Kar teorisi nedir ? - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Şubat 04, 2018

Kar teorisi nedir ?

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 

Kar teorisi nedir ?

Kar teorisi nedir ?
Schumpeter tarafından geliştirilen teoridir.Bu teoriye göre girişimciler yenilik yaparak kar elde ederler,ancak taklitçiler kısa zamanda taklit ederler ve kar ortadan kalkar.

MARKSİST EMEK−DEĞER, ARTI−DEĞER VE KÂR TEORİSİ

Kar teorisi nedir ?
Kar teorisi nedir ?

Marksizmin kapitalizmin işleyiş düzenini tahlili ve buna dayanarak bu düzeni yergisi emek−değer, artı−değer ve kar teorisiyle ifade edilir. Marx’ın, bugüne dek, standart iktisat teorisine bağlı iktisatçılar tarafından en çok eleştirilen teorisinin, “emek−değer teorisi” olduğuna şüphe yoktur. Böhm−Bawerk, Pareto, Marshall,  J. Robinson gibi Marksist olmayan ünlü iktisatçılar, bu arada sayılabilir1. Bazılarına göre, Marksizmin iktisadî tahlile yaptığı en büyük katkı sayılabilen büyüme ve devresel dalgalanma teorileri, hiçbir şekilde, emek−değer teorisine dayanmaz. Bazılarına göre ise büyüme teorisi, doğrudan emek−değer teorisine dayanır. Bazı yorumculara göre de, bir düşünürün Marksist olup olmaması, emek−değer teorisini kabul edip etmemesine bağlı değildir.2 Kabul etmek gerekir ki, Marksist emek−değer teorisi, daha önceki sömürme teorilerinden farklıdır: Sömürmenin, “hırsızlık” olmayıp, kapitalizmde rekabetin niteliğinden doğduğunu göstermesi, sosyalist iktisadî analizde önemli bir adımdır. Ayrıca, standart iktisat teorisinde gizli kalan sistemin işleyişinin anlamı, mahiyeti, Marksist teoride, açık biçimde ortaya çıkar.

I − EMEK−DEĞER TEORİSİ

A) TEORİNİN AÇIKLANMASI

İnsanın, geçim vasıtalarını üretme faaliyetiyle ilgili en basit kavram, emek’tir. Marx, aşağıda görüleceği gibi emeğin, “evrensel−tabiî” niteliklerini “tarihsel−toplumsal” niteliklerinden ayırır.

Emeğin en evrensel niteliği, bir veya diğer yoldan tabiat ürünlerini elde etmeye yönelmesi, bütün toplumsal yapılardan bağımsız olarak, insan varlığının tabiî şartı olmasıdır. Bu anlamda emek, beşerî arzuları tatmin edecek kullanma−değeri olan metaları yaratır. Kullanma−değeri, herhangi bir metanın somut niteliklerinden ayrılmaz. Fakat, bu değer, metanın faydalı nitelikleri kazanması için harcanan emek miktarından bağımsızdır; sadece, faydalı emek içerir. Kapitalist ekonomide, iktisadî faaliyete konu olan metaların, maddî (fiziksel) niteliklerindeki farklardan doğan kullanma−değeri farkları vardır. Kullanma−değerleriyle metalar, tüketimle amaçlarını gerçekleştirir. Bunun yaratıcısı olarak emek, tek üretici değildir; tabiî kaynaklar olmadan uygulanamaz.

En basit uygulanışında, emeğin, diğer iki yönü ayırt edilebilir: a)Belirli kullanma−değerlerini yaratan emek; b)Toplumun ihtiyacı olan bütün                 kullanma−değerlerini yaratan bireysel emeklerin toplamı olarak emek. İkinci yönüyle, emek, toplumsal önem taşır. İnsan, toplum için üretince, arzuların toplumsal etkenlerle belirlendiği göz önünde tutulmalıdır; kullanma−değerleri, toplum örgütünün bir kısmı haline gelir. Bu, bireysel emek genelleşmiş, toplumsal emeğin bir parçası olmuş demektir; bütün bireylerin emeğinin, bütün kullanma−değerlerinin üretimi arasında dağılımı için, bir toplumsal örgüt kurulmuş demektir.

Belirli, tekil kullanma−değerleri konu ise, üretimlerinin nasıl bir toplumsal örgüte dayandığı önemli değildir; çünkü, metaların maddî nitelikleri bundan etkilenmez. Örneğin, buğdayın tadından, bir Rus serfinin mi, İngiliz kapitalistinin mi, yoksa bir Fransız köylüsünün mü yetiştirmiş olduğunu anlamamız söz konusu değildir.

Fakat, toplumsal üretim, her bireyin emeğinin, toplumun toplam emeğinin bir kısmı haline dönüştürülmesini gerektirir. Bu dönüşüm şekli, üretimdeki toplumsal ilişkilere bağlıdır. Bazı toplumsal ilişkilerde, her bireyin emeği, toplum düzeni dolayısıyla hemen toplumsal emeğin bir kısmı haline gelir. Kendi tüketimi için üretim yapan ataerkil köylü ailesi, buna örnektir. Diğer toplum yapılarında, oysa, bireysel ve toplumsal emek arasında dolaysız, yakın bir ilişki yoktur; bunun, özel bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekir. Örneğin, feodal toplumda, üretim araçları ve bir ölçüde insanın kendisi, özel mülkiyet konusudur. Bu toplumun ayırıcı niteliği, toplumsal üretimin temelindeki kişisel bağlılıktır. Her serf, efendisi hesabına, belirli miktar emek harcaması gerektiğini bilir; bu zorunluluk, bireysel emeği, toplumsal emeğin bir öğesi haline getirir.

Kapitalist topluma gelince: Üretim araçlarında özel mülkiyet, özel girişim, özel mübadele, gelirin özel olarak dağılımıyla nitelenen bu toplumda, bireysel emeğin genelleştirilmesi, metaların sadece kullanma−değeri değil, aynı zamanda, mübadele−değeri taşıyıcısı haline getirilmesi yoluyla olur. Kapitalist üretimde, her metanın, böylece, iki niteliği vardır: Maddî nitelikleri dolayısıyla, kullanma−değeri; toplumsal emeğin bir bölümünün buna harcanmış olması dolayısıyla, mübadele−değeri. Bir metanın mübadele−değeri olmaksızın, kullanma−değeri olabilir; emek harcamaksızın elde edilebilen serbest tabiat ürünleri, buna örnektir. Fakat, mübadele−değeri, kullanma−değerinin bulunduğunu varsayar; kullanma−değeri yoksa, o mal değer taşımaz. Örneğin, toplumun ketene olan isteği doygunluğa ulaşmışsa, üretimin fazlası yararsızdır, kullanma−değeri yoktur; dolayısıyla, değeri de yoktur. Kapitalist sistemde, bir metaya kullanma−değeri veren nitelikler, “mübadele−değerinin maddî taşıyıcıları”dır. Bir metanın mübadele−değeri, soyut insan emeğinin bir kısmından başka bir şey değildir; ölçüsü de, değer yaratan “öz”, (yani, emek)den içerdiği miktardır. Bu miktar, o metanın üretiminde harcanan emek−zamanıyla ölçülebilir. Emek−zaman, belirli bir işçinin belirli bir metaya harcadığı zaman, demek değildir. Öyle olsaydı, bir işçi ne kadar tembelse veya beceriksizse, metanın o kadar değerli olması gerekirdi. Mübadele−değerinin ölçüsü, “toplumsal bakımdan gerekli emek−zaman”dır.

“Toplumsal bakımdan gerekli emek−zaman, herhangi bir kullanma−değerini, toplumsal üretimin normal şartları, ortalama beceri ve iş yoğunluğuyla üretmek için gerekli olan emek−zamandır.” (Kitap I, s. 45).

Değeri belirleyen toplumsal bakımdan gerekli emek−zaman, bugünkü üretim sürecinde harcanan emek−zaman da demek değildir. Örneğin, pamuk ipliğinin değerinin belirlenmesine, değişik yerde ve zamanlarda, önce pamuğun ve pamuk iğinin üretimine, sonra, bu hammadde ve teçhizatla pamuk ipliğinin üretimine giren emek−zaman da dâhildir. Bunların tümüne, aynı sürecin değişik aşamaları diye bakılabilir. İplikteki tüm emek, geçmişteki emektir; ipliğin üretimine giren öğelerin değişik yerde ve zamanda harcanan emek ürünü olmaları hiç önemli değildir. Hammadde ve teçhizatın içerdiği emeğe, bu nedenle, iplik eğirme süreci başlamazdan önce harcanan emek diye bakabiliriz. Diğer bir deyişle, değerin belirleyicisi olan emek−zaman, bir metanın üretimine giren dolaysız ve hammadde ile teçhizatta içerilmiş dolaylı emek harcamalarını birlikte kapsar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder