Şube Müdürlüğü Sınavı TÜRKÇE DİL BİLGİSİ VE YAZIŞMA KURALLARI Ders Notları 2018 - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Ocak 21, 2018

Şube Müdürlüğü Sınavı TÜRKÇE DİL BİLGİSİ VE YAZIŞMA KURALLARI Ders Notları 2018

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 

Şube Müdürlüğü Sınavı TÜRKÇE DİL BİLGİSİ VE YAZIŞMA KURALLARI Ders Notları 2018

TÜRKÇE DİL BİLGİSİ VE YAZIŞMA KURALLARI
Yeryüzünde ortalama 4000 dil konuşulmaktadır. Bu diller arasında en çok konuşulanlar İspanyolca, İngilizce, Fransızca, Rusça ve Türkçedir.

Türkçe bir devlet dildir. Sözünü ettiğimiz 4000 dilden sadece 118'i devlet dili olabilmiştir. M.Ö. 3. yüzyılda Hun İmparatorluğu'nda kullanılan dil Türkçe idi. Bu tarih esas alındığında Türkçeyi 2300 yıldır kullanılan bir dil olarak kabul edebiliriz. Böylece dünya dilleri arasında en eski ve köklü olma özelliğini de taşımaktadır.

Şube Müdürlüğü Sınavı TÜRKÇE DİL BİLGİSİ VE YAZIŞMA KURALLARI Ders Notları 2018
Şube Müdürlüğü Sınavı TÜRKÇE DİL BİLGİSİ VE YAZIŞMA KURALLARI Ders Notları 2018

Türkçenin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri
Dünya dilleri biçim ve kaynakları bakımından olmak üzere iki ayrı grupta değerlendirilmektedir.
Biçim Bakımından Dünya Dilleri:
1 .Tek heceli diller: Bu dillerdeki tüm sözcükler tek hecelidir. Sözcükler cümle içerisinde ek almadan kullanılırlar. Anlam, genellikle sözcükler üzerine yapılan vurgu ve ton değişiklikleri ile belirlenir. Çince, Vietnam dili, Bask dili, Himalaya ve Afrika dilleri bu grubun içindedir. Çincede bir sözcüğe farklı biçimde yapılan vurgularla 10-15 değişik anlam elde edilebilir.

2.Bitişken diller (Eklemeli diller): Bu dillerde kelime türetilirken genellikle kök değişmez. Değişmeyen bu kök üzerine yapım ve çekim ekleri eklenerek sözcükler oluşturulur. Bu grupta; Türkçe, Macarca, Moğolca gibi diller vardır.

3.Bükümlü diller: Bu dillerde çekim ve yeni bir sözcüğün türetimi sırasında kök değişikliğe uğrar. Bükümlü diller kendi aralarında "kök bükümlü" ve "gövde bükümlü" olmak üzere ikiye ayrılır. Arapça kök bükümlü, Almanca, Fransızca, İngilizce gibi diller de gövde bükümlü dillerdendir.

Kaynaklan Bakımından Dünya Dilleri:
l.Hint-Avrupa Di! Ailesi: Bu aile biri Avrupa'da, diğeri Asya'da olmak üzere iki büyük kola ayrılır. Bu kollar da kendi içinde başka gruplara ayrılır:
Avrupa kolu
a. Germen dilleri :Almanca, Flemenkçe, İngilizce , İskandinav dilleri
b.Roman dilleri: Latince, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca,
c. Slav dilleri: Rusça, Bulgarca, Sırpça, Lehçe
Asya kolu a.Sanskrit ve bugünkü Hint dilleri b.Farsça c.Ermenice
2.Sâmi dil ailesi: Bu ailede; Arapça, İbranîce, Akatça dilleri vardır.
3.Bantu dil ailesi: Bu ailede; Orta ve Güney Afrikada konuşulan diller vardır.
4.Çin~Tibet dil ailesi: Asya'da kullanılan Çince, Tibetçe, Tayland ve Burma dilleri bu dil ailesini oluşturur.
S.Ural-Altay dil ailesi: Bu gruptaki dillerin yakınlık ve benzerlikleri Hint-Avrupa Dil Ailesi'ndeki dillerin yakınlık ve benzerliği kadar net ortaya konulamamıştır. Ancak bu diller yapı bakımından birbirine benzer. Hepsi bitişken dillerdir. Hepsinde belli bir derecede ünlü uyumu vardır. Söz diziminde sözcüklerin sıralanışı aynıdır. (Türkçeye en çok benzeyen dil Moğolcadır) Bu aile iki ana gruba ayrılır. Bu gruplar da kendi içlerinde alt gruplara ayrılır:
Ural kolu: a).Fin-Ugor dilleri, Fince, Macarca, Ugorca, Permce b)Samoyed dilleri
Altay kolu a).Türkçe b).Moğolca c).Mançu-Tunguz dilleri
Türkçenin yazılı döneminde bilinen ilk alfabesi Göktürk alfabesidir. Türkiye Türkleri 1928 yılında Latin harflerini kabul etmişlerdir.
Türkçede Ünlüler ve Ünlü Uyumları
Türkçede ünlüler: "çıkış yeri ve dilin durumuna göre"; "kalın ünlüler", "ince ünlüler", "dudakların durumuna göre"; " yuvarlak ünlüler", "geniş ünlüler", "ağzın açıklığma göre"; "düz ünlüler" ve "dar ünlüler" olmak üzere altı gruba ayrılır.

Çıkış yeri ve dilin durumuna göre; Kaim ünlüler: a,ı,o,u; İnce ünlüler: e,i,ö,ü;
Ünlülerin birbirleriyle benzerlikleri veya uyumu noktasında Türkçenin iki önemli kuralı vardır. Bunlar, "büyük ünlü uyumu" ve "küçük ünlü uyumu"dur.

Büyük Ünlü Uyumu
"Bir kelimenin birinci hecesinde kaim bir ünlü (a, ı, o, u) bulunuyorsa, diğer hecelerdeki ünlüler de kaim; ince bir ünlü (e, i, ö, ü) bulunuyorsa diğer hecelerdeki ünlüler de ince olur
"Arkadaşlarımız" sözü, büyük ünlü uyumuna bağlı olarak kaim ünlüyle başlamış ve yine kalın ünlülü olarak bitmiştir.
"İçindekiler" sözü de ince ünlüyle başlamış ince ünlüyle bitmiştir.
Büyük ünlü uyumuna aykırı bazı Türkçe kelimeler de var-dır. Bunların bazıları şunlardır; anne, dahi, elma, hangi, hani, inanmak, kardeş, şişman.
Büyük ünlü uyumu alıntı kelimelerde aranmaz: ahenk, badem, ceylan, çiroz, dülckân, fidan, gazete, hamsi, kestane, limon, model, nişasta, pehlivan, selam, tiyatro, viraj, ziyaret.
Birleşik kelimelerde de büyük ünlü uyumu aranmaz; açıkgöz, bilgisayar, çekyat, hanımeli vb.
Bazı eklerde büyük ünlü uyumuna uymaz. Bunlar aşağıda belirtilmiştir:
-gil, -ken, -leyin, -mtırak, -yor ekleri büyük ünlü uyumuna uymaz: akşam-leyin, bakla-giî-ler, çahşır-ken, ekşi-mtırak, yürü-yor.
-ki aitlik eki büyük ünlü uyumuna uymaz: akşamki, yarınki, duvardaki, yoldaki, ondaki, yazıdaki, onunki.

Küçük Ünlü Uyumu
"Düzlük-yuvarhk uyumu" da denilen küçük ünlü uyumu iki yönlüdür:
1. Bir kelimenin ilk hecesinde düz ünlü (a, e, ı, i) varsa son-raki hecelerde de düz ünlü bulunur: anlaşmak, yanaşmak, kayıkçı, ısırmak, ılıklaşmak, seslenmek, yelek, bilek, çilek.
98
2. Bir kelimenin ilk hecesinde yuvarlak ünlü (o, ö, u, ü) varsa bunu izleyen ilk hecede dar yuvarlak (u, ü) veya geniş düz (a, e) ünlü bulunur: boyunduruk, çocuk, odun, yorgunluk, yoklamak, vurmak, yumurta, özlemek, güreşmek, sürmek. Bu ünlü düzenleri ve ilk heceyi izleyen ünlüler aşağıdaki çizelgede gösterilmiştir:
Küçük ünlü uyumuna aykırı bazı Türkçe kelimeler de vardır: avuç, avurt, çamur, kabuk, kavuk, kavun, kavur-, kavuş-, savur-, yağmur.
Alıntı kelimelerde, küçük ünlü uyumu aranmaz: aktör, alkol, bandrol, daktilo, doktor, horoz, kabul, kitap, konsolos, muzır, mühim, mümin, müzik, profesör, radyo, vakur.
Küçük ünlü uyumuna aykırı kelimelere getirilen ekler, kelimenin son ünlüsüne uyar: kavun-u, konsolos-luğ-u, mümin-lik, müzik-çi, yağmur-luk.
-ki aitlik eki yalnızca birkaç örnekte küçük ünlü uyumuna uyar: bugünkü, dünkü, öbürkü.

Türkçede Ünsüzler Ünsüzlerin Nitelikleri
Ses yolunda bir engele çarparak çıkan seslere ünsüz denir.
Dilimizde yirmi bir ünsüz vardır: b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, 1, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z.
Ünsüzler ses tellerinin titreşime uğrayıp uğramamasına göre iki gruba ayrılır:
1. Ses tellerinin titreşmesiyle oluşan ünsüzlere tonlu (yumuşak) ünsüzler adı verilir: b, c, d, g, ğ, j, 1, m, n, r, v, y, z.
2. Ses telleri titreşmeden oluşan ünsüzlere tonsuz (sert) ünsüzler denir: ç, f, h, k, p, s, ş, t.
Kökeni Türkçe olan kelimelerin sonunda b, c, d, g ünsüzleri bulunmaz. Ancak, anlam farkını belirtmek üzere ad, od, sac gibi birkaç kelimenin yazılışında buna uyulmaz: ad (isim), at (binek hayvanı); od (ateş), ot (bitki); sac (yassı demir), saç (kıl).
Dilimizdeki hac, şad, yâd gibi birkaç örnek dışında, alıntı kelimelerde tonsuzlaşma kuralına uyulmuştur: sebep (< sebeb), kitap (< kitab), bent (< bend), cilt (< cild), bant (< band), etüt (< etüd),
metot
(< metod), standart (< Standard), ahenk (< aheng), hevenk (< aveng), renk (< reng). Bu gibi alıntılar ünlü ile başlayan bir ek aldıklarında kelime sonundaki tonsuz ünsüzler tonlulaşır: sebep / sebebi, kitap / kitabı, bent / bendi, cilt / cildi, etüt / etüdü, metot / metodu, ahenk / ahengi, hevenk / hevengi, renk / rengi.
Ancak bazı alıntı kelimelerde tonlulaşma (yumuşama) olmaz: ahlak / ahlakın, cumhuriyet / cumhuriyete, evrak / evrakı, hukuk / hukuku, ittifak / ittifaka, sepet / sepeti, tank / tankı, bank / bankı.
Birden fazla heceli kelimelerin sonunda bulunan p, ç, t, k ünsüzleri ünlüyle başlayan bir ek aldığında tonlulaşarak b, c, d, ğ'ye dönüşür: kelep / kelebi; ağaç / ağacı, kazanç / kazancı; geçit / geçidi, kanat / kanadı; başak / başağı, bıçak / bıçağı, Tek heceli kelimelerin sonunda bulunan p, ç, t, k ünsüzleri ise iki ünlü arasında çoğunlukla korunur: ak / akı; at / atı; ek / eki; et / eti; göç / göçü; ip / ipi; kaç / kaçıncı; kök / kökü; ok / oku; ot / otu;
Ancak, tek heceli olduğu hâlde sonundaki ünsüzü tonlulaşan kelimeler de vardır: but / budu, dip / dibi, gök / göğü, kap / kabı, kurt / kurdu,

Ünsüz Uyumu
Dilimizde tonsuz (sert) ünsüzle biten kelimelere gelen ekler tonsuz (sert) ünsüzle başlar: aç-tı, aş-çı, bak-tım, bas-kı, çiçek-ten, düş-kün, geç-tim, ipek-çi,
n > m Değişmesi
Türkçede kullanılan bazı kelimelerdeki b ünsüzünden Önce gelen n ünsüzü m'ye dönüşür: saklambaç (< saklanbaç), dolambaç (< dolanbaç), ambar (< anbar), amber (< anber), cambaz (< canbaz), çember (< çenber), kümbet (< gunbed),
Büyük Harf Kullanma
Büyük harflerin kullanıldığı yerler aşağıda sıralanmıştır: Cümle büyük harfle başlar: Ak akçe kara gün içindir. Cümle içinde tırnak veya yay ayraç içine alman cümleler büyük harfle başlar ve sonlarına uygun noktalama işareti (nokta,
100
soru, ünlem) konur: Atatürk, "Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!" diyor.
Ancak iki çizgi arasındaki açıklama cümleleri büyük harfle başlamaz.
İki noktadan sonra gelen cümleler büyük harfle başla
Menfaat sandalyeye benzer: Başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan yükseltir. (Cenap Sahabettin)
Ancak iki noktadan sonra cümle niteliğinde olmayan örnekler sıralandığında bu örnekler büyük harfle başlamaz:
Bu eskiliği siz de çok evde görmüşsünüzdür: duvarlarda çiviler, çivi yerleri, lekeler... (Memduh Şevket Esendal)
- Rakamla başlayan cümlelerde rakamdan sonra gelen kelime büyük harfle başlamaz: 2005 yılında Türk Dil Kurumunun 73. yılını kutladık.
- Örnek niteliğindeki kelimelerle başlayan cümlede de ilk harf büyük yazılır: "Banka, bütçe, devlet, fındık, kanepe, menekşe, şemsiye" gibi yüzlerce kelime, kökenleri yabancı olmakla birlikte artık dilimizin malı olmuştur. "Et-, ol-" fiilleri, dilimizde en sık kullanılan yardımcı fiillerdir.
Özel adlar büyük harfle başlar:
-. Kişi adlarıyla soyadları büyük harfle başlar: Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Kâzım Karabekir, Yunus Emre, Evliya Çelebi, Gevheri, Karacaoğlan,
-Kişi adlarından önce ve sonra gelen saygı sözleri, unvanlar, lakaplar, meslek ve rütbe adlan büyük harfle başlar: Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Kaymakam Erol Bey, Sayın Prof. Dr. Hasan Eren, Hamdi Bey,
-Akrabalık bildiren kelimeler büyük harfle başlamaz: Tüîay abla, Ayşe teyze,
-Akrabalık bildiren kelimeler başa geldiğinde lakap yerine kullanıldığı için büyük harfle başlar: Nene Hatun, Baba Gündüz, Dayı Kemal, Hala Sultan.
-Bazı tarihî ve menkıbevi şahsiyetlerde ise akrabalık bildiren kelime sonda olduğu hâlde unvan değeri kazandığı ve özel ada dâhil olduğu için büyük harfle yazılır: Gül Baba, Susuz Dede, Adile Hala, Gülsüm Bacı, Sultan Ana.

-Resmî yazılarda saygı bildiren sözlerden sonra gelen ve makam, mevki, unvan bildiren kelimeler de büyük harfle başlar: Sayın Bakan, Sayın Başkan,
-Hitap kelimeleri de büyük harfle başlar: Sevgili Kardeşim, Aziz Dostum,
-Hayvanlara verilen özel adlar büyük harfle başlar: Sarıkız, Fino, Karabaş,
-Millet, boy, oymak adları büyük harfle başlar: Türk, Alman, İngiliz, Kırgız,
-Dil ve lehçe adlan büyük harfle başlar: Türkçe, Almanca, Özbekçe,
-Devlet adları büyük harfle başlar: Türkiye Cumhuriyeti, Azerbaycan Cumhuriyeti.
-Din ve mezhep adlan ile bunların mensuplarım bildiren sözler büyük harfle başlar: Müslümanlık, Müslüman; Hristiyanlık, Hristiyan; Musevilik,
-Din ve mitoloji ile ilgili özel adlar büyük harfle başlar: Tanrı, Allah, Cebrail, Zeus, Oziris, Kibele. Ancak tanrı kelimesi özel ad olarak kullanılmadığında küçük harfle başlar: Eski Yunan tanrıları. Bazı dinî terimlerin küçük harfle başlaması gelenekleş-miştir: cennet, cehennem, uçmak, tamu, peygamber, sırat köprüsü.
-Gezegen ve yıldız adları büyük harfle başlar: Merkür, Neptün, Plüton,
- Dünya, güneş, ay kelimeleri gezegen anlamı dışında kullanıldığında küçük harfle başlar.
-Yer adları (kıta, bölge, il, ilçe, köy, semt, cadde, sokak, semt vb.) büyük harfle başlar: Asya, Avrupa, Afrika, Amerika; İç Anadolu, Doğu Anadolu,
-Doğu ve batı sözleri yön bildirdiğinde küçük olarak yazılır: Bursa'nm doğusu. Bu sözler düşünce, hayat tarzı, politika vb. anlamlar bildirdiğinde ise büyük olarak yazılır: Batı medeniyeti, Doğu mistisizmi vb.
-Yer adlarında ilk isimden sonra gelen deniz, nehir, göl, dağ, boğaz vb. tür bildiren ikinci isimler büyük harfle başlar: Ağrı Dağı, Aral Gölü, Çanakkale Boğazı, Dicle Irmağı, Ege Denizi, Erciyes Dağı, Fırat Nehri, Tuna Nehri,

-Özel ada dâhil olmayıp tamlama kuran şehir, il, ilçe, bucak, belde, köy vb. sözler küçük harfle başlar: Konya ili, Etimesgut ilçesi, Taflan köyü vb.
Mahalle, meydan, bulvar, cadde, sokak adlarında geçen mahalle, meydan, bulvar, cadde, sokak kelimeleri büyük harfle başlar: Gazi Osmanpaşa Mahallesi, Yıldız Mahallesi, Karaköy Meydanı, Zafer Meydanı, Gazi Mustafa Kemal Bulvarı, Ziya Gökalp Bulvarı, Nene Hatun Caddesi,
»Yer bildiren özel isimlerde de kısaltmalı söyleyiş söz konusu olduğu zaman, kelime başında büyük harf kullanılır: Hisar'dan, Boğaz'dan, Bulvar'dan.
-Saray, köşk, han, kale, köprü, anıt vb. yapı adlarının bütün kelimeleri büyük harfle başlar: Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, İshakpaşa Sarayı, Çankaya Köşkü, Horozlu Han, Ankara Kalesi, Alanya Kalesi, Galata Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Mostar Köprüsü, Beyazıt Kulesi, Zafer Abidesi, Bilge Kağan Anıtı.
-Kurum, kuruluş ve kurul adlarının her kelimesi büyük harfle başlar: Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk Dil Kurumu, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Devlet Malzeme Ofisi, Millî Kütüphane, Çocuk Esirgeme Kurumu, Atatürk Orman Çiftliği, Çankaya Lisesi; Anadolu Kulübü, Mavi Köşe Bakkaliyesi; Türk Ocağı, Yeşilay Derneği, Muharip Gaziler Demeği, Emek İnşaat; Bakanlar Kurulu,
-Kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge adlarının her kelimesi büyük harfle başlar: Medeni Kanun, Borçlar Hukuku (kanun), Atatürk Uluslararası Barış Ödülü Tüzüğü, Telif Hakkı Yayın ve Satış Yönetmeliği.
- Kurum, kuruluş, kurul, merkez, bakanlık, üniversite, fakülte, bölüm, kanun, tüzük, yönetmelik vb.ni bildiren kelimeler, belli bir kurum vb. kastedildiğinde büyük harfle başlar:
Bu yıl Meclis, yeni döneme erken başlayacaktır.
Son aylarda Kurum, yazım konusunda yoğun bir çalışma içine girmiştir.
2876 Sayılı Kanun bu yıl yeniden gözden geçiriliyor.
Bu madde Yönetmelik'in 4'üncü maddesine aykırı düşmektedir.
-Kitap, dergi, gazete ve sanat eserlerinin (tablo, heykel, müzik) her kelimesi büyük harfle başlar: Nutuk, Safahat, Kendi Gök Kubbemiz, Anadolu Notları, Sinekti Bakkal; Türk Dili, Türk Kültürü, Varlık; Resmî Gazete, Hürriyet, Milliyet, Türkiye, Yeni Yüzyıl, Yeni Asır; Saraydan Kız Kaçırma,
-Özel ada dâhil olmayan gazete, dergi, tablo vb. sözler büyük harfle başlamaz: Milliyet gazetesi, Türk Dili dergisi, Hah Dokuyan Kızlar tablosu.
-Büyük harflerin kullanıldığı yerlerde bulunan ve, ile, ya, veya, yahut, ki, da, de sözleriyle mı, mi, mu, mü soru eki küçük harfle yazılır: Mai ve Siyah, Suç ve Ceza, Leyla ile Mecnun, Turfanda mı, Turfa mı?
-Millî ve dinî bayramlarla bayram niteliği kazanmış günlerin adları büyük harfle başlar: 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı, Nevruz Bayramı,
-Kurultay, bilgi şöleni, açık oturum vb. toplantıların adlarında her kelime büyük harfle başlar: V. Uluslararası Türk Dili Kurultayı, Manas Bilgi Şöleni.
-Tarihî olay, çağ ve dönem adlan büyük harfle başlar: Kurtuluş Savaşı, Millî Mücadele, Cilalı Taş Devri, İlk Çağ, Yükselme Devri,
-Tarihî dönem bildirmeyip tür veya tarz bildiren terimler küçük harfle başlar: divan şiiri, divan edebiyatı, halk şiiri, halk edebiyatı, eski Türk edebiyatı, Türk dili, Türk sanat müziği, Türk halk müziği, tekke edebiyatı.
-Özel adlardan türetilen .bütün kelimeler büyük harfle başlar: Türklük, Türkleşmek, Türkçe, Türkolog, Türkoloji, Avrupalı, Avrupalılaşmak,
-Özel ad kendi anlamı dışında yeni bir anlam kazanmışsa büyük harfle başlamaz: acem (Türk müziğinde bir perde), hicaz (Türk müziğinde bir makam), nihavent (Türk müziğinde bir makam), acemi (tecrübesiz), amper (elektrik akımında şiddet birimi),
-Para birimleri büyük harfle başlamaz: avro, dinar, dolar, lira, yeni kuruş,
-Özel adlar yerine kullanılan "o" zamiri cümle içinde büyük harfle yazılmaz.
-Yer, millet ve kişi adlarıyla kumlan birleşik kelimelerde özel adlar büyük harfle başlar: Antep fıstığı, Brüksel lahanası, Japon gülü, Maraş dondurması, Van kedisi.
-Belirli bir tarih bildiren ay ve gün adları büyük harfle başlar: 29 Mayıs 1453 Sah günü, 29 Ekim 1923, 28 Aralık 1982'de göreve başladı.
-Belirli bir tarihi belirtmeyen ay ve gün adları küçük harfle başlar: Okullar genellikle eylülün ikinci haftasında öğretime başlar. Yürütme Kurulu toplantılarını perşembe günleri yaparız.
-Levhalar ve açıklama yazıları büyük harfle başlar: Giriş, Çıkış, Müdür, Vezne, Başkan, Doktor, Otobüs Durağı, Dolmuş Durağı, Şehirler Arası Telefon,
Birleşik Kelimeler
Belirtisiz isim tamlamaları, sıfat tamlamaları, isnat grupları, birleşik fiiller, ikilemeler, kısaltma grupları ve kalıplaşmış çekimli fiillerden oluşan ifadeler, yeni bir kavramı karşıladıklarında birleşik kelime olurlar: yer çekimi, hanımeli, beyaz peynir, açıkgöz, toplu iğne; eli açık, söz etmek, zikretmek, hasta olmak, gelebilmek, ahvermek;
Birleşik kelimeler belirli kurallar çerçevesinde bitişik veya ayrı olarak yazılır.
-Bitişik Yazılan Birleşik Kelimeler
Birleşik kelimeler aşağıdaki durumlarda bitişik yazılırlar:
-Ses düşmesine uğrayan birleşik kelimeler bitişik yazılır: kaynana (< kayın ana), nasıl (< ne asıl), niçin (< ne için), pazartesi (< pazar ertesi),
-Et- ve ol- yardımcı fiilleriyle birleşirken ses düşmesine veya ses türemesine uğrayan birleşik kelimeler bitişik yazılır: emretmek (<emir etmek), kaybolmak (<kayıp olmak); haletmek (<haP etmek-tahttan indirmek),
-İki veya daha çok kelimeden oluşmuş Türkçe yer adları bitişik yazılır: Çanakkale, Gümüşhane; Acıpayam, Pınarbaşı, Şebinkarahisar; Beşiktaş, Kabataş.
-Şehir, kent, köy, mahalle, dağ, tepe, deniz, göl, ırmak, su vb. kelimelerle kurulmuş sıfat tamlaması ve belirtisiz isim tamlaması kalıbındaki yer adları bitişik yazılır: Akşehir, Eskişehir, Atakent, Batıkent, Konutkent, Yenimahalle, Karabağ, Uludağ; Kocatepe, Tmaztepe; Akdeniz, Karadeniz, Yeşihrmak; încesu, Akçay.
-Ara yönleri belirten kelimeler bitişik yazılır: güneybatı, güneydoğu, kuzeybatı, kuzeydoğu.
-Bunlardan başka dilimizde her iki öğesi de asıl anlamını koruduğu hâlde yaygm bir biçimde gelenekleşmiş olarak bitişik yazılan kelimeler de vardır:
-Baş sözüyle oluşturulan sıfat tamlamaları: başbakan, başçavuş, başeser, başhekim, başhemşire,
-Bir topluluğun yöneticisi anlamındaki başı sözüyle oluşturulan belirtisiz isim tamlamaları: aşçıbaşı, binbaşı, çarkçıbaşı, çeribaşı,
-Oğlu, kızı sözleri: çapanoğlu, eloğlu, hinoğluhin, elkızı.
-Ağa, bey, efendi, hanım, nine vb. sözlerle kurulan birleşik kelimeler: ağababa, ağabey, beyefendi, efendibaba,
d. Biraz, birkaç, birkaçı, birtakım, birçok, birçoğu, hiçbir, hiçbiri, herhangi belirsizlik sıfat ve zamirleri de gelenekleşmiş olarak bitişik yazılır.
- Ev kelimesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır: aşevi, bakımevi, basımevi, doğumevi,
-Hane, name, zade kelimeleriyle oluşturulan birleşik kelimeler bitişik yazılır: çayhane, dershane, kahvehane, yazıhane; beyanname,
- Eczahane, hastahane, pastahane, postahane sözleri kullanımdaki yaygınlık dolayısıyla eczane, hastane, pastane, postane biçiminde yazılmaktadır.
Kanunda bitişik geçen veya bitişik olarak tescil ettirilmiş olan kuruluş adları bitişik yazılır: İçişleri, Dışişleri, Genelkurmay, Yükseköğretim.
Ayrı Yazılan Birleşik Kelimeler
Yol ve ulaşımla ilgili birleşik kelimeler: Arnavut kaldırımı; çevre yolu, deniz yolu, hava yolu, kara yolu, keçi yolu; köprü yol.
- Durum, olgu ve olay bildiren sözlerden biriyle kurulan birleşik kelimeler: açık oturum, açık öğretim, ana dili, ay tutulması, baş ağrısı, baş belası, baş dönmesi, çıkış yolu, çözüm yolu, dil birliği, din birliği,
-Bilim ve bilgi sözleriyle kurulan birleşik kelimeler: anlam bilimi, dil bilimi, edebiyat bilimi, gök bilimi, halk bilimi,
-Yuvar ve küre sözleriyle kurulan birleşik kelimeler: göz yuvarı, hava yuvarı, ısı yuvarı, ışık yuvarı, renk yuvarı,
-Yiyecek, içecek adlarından biriyle kurulan birleşik kelimeler: bohça böreği, su böreği, talaş böreği; badem yağı, çiçek yağı, kuyruk yağı; arpa suyu,
-Gök cisimleri: Çoban Yıldızı, Kervan Yıldızı, Kutup Yıldızı, kuyruklu yıldız; gök taşı, hava taşı, meteor taşı.
-Benzetme yoluyla insanın bir niteliğini anlatmak üzere bitki, hayvan ve nesne adlarıyla kurulan birleşik kelimeler: çetin ceviz, çöpsüz üzüm; eski kurt, sarı çıyan, sağmal inek;
-Zamanla ilgili birleşik kelimeler: gece yansı, gün ortası,
-Kişi adlarından oluşmuş mahalle, bulvar, cadde, sokak, ilçe, köy vb. yer ve kuruluş adlarında sondaki unvanlar hariç, şahıs adları ayrı yazılır: Yunus Emre Mahallesi, Gazi Mustafa Kemal Bulvarı, Ziya Gökalp Bulvarı, Nene Hatun Caddesi, Fevzi Çakmak Sokağı, Cemal Nadir Sokağı
Deyimlerin Yazılışı
Deyimler ayrı yazılır: akıntıya kürek çekmek, çam devirmek, çanak tutmak, gönlünden geçirmek, göz atmak, kulak asmak, kulak vermek, çantada keklik, devede kulak, yağlı kuyruk, yüz görümlüğü.
İkilemelerin Yazılışı
İkilemeler ayrı yazılır: adım adım, ağır ağır, akın akın, allak bullak, aval aval (bakmak), cır cır (ötmek), çeşit çeşit, derin derin, gide gide, güzel güzel, karış karış, bata çıka, çoluk çocuk, düşe kalka, eciş bücüş, eğri büğrü, enine boyuna,
-m ile yapılmış ikilemeler de ayrı yazılır: at mat, çocuk mocuk, dolap molap,
"İsim durum ekleri ve iyelik ekiyle yapılan ikilemeler de ayrı yazılır: baş başa, diz dize, el ele, göz göze, iç içe, omuz omuza, yan yana; baştan başa, daldan dala,

BAZI KELİME VE EKLERİN YAZILIŞI Bağlaç Olan da, de'nin Yazılışı
Bağlaç olan "da, de" ayrı yazılır. Kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak ünlü uyumlarına uyar: Kızı da geldi gelini de. Durumu oğluna da bildirdi. Sen de mi kardeşim?
-Ayrı yazılan "da, de" hiçbir zaman ta, te biçiminde yazılmaz.
-Ya sözüyle birlikte kullanılan da mutlaka ayrı yazılır: ya da.
-"Da, de" bağlacını kendisinden önceki kelimeden kesme ile ayırmak yanlıştır: Ayşe de geldi (Ayşe'de geldi değil).

Bağlaç Olan ki'nin Yazılışı
Cümleleri, kelime gruplarını ve cümlecikleri birbirine bağlayan ve onlar arasında anlam ilgisi kuran "ki" bağlacı ayrı yazılır: demek ki, kaldı ki, bilmem ki.
Ki bağlacı, birkaç örnekte kalıplaşmış olduğu için bitişik yazılır: belki, çünkü, hâlbuki, mademki, meğerki, oysaki, sanki. Bu örneklerden çünkü sözünde ek aynı zamanda küçük ünlü uyumuna uymuştur.
Şüphe ve pekiştirme göreviyle kullanılan ki sözü de ayrı yazılır: Babam geldi mi ki? Başbakan konuşacak mı ki?
'Ki' bağlacı aşağıdaki örneklerde görüldüğü gibi bazı kelimelerle birlikte hazır söz kalıpları olarak kullanılır: Ne yazık ki, tabii ki, muhakkak ki, elbette ki,

Soru Eki mı, mi, mu, mir nün Yazılışı
Bu ek gelenekleşmiş olarak ayrı yazılır ve kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak ünlü uyumlarına uyar:
Kaldı mı? Sen de mi geldin? Olur mu?
Soru ekinden sonra gelen ekler, bu eke bitişik olarak yazılır: Verecek misin? Okuyor muyuz?
108

İle'nin Ek Olarak Yazılışı
İle ayrı olarak yazıîabildiği gibi kelimelere eklenerek de yazılabilir. Kelimelere eklenerek yazıldığında ünlü uyumlarına uyar.
İle, ünsüzle biten kelimelere ek olarak getirildiğinde i ünlüsü düşer ve bitişik yazılır: bulut-la (bulut ile), çiçek-le (çiçek ile), kuş-la (kuş ile).
İle, ünlüyle biten kelimelere ek olarak getirildiğinde başındaki i ünlüsü düşer ve araya y ünsüzü girer. Ek, ünlü uyumlarına uyar: arkadaşı-y-la (arkadaşı ile), anası-y-la, (anası ile), çevre-y-le (çevre ile),
Pekiştirmeli Sıfatların Yazılışı
Pekiştirmeli sıfatlar bitişik yazılır: apaçık, apak, büsbütün, çepeçevre, çırçıplak, çırılçıplak, dümdüz, düpedüz, gömgök,

Noktalama İşaretleri Nokta (.)
-Cümlenin sonuna konur: Türk Dil Kurumu, 1932 yılında kurulmuştur.
-Bazı kısaltmaların sonuna konur: Alb. (albay), Dr. (doktor), Yrd. Doç. (yardımcı doçent), Prof. (profesör), Cad. (cadde),
-Arka arkaya sıralandıkları için virgülle veya çizgiyle ayrılan rakamlardan yalnızca sonuncu rakamdan sonra nokta konur: 3, 4 ve 7. maddeler; XII - XIV. yüzyıllar arasında.
-Bir yazının maddelerini gösteren rakam veya harflerden sonra konur:
I. 1. A. a.
-Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur: 29.5.1453, 29X1923.
-Tarihlerde ay adları yazıyla da yazılabilir. Bu durumda ay adlarından önce ve sonra nokta kullanılmaz: 29 Mayıs 1453, 29 Ekim 1923.
-Saat ve dakika gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur: Tren 09.15'te kalktı.
109
-Bibliyografik künyelerin sonuna konur: Agâh Sırrı Levend, Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evreleri, TDK Yayınlan, Ankara, 1960.
-Beş ve beşten çok rakamlı sayılar sondan sayılmak üzere üçlü gruplara ayrılarak yazılır ve araya nokta konur: 326.197, 49.750.812,
-Matematikte çarpma işareti yerine kullanılır: 4.5=20

Virgül (,)
-Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime gruplarının arasına konur: Sessiz dereler, solgun ağaçlar, sarı güller
Zindana atılan mahkûmlar gibi titreşerek, haykırarak geri geri kaçmaya uğraşıyorduk.
-Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur: Bir varmış, bir yokmuş.
-Cümlede özel olarak vurgulanması gereken öğelerden sonra konur:
-Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan öğeleri belirtmek için konur: Saniye Hanımefendi, merdivenlerde oğlunun ayak seslerini duyar duymaz, hasretlisini karşılamaya atılan bir genç kadın gibi, koltuğundan fırlamış ve ona kapıyı kendi eliyle açmaya gelmişti.
-Cümle içinde ara sözleri ve ara cümleleri ayırmak için konur:
Şimdi, efendiler, müsaade buyurursanız, size bir sual sorayım. (Mustafa Kemal Atatürk)
-Anlama güç kazandırmak için tekrarlanan kelimeler araşma konur:
Akşam, yine akşam, yine akşam,
-Konuşma çizgisinden önce konur:
Bahçe kapısını açtı. Sermet Bey'e,
- Bu anahtar köşkü de açar, dedi. (Ömer Seyfettin)
-Kendisinden sonraki cümleye bağlı olarak ret, kabul ve teşvik bildiren hayır, yok, evet, peki, öyle, haydi gibi kelimelerden sonra konur: Peki, gideriz. Olur, ben de size katılırım. Haydi, geç kalıyoruz.
-Bir kelimenin kendisinden sonra gelen kelime veya kelime gruplarıyla yapı ve anlam bakımından bağlantısı olmadığını göstermek ve anlam karışüdığmı önlemek için kullanılır: Bu, tek gözlü, genç fakat ihtiyar görünen bir adamcağızdır.
»Hitap için kullanılan kelimelerden sonra konur: Efendiler, bilirsiniz ki hayat demek, mücadele, müsademe demektir.
-Sayıların yazılışında, kesirleri ayırmak için konur: 38,6 (otuz sekiz tam, onda altı),
- Metin içinde ve, veya, yahut bağlaçlarından önce de sonra da virgül konmaz: Nihat sabaha kadar uyuyamadı ve şafak sökerken Faik'e bol teşekkürlerle dolu bir kâğıt bırakarak iki gün evvelki cephe dönüşü kıyafeti ile sokağa fırladı. (Peyami Safa)
- Metin içinde tekrarlı bağlaçlardan önce ve sonra virgül konmaz:
Ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli.
Siz ister inanın ister inanmayın, bir gün bile durmam.
Öyle zekiler vardır, konuştular mı ağızlarından bal akıyor sanırsın.
-Şart ekinden sonra virgül konmaz: Tenha köşelerde ağız ağıza konuşurken yanlarına biri gelecek olursa hemen susuyorlardı.
-Metin içinde zarf-fıil ekleriyle oluşturulmuş kelimelerden sonra virgül konmaz: Meydanlığa varmadan bir iki defa İsmail kendisini gördü mü diye kahveye baktı. (Necati Cumalı)

Noktalı Virgül (;)
-Cümle içinde virgüllerle ayrılmış tür veya takımları birbirinden ayırmak için konur: Erkek çocuklara Doğan, Tuğrul, Aslan, Orhan; kız çocuklara ise İnci, Çiçek, Gönül, Yonca adları verilir.
-Öğeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur: Sevinçten, heyecandan içim içime sığmıyor; bağırmak, kahkahalar atmak, ağlamak istiyorum.

İki Nokta (:)
-Kendisinden sonra örnek verilecek cümlenin sonuna konur: Yeni harfler alındıktan sonra eski yazı ile bir tek kelime bile yazmayan iki kişi görmüşümdür: Atatürk ve İnönü! (Falîh Rıfkı Atay)
-Kendisinden sonra açıklama yapılacak cümlenin sonuna konur:
Bu kararın istinat ettiği en kuvvetli muhakeme ve mantık şu idi: Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır.
-Edebî eserlerdeki karşılıklı konuşmalarda, konuşan kişinin adından sonra konur:
Bilge Kağan: Türklerim, işitin! Üstten gök çökmedikçe, alttan yer delinmedikçe, ülkenizi, törenizi kim bozabilir sizin?

Üç Nokta (...)
-Tamamlanmamış cümlelerin sonuna konur:
Ne çare ki çirkinliği hemencecik ve herkes tarafından görülüveriyordu da, bu yanı... (Tarık Buğra)
Alıntılarda; başta, ortada ve sonda alınmayan kelime ve bölümlerin yerine konur: ... derken şehrin Öte başından boğuk boğuk sesler gelmeye başladı... (Tank Buğra)
-Sözün bir yerde kesilerek geri kalan bölümün okuyucunun hayal dünyasına bırakıldığını göstermek veya ifadeye güç katmak için konur:
Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz! (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-Ünlem ve seslenmelerde anlatımı pekiştirmek için konur:
Gölgeler yaklaştılar. Bir adım kalınca onu kıyafetinden tanıdılar:
—Koca Ali... Koca Ali, be!.. (Ömer Seyfettin) -Karşılıklı konuşmalarda, yeterli olmayan, eksik bırakılan
cevaplarda kullanılır:
—Kimsin?
—Ali...
—Hangi Ali?
— Üç nokta yerine iki veya daha çok nokta kullanılmaz.

Soru İşareti (?)
-Soru bildiren cümle veya sözlerin sonuna konur: Ne zaman tükenecek bu yollar, arabacı?
-Bilinmeyen, kesin olmayan veya şüpheyle karşılanan yer, tarih vb. durumlar için kullanılır: Yunus Emre (12407-1320), (Doğum yeri: ?).
-Soru ifadesi taşıyan sıralı ve bağlı cümlelerde soru işareti en sona konur: Çok yakından mı bu sesler, çok uzaklardan mı?
Ünlem İşareti (!)
-Sevinç, kıvanç, acı, korku, şaşma gibi duygulan anlatan cümlelerin sonuna konur: Ne mutlu Türk'üm diyene! (Mustafa Kemal Atatürk)
-Seslenme, hitap ve uyan sözlerinden sonra konur: Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri! (Mustafa Kemal Atatürk)
- Ünlem işareti, seslenme ve hitap sözlerinden hemen sonra konulabileceği gibi cümlenin sonuna da konabilir: Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz!
-Alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırılmak istenen sözden hemen sonra yay ayraç içinde ünlem işareti kullanılır: İsteseymiş bir günde bitirirmiş (!) ama ne yazık ki vakti yokmuş (!).
- Ünlemden sonra üç nokta yerine iki nokta konulması yeterlidir.
Gök ekini biçer gibi!.. Başaklar daha dolmadan. (Tank Buğra)
Kısa Çizgi ( -)
-Satıra sığmayan kelimeler bölünürken satır sonuna konur.
-Ara sözleri ve ara cümleleri ayırmak için kullanılır: Küçük bir sürü -dört inekle birkaç koyun- köye giren geniş yolun ağzında durmuştu. (Ömer Seyfettin)
-Dil bilgisinde kökleri ve ekleri ayırmak için konur: al-ış, dur-ak, gör-gü-süz-lük.
-Eklerin başına konur: -ak, -den, -iş, -lık.
-Heceleri göstermek için kullanılır: a-raş-tır~ma, bi-le-zik, du-ruş-ma, ku-yum-cu-luk, prog-ram, ya-zar-lık.

-Kelimeler arasında "-den...-a, ve, ile, ila, arasında" anlamlarını vermek için kullanılır: Türkçe-Fransızca Sözlük, Türk-Alman ilişkileri,
09.30-10.30, Beşiktaş-Fenerbahçe karşılaşması,
Uzun Çizgi (—)
Yazıda satır başına alman konuşmaları göstermek için kullanılır. Buna konuşma çizgisi de denir.
Eğik Çizgi (/)
-Yan yana yazılması gereken durumlarda mısralarm arasına konur;
Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak / O benim milletimin yıldızıdır parlayacak / O benimdir o benim milletimindir ancak. (Mehmet Akif Ersoy)
-Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayılan birbirinden ayırmak için konur: 18/11/1969,
-Dil bilgisinde eklerin farklı biçimlerini göstermek için kullanılır: -İrk Alık, -madan /-meden.
Ters Eğik Çizgi (\)
Bilgisayar yazılımlarında art arda gelen dizinleri birbirinden ayırt etmek için kullanılır: C:\Dos>MD \Oyun
Tırnak İşareti ( " ")
-Başka bir kimseden veya yazıdan olduğu gibi aktarılan sözler tırnak içine alınır: Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin ön cephesinde Atatürk'ün "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir." vecizesi yer almaktadır.
-Uzun alıntılarda her paragraf ayrı ayrı tırnak içine alınır.
-Özel olarak belirtilmek istenen sözler tırnak içine alınır: Yeni bir "barış taarruzu" başladı.
-Cümle içerisinde kitapların ve yazıların adları ve başlıkları tırnak içine alınır: Yahya Kemal'in bazı şiirleri "Kendi Gök Kubbemiz" adı altında çıktı.

-Cümle içerisinde özel olarak belirtilmek istenen sözler, kitapların ve yazıların adları ve başlıkları tırnak içine alınmaksızın koyu yazılarak veya eğik yazıyla (italik) dizilerek de gösterilebilir:

Tek Tırnak İşareti (' ')
Tırnak içinde verilen ve yeniden tırnağa alınması gereken bir sözü belirtmek için kullanılır:
Edebiyat öğretmeni "Şiirler içinde 'Han Duvarları' gibisi var mı?" dedi ve Faruk Nafız'in bu güzel şiirini okumaya başladı.

Yay Ayraç (())
-Cümlenin yapısıyla doğrudan doğruya ilgili olmayan açıklamalar için kullanılır: Anadolu kentlerini, köylerini (Köy sözünü de çekinerek yazıyorum.) gezsek bile görmek için değil, kendimizi göstermek için geziyoruz.
-Yay ayraç içinde bulunan özel isimler ve yargı bildiren anlatımlar büyük harfle başlar ve sonuna uygun noktalama işareti getirilir.
- Hakkında açıklama yapılan söze ait ek, ayraç kapandıktan sonra yazılır: Yunus Emre (1240?- 1320)'nin...
-Tiyatro eserlerinde ve senaryolarda konuşanın hareketlerini, durumunu açıklamak ve göstermek için kullanılır:
İhtiyar - (Yavaş yavaş Kaymakama yaklaşır.) Ne oluyor beyefendi? Allah rızası için bana da anlatın... (Reşat Nuri Güntekin)
-Alıntıların aktarıldığı eseri veya yazan göstermek için kullanılır:
Cihanın tarihi, vatanı uğrunda senin kadar uğraşan, kanını döken bir millet daha gösteremez. Senin kadar kimse kendi vatanına sahip olmaya hak kazanmamıştır. Bu vatan ya senindir, ya kimsenin. (Ahmet Hikmet Müftüoğlu)
-Alıntılarda, başta, ortada ve sonda alınmayan kelime ve bölümlerin yerine konulan üç nokta, yay ayraç içine alınabilir.
-Bir söze alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırmak için kullanılan ünlem işareti yay ayraç içine alınır.
-Bir bilginin şüpheyle karşılandığını veya kesin olmadığını göstermek için kullanılan soru işareti yay ayraç içine alınır.

-Bir yazının maddelerini gösteren sayı ve harflerden sonra kapama ayracı konur: 1) , a) , 2) , b)

Kesme İşareti (')
-Aşağıda sıralanan özel adlara getirilen iyelik, durum ve bildirme ekleri kesme işaretiyle ayrılır:
-Kişi adları, soyadları ve takma adlar: Atatürk'üm, Sultan Ana'nm, Kâzım Karabekir'i, Yunus Emre'yi, Ziya Gökalp'tan,
- Sonunda p, ç, t, k ünsüzlerinden biri bulunan Ahmet, Çelik, Çiçek, Halit, Mehmet, Mesut, Murat, Özbek gibi özel adlara ünlüyle başlayan ek getirildiğinde kesme işaretine rağmen Ahmedi, Çeliği, Çiçeği, Halidi, Mehmedi, Mesudu, Muradı, Özbeği, biçiminde son ses yumuşatılarak söylenir.
- Özel adlar için yay ayraç içinde bir açıklama yapıldığında kesme işareti yay ayraçtan sonra konur: Yunus Emre (1240?-1320)'nin,
- Özel adlar yerine kullanılan "o" zamiri cümle içinde büyük harfle yazılmaz ve kendisinden sonra gelen ekler kesme işaretiyle ayrılmaz.
-Millet, boy, oymak adları: Türk'üm, İngiliz'den, Rus'muş, Oğuz'un,
-Devlet adları: Türkiye Cumhuriyeti'ni, Amerika Birleşik Devletleri'ne, Azerbaycan Cumhuriyeti'nden.
-Din ve mitoloji ile ilgili özel adlar: Allah'ın, Cebrail'den, Zeus'u.
-Kıta, deniz, nehir, göl, dağ,; ülke, bölge, il, ilçe, köy, semt, bulvar, cadde, sokak vb. coğrafyayla ilgili yer adları: Asya'nın, Marmara Denizi'nden, İç Anadolu'da, Doğu Anadolu'ya, Ankara'ymış, Taksim Meydam'ndan, Reşat Nuri Sokağı'na.
-Gök bilimiyle ilgili adlar: Jüpiter'den, Venüs'ü, Samanyolu'nda.
-Saray, köşk, han, kale, köprü, anıt vb. adları: Dolmabahçe Sarayı 'nm, Ankara Kalesi'nden, Galata Köprüsü'nün, Bilge Kağan Abidesi'nde, Çanakkale Şehitleri Anıtı*na.
-Kitap, dergi, gazete ve sanat eseri (tablo, heykel, müzik vb.) adları: Nutuk'ta, Safahat'tan, Sinekli Bakkaî'ı, Hürriyet'te, Resmî Gazete'de,
»Kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge ve genelge adlan: Millî Eğitim Temel Kanunu'na, Medeni Kanun'un, Telif Hakkı Yayın ve Satış Yönetmeliği'nin.
- Belli bir kanun, tüzük, yönetmelik kastedildiğinde büyük harfle yazılan kanun, tüzük, yönetmelik sözlerinin ek alması durumunda kesme işareti kullanılır:
Bu Kanun'un 17. maddesinin c bendi... Yukarıda adı geçen Yönetmeîik'in 2'nci maddesine göre... vb.
- Kurum, kuruluş, kurul ve iş yeri adlarına gelen ekler kesmeyle ayrılmaz.
-Özel adlara getirilen yapım ekleri, çokluk eki ve bunlardan sonra gelen diğer ekler kesmeyle ayrılmaz: Türklük, Türkleşmek, Türkçü, Müslümanlık, Hristiyanlık, Avrupalı, Konyalı, Bursalı, Ahmetler, Hollandalıdan, Hristiyanhktan,
-Kişi adlarından sonra gelen saygı sözlerine getirilen ekleri ayırmak için konur: Nihat Bey'e, Ayşe Hanım'dan.
- Unvanlardan sonra gelen ekler kesmeyle ayrılmaz: Cumhurbaşkanınca, Başbakanca, Türk Dil Kurumu Başkanına göre vb.
-Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmak için konur: TBMM'nin, BM'de,
-Sayılara getirilen ekleri ayırmak için konur: 1985'te, 8!inci madde, 2'nci kat; 7,65'lik, 9,65'îik. 19Î9 senesi Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım.
-Bir ek veya harften sonra gelen ekleri ayırmak için konur: a'dan z'ye kadar, b'nin m'ye dönüşmesi,
-Akım, çağ ve dönem adlarından sonra gelen ekler kesmeyle ayrılmaz: Eski Çağın, Yükselme Döneminin, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatına.

CÜMLE BİLGİSİ (SÖZ DİZİMİ)
Cümle
Düşünce, duygu, durum veya bir olayı yargı bildirerek anlatan kelime veya kelime grubu dizisine cümle denir.

Cümlenin Öğeleri
Cümlede kelimeler ve kelime grupları yargı bildirirken çeşitli görevler yüklenir. Bunlar cümlenin öğelerini oluşturur.
Cümlenin Öğeleri; cümlede bir yargı bildiren, ondan etilenen veya etkileyen veya yargının geçtiği zamanını veya yerini gösteren unsurlardır. Bunlar: Yüklem, özne, nesne, yer tamlayıcısı (dolaylı tümleç), zarf, bağlaç, edat olarak adlandırılırlar.
Yüklem
Cümlede yargı bildiren çekimli unsura yüklem denir. Yüklem çekimli bir fiil veya ek fiille çekimlenmiş bir isim olabilir.
İş, hareket, oluş, durum yüklem tarafından karşılanır. Cümlenin ana unsurunu yüklem oluşturur. Diğerleri ise yüklemin anlamım zaman, yer vb. yönden destekleyen veya tamamlayan unsurlardır.
Nesne
Cümlede yüklemin bildirdiği, öznenin yaptığı işten etkilenen unsurdur. Geçişli fiiller, nesneye yönelerek onu etkiler. Geçişsiz fiillerde ise hareket öznenin üstündedir. Böyle fiiller nesne almaz. Nesne, sadece yüklemi geçişli olan cümlelerde olur.
Burada son fırtına son dalı kırıyordu, (geçişli fıil-nesne: son dalı)

Zarf
Yön, zaman, tarz, sebep, miktar, vasıta ve şart bildirerek yüklemi tamamlayan unsura zarf denir.
2. Cümle çeşitlen
Cümleler anlam ve yapılarına, yüklemin türü ve yerine göre şu şekilde sınıflandırılır:
Yüklemin türüne göre cümleler
Yüklemin türüne göre iki çeşit cümle vardır: Fiil cümlesi ve İsim cümlesi

Fiil cümlesi
Yüklemi çekimli bir fiil veya fiil grubu olan cümlelerdir. Her türlü hareket, iş, oluş, fiil cümleleri iîe karşılanır. Bu sebeple fiil cümleleri, isim cümlelerine göre daha fazladır.
Geçişli fiil cümlelerinde cümle unsurlarının hepsi bulunabilir.
Sadrazam / o zaman / kethüdasını / Muhsin Çelebi'nin Üsküdar'daki evine gönderdi, (gönder -: geçişli fiil)
Geçişsiz fiil cümlelerinde nesne bulunmaz. Doktorun içine / birdenbire / bir hüzün / çöktü.

İsim cümlesi
Yüklemi ek fiille çekimlenmiş bir isim veya isim grubu olan cümlelere denir.
İsim ve isim grupları, "i-" ek fiili ile görülen geçmiş zaman, öğrenilen geçmiş zaman, geniş zaman ve şart kipinde çekime girerek yüklem görevi yaparlar. Geniş zaman çekiminin 3. şahıslarında kullanılan -dır/-dir eki, "durur" fiilinden ekleşmiştir. İsim cümlelerinde, kip eki taşımayan yüklemler de geniş zaman ifade ederler. En çok kullanılan isim cümlesi; "var", "yok" isimlerinin yüklem olduğu cümlelerdir.
Sekiz saattir trendeyim, /tren, boş ve neşesiz. Körfezde bizim Haliç suyunun koyu durgunluğu var.
İsim cümleleri, genellikle iki unsurdan, özne ve yüklemden meydana gelir.
Yüklemin yerine göre (dizilişlerine göre) cümleler
Yüklemin cümle içindeki yerine göre kurallı/düz cümle ve devrik cümle olmak üzere iki çeşit cümle vardır

Kurallı cümle (düz cümle)
Yüklemi sonda bulunan cümle, kurallı cümledir. Türkçede cümlenin ana unsuru yüklem, genellikle cümlenin sonunda bulunur, alır. Yardımcı unsurdan ana unsura doğru diziliş, Türk cümle yapısının temel özelliğidir. Yüklemi tamamlayan unsurlar, yüklemin önünde sıralanır. Yükleme en yakın unsur genellikle belirtilmek istenen unsuru ifade eder.
Cins cins hurma ağaçlan yol boyu sıralanmıştı.

Devrik Cümle
Devrik cümle, yüklemi sonda bulunmayan cümledir. Bu tür cümleler, daha çok şiir dilinde görülür. Çünkü şiirde, kelimelerin ses yapısı, her zaman ön plandadır. Atasözlerinde, günlük konuşmalarda, günlük konuşmaların aksettirildîği veya konuşma, sohbet üslûbunun hâkim olduğu eserlerde devrik cümle kul-lanılmıştır.
Çok insan anlayamaz eski musikîmizden Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden.
Anlamlarına göre cümleler
Anlamına göre üç çeşit cümle vardır: Olumlu, olumsuz ve soru cümlesi
Olumlu Cümle
Yargının gerçekleştiğini anlatan cümle, olumlu cümledir. Bu cümlenin yüklemi yapma, yapılma veya olma bildirir. Kütüphanenin, yolunu tuttu.

Olumsuz cümle
Yargının gerçekleşmediğini anlatan cümledir. Bu cümlenin yüklemi yapmama, yapılmama, olmama bildirir.
"-ma, -rae" olumsuzluk eki, "değil" edatı ve "yok" ismi, cümleyi olumsuz yapan unsurlardır. "Değil" edatı, hem isim, hem de fiil cümlesini olumsuz yapar.
Salih'i artık çarşıda bilen yoktu.

Soru cümlesi
Soru yoluyla bilgi almayı amaçlayan cümledir. Soru cümlesi, olumlu veya olumsuz olabilir. Soru sıfatları, soru zamirleri, soru zarflan, soru edatları ve soru eki -mı / -mi, bir cümleye soru anlamı kazandıran unsurlardır.
Niçin Bursa yi bu kadar seviyoruz?
Cümle Çözümlemeleri
Okunan bir kitap özellikle zorsa insanın aklını tarla gibi sürer.
Özne zarf tümleci nesne zarf
tümleci yüklem
Tembel bir insan, yediği gıdaları hazmedemediği için çirkinleşir.
özne zarf tümleci
yüklem
Ali, dün sabah pek çok kitap aldı.
özne zarf tümleci nesne Yüklem
Ali kapıyı açtı. Bu cümle etken bir cümledir. Kapı açıldı biçimine getirdiğimizde cümîe edilgen olur. Burada üç değişiklik olmuştur. Ali öznesi cümleden çıkmıştır. Fiile -il edilgen eki getirilmiştir. Kapıyı nesnesinden -yi eki kaldırılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder