Civanın Çevreye ve Sağlığa Zararları - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Mayıs 20, 2018

Civanın Çevreye ve Sağlığa Zararları

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 

Civanın Çevreye ve Sağlığa Zararları 

Civa sağlığa ve çevreye ne gibi zararlar verir? Civa zehirlenmesi nedir? Civanın çevreye ve insanlara etkileri hakkında bilgi.


Civanın Çevreye ve Sağlığa Zararları
Sıvı cıva doğrudan doğruya kirlenmeye yol açmaz, ancak düşük ısıda açığa çıkmaya başlayan buharı çok zehirleyicidir. Özellikle madenlerdeki ve cıva fabrikalarındaki işçiler zehirlenme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu arada, özellikle cıva tuzlarının suda çözülmesi yoluyla da doğada serbest cıva miktarı artmaktadır. 

Civanın Çevreye ve Sağlığa Zararları
Civanın Çevreye ve Sağlığa Zararları 

Cıva içeren kayalarda havanın kimyasal ayrıştırmasıyla oluşan doğal cıva artışlarına ek olarak çevreye, örneğin giderek artan oranda cıva içeren artıklar da katılmaktadır. Bu kirlenmenin en büyük bölümü, kimyasal madde fabrikalarının suya bıraktıkları artıklardan doğmaktadır. Suda çözülen cıva tuzlarının bir bölümü, mikroorganizmalar aracılığıyla, hayvansal yağlarda çözülebilen ve bu nedenle de hayvanların vücutları tarafından emilen metil cıvaya dönüştürülmektedir. Bu çok tehlikeli maddelerse, besin zinciri ve özellikle balık yenmesi yoluyla ileride doğuracağı bütün sorunlarla birlikte, insan vücuduna geçebilir.

Tıp araştırmaları, örneğin başlıca meslek hastalığı olarak ortaya çıkan süreğen cıva zehirlenmesinin (madencilerde görülen cıva zehirlenmesi) bazı durumlarda, içme suyunda bulunan aşırı oranda cıvadan da oluşabileceğini göstermiştir. Süreğen cıva zehirlenmesi, sinir sistemine zarar verir (titreme, sinirlilik, hayal görme, felç ve hatta ölüm).

1950lerde ve 1960larda Japonya’da Minamata’da bir kimyasal madde fabrikasının artıklarının neden olduğu çevre kirlenmesinin çok sayıda ölüme yol açması, bu konudaki en çarpıcı örnektir. Minamata’da yaşayanların temel gıdası cıva artıklarıyla kirlenmiş körfezde yakalanan balıklardı; bu nedenle çoğu ciddi olarak hastalandığı gibi bazıları da öldü ve sakat çocuklar dünyaya geldi. O günden bu yana, süreğen cıva zehirlenmesi genellikle “Minamata hastalığı” olarak adlandırılmaktadır. Bu olaylarla uyarılmış bulunan Dünya Sağlık Örgütü insan gıdasında kabul edilebilir en yüksek cıva miktarını milyonda 0.5 olarak saptamıştır. Kimya kuruluşlarının artıklarını azaltmak için cıva metalini yeniden kullanma yöntemleri aranmaktadır. 1969’da ABD’de bu yolla yeniden kullanılan cıvanın oranı daha o zamanlar % 14’e varmıştı, o günden bu yana bu oran daha da artmıştır.

Biyologlar kabul edilebilir en yüksek artık miktarını saptayabilmek için sürekli ve geniş kapsamlı bir çalışma içindedir. Bu nedenle, cıva kirlenmesinin doğal olarak ya da insan eliyle ortaya çıktığı çevreler üzerinde çalışma yapılmaktadır. Farklı kirlenme dereceleri, bitki örtüsü ve hayvanların yaşamı için tehlikeli cıva miktarlarının ne olduğunu saptamaya olanak tanıdığı gibi çevrede cıva zehirlenmesinin ne yolla yayıldığını izlemede de yardımcı olmaktadır. Bu gibi araştırmalar sırasında, belirli mikroorganizmaların vücuttaki yağlarla depolanabilen zehirli metil cıvayı çözülmeyen ve bu nedenle zararsız olan cıva sülfüre dönüştürdükleri anlaşılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder