Aşık Tarzı Halk Şiirinin Genel Özellikleri - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Mayıs 01, 2018

Aşık Tarzı Halk Şiirinin Genel Özellikleri

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 

Aşık Tarzı Halk Şiirinin Genel Özellikleri 

Aşık tarzı halk şiirinin genel özellikleri nelerdir? Aşık tarzı halk şiirinin maddeler halinde özellikleri, hakkında bilgi.


Aşık Tarzı Halk Şiirinin Genel Özellikleri
Âşık adı verilen halk ozanları tarafından saz eşliğinde söylenen şiirler, âşık tarzı halk şiiri geleneği içinde değerlendirilir.

Âşık tarzı halk şiirinin genel özellikleri şunlardır:

1. Âşık tarzı halk şiiri, İslamiyet öncesi Türk şiiriyle önemli benzerlikler gösterir. Destan Devri Türk şiirinden söz ederken “kam, ozan, baksı” adlarıyla anılan kişilerden söz etmiş ve bunların toplumun hem dinsel hem de edebî önderleri olduğunu söylemiştik. Âşık tarzı Türk şiiri söyleyen kişiler, Din Devri dediğimiz islamiyet Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı döneminde bir anlamda bu kişilerin yerlerini tutmuş; toplumun her türlü duygu ve düşüncesini dile getirmişlerdir.

2. Bu edebiyat geleneğinde eser veren kişiler, “âşık, saz şairi, çöğür şairi, meydan şairi” gibi adlar almışlardır.

3. Âşıklar, sonraki zamanlarda saray çevresine yakın olmuşlarsa da bu sanatçıların genelini dikkate aldığımızda âşıkların köy ve kasabalarda yaşayan, halk tarafından bir anlamda “yarı ermiş” kişiler olarak kabul gören kişiler olduğunu söyleyebiliriz.

4. Saz şairleri usta-çırak ilişkisi içinde yetişen kişilerdir.

5. Saz şairliği, aynı zamanda kazanç getiren bir uğraştır. Âşıklar, gerek şöhret gerekse de para kazanmak için köyünden ayrılan, gezgin yaşayan dolayısıyla da şiirlerinde sık sık ayrılıktan yakınan, gurbette şahit oldukları olaylardan, buralarda gördükleri güzellerden söz eden kişilerdir. Âşıkların böyle bir yaşam tarzını seçmeleri, onların, içinde olağanüstülüklerin de yer aldığı çeşitli halk hikâyelerinin kahramanları (Âşık Kerem, Ercişli Emrah vb.) olmalarını sağlamıştır.

6. Âşık tarzı halk şiirinin olmazsa olmazı, bu şiirlerin bir ezgiyle, çoğunlukla da Türk halk müziğinin en önemli enstrümanı olan ve “çöğür, cura, bozuk, divan sazı, meydan sazı” gibi çeşitli şekilleri bulunan “bağlama”yla söylenmesidir.

7. Bu edebiyat geleneğinde eser veren kişilerle ilgili şöyle bir inanış vardır: Şair, uyku ile uyanıklık arasındayken bir düş görür. Yeşil sarıklı, yeşil giysilere bürünmüş bir pir gelip şairin başına dikilir ve ona üç dolu aşk badesi sunar: Bunlardan biri Allah, biri pirler, biri de dünyada ve ahirette sevdasını çekeceği güzel kız içindir. Pir, ona seveceği güzelin yüzünü de gösterir. Âşık da o andan itibaren o güzelin peşinde bitip tükenmez bir yolculuğa başlar.

8. Âşıklar, şiirlerini sözlü gelenek içinde oluşturmuş, bu şiirlerin sonraki zamanlara aktarımı da çoğunlukla bu şekilde olmuştur. Sözlü geleneğin, edebi eserlerin sonraki zamanlara aktarımında bazı sorunları beraberinde getirdiği bir gerçektir. Günümüze kadar ulaşan bu şiirlerde zaman içinde çeşitli değişikliklerin olması ihtimali gözden ırak tutulmamalıdır.

9. Âşıkların bir kısmı köylerde, bir kısmı konargöçer aşiretler içinde bir kısmı asker ocaklarında bir kısmı da kasaba ve şehirlerde yaşamış ve ürün vermişlerdir.

a. Köy şairleri: Bunlar ömürlerinin tümünü ya doğdukları köy ve o köye komşu köylerde geçirmiş ya da gezginci özelliklerinden ötürü bazı şehir ve kasabaları da görmüşlerdir. Çok önemli bir bölümü okuma yazma bilmeyen bu âşıklar, şiirlerinde köy kültürünü yansıtmış, köyde yaşayanların çeşitli duyarlıklarını onların anlayacağı bir dille anlatmış, şiirlerini aruz ölçüsünü kullanmadan doğaçlama söylemişlerdir. Köy şairleri, şiirlerinde halk söyleyişlerine ve deyimlere yer vermiş, dolambaçlı yollara, sanatlı ifadelere kaçmamışlardır. Bu şairlerin en önemlileri şunlardır: Pir Sultan Abdal, Kağızmanlı Hıfzı, Âşık Veysel, Sümmanî.

b. Konargöçer şairler: Bu şairler Anadolu’nun güneyinde, Toroslarda göçebe yaşayan Türkmen boyları içinde yetişmişlerdir. Şiirleri birçok bakımdan köy şairlerinin şiirlerini anımsatan bu şairlerin en önemlileri Karacaoğlan ve Dadaloğlu’dur. Karacaoğlan’ın şiirlerinde gerçek yaşam sahneleri, gerçek doğa tasvirleri, giyim kuşam ve süslenişi iyice belirlenmiş gerçek güzeller, onlarla geçirilmiş maceralar, geçit vermez dağlar, at üzerinde gidilen uzun yollar, dostlarla sözleşmeler ve dargınlıklar, somut şekilde işlenmiştir. Dadaloğlu ise Osmanlı’nın göçebe yaşayan Türkmenleri yerleşik hayata geçirmeye kalkışmasına karşı çıkmış, daha çok epik anlatımlı şiirler söylemiştir.

c. Kasaba ve şehir âşıkları (Kalem şuarâsı): XVIII ve XIX. yüzyıllardan itibaren şehir ve kasabaları, hatta İstanbul gibi büyük şehirleri mekân tutan, buralardaki âşık kahvelerinde toplanan, kimi medresede kimi de tekkede yetişen, divan şairlerine özenerek onlar gibi şiir yazmaya koyulan şairlerdir. Şehirlere toplanmış olan bu şairlerin bazıları divan sahibi de olmuşlardır. Hem hece hem de aruz ölçülerini kullanan bu şairler, saz şairlerinin saf gerçekçiliğini ve yalın anlatımını bırakmış, divan edebiyatını da tam benimseyememiş, ara yerde kalmışlardır. Şehirlerde oturdukları ve okuma yazma bildikleri için bu şairlerin şiirlerinin birçoğu günümüze kadar ulaşmıştır. Cönkler, bunların şiirleriyle doludur. Bayburtlu Zihnî, Erzurumlu Emrah, Âşık Ömer, Gevheri ve Dertli, bu tarz şiir söyleyen ve yazan şairlerin en önemlileridir.



d. Asker şairler: Bunlar, Yeniçeri Ocağı’nda yetişen; güçlüklerle dolu serhat hayatının, akınların, küçük savaşların yankılarını; şehit arkadaşlarının acısını, elden giden yurtların hüznünü, kazanılan zaferlerin gururunu dile getiren şiirler söyleyen şairlerdir. Bu tarz şairlerin en önemli temsilcisi Kayıkçı Kul Mustafa’dır.

10. Âşık tarzı halk şiirinde birim değeri dörtlüktür. Şiirlerin birçoğu hece ölçüsüyle söylenmiştir.

11. Daha çok yarım uyak tercih edilmiş, bazen sadece rediflerle ses benzerliği sağlanmıştır. Şiirlerin saz eşliğinde söylenmesi yani sözün müzikle hayat bulması bu ahenk sorununu ortadan kaldırmıştır.

12. Edebî sanatlardan en çok benzetme ve açık istiare kullanılmış, bunlar da halkın gündelik yaşamında kullandığı unsurlardan seçilmiştir.

13. Bu şiirlerin en önemli teması “aşk”tır. Diğer önemli temaları şöyle sıralayabiliriz: Hasret, doğa, yiğitlik, ölüm, toplum sorunları, din, zamandan şikayet.

14. Bu şiir geleneğindeki nazım şekilleri “koşma, semai, varsağı, destan”; nazım türleri “güzelleme, koçaklama, taşlama, ağıt”tır. Âşıklar -özellikle âşıklık geleneğini günümüzde devam ettiren şairler- türkü nazım biçimini de kullanmışlardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder