DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ!
HİTİT AİLE HUKUKU VE ESKİ HUKUK DÖNEMİ ROMA AİLE HUKUKU
Özet
Bütün eski toplumlar gibi, gerek Hititler, gerekse Romalılar kendilerine özgü bir hukuk meydana getirmişler ve bu hukuka ait kanunlar ile siyasal ve toplumsal düzeni sağlamaya çalışmışlardır. Bu çalışmada ana hatlarıyla; Hitit hukuku & Hitit aile hukuku; Roma hukukunun tarihi dönemleri ile Eski Hukuk Dönemi Roma hukuku & Eski Hukuk Dönemi Roma aile hukuku ele alınmıştır. Böylece, her iki hukukun, onların aile hukuklarının ve örgütlenmelerinin karşılaştırılmasını temin edebilecek nitelikte bir zemin oluşturulmaya çalışılmıştır.
Modernite, Yunan ve Roma uygarlıklarını merkez ve milat alarak, tarihi, ilerlemeci ve kategorize edici karakteriyle, çağları sınıflandırarak, gelişim ve değişimi kendi doğrusal çizgisi üzerinden belirlemekte, tek hayranlıkbeslediği antik dünya dışındakileri, kendi terminolojisin de görmezden gelerek veya küçümseyerek, belleğin tarihsel kodları dışında özenle tutmaya çalışmaktadır.
Oysaki, Eski Ön Asya’ya ait hukuki belgelerin keşfi, hukuk tarihinin Roma ile başladığı inancının değişmesine neden olmuş, insanoğlunun ondan çok daha önceki devirlerde toplum içi adaleti ve barışı sağlamaya yönelik yazılı kanunlara ve oldukça iyi işleyen yargı sistemlerine sahip olduğu gün yüzüne çıkmıştır. Eski ÖnAsya mensubu Hititler’e ait hukuk da çağdaşlarından ve çok daha sonraki Roma hukukundan daha hümanist ve natürist bir resim sun-maktadır. Bu resmi meydana getiren unsurları toparlamak gerekir ise: kanunilik; demokratiklik; denetlenebilirlik; iktidarın sınırlandırılması; şeffaf yönetim ve yargı mekanizması; basit, fakat, masumiyet karinesini temel alan güvenceli yargılama hukuku; vicahilik (tarafların yüzlerine karşı) ilkesiyle, sanığın kendini savunabilmesi için tüm olanakların sağlanması (tüm tanıkların ve delillerinin rahatlıkla sunulması ve dinlenmesi vb.); delillerin ikamesi; kast/taksir ayrımı; eksik teşebbüs; sabıkasızlık halleri; cezada bireysellik; ceza yaptırımlarında mağdur tarafın mağduriyetinin tazminat hukuku gereği giderilerek, intikam ve kin üzerine tahsis olunan, ilkel, kısasa kısas hukukunun terk edilmesi; ölüm cezalarının süreç içinde kaldırılarak çok istisna tutulması ki, bu hallerde dahi, kralın, yetkili adalet mahkemesinin işleyişi ve af yetkisi; kölenin ekonomik durumu sebebiyle, ceza yaptırımlarında pozitif ayrımcılığa tabi tutulması; kadının eşitlikçi konumu; evlilik sözleşmeleri ve aile hukukunun diğer meseleleri ile miras hukukunun kanuni prosedüre bağlanışı; leheolan ülke hukukunun tatbik edilmesi; suçlunun başka devlete iadesi kriterinde iade edilecek devlette ölüm cezasının olup olmadığının dikkate alınması; devletler arası hukukta kuvvet kullanımının ilk defa sınırlandırılarak istisnalarının devletler arası barış antlaşmalarında belirtilmesi.
Zira, Hititler, körü körüne boyun eğme ve gizemcilik yerine, diğer canlılarla birlikte doğanın dengelerini gözetip, koruyarak, bilinç ve yaşam tarzlarını oluşturmuş ve içselleştirmişlerdir. Şu demek ki, Hititler’de yaşam kültürü, insanla doğanın birbirine karşılıklı saygı, uyum ve inanç esasına dayalı, ayrılmaz bir parça olduğu görünümündedir. Böylece oluşturulmuş bir hukuki yapı, doğal Hitit toplumsal yaşamını aksettirmekle birlikte, aynı zamanda özen ve sorumluluğun da eşit oranda duyulduğu bir düzeni tasavvur ettirmektedir (Doğan, 2008:22, 69, 199, 206, 209). Görünen odur ki, modern çağların hukuklarının, Hitit hukuku ile onun hümanist ve natürist arka planından alabilecekleri birçok edinim karşımızda durmaktadır. Ve de Hititler ile hukukları bunu fazlasıyla, hak etmektedir. Son olarak şunu sorabiliriz: Modern çağların hukukları Roma hukuku yerine Hititler’in hukuki anlayışından esinlenmiş olsalar idi farklı bir dünyada yaşı yor olabilir miydik? Bu soruya evet yanıtı makul görünmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder