Kohlberg’e Göre Ahlak Gelişimi - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Haziran 29, 2018

Kohlberg’e Göre Ahlak Gelişimi

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 

Kohlberg’e Göre Ahlak Gelişimi

Kohlberg’in ahlak gelişimi kuramı nasıldır? KPSS çocuk gelişimi konusu, Kohlberg’e göre ahlak gelişimi, dönemleri hakkında bilgi.


KOHLBERG’E GÖRE AHLAK GELİŞİMİ
Kohlberg de Piaget gibi ahlak gelişiminin dönemler içinde ortaya çıktığını ve bilişsel gelişime paralel olduğunu ifade etmektedir. Piaget’in ahlak gelişimini iki dönemde incelemesine karşın; Kohlberg ahlak gelişimini üç büyük düzey içinde ele almaktadır. Düzeyler içinde yer alan ve hiyerarşik bir sıra izleyen dönemlerin her birinde yeni bir zihinsel örgütlenme, buna bağlı olarak da dünyaya farklı bir bakış açısı ortaya çıkmaktadır. Dönemler içindeki ilerleme takvim yaşı ile birlikte bilişsel gelişim düzeyindeki ilerlemeye bağlı olmaktadır. Ancak, Kohlberg takvim yaşını tek kriter olarak almamakta yaşı çok ilerleyen bireylerin de alt düzeyde ahlaki davranışlar gösterebileceğini de kabul etmektedir.

Kohlberg’e Göre Ahlak Gelişimi
Kohlberg’e Göre Ahlak Gelişimi

Kohlberg’e Göre Ahlak Gelişimi Dönemleri
Kohlberg ahlak gelişiminin gelenek öncesi, geleneksel ve gelenek sonrası olmak üzere üç düzey içinde gerçekleştiğini öne sürmektedir. Her düzeyde kendi içinde iki ayrı aşamadan geçilmektedir. Ahlak gelişiminin aşamaları hiyerarşik bir düzen içinde oluşmaktadır. Aşamaların her biri kendisinden önce ve sonra gelenlerden izler taşımaktadır. Aşamalardan herhangi birisini atlayarak daha üstteki basamaklara ulaşmak söz konusu değildir.

Gelenek Öncesi Düzey

Gelenek öncesi düzeyde temel olan, bireyin kendi gereksinmelerini doyurma yönünde davranmasıdır zira bu dönemdeki birey benmerkezlidir. Bu dönemdekiler kendi çıkarlarını ön plana alırlar ve “Kuvvetli olan kazanır, düşüncesine sahiptirler. Yani bu dönemde bireysel ihtiyaçlar ön planda olduğu için gelenekler pek de fazla dikkate alınmaz. Bu nedenle de bu döneme gelenek öncesi dönem denilmektedir. Bu dönemdekiler ceza olmayacaklarına inanırlarsa, konulmuş kural ve yasaları çiğnemekte sakınca görmezler. Yine bu dönemde işlenen suçun büyüklüğüne yönelik algı da, verilen zararın fiziksel sonuçları ile doğru orantılıdır. Gelenek öncesi düzeydeki bir kişi için kazancı fazla olan bir dükkandan, parası ödenmeden bir paket çikolata gizlice alınabilir; ancak bedeli fazla olan bir mal alınacak olursa o zaman suç işlenmiş olur.

• İtaat ve Ceza Eğilimi

Bu alt evrede birey daha çok kendisi ile ilgilidir. Yani kendi ihtiyaçlarını ön planda tutmaktadır. Otoriteye uyma temel güdüdür. Fakat otorite göz önünde değilse kurallar çiğnenebilir. Ancak ihlal edilen kuraldan dolayı ceza alınacağı da bilinir. Örneğin; trafik polisleri yokken kırmızı ışıkta geçmek ancak trafik polislerini görünce kırmızı ışıkta durmak itaat ve ceza döneminin özelliğidir.

• Saf Çıkarcı Eğilim (Araçsal İlişkiler)

Birey “Sen bana yardım et ben de sana…” düşüncesi ile başkalarıyla ilgilenir. Temel güdü kişisel gereksinimlerin doyurulmasıdır. Bu gereksinimler doyurulurken gerektiğinde bazı tavizler verilerek bazı kazanımlar sağlanabilir. Daha önce kendisine borç verdiği için birine borç vermek saf çıkarcı eğilime örnek olabilir.

Geleneksel Düzey

Geleneksel düzeye gelindiğinde, gelenek öncesi düzeydeki benmerkezci düşünme yerini empatik düşünmeye bırakır. Yani birey başka kişilerin duygularını, düşüncelerini dikkate alarak, onların gözünden dünyaya bakmaya çalışır. Bu dönemdeki kişiler karar vermeleri gerektiğinde içinde bulundukları grubun kurallarına uygun davranmaktadırlar. Bu dönemdeki bireylerde gruptan ayrı olunsa bile gruptan bağımsız davranma ve karar verme pek gözlenmez. “İyi çocuk olma”da grubun hoşuna gitme isteği ön plandadır. Toplumca kabul gören davranış biçimlerini gösterme eğilimi yaygındır. Toplumsal düzeni koruma gereğine olan inanç, davranışlara rehberlik eder.

• İyi Çocuk Eğilimi (Kişiler Arası Uyum)

Grup normlarına ve beklentilerine uygun davranma eğilimi baskındır. Temel güdü grup tarafından kabul edilme, grubun iyi çocuğu olmadır. Kaynanası “Hamarat gelinim” desin diye evini durmadan temizleyen bir gelin bu dönemdeki birine örnek olabilir.

• Kanun ve Düzen Eğilimi

Temel güdü toplumsal düzeni korumaktır. Onurunu korumak ve sorumluluk almak bu evrede daha fazla önem taşır. Aşırı kuralcı ve her şeyi kanun ve yönetmeliklere uygun olarak yapmaya çalışan ve kendisi de kurallara harfiyen uyan bir okul müdürü bu evrede olabilir.

Gelenek Sonrası Düzey

Bu düzeye geçildiğinde ahlaki sorunlara yönelik değerlendirmeler yapılırken “göreceli” olmak önem kazanır. Her durum, tüm koşullar dikkatle gözden geçirilerek değerlendirilir ve sonuca böylece varılır. Karar verilirken toplumsal anlaşma ya da evrensel ahlak ilkeleri bireye rehberlik yapar. Bu dönemde insan hakları gözetilerek konulmuş kural ve yasalara uygun davranma ön plandadır. Tüm insanların eşitliği, özgürlük gibi soyut kavramlar önem kazanır ve bireyin değerler sisteminde önemli bir yer tutar. Zaten bu dönemdeki birey zihinsel açıdan soyut düşünebilecek düzeye de varmıştır. Kohlberg’e göre varılabilecek en üst düzey ahlaki dönemde birey, yazılı kural ve yasalardan tamamen bağımsız, kendi özerk ahlak ilkelerine uygun olarak davranır. Ancak kişinin benimsediği ahlak ilkeleri; insana saygı, tüm insanların eşitliği gibi soyut, evrensel üst düzey değerlerdir. Bireyin geliştirdiği değerler sistemi, çoğu kez demokratik toplumlarca konan, yasa ve kurallarla uyum gösterir ve birey yasalara uygun davranır. Bununla birlikte birey kendi vicdanına uygun davranmak eğiliminde olduğundan gerektiğinde kendi ilkelerine aykırı durumlar söz konusu olduğunda yasalara uymayan davranışlar göstermekten de kaçınmaz.

• Sosyal Anlaşmalara (Kontratlara) ve Yasalara Uyma Eğilimi

Bu evrede birey yasaların toplum yararına olarak, çoğunluk tarafından konulması gerektiğine inanır. Kuralların toplum tarafından yine toplum yararı göz önüne alınarak değiştirilebileceğine de inanma söz konusudur. Birey toplum çıkarları öyle gerektirdiğinde, yasaların değişmesi için uğraş verir. Daha yeni ve daha iyi yasalar yaparak üyelerinin haklarını savunan samimi bir sendikacı bu evredeki bir birey olabilir.

• Evrensel Ahlak İlkelerine Uyma Eğilimi

Birey bu evrede tüm insanların cinsiyeti, ırkı ve dini ne olursa olsun eşit olduğu ilkesinden yola çıkarak, kendi ahlak ilkelerini, başkalarından bağımsız olarak belirler, insan haklarına tam bir inanç ve uyum gösterir. Kohlberg’e göre peygamberler bu evredeki bireylerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder