AZERBAYCAN HOLAVAR VE SAYACI NAĞMELERİNİN TÜR ÖZELLİKLERİ - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Temmuz 01, 2015

AZERBAYCAN HOLAVAR VE SAYACI NAĞMELERİNİN TÜR ÖZELLİKLERİ

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 
AZERBAYCAN HOLAVAR VE SAYACI NAĞMELERİNİN TÜR ÖZELLİKLERİ 
Eski dönemlerde ortaya çıktığı düşünülen holavar ve sayacı nağmeleri, Azerbaycan sözlü halk edebiyatındaki emek mahnılarının içinde sınıflandırılmıştır. Her ne kadar ezgisel yönüyle bayatı ve âşık yaratıcılığındaki türlere nazaran daha basit görülse de, bu türler, insanlığın ilk hayvanları evcilleştirdiği, ilk tarımsal faaliyetler gerçekleştirdiği dönemlere kadar uzanan geçmişi, kısacası ilkel kökleri nedeniyle oldukça önemlidir. Holavar ve sayacı nağmelerinin sürü hayvanları ile tarımda kullanılan hayvanların seslerinin taklidine dayalı ve onlara seslenme amacıyla söylenen ünlem sözcüklerinden doğduğu düşünülmektedir. Zaman içinde bu seslere ritmik sözler eklenmiş ve bunlar, estetik bir özellik kazanarak ezgili biçimde söylenen şiir formlarına dönüşmüştür. Bu çalışmada, holavar ve sayacı nağmelerinin tür özellikleri; yapı, konu, biçim vb. yönlerden ele alınmış “İş türküleri” olarak da adlandırabileceğimiz “emek mahnıları”, Azerbaycan halk yaratıcılığının en eski ve önemli türlerinden biridir. İlkel dönemlerde avcılık, hayvancılık ve tarım gibi ekonomik faaliyetler ile doğa olayları hakkında insanların zihninde oluşan tasavvurların yansımasını bu türde görmek mümkündür. Diğer yandan animist inançların köklerinde bulunan doğadaki varlıklara ruh atfedilmesine, toprakla ve hayvan sürüleriyle insan arasındaki etkileşimin izlerine bu türde rastlamaktayız. “Mahnı”lar, Azerbaycan Türklerince ezgi-dans bütünlüğü içinde türkü formunda bir tür olarak düşünülmüştür. “Holavarlar” ve “sayacı nağmeleri” olarak bilinen türler Azerbaycan sözlü edebiyatında emek mahnıları içinde sınıflandırılmıştır. Bu türlere geçmeden önce bazı araştırmacıların mahnı konusundaki görüşlerine yer verilecektir: Eziz Mirahmedov, mahnının lirik şiirin en eski nüvelerinden biri ve ezgiyle okunmak için yaratılmış şiir olarak düşünmektedir. Eski zamanlarda mahnının halk tarafından çoğu zaman musiki ve raksla kırılmaz şekilde bağlı olduğunu, musiki ve raksın birleşimiyle ya iş zamanı, ya dini ve maişet merasimlerinde ya da el bayramlarında ifa olunduğunu ve halkın mahnı anlayışında merasim ve gayrı- merasim mahnılarından ibaret iki türe rast gelindiğini ifade etmiştir (Mirahmedov, 1998: 122-123). Paşa Efendiyev, çalışmasında, önce mahnılar hakkında genel bilgi vermiş; ardından mahnıların konu ve yapı özelliklerinden bahsetmiş, mahnının önemli özelliklerinden biri olarak musikiye bağlılığını kaydetmiştir (Efendiyev, 1981: 153- 154). Araştırmacı, mahnı konusunda şöyle der: “Mahnı halkın kalbidir, halkın maneviyatı, dâhili âlemi, fikri, hissi, ıstırapları, sevinç ve kederidir. Mahnılara göre halkın hayat tarzını toyunu, yasını, mübarizesini, muayyenleştirmek mümkündür. Mahnılar, ihtimaldir ki, halkın ilk yaratıcılık numuneleridir” (Efendiyev, 1981: 154). Azerbaycan, İran ve Irak’ta yaşayan Türkler arasında “mani” terimine karşılık olarak “bayatı” ya da birkaç ağız farklılığıyla “mahnı”2 adının kullanıldığını görmekteyiz. Ancak bu iki adlandırma arasındaki farklılık sadece sözcük düzeyinde kalmamıştır. Bayatılar, Azerbaycan halk edebiyatı içerisinde hem âşık şiirinde hem de klasik ve çağdaş şiirde yaratıcıları belirli olan bir tür olarak da görülmüş, diğer yandan mahnılar ise dans ve ezgiyle bütünleşmiş yönüyle anonim ürünler olarak ön plana çıkmıştır. Mahnılar daha ziyade Türkiye Türklerinin adlandırmasında kullanılan türküye karşılık gelmektedir, diyebiliriz.

Holavar ve sayacı nağmesi olarak adlandırılan emek nağmeleri, ilkel topluluk dönemlerinden bugüne uzanan eski halk şiiri türleridir. Tarım ve hayvancılığın başlangıç zamanlarında çeşitli biçimlerde bazı hayvanlara seslenme ünlemleri, belirli formlardan geçerek zaman içinde estetik bir hüviyet kazanmıştır. Önceleri serbest nazmın örneklerini teşkil ederken, sonraları Türk halk şiirinin belirli şekillerinin de etkisiyle ölçülü şiirler haline gelmiş, birçoğu bayatı tarzında söylenmeye başlanmıştır. Bazıları ise tekerleme, kavuştaklı türkü, âşık şiiri tarzları vb. biçimlerde varlığını sürdürmüştür. Genellikle 6, 7 ve 8’li hece ölçüsü bu türlerde yaygındır. Konu yönünden ele alındığında, bu türlerde iş sürecinde yapılan faaliyet hakkında bilgi verildiği; emek, iş aletleri, yardımcı güçler, çifte koşulan hayvanlar ve sürü hayvanlarının övüldüğü; toplumsal bilinçte kalan ilkel dönemlerdeki eski inançlara ait unsurların yer aldığı görülmektedir. Ağırlıklı olarak kişileştirme, benzetme, intak gibi söz sanatları kullanılmıştır. İşlevsel açıdan değerlendirildiğinde holavarların çifte koşulan hayvanların kontrolünü sağlamak, onlara komut vermek, işi kolaylaştırmak, çalışırken eğlenmek gibi işlevlerinin olduğu görülmektedir. Diğer yandan sayacı nağmeleri, sürüleri kontrol altında tutmak, şartlı refleks oluşturarak belirli ritmik seslerin yardımıyla sürüyü yönlendirmek, çobanla güttüğü hayvanlar arasında bir çeşit etkileşimi sağlamak vb. işlevlere sahiptir. Bu türlerde icracılar, çift süren, tarlada çalışan çiftçiler ile hayvan güden çobanlar ve saya gezme gibi ritüel oyunlarda rolü olan oyunculardır. İcracıların holavar ve sayacı nağmelerini meslek geleneği içinde edindikleri deneyimlerle öğrendikleri söylenebilir. Özellikle çobanların kendi aralarındaki etkileşimleri, icra geleneğinde önemli rol oynar. Çobanlar, sayacı nağmelerini icra ederken kaval ve ıslık sesleri ile ritmik sesler kullanırlar. Holavar söyleyen çiftçiler de müzik aleti kullanmasalar da ritmik bazı ünlem sözleri ile ıslık sesini icrada eşlik sesleri şeklinde kullanırlar. Bu türlerin kendilerine özgü ezgileri oluşmuştur. Azerbaycan’da varlığını bugün de sürdüren holavar ve sayacı nağmeleri, en eski halk şiiri türleri hakkında bize bilgi veren türlerdir. Ortak Türk kültürü mirası içinde değerlendirilebilecek ve kökeni çok eskilere dayanan bu türler üzerinde daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder