DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ!
İki Meclis Sistemi Nedir?
İki meclis sitemi (çift meclis sistemi) nedir, nasıl uygulanır? İki meclis sistemi özellikleri, Türkiye tarihindeki yeri.
İki Meclis Sistemi
İki meclis sistemi, çift meclis sistemi olarak da bilinir, yasama organının iki meclisten oluştuğu siyasal-anayasal sistemdir. Yasama yetkisinin bu iki kurum tarafından paylaşılması ya da birlikte kullanılması sonucunu doğurur. Ortaya çıkma nedenleri çeşitli olduğundan, ikinci meclisler farklı yapı ve özellikler gösterir.
Aristokratik geçmişe sahip ülkelerde ikinci meclis soyluların siyasal temsiline olanak sağlar. 19. yüzyıl parlamentolarında birinci meclis genel oyla seçilen temsilcilere, aristokratik karakterli ikinci meclis de soylular sınıfının üyelerine açıktı. Böylece sistem, aristokratik-monarşik yönetimden demokratik rejimlere geçişte bir ara aşama ya da köprü niteliği gösteriyordu; bu açıdan bir “karma yönetim” türüydü. Ama aristokratik güçlerin siyasal tarih sahnesinden silinmelerine paralel olarak, bu karma yönetim biçimi de ortadan kalkmaya başladı. Aristokratik gelenekten gelen ve bunu temsil eden ikinci meclis pek çok ülkede (örn. Norveç, Danimarka, İsveç, Finlandiya) kaldırıldı ve tek meclisli sisteme geçildi. Kaldırılmadığı ülkelerde ise (örn. İngiltere’de Lordlar Kamarası), gücünü ve yetkilerini yitirdi; bir “dekor” durumuna geldi. Lordlar Kamarası bugünkü İngiliz siyasal sisteminde ancak kamuoyu üzerinde etkili olabildiği ölçüde ve çok sınırlı bir rol oynamaktadır. Bu yüzden, iki meclisli yapısını kuramsal olarak hâlâ sürdüren İngiliz siyasal sisteminde “parlamento”, gerçekte Avam Kamarasından oluşur.
İki meclis sistemini doğuran ikinci ana etken federal devlet yapısıdır. Federal devletin üyesi olan devletler, federal parlamentonun ikinci meclisinde temsil olunur. Birinci meclisin halkın ya da ulusun bütününü temsil etmesine karşılık ikinci meclis üye devletleri temsil eder. Bu yüzden de, birinci meclis temsilcilikleri üye devletlerin nüfuslarıyla orantılı dağılırken, ikinci mecliste her üye devlet kural olarak eşit sayıda temsilci bulundurur. Amaç, nüfusları farklı üye devletler arasında temsil eşitliğini ve dengeyi sağlamaktır. ABD’deki birinci meclis olan Temsilciler Meclisi ile federe devletleri (eyaletler) temsil eden Senato’nun durumu bunun tipik örneğidir. Federal devlet yapısına sahip ülkelerin hemen hepsi (İsviçre, Almanya, Hindistan vb) iki meclis sistemini benimsemiştir.
Aristokratik gelenekten ya da federal yapıdan yoksun bazı ülkelerde de iki meclis sistemi görülür. V. Cumhuriyet Fransa’sındaki Senato’nun aristokratik ya da federal bir yapıyla ilgisi yoktur; bu meclis varlığını büyük çapta, birinci meclisin dengelenmesi amacına borçludur. Böylece, ikinci meclislerin bir fren ve denge rolü oynayacakları inancı, aristokratik ya da federal yapısı bulunmayan ülkelerdeki bu meclislerin varlığım açıklayan ana nedendir. 1948 Anayasası’yla İtalya’da kurulan iki meclisli sistem de büyük ölçüde bu gerekçelerle açıklanır. Bazı ülkelerde de sosyal grupların ve mesleklerin temsilini sağlamak amacıyla ikinci meclisin kurulması yoluna gidilmiştir. 1923 Romanya, 1927 Yunanistan, 1937 İrlanda anayasalarının öngördüğü ikinci meclisler korporatif yapıdaydı. 1953 Yugoslav Anayasası da, siyasal meclisin (Federal Konsey) yanında Üreticiler Konseyi adlı ikinci meclise yer vermişti. Fransa’da de Gaulle, Senato’nun işlevinin son bulduğu gerekçesiyle bunun yerine sosyoekonomik nitelikli bir başka ikinci meclisin kurulmasını halkoylamasına sunmuştu, ama halkoylamasında tasarı reddedilince, Senato yerini ve yapısını korumuş oldu. Türkiye de hem uzak, hem yakın geçmişiyle iki meclis sisteminin uygulanışına sahne olmuştur. 1876 Kanun-ı Esasisi, Meclis-i Mebusan’ın yanında, üyeleri padişah tarafından ve ömür boyu görevde kalmak_üzere seçilip atanan ikinci meclise, Heyet-i Ayan’a yer vermişti. Bu meclis, seçimle oluşan birinciye göre daha güçlü bir konumdaydı. Bu durum II. Meşrutiyet (1908) ve 1909 anayasa değişiklikleriyle son buldu, Heyet-i Mebusan asıl güçlü meclis konumuna yükseldi. Ulusal devlete geçişi simgeleyen 1921 ve 1924 anayasaları mutlak ve bölünmez ulusal irade ve kuvvetler birliği ilkelerinin de etkisiyle tek meclis sistemini benimsedi.
Kurtuluş Savaşı ve onu izleyen radikal reform döneminin gerekleri de böyle bir seçimi haklı kılmaktaydı. Çok partili yaşam, özellikle de 1950-60 arasındaki çoğunluk partisi baskısı Türkiye’de ikinci meclis tartışmalarını gündeme getirdi. 1961 Anayasası, yasama organı olan TBMM’yi Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu olmak üzere iki kanatlı bir yapıya oturttu. İkinci meclisin birinci meclisin aşırılıklarını törpülemesi, bu anlamda bir “ılımlılık rolü” oynaması ve yasaların daha özenle yapılması bekleniyordu. Ama 1980’e değin Cumhuriyet Senatosu, Millet Meclisi karşısında ya da yanında bu yönde etkili bir rol oynayamadı. İki meclisin siyasal kompozisyonlarının birbirine benzemesi bunun başlıca nedeniydi. Ayrıca, Cumhuriyet Senatosu’nda seçimle gelmeyen bazı temsilcilerin de (tabii senatörler, kontenjan senatörleri) yer alması demokratik temsil ilkesi açısından sorunlar yaratmaktaydı. Kendinden beklenen işlevleri yerine getirmede pek başarılı olamayan ikinci meclis, yasaların yapımında da yavaşlatıcı bir rol oynadı. Bu nedenlerle, 1982 Anayasası’nın hazırlık tartışmaları sırasında ikinci meclisin korunması yolunda kamuoyunda da, Danışma Meclisi’nde de güçlü bir akım doğmadı. 1982 Anayasası’yla iki meclis sistemine son verilerek, yeniden tek meclisli yapıya dönüldü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder