bağına
ilişkin temel bakış açıları etkin rol oynamaktadır
(Areeda vd., 2004: 58).
Modernizasyon Komisyonu, antitröst
davalarında müsaade edilen üçkatı tazminata
ilişkin kanunda herhangi bir değişiklik
önermemektedir. Ayrıca, davayı kazanan
davacılar için avukatlık ücretlerini şart
koşan kanunda da herhangi bir değişiklik
önerilmemektedir.
Dolaylı Alıcı Davaları
Üretilen mal veya hizmetler piyasa tedarik
zinciri içinde, üreticiden sonra sağlayıcı,
dağıtıcı, perakendeci vb. gibi çok çeşitli
aşamalardan geçmekte ve son olarak
tüketicilere ulaşmaktadır. Ürettikleri mal veya
hizmetleri satan teşebbüs ya da teşebbüslerin
rekabet ihlalleri sonucunda, bu mal veya
hizmetleri satın alan ara teşebbüsler (sağlayıcı,
dağıtıcı, perakendeci vb.) ve tüketiciler, piyasa
rayiç fiyatlarına oranla daha fazla bedel
ödemek durumunda kalmaktadır. Bu durunda
hem üreticiden ilk alım yapan doğrudan alıcılar
hemde bu doğrudan alıcıların satış yaptıkları
sonraki (dolaylı) alıcıların zarara uğramaları
söz konusu olmaktadır. Yüksek Mahkeme
rekabet hukuku kurallarının ihlalinden zarar
gördüğü iddiası ile dava açabilecek en uygun
grubun doğrudan (ilk) alıcılar olduğunu,nihai tüketicilerin yani dolaylı alıcıların
ise, zararlarının tespitindeki güçlükler ve
zararın ne oranda tüketicilere yansıtıldığının
belirlenmesinin zor ve spekülatif (tahmini)
oluşu nedeni ile davacı olamayacaklarına
karar vermiştir (Jones, 1999: 178). Yüksek
Mahkeme zararın iki defa tazminine sebep
olabilme ihtimali ve özel hukuk yaptırımlarının
caydırıcılığını olumsuz etkileyebileceği
gerekçesi ile dolaylı alıcıların dava hakkını
kabul etmemiştir(
ABD REKABET HUKUKUNDA MUAFİYET
VE İSTİSNALAR
Modernizasyon Komisyonu, Kongre’nin geniş
kapsamlı ve dikkatli bir analiz yapmadan ve
elinde güçlü kanıtlar olmadan serbest piyasa
rekabeti koşullarını ortadan kaldırmaması
veya serbest piyasa rekabeti koşullarını
olumsuz etkileyecek düzenlemeler yapmaktan
kaçınması gerektiğini belirtmektedir.
Komisyona göre, antitröst kanunlarında, yasal
muafiyet ve istisna yapılması uygulamalarından
kaçınılmalı ya da bu yola sadece olağanüstü
hallerde başvurulmalıdır. Örneğin, muafiyet
ve istisnalar tüketicilerin ve genel olarak
ABD ekonomisinin çıkar ve menfaatlerinin
serbest piyasa rekabet koşullarına üstün
geldiği durumlarda tanınmalıdır9
. Muafiyeti
savunanların, tüketicilerin serbest piyasa
ortamı ve rekabet koşulları sayesinde kazanmış
oldukları refahın, söz konusu muafiyet vasıtasıyla
sağlanacak refahtan daha az olduğunu ve bu
amaca ulaşılabilmesi için söz konusu muafiyetin,
en uygun yöntem olduğunu gösteren kanıtlar
sunmalarının gerekmektedir.
Modernizasyon Komisyonu’na göre, Kongrenin,
muayyen bir toplumsal amacın tüketiciler ve
genel olarak ABD ekonomisinin menfaat ve
refahı için serbest piyasa koşulları ve rekabet
ortamına göre daha ön planda olduğuna karar
vermesi durumunda, Kongrenin muafiyet ile
ilgili her türlü yenileme ve süre uzatımından
önce, Federal Ticaret Komisyonu ve Antitröst
Dairesinden görüş alması gerekmektedir. Ayrıca,
mahkemelerin tüm muafiyet ve istisnalarla ilgili
olarak antitröst kanunları ve hükümlerini dar
kapsamda yorumlamaları gerekmektedir
SONUÇ
Modenizasyon Komisyonu, ABD rekabet
hukuku kurallarını uygulamakla görevli
kurumların yeni ekonomide yıldızı parlayan,
iletişim, enformasyon, telekominikasyon
gibi sektörlerde doğru bir antitröst analizi
yapabilmesi bakımından, bu sektörlerin
pisada gösterdiği özelliklere, özel olarak
önem vermeleri gerektiğini belirtmektedir.
Komisyon, şirket birleşme ve devralmalarıyla
ilgili olarak, Federal Ticaret Komisyonu’nun
ve Antitröst Dairesi’nin şirket birleşmelerine
yönelik politikalarının, bir taraftan ABD
tüketicilerinin hak ve çıkarlarını korumaya
devam ederken, diğer taraftan teşebbüslerin
yenilikler yapma ve global piyasalarda etkin
bir şekilde rekabet etmeleri için gereken
ihtiyaçlarına cevap vermesi bakımından,
yeterli esnekliğe sahip olması gerektiği
üzerinde durmaktadır. Ayrıca, Komisyona
göre, rekabet hukuku ve fikri mülkiyet hakları
arasındaki dengenin sağalanabilmesi için,
Kongrenin, Federal Ticaret Komisyonu ve
Ulusal Bilim Akademisinin raporlarında yer
alan, yenileşim özendirilmesi ve aynı zamanda
patent sisteminin yenileşmeyi ve değişimi
engelleyebilecek ve rekabeti aşırı kısıtlayacak
şekilde kötüye kullanılmasının önlenmesi
sağlayacak düzenlemelerin yapılması
gerekmektedir. Komisyon, birleşme ve
devralmalara ilişkin düzenlemelerin yapıldığı,
Clayton Yasasının 7. bölümü ile ilgili olarak
herhangi bir yasal düzenleme değişikliği
gerekmediğini, ancak, uygulamacıların
mevcut anlayışlarını yeni ekonominin
şartlarına uyumlaştırması gerektiğini ifade
etmektedir. Bunların yanında Komisyona
göre, uluslararası büyük kartellerle daha etkin
bir mücadele sistemi için çok taraflı antitröst
işbirliği anlaşmaları yapılmaya çalışılmalıdır.
Komisyon, Illinois Brick ve Hanover Shoe
davalarında karara bağlanan ilkelerin, gerek
doğrudan gerekse dolaylı alıcıların, federal
antitröst kanununun ihlalinden ötürü
talep edilen tazminatı almak üzere dava
açmalarına olanak sağlayacak şekilde ortadan
kaldırılmasını önermektedir. Ayrıca, eyalet
antitröst kanunu uyarınca açılan dolaylı
alıcı davalarının, mümkün olduğu ölçüde
federal mahkemeye taşınmasının da gerekli
olduğunu belirtmektedir. Komisyona göre,
antitröst kanunlarında, yasal muafiyet ve
istisna yapılması uygulamalarından kaçınılmalı
ya da bu yola sadece olağanüstü hallerde
başvurulmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder