DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ!
Cinsiyet kimliği veya cinsel yönelim temelli ayrımcılık
Bir eşcinsel erkek ve bir eşcinsel trans erkek, Barış Sulu ve Aras Güngör. Yıllardır LGBT hareketinin içinde olan ve aynı zamanda politik bir eylem olarak da evlenmeyi isteyen bir çift. Evlilik için sağlık raporu almak üzere başvurdukları Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması (AÇSAP) Merkezinden sağlık raporu alamadıkları için ayrımcılığa uğradıkları ve başka AÇSAP Merkezlerinden sağlık raporu almaları
engellenecek şekilde damgalandıkları gerekçesiyle ilgili sağlık çalışanları ve Sağlık Bakanlığı aleyhine dava açtılar. İlk bakışta Türkiye’de eşcinsel evliliklere zaten izin verilmediği için gayet “makul” bulunabilecek bir evlenememe öyküsü olabilir bu vaka. Oysa durum hiç de “makul” değil. Çünkü eşcinsel bir erkek olan Barış mavi, trans erkek olan Aras ise pembe nüfus cüzdanına sahip ve evlenmeye engel bir sağlık sorunları da bulunmuyor. Öyle ise evlenememeleri nasıl açıklanabilir? Vakayı tartışmaya açmamızın nedeni henüz bir açıklamaya ulaşılamamış olması. Bu yazıda Barış ve Aras’ın 2011-2012 yıllarında çeşitli gazete ve iletişim ağlarında yayınlanmış röportajlarına (1-5) ve kendileriyle görüşmelerden elde edilen verilere dayanılarak vaka sunulacaktır.
Konunun LGBT hakları ve hak ihlalleri çerçevesinde tartışılabilecek farklı boyutlarının olduğunun farkında olmakla birlikte, ilgili tartışmaları gelecek sayıların vaka yorumlarına bırakarak, burada çiftin yalnızca evlenme ve evlenme muayenesi çerçevesindeki hakları temelinde bir değerlendirme yapılacaktır. Barış 36, Aras 30 yaşında. 2010 Kasım ayından beri birlikte olan çift, 2011 Temmuzundan beri hak ihlalleri, ayrımcılık ve damgalanmaya maruz kalarak evlenme hakları için mücadele ediyorlar. Taraf Gazetesi’ne verdikleri röportajda evlilik kararı alma nedenlerini şöyle açıklıyor Barış: “Devlet heteroseksüellere evlenme hakkı tanıyor. Ama yıllarca birlikte yaşayan eşcinseller evlenemiyor, birbirinin mirasından yararlanamıyor, öldürüldüğünde davacı olamıyor, cezaevinde görüşe gidemiyor. Biz de bu ayrımcılığı gündeme taşımak için bu yola başvurduk”. (1) Görüldüğü gibi yukarıda sıralanan koşulların hiçbiri Barış ve Aras için mevcut değildir. Sağlık raporu alamamaları evlenme muayeneleri hakkındaki mevzuata aykırı olup AÇSAP hekimleri tarafından ayrımcılığa maruz kalmış, Sağlık Bakanlığı veya ilgili hekimler tarafından damgalanmalarına yol açacak şekilde özel hayatlarının gizliliği ihlal edilmiştir. Dolayısıyla Anayasa’nın kanun önünde eşitlik ilkesi ile özel hayatın gizliliği ilkeleri ihlal edilerek Barış ve Aras vakası cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık ve damgalama açısından örnek bir vaka haline gelmiştir. Girişte de belirtildiği gibi Barış ve Aras vakası, etik değerlendirmesi yapılmaksızın yalnızca ilgili yasal mevzuat çerçevesindeki hakları doğrultusunda sunulmuştur. Ulusal literatürde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği konusunda az sayıda etik tartışma bulunduğu dikkate alınarak, TJOB’in vaka yorumları ve tartışmalarıyla bu eksiği gidermesi hedeflenmektedir. Bu bağlamda gelecek sayıların vaka yorumlarında, gerek hekim ve sağlık çalışanlarının eylemlerinin etik değerlendirmesi, gerek vakanın özellikle ülkemizde sağlık hizmeti sunumunda cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli haklar, ayrımcılık ve damgalanma açısından değerlendirilmesinin ulusal literatüre bu eksikliği giderecek bir katkıda bulunacağı düşünülmektedir.