DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ!
AZERBAYCAN HOLAVAR VE SAYACI
NAĞMELERİNİN TÜR ÖZELLİKLERİ
Eski dönemlerde ortaya çıktığı düşünülen holavar ve sayacı nağmeleri,
Azerbaycan sözlü halk edebiyatındaki emek mahnılarının içinde sınıflandırılmıştır.
Her ne kadar ezgisel yönüyle bayatı ve âşık yaratıcılığındaki türlere nazaran daha
basit görülse de, bu türler, insanlığın ilk hayvanları evcilleştirdiği, ilk tarımsal
faaliyetler gerçekleştirdiği dönemlere kadar uzanan geçmişi, kısacası ilkel kökleri
nedeniyle oldukça önemlidir. Holavar ve sayacı nağmelerinin sürü hayvanları ile
tarımda kullanılan hayvanların seslerinin taklidine dayalı ve onlara seslenme amacıyla
söylenen ünlem sözcüklerinden doğduğu düşünülmektedir. Zaman içinde bu seslere
ritmik sözler eklenmiş ve bunlar, estetik bir özellik kazanarak ezgili biçimde söylenen
şiir formlarına dönüşmüştür. Bu çalışmada, holavar ve sayacı nağmelerinin tür
özellikleri; yapı, konu, biçim vb. yönlerden ele alınmış “İş türküleri” olarak da adlandırabileceğimiz “emek mahnıları”, Azerbaycan
halk yaratıcılığının en eski ve önemli türlerinden biridir. İlkel dönemlerde avcılık,
hayvancılık ve tarım gibi ekonomik faaliyetler ile doğa olayları hakkında insanların
zihninde oluşan tasavvurların yansımasını bu türde görmek mümkündür. Diğer
yandan animist inançların köklerinde bulunan doğadaki varlıklara ruh atfedilmesine,
toprakla ve hayvan sürüleriyle insan arasındaki etkileşimin izlerine bu türde
rastlamaktayız.
“Mahnı”lar, Azerbaycan Türklerince ezgi-dans bütünlüğü içinde türkü
formunda bir tür olarak düşünülmüştür. “Holavarlar” ve “sayacı nağmeleri” olarak
bilinen türler Azerbaycan sözlü edebiyatında emek mahnıları içinde
sınıflandırılmıştır. Bu türlere geçmeden önce bazı araştırmacıların mahnı
konusundaki görüşlerine yer verilecektir:
Eziz Mirahmedov, mahnının lirik şiirin en eski nüvelerinden biri ve ezgiyle
okunmak için yaratılmış şiir olarak düşünmektedir. Eski zamanlarda mahnının halk
tarafından çoğu zaman musiki ve raksla kırılmaz şekilde bağlı olduğunu, musiki ve
raksın birleşimiyle ya iş zamanı, ya dini ve maişet merasimlerinde ya da el
bayramlarında ifa olunduğunu ve halkın mahnı anlayışında merasim ve gayrı-
merasim mahnılarından ibaret iki türe rast gelindiğini ifade etmiştir (Mirahmedov,
1998: 122-123).
Paşa Efendiyev, çalışmasında, önce mahnılar hakkında genel bilgi vermiş;
ardından mahnıların konu ve yapı özelliklerinden bahsetmiş, mahnının önemli
özelliklerinden biri olarak musikiye bağlılığını kaydetmiştir (Efendiyev, 1981: 153-
154). Araştırmacı, mahnı konusunda şöyle der: “Mahnı halkın kalbidir, halkın
maneviyatı, dâhili âlemi, fikri, hissi, ıstırapları, sevinç ve kederidir. Mahnılara göre halkın hayat tarzını toyunu, yasını, mübarizesini, muayyenleştirmek mümkündür.
Mahnılar, ihtimaldir ki, halkın ilk yaratıcılık numuneleridir” (Efendiyev, 1981: 154).
Azerbaycan, İran ve Irak’ta yaşayan Türkler arasında “mani” terimine
karşılık olarak “bayatı” ya da birkaç ağız farklılığıyla “mahnı”2
adının kullanıldığını
görmekteyiz. Ancak bu iki adlandırma arasındaki farklılık sadece sözcük düzeyinde
kalmamıştır. Bayatılar, Azerbaycan halk edebiyatı içerisinde hem âşık şiirinde hem
de klasik ve çağdaş şiirde yaratıcıları belirli olan bir tür olarak da görülmüş, diğer
yandan mahnılar ise dans ve ezgiyle bütünleşmiş yönüyle anonim ürünler olarak ön
plana çıkmıştır. Mahnılar daha ziyade Türkiye Türklerinin adlandırmasında
kullanılan türküye karşılık gelmektedir, diyebiliriz.
Holavar ve sayacı nağmesi olarak adlandırılan emek nağmeleri, ilkel topluluk
dönemlerinden bugüne uzanan eski halk şiiri türleridir. Tarım ve hayvancılığın
başlangıç zamanlarında çeşitli biçimlerde bazı hayvanlara seslenme ünlemleri, belirli
formlardan geçerek zaman içinde estetik bir hüviyet kazanmıştır. Önceleri serbest
nazmın örneklerini teşkil ederken, sonraları Türk halk şiirinin belirli şekillerinin de
etkisiyle ölçülü şiirler haline gelmiş, birçoğu bayatı tarzında söylenmeye
başlanmıştır. Bazıları ise tekerleme, kavuştaklı türkü, âşık şiiri tarzları vb.
biçimlerde varlığını sürdürmüştür. Genellikle 6, 7 ve 8’li hece ölçüsü bu türlerde
yaygındır.
Konu yönünden ele alındığında, bu türlerde iş sürecinde yapılan faaliyet
hakkında bilgi verildiği; emek, iş aletleri, yardımcı güçler, çifte koşulan hayvanlar
ve sürü hayvanlarının övüldüğü; toplumsal bilinçte kalan ilkel dönemlerdeki eski
inançlara ait unsurların yer aldığı görülmektedir. Ağırlıklı olarak kişileştirme,
benzetme, intak gibi söz sanatları kullanılmıştır.
İşlevsel açıdan değerlendirildiğinde holavarların çifte koşulan hayvanların
kontrolünü sağlamak, onlara komut vermek, işi kolaylaştırmak, çalışırken eğlenmek
gibi işlevlerinin olduğu görülmektedir. Diğer yandan sayacı nağmeleri, sürüleri
kontrol altında tutmak, şartlı refleks oluşturarak belirli ritmik seslerin yardımıyla
sürüyü yönlendirmek, çobanla güttüğü hayvanlar arasında bir çeşit etkileşimi
sağlamak vb. işlevlere sahiptir.
Bu türlerde icracılar, çift süren, tarlada çalışan çiftçiler ile hayvan güden
çobanlar ve saya gezme gibi ritüel oyunlarda rolü olan oyunculardır. İcracıların
holavar ve sayacı nağmelerini meslek geleneği içinde edindikleri deneyimlerle
öğrendikleri söylenebilir. Özellikle çobanların kendi aralarındaki etkileşimleri, icra
geleneğinde önemli rol oynar. Çobanlar, sayacı nağmelerini icra ederken kaval ve
ıslık sesleri ile ritmik sesler kullanırlar. Holavar söyleyen çiftçiler de müzik aleti
kullanmasalar da ritmik bazı ünlem sözleri ile ıslık sesini icrada eşlik sesleri
şeklinde kullanırlar. Bu türlerin kendilerine özgü ezgileri oluşmuştur.
Azerbaycan’da varlığını bugün de sürdüren holavar ve sayacı nağmeleri, en
eski halk şiiri türleri hakkında bize bilgi veren türlerdir. Ortak Türk kültürü mirası
içinde değerlendirilebilecek ve kökeni çok eskilere dayanan bu türler üzerinde daha
kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder