DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ!
Şiirde Ahenk
AHENK (SES VE RİTİM):
Hareketlerin bir düzene bağlı olarak tekrarlanması izleyeni etkiler. Hareket ve seslerin bir ritme bağlı olarak ahenk oluşturacak biçimde tekrarı etkileyicidir.
Müzik kulağı olan biri, doğadaki bütün seslerde bir ritimle buna bağlı olarak bir ahenk olduğunu farkeder. Doğadaki bütün hareketlerde bir düzen ve uyum vardır. Dalgaların sesinde, rüzgarın uğultusunda, kedinin mırıltısında, kumruların dem çekişinde… bir ahenk vardır. Şiirde kelimeler, bir ahenk oluşturacak biçimde sıralanır; ahenk, şiirin olmazsa olmaz şartıdır. Ahenk, şiirlerin akılda tutulmasını unutulmamasını da sağlar. Şiirde ahenk oluşmasını sağlayan bir takım ögeler vardır. Bunlar; ölçü, kafiye, redif, vurgu, tonlama sözcüklerin ses yönünden birbiriyle uyumu durak yerlerine dikkat etme ve ses tonu olarak sıralanabilir.
Ahenk; ses akışı, söyleyiş (telaffuz) ritim, ölçü ve ses benzerlikleriyle sağlanır. Şiirde anlam değil ses ön plana çıkar; anlam sesin içindedir. Şiirde önemli olan öğretmek, bilgi vermek değil; hissetmektir. Hissettirme ise sesin sağlandığı çağrışımlar gerçekleştirilmeye çalışılır. Ton ve sese göre dizelerdeki kelimelerin yerleri değiştirilir. Şiirde işlenen konuya göre bir ses akışı belirlenir. Kahramanlık temasının işlendiği koçaklama ile bir aşk şiirinin ahengi ve okunuşu birbirinden çok ayrıdır. Şiiri okuyan kişi vermek istediği duyguya göre ses tonunu ayarlar. Şiirin teması hüzünlü bir okuyuşu gerektiriyorsa böyle bir şiir bağıra çağıra okunmaz. Böyle bir okuyuş, ses- anlam kaynaşmasına aykırı olur. Ses akışı, sözcüklerin ses uyumu şiirde ahenk sağlamasında etkilidir. Vurgu ve tonlama şiirde ahengi sağlayan diğer ögelerdir.
Vurgu; dizelerdeki bazı kelimelerin veya hecelerin ötekilere göre daha güçlü ve baskılı söylenmesidir.
‘ Ey mavi göklerin kızıl ve beyaz süsü.’
Tonlama; okuma sırasında dinleyiciye verilmek istenen duyguya göre ses tonunun düzenlenmesidir. Ses tonu şiirdeki duyguya göre yükseltilir veya düşürülür. Şiirde ahengi sağlayan ögelerden biri de ritimdir. Şiirde ritmin sağlanmasında ölçü (vezin) etkilidir.
Türk şiirinde aruz ölçüsü, hece ölçüsü ve serbest ölçü kullanılmıştır.
Aruz ölçüsüyle yazılan şiirlerde mısralar belirli aruz kalıplarıyla oluşur. Aruz ölçüsü dizelerdeki hecelerin uzunluk- kısalık yönünden uyumlu olmasına dayanır. Açık hece ve kapalı hece olarak iki çeşit hece vardır. Ünlü ile biten heceler açık, ünsüz veya uzun ünlülerle biten heceler kapalı hecedir. Her dizenin son hecesi, ünlü veya ünsüz ile bitip bitmemesini bakılmaksızın kapalı kabul edilir. Açık heceler nokta (.) ile, kapalı heceler kısa çizgi (-) ile gösterilir.
Hece ölçüsü şiiri oluşturan dizelerdeki hece sayılarının birbirine eşit olması kuralına dayanır. Hece ölçüsü, türk şiirinde İslam öncesi Türk edebiyatından beri kullanılmaktadır; yaygın olarak halk şiiride kullanılmıştır.
Hece ölçüsünde daha çok 7’ li, 8’ li, 11’ li gibi kalıplar kullanılır. Bu kalıpların bölündüğü yerlere ‘durak’ denir; duraklar iki kelime arasına rastlar.
-Uyak (kafiye) : Dize sonlarındaki yazılışları aynı, anlamları görevleri farklı seslerin, eklerin, kelimelerin tekrarına denir. Dize sonlarında aynı görev ve anlamdaki eklerin, kelimelerin tekrarına redif denir.
Aşamazsın Karaman’ ın ilini
Köprüsü yok geçemezsin selini
Gerdan yaylasını perçem belini
Lale sümbül bürüsün de gidelim Bu dörtlüğün ilk üç dizesinde sondaki ‘-ini’ ler rediftir. (‘-i’ iyelik eki ‘n’ kaynaştırma ‘-i’ hal eki.) rediften önceki ‘l’ sesleri üç dizede de ortaktır, bu ‘l’ sesleri yarım uyak oluşturmuştur.
Yarım uyak; tek ses (genellikle sessiz) benzerliğine dayanan uyak çeşididir.
Tam uyak; iki ses benzerliğine dayanan uyak çeşididir. Genellikle seslerden biri ünlü, diğeri ünsüz olur.
Şimdi buradaydı gitti elden
Gitti ebede gelip ezelden ‘el’ sesleri tam uyak oluşturmuştur. ‘den’ sesleri ise rediftir.
Zengin uyak; üç veya daha çok ses benzerliğine dayanan uyak çeşididir.
Öyle bir musikiyi örten ölüm
Muhtemel görmüyor henüz gönlüm ‘lüm’ sesleri zengin uyak oluşturmuştur.
Cinaslı uyak; yazılışları aynı, anlamları farklı olan kelimelerin mısra sonlarında tekrarlanması ile oluşan uyaktır.
Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç
Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç! Birinci dizenin sonundaki ‘geç’, ‘erken’ kelimesinin karşıt anlamlısıdır. İkinci dizedeki ‘ geç’, ‘geçmek’ fiilinin emir kipiyle çekimidir.
-Uyak düzeni (uyak örgüsü): dörtlüklerdeki dizelerin son seslerine göre uyak düzeni belirlenir. Dizenin sonundaki seslerin aynı olup olmamasına bakılır.
1.Düz uyak: bir dörtlükteki bütün dizelerin aynı sesle bitmesidir: aa-aa, aabb veya aaab biçiminde de olabilir.
Bir elem rüzgarı gülşenlere hicran saldı— a
Ne çemen kaldı ne gül kaldı ne bülbül kaldı— a
Duyulan nağme değil, hasta gönül feryadı— a
Ne çemen kaldı ne gül kaldı ne bülbül kaldı— a
2-Çapraz uyak: dörtlükte 1. Ve 3. Dizenin, 2. Ve 4. Dizenin aynı seslerle bitmesidir: abab şeklinde olur.
Dumanları başları göklere ermiş— a
Yedi renk üstüne hareli dağlar— b
Yan yana yaslanmış, el ele vermiş— a
Ezelde ebede sıralı dağlar— b
3-Sarma uyak: 1.dizenin 4.dize ile, 2.dizenin 3.dize ile uyaklı olmasıdır: abba
Engin bana yad eder kimsesizliğimi— a
Gözyaşlarıyla düşer dalgalar kuma!— b
Issız bir yoldayım ki hasta ruhuma,— b
Herkes yabancı…kimden sorayım kimi?— a
-Aliterasyon: kulakta hoş bir etki uyandırmak için bir dize veya beyitte aynı ünsüzlerin veya hecelerin tekrar edilmesidir.
‘Elde sensin, dilde sen gönüldesin, baştasın’ bu dize ‘l’, ‘s’ ve ‘n’ sesleri etkili biçimde çok güzel sıralanmıştır.
‘Soğur sürahide sevincinden su’ dizesinde ‘s’ ler kulağa hoş gelecek ve ‘ su ‘ yu sezdirecek biçimde sıralanmıştır.
-Asonans: asonans, aslında aynı ünlülerin mısra sonlarında tekrar edilmesidir. Mısralarda aynı ünlülerin tekrarı ile ahenk sağlamaya da asonans denmektedir.
‘Sen bir şah-ı zi-şansın şahenşah-ı devransın
Yani ki sen hakansın, devrinde ben Hakani’ yem’
Bu beyitte kendine güvenen, gür bir ses tonu ve söyleyiş ilk anda hissediliyor. Beyitte bir meydan okuma, kendi gücünü ortaya koyarak kendini övme var. Beytin anlamı hiç çözülmese bile kelimelerin dizilişinden, ses akışından bu durum sezilebilmektedir.
Bu beyitte, a ve e seslerinin tekrarı, ahenge katkı sağlamıştır; ayrıca ‘n’ seslerinin tekrarı aliterasyon oluşturmuştur. Ayrıca ‘zi-şansın, devransın, hakansın’ kelimeleri ile iç kafiye oluşturulmuştur. Ayrıca dizelerde de aynı ünlülerin tekrarı ile asonons oluşturulmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder