Kimyanın Sembolik Dili - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Mart 16, 2017

Kimyanın Sembolik Dili

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 
Kimyanın Sembolik Dili
KİMYANIN SEMBOLİK DİLİ 
Maddelerin anlaşılabilmesi için onları sınıflandırarak incelemek en kolay yöntemlerden biridir. Fiziksel yöntemlerle (süzme, eleme, damıtma, …) daha basit maddelere ayrıştırılmayan maddelere "saf (arı) madde" denir. Saf maddeler ise "element" ve "bileşik" olmak üzere ikiye ayrılır.

Fiziksel yöntemlerle daha basit maddelere ayrıştırılabilen ve bir çok maddenin biraraya gelmesi ile oluşan maddelere ise "karışım" denir. 

Elementlerin Özellikleri
Tek tür atomlardan oluşan saf maddelerdir.
Fiziksel ve kimyasal yöntemlerle daha basit maddelere ayrıştırılamazlar.

Bileşiklerin Özellikleri
Farklı tür atomlardan oluşan saf maddelerdir.
Kimyasal yöntemlerle daha basit maddelere ayrıştırılabilirler.

Karışımların Özellikleri
Farklı tür atom ya da moleküllerden oluşan saf olmayan maddelerdir.
Fiziksel yöntemlerle daha basit maddelere ayrıştırılabilirler.
Elementler belirli oranlarda birleşerek bileşikleri oluştururlar. Elementlerin bileşik oluşturmaları "kimyasal tepkime" dediğimiz olaylar sonucu gerçekleşir. Bu olayların gösterimini kolaylaştırmak için elementleri ve bileşikleri sembollerle ya da formüllerle gösterme ihtiyacı hissedilmiştir. Karışımlarda bileşenlerin bir araya elme oranı değişebileceğinden formüllerle gösterilemezler.

Element – Sembol
Bilinen en eski kimyasal simge kümesi Çin'den ve eski Mısır'dan kaynaklanmaktadır.
Daha sonraki simgelemeler bunlardan etkilenmiştir.
Simya el yazmalarında element ve bileşiklerin bugünküne göre oldukça değişik biçimlerde simgelendiği görülür. Simya simgelerinin çoğunun kökenleri belli değildir. Altın ve suyunki gibi kimi simgeler eski Mısır kaynağından gelmiş olabilir.

Oysa kurşun ve demir gibi yaygın metaller için simgeler, Yunanca adlarının ilk arflerinden gelmektedir. Çeşitli metaller zamanla hayvanlar, göksel cisimler ve tanrılarla gizemli bir biçimde ilintilenmiştir.

Altın, Civa ve Kurşun simgelerinin tarihsel gelişimi
Altın, civa ve kurşun simgelerinin tarihsel gelişimi

İsa'dan önce ancak onbir element biliniyordu. Bunlardan yedi temel metal
– haftanın yedi günü – yedi tanrı – yedi gezegen düşüncesi 7'nin kutsallığı düşünülerek genişletilip buna gökkuşağındaki yedi renk, müzikteki yedi nota, insan kafasındaki yedi delik vb … eklenmiştir. 

Yunan – Roma çağında gezegenler – tanrılar – metaller arasındaki simgesel bağlılaşım.
Yunan – Roma çağında gezegenler – tanrılar – metaller arasındaki simgesel bağlılaşım.

Geç dönem batı simyasında kimyasal maddeler verimli bir hayal gücü yoluyla belirli hayvanlarla ve bitkilerle ilintilenmiştir. Örneğin renkleri ve uçuculuğu göstermek için kuşlar, pek çok simyacı tarafından simge olarak kullanılmıştır. Bu simgelemede maddelerin özellikleri ile hayvanların davranışları arasında kuvvetli benzeşimler bulunmaktadır. Örneğin aslan terimi, genelde "güçlü bir ateşin saldırısına direnebilen" değişmez bir katı maddeyi göstermede kullanılmıştır.

Elementler için kullanılan bu simgelemeler bileşikler için de geçerliydi. Hatta kimyasal dönüşümlerde de simgelemeler kullanılmıştır. Örneğin "ısı" bir üçgenle (Δ) simgelenmektedir. Günümüzde de hala bu simge kullanılmaktadır. Geçmişte kullanılan bir takım elementin simgeleri. görüntüde birtakım bileşik ve Geçmişte kullanılan simgeleri görüntülenmektedir.

Azotun üç çeşit Oksiti ve sembolleri

Adet ve Hassenfratz tarafından önerilen bazı kimyasal simgeler (1787) Lavoisier çağı öncesi, belirli sayıda genel bilinen simge ve formüllerden oluşan bir dil kullanılıyor ve bunlar gereksinime göre birleştiriliyordu. Bunlarla dile getirilemeyen kavramlar ise sözcüklerle betimlenmek zorunda kalınıyordu. O zamanlar yaklaşık 30.000'den fazla işaret kullanılıyordu. Eğer yeni kimya bu yolda gitseydi, bilinen madde ve bileşik sayısı kadar çok simge kullanmak durumunda kalınacaktı. Lavoisier, temel görevin kimyanın anlaşılır bir dile, yeni bir adlandırmaya kavuşturulması olduğunu görerek, her bir kimyasal maddenin oluştuğu elemente göre adlandırılması gerektiğini öne sürdü. Böylece ilk kez kimyasal elementler ve kimyasal bileşiklerin ayrımı yapılmış oldu.

Günümüzde de, 200 yıl kadar önce ortaya sunulan bu görüş herkesçe kabul görmüştür ve IUPAC (Uluslararası Temel ve Uygulamalı Kimya Birliği) Adlandırma Komisyonları'nın çalışmalarında da benimsenerek uygulanmaktadır. Kimya kuramlarındaki bu gelişmeler John Dalton'un yaşadığı döneme de denk gelmiştir. Dalton, atomları kürenin iki boyutlu karşılığı olan dairelerle göstermiştir. alton'un element ve Element Simgeleri 1808 yılındaki standartlaştırılmasına dek Dalton tarafından kullanılan simgeler.

Berzelius, kütlesel hesaplama ilişkilerini sunmada Dalton'un simgelerinin uygun olmadığı sonucuna varmıştır. Bu nedenle 1813 yılında yeni bir simge kümesi önermiştir. Bu simgelerin bazıları bugün bile kullanılmaktadır. Berzelius'un simgelemesinde harf ya da işareti çevreleyen daireler kaldırılmış ve aynı simgeye sahip farklı atomlar ortaya çıkmayacak şekilde tüm atomlar, onların Latince adlarının ilk ya da ilkiyle birlikte uygun bir ikinci harf alınarak simgelenmiştir. Örneğin Oxygenium: O, Ferrum: Fe, Aurum: Au vb. gibi. Bezelius "bölünebilen ve bölünemeyen eementleri" (!) vermek üzere ikili bir simgeleme kullanmıştır. Örneğin hidrojen, bir kez (H), bir kez de iki katı olarak (H) (H2 anlamına) olarak veriliyordu.

Bu anlamda amonyağı, ilkin (N2H6) diye yazdı ama bunun okunmasının güç olacağını kestirerek (NH3) diye yazdı. Böylece "bölünebilir elementler" durumunda harflerin üzerine bir çizgi ekliyordu. Bu durumlarda "elementleri" başlangıç harfleri ile değil de, noktalar yardımıyla gösteriyordu. Örneğin (H2O) için (H) yazıyordu. Ancak Berzelius kimyasal elementleri, onların adlarının başlangıç harfleri ile gösteren ilk kimyacı değildir. Onun kimyaya önemli katkısı, bu yöntemi sistematik olarak bilinen tüm elementlere ve onların bileşiklerine uygulaması olmuştur.

NOT: Lavoisier ve Dalton'un çalışmalarını geliştiren Berzelius'un hazırladığı elementler çizelgesi daha sonra Gerhardt (1816 – 1856) ve Dumas'ın çalışmalarıyla modern biçimini almıştır. 1860'lı yıllarda yayınlanan kimya yayınlarında, eski Berzelius işaretlemesinden modern işaretlemeye geçiş görülmektedir.

Günümüzde Element Sembolleri
Aşağıdaki tabloda ilk 20 element ve yaygın olarak kullanılan bazı elementlerin günümüzdeki adları ve sembolleri verilmiştir. Tablodaki ilk 20 Element ve sembolleri

Bileşik – Formül
Bileşikler, elementlerin kimyasal tepkime ile oluşturdukları saf maddelerdir.
Bileşiklerin gösterimi için formüller kullanılır. Formüller, o bileşikteki elementlerin sembollerini ve sayıca oranlarını (ya da bileşikteki atom sayılarını) belirtir. Örneğin, su bileşiğinin formülü H2O'dur. Bu formül, su bileşiğinin hidrojen (H) ve oksijen (O) elemetlerinden oluştuğunu ifade eder. Formüldeki element sembolünün altındaki sayı, bileşikteki o element atomundan kaç tane bulunduğunu belirtir. (Sayı yoksa bir tane atom olarak düşünmek gerekir.) O hâlde su bileşiği, iki hidrojen atomu, bir oksijen atomundan oluşmuştur. Bileşiklerin adlandırılması da içerdikleri elementlerin adlarına göre belirlenir. Ancak bazı bileşiklerin özel adları da vardır.

Bileşiklerin Adlandırılması
1. İyonik Bileşikler
İyonik bileşikler, katyonlar ve anyonlardan oluşur. Toplam yük sıfır olmalıdır. Katyonun ve anyonun kaç tane olduğu toplam yükün sıfır olması dikkate alınarak elirlenir. Yani bileşikteki katyon ve anyon sayısı toplam yükü sıfırlayacak kadardır.

Yaygın olarak kullanılan katyon ve anyonlar aşağıda verilmiştir.


Çok atomlu katyon ya da anyonlar da vardır. Bunlara "kök" ya da "grup" da denir. Formüllerle gösterilirler.

İyonik bileşiklerde;
1. Katyon adı + Anyon adı
2. Katyon adı + Kök adı
3. Kök adı + Anyon adı
4. Kök adı + Kök adı şeklinde adlandırma yapılır.

2. Kovalent Bileşikler
Kovalent bileşikler katyon ve anyonlar üzerinden adlandırılmaz.
Kovalent bileşiklerde; Yaygın kullanılan bazı bileşiklerin sistematik ve özel adları aşağıda verilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder