Aya İrini Kilisesi Tarihçesi ve Özellikleri - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Nisan 29, 2018

Aya İrini Kilisesi Tarihçesi ve Özellikleri

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 

Aya İrini Kilisesi Tarihçesi ve Özellikleri 

Aya İrini kilisesi nerededir? Aya İrini Kilisesi’nin tarihçesi, mimari özellikleri nelerdir? Aya İrini Kilisesi hakkında bilgi


Aya İrini Kilisesi
Aya irini Kilisesi, Topkapı Sarayı‘nın birinci avlusundadır. Kilise eski Byzantion’un en eski kiliselerinden biridir. Bu kilise Palaia Ekklesia (Eski Kilise) olarak adlandırılmıştı. Aya İrini Kilisesi Büyük Konstantinos tarafından yeniden yaptırılmıştır.

Aya İrini Kilisesi Tarihçesi ve Özellikleri
Aya İrini Kilisesi Tarihçesi ve Özellikleri 

Kilisenin adı “Kutsal Barış” anlamına gelmektedir. Kilisenin adı ile ilgili anlatılan bir efsaneye göre Büyük Konstantinos döneminde yaşamış Azize İrene (Gerçek adı Penelope) Hıristiyanlığı Pagan halka yaymaya çalışmış, putperest halk da ona çeşitli işkencelerde bulunmuş. İlk önce yılanlar dolu bir kuyuya atmışlar ancak azize ölmemiş. Taşlanmasına, atlara bağlanıp sürüklenmesine karşın ölmemiş. Bu mucizelerin sonunda halk Hıristiyan olmuş. Büyük Konstantinos da bu efsanelerden dolayı yaptırdığı kilisenin adını İrini koymuştur.

Aya İrini Kilisesi, Ayasofya’nın yapımından önce patrikhane olarak da kullanılmıştır.

Nika Ayaklanmasında yıkılan kilise IuStinianos tarafından tamir edildi ve 537’de tekrar kullanılmaya başlandı.

Aya İrini Kilisesi doğu-batı doğrultusunda uzanan nefli kubbeli bir bazilikadır. Bu yapı bazilika plandan “kapalı Yunan haçı” planına geçişin ilk evresini oluşturması açısından önemlidir. Naos karşdıklı sıralanmış dörder sütun ile üç nefe ayrılmıştır- Sütunların başlıklarında İmparator İuitinianos ve İmparatoriçe Theodora’nın monogramları vardır. Kuzey, güney neflerin ve narteksin üzerinde galeri kısmı bulunur. Osmanlı döneminde galerilerin batı ucuna merdiven eklenmiş buralara çıkış sağlanmıştır. Batısında beş bölümden oluşan narteks ve atrium yer alır. İstanbul’da atriumu günümüze ulaşan Bizans kiliselerinden biridir. Yapı çeşitli dönemlerdeki afetlerden dolayı zarar görmüş ve tamire uğramıştır. 564’teki yangında atrium ve narteksi bu yangından etkilenmiştir. Kubbesi 740’taki büyük depremden yıkıldı. V. KonStantinos kubbeyi onartmıştır.

Kilisenin apsis yarım kubbesi ve bema kemerinin (bema; Bizans kiliselerinde altarın bulunduğu halkın giremediği kutsal bölüm) tüm yüzeyi mozaiklerle süslenmişti. Ancak İkonalaSt dönemde (Bizans İmparatorluğunda 726-842 yılları İkonalaSt dönem olarak adlandırılır bu dönemde tüm tasvirler yasaklanmıştır. Kiliselerden Hz. İsa, Hz. Meryem ve azizlerin resimleri kaldırılmıştır.) bunlar sökülmüştür. 8. yüzyılda apsis yarım kubbesinde (Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği) Golgota Tepesi üzerinde yükselen Latin haçı tasvir edilmiştir. Bu haçın kolları gözyaşı damlaları ile sonlanır. Bema kemerini Mezmur’dan alınma bir yazıt dolaşmaktadır. Kilisenin apsisinde altı sıradan oluşan synthronon (synthronon; kilisede, apsisin içinde yer alan, dini görevlilerin tören esnasında topluca oturmalarına yarayan, yarım yuvarlak kademeli bölüm) vardır.

Yapı Osmanlı döneminde camiye çevrilmemiş, silah deposu olarak kullanılmıştır. Sultan Abdülmecit (1839-1861) zamanında Tophane Müşiri olan Fethi Ahmet Paşa burada ilk müzeyi açmıştır. Buradaki arkeolojik eserler daha sonra Çinili Köşke taşınmıştır. Burası da askeri müze olarak işlev görmüştür. Askeri müzenin Harbiye’ye taşınmasına kadar bu amaçla kullanılmıştır.

Cumhuriyet döneminde, 1939 yılında Ayasofya Müzesine bağlanmıştır. Günümüzde konser ve sergilerin yapıldığı özel bir mekândır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder