Nevruz’un Tarihçesi – Hakkında Bilgi - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Mayıs 01, 2018

Nevruz’un Tarihçesi – Hakkında Bilgi

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 

Nevruz’un Tarihçesi – Hakkında Bilgi

Nevruz nedir, neden kutlanır? Nevruz geleneğinin tarihçesi, özellikleri ve anlamı nedir? Nevruz hakkında bilgi.


İLKBAHARIN İLK GÜNÜ : NEVRUZ
İnsanoğlu, hep bayram özleminde; bayramlar buluyor, avunuyor, teselli bulmaya uğraşıyor. Ülkemizde Şeker bayramı denen bayramda inanç sahibi, bir aylık irâde sınamasını başardığından, başardığını sandığından bu başarıyı kutluyor; bayram ediyor.

Nevruz’un Tarihçesi – Hakkında Bilgi
Nevruz’un Tarihçesi – Hakkında Bilgi

«Yaradanın buyruğuna uyuyor; nefsini, varlığını, ferdiyetini kurban ettiğine inanarak, yahut bunları hiç de düşünmeden kurban bayramını kutluyor; insan kurban etmekten hayvan kurban etmeye bir aşamayı hatırlıyor, yahut bunu hatırına bile getirmiyor; fakat gene de bayram ediyor.

insanlık için insan toplumu içinde özgürlüğünü kazanan toplum, İstiklâl savaşını kutluyor; şehirler, kurtuluşlarını kutluyorlar. Ferd de doğumunu, evlenmesini soyunu sürdürecek, kendini hayırla andıracak çocuğunun doğumunu kutluyor; dostlarıyla bir araya geliyor, bayram ediyor.

Bayramlar, bayramlar. Hepsinin de hem mânevi yönden, hem maddî yönden değeri var. Ancak kimisi sembolik bu bayramların; kimisi toplumsal, kimisi de ferdi.

İŞTE NEVRUZ
İhsanın, yalnız ve tek .başına yaşayışından toplum hâline gelişine dek, karşısında, bir zaman yenilmez sandığı; sonraları yenmeye savaştığı bir kuvvet var; bu kuvvet, ona hem dost hem düşman. Bu kuvvetin adına tabiat demiş insan. Güneş kavuruyor, öldürüyor insanı; ama yaşayış da ondan, onunla. Ondan gölgeye kaçmak mümkün; fakat kış. Kışın karı, donu, kışın üşütmesi, öldürüşü. Ama toprak da tıpkı insan gibi su istiyor, kar istiyor. Yağmuru, kar suyunu emecek ve hayat bu yaşlıkla boy atacak, yücelecek. Ama artık İnsanoğlu, medeniyetin en yüce mertebesine bile ağsa gene insan toplumunda muhtaçlar var ki ne kışın kayağını düşünecek imkân ve vakitleri var onların, ne zevkini sürecek görüşleri. Şitâiyye yazan şâirler, kar yağışını, sıcacık odalarının penceresinden seyredenlerdir. İnsanoğluna ilkbahar, yazın, sıcağın, sevginin; yaşayışın ve yaşatışın müjdecisi ve insan, ilk çağlardan başlamış bahan kutlamaya, onu tabiî bir bayram saymaya; ilkbaharın ilk gününe ‘bir ad takmış: NEVRUZ (Yeni gün).

Nevrûz, tabiatın, ölümden sonra yaşayışa kavuşması Nevrûz, ölümden sonra diriliş; uykudan sonra uyanış. Bu bayram, medarlar arası insanlarının en doğal bayramı.

Eski İran, bu bayramı, tabiata büyük önem veren Zerdüşt diniyle dinsel bir şekle bürümüş: Dünya o gün yaratılmış; yaratılış bayramı bu bayram. Ne gelenekler yaratmış insanoğlunun muhayyilesi.

7 «S»Lİ SOFRA
Nev-rüz, güneşin Koçburçu’na girdiği an başlar; geceyse giriş, ertesi gün Nev-rûz’dür. Ondan bir hafta önce, yılın son hafta-sıdır. Son haftanın son çarşambası, bir seyir – seyran günüdür; o günün bir kutsuzluğu varsa bu kutsuzluk böyle geçer – gider. Güneşin Koçburçu’na girmesine «Tahvil» denir. Bu andan önce bir Nev-rûz sofrası hazırlanır. Sofrada, Farsça deyimle «s» harfiyle başlayan yedi şey vardır: Sebze (yeşillik), sümbül, sirke, sumak; senced (iğde); sîr (sarımsak) ve senemnû denen helva. Bu sofraya sîm, yâni gümüş bir yüzük, gümüş çerçeveli bir ayna ve bir de Kur’an konur. Tahvilden bir müddet önce bu sofranın çevresine oturulur, daha önce «Selâm» sözüyle başlayan yedi âyet de bir kâğıda yazılmış ve bu kâğıt süt kabına atılmıştır. Türkçesi, «Ey geceyle gündüğü tedbîr eden, ey kalbleri ve gözleri halden hâle getiren, ey Ay’ı, yılı ve hâlleri değiştiren, sen bizim hâlimizi en güzel hâle çevir» duası, arapça olarak yılın günleri sayısınca okunur ve tahvil ânında süt içilir; herkes birbirini kutlar; yeni yıla girilmiştir. Bu yılbaşı, İran Selçuklularından Melikşah (485 H. 1092) zamanında, Hz. Peygamber’in hicreti başlangıç sayılmak suretiyle kabul edilmiştir ki Nevrûz’u yılbaşı kabul eden bu takvimi tertipleyenler arasında, büyük şâir olduğu kadar büyük bir rıyâzıyeca olan Hayyâm da vardır ve böylece millî yılbaşı, Islâmî bir hüviyete 4e ¡bürünmüş, tarîkat erbâbmm çoğu da Nev-rûz’u yılbaşı saymışlar, hattâ Bektaşî ve Alevîler, o günün, Hz. Ali’nin doğum günü olduğuna inanmışlardır.

ŞİİR DÜNYASINDA
Eski takvimleri karıştıranlar görürler; bu günü takvimciler, «Nevrûz-ı Sultan, Siyâhatı dervîşün» ve «Evveli bahâr, tesâvil leyl ü nehâr» diye ‘kaydederler; yâni artık dervişler, yoksullar, yola düşebilirler; dağlar bağ olmuştur; çayırlık yatâğ olmuştur; baharın ilkidir bu ay başlayan mevsim; geceyle gündüz onikişer saat olmuştur medarlar arasında. Bülbül, güle mi âşıktır da çiler, dem çeker, feryât eder; onu bilmeyiz ama şâir, bülbülü güle âşık edivermiştir; güle de bir naz, bir edâ bağışlamıştır; sevişmedir bu ki sonu gelmez; vuslatı yoktur; hicranı bitmez. Asfaltlar müstesnâ, kırlarda yağmurdan sonra yer tüter, toprak, burcu – burcu kokar; kayaların nabızlarında bile hayat atar. Şitâiyye yazan şâirleri Tanrı bağışlasın; fakat hemen her şâir, Nevrûziye yazmıştır. İnanç, görüş, anlayış, anlatış değişebilir; fakat baharı sevmeyen şâir, değil şair insan düşünebilir mi?

KARDEŞLİK GETİRSİN
Nevrûz, Osmanoğulları sarayında da kutlanırdı; bu güne büyük bir önem verilirdi. Çeşitli baharlarla yapılan ve süslü billûr ve kapaklı kaplar içine konup pembe gaz boyamasına sarılan, «Nevrûziye» denen şekerli mürebbâlar, saray tarafından, hatırı sayılanlara, Nevrûz’dan önce yollanırdı. Müneccimbaşı tarafın, dan tahvil ânını bildiren, yılın tâlini belirten,, güzel yazıyla ve altınla yazılmış bir kâğıt da «Nevrûziye» ye eklenirdi.

Gelenekler, tarih sahifelerine gömülür; fakat hayat sürer -gider ve İnsanoğlu baharı sever de sever. Dileriz bu bahar, bütün İnsanlığa barışı, kardeşlik duygusunu, sevgiyi, birliği getirsin. Mevlânâ’nın dediği gibi yaşayış ağacı gençleştikçe gençleşsin, yeşerdikçe yeşersin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder