Şiir türleri nelerdir? - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Şubat 13, 2018

Şiir türleri nelerdir?

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 

Şiir türleri nelerdir?

Şiir nedir, konularına göre şiir türleri nelerdir, bu türlerde hangi sanatçılar eser vermiştir? İşte örneklerle birlikte anlatımı…

Edebiyatın başlangıcı olan şiir, dili kullanarak insanlar üzerinde en etkili ve güçlü izlenimler bırakan bir sanattır. Düz yazıdan önce var olan şiir oldukça eskidir ve her toplumda diğer edebiyat türlerinden önce var olmuştur. Duygu, düşünce ve hayallerin bir düzene bağlı olarak, çekici bir dil ve ahenkli mısralar içinde aktarılması olarak tanımlanabilen şiirin aslında pek çok tanımı vardır. Bazıları şiiri, nesir olmayan şey, bazıları ise zengin hayal dünyasıyla, ritimli sözlerle ve seslerin uyumlu kullanılmasıyla meydana gelen edebiyat türü olarak tanımlamışlardır. Ünlü şair Cahit Sıtkı Tarancı da: “Şiir, kelimelerle güzel biçimler kurmak sanatıdır.” demiş, Melih Cevdet Anday ise, şiiri tanımlamaya çalışmanın boşuna bir çaba olduğunu düşünerek, sebebini şu sözlerle açıklamıştır: “Tanım akıl işidir. Şiir ise akıl dışıdır.”

Şiir türleri nelerdir?
Şiir türleri nelerdir?

Şiir düz yazıdan farklı olarak ölçü, mısra, ahenk gibi unsurları içinde barındırır ve duygulara hitap eder. Şiir; Lirik, pastoral, didaktik, satirik, dramatik ve epik olmak üzere 6 çeşide ayrılır.

Konularına göre şiirler

Lirik şiir
Eski Yunan edebiyatında şairler lir (lyra) adı verilen bir sazla şiirlerini okudukları için bu tarz şiirlere lirik şiir adı verilir. Duygu ve düşüncelerin coşkuyla anlatıldığı bu şiir türü, dünya edebiyatında da en çok sevilen ve yazılan şiir türüdür. Lirik şiir, okunduğunda insanı sevindirerek, üzerek, coşkulandırarak ya da duygulandırarak kalbe hitap eder. Yani lirik şiir, aşk, ayrılık, özlem, ölüm acısı gibi konuları işler. Lirik şiir, Türk edebiyatında da en çok yazılan şiir türlerinden biri olmuş; Divan edebiyatında, Halk tasavvuf edebiyatında, din-dışı Halk edebiyatında ve yeni edebiyatta bu alanda büyük şairler (ozanlar) yetişmiştir. Lirik şiir şairleri; Anadolulu Alkman, Lesboslu, Sappho, Arion, İbikos, Semonides, Terpandros, Timokreon, Korinna, Pindaros, Fuzuli, Nedim, Yunus Emre, Karacaoğlan, Yahya Kemal, Lamartine, Hugo ve Musset’tir.

Örnek 1
Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
Çayırları büyürken görürüm
Her akşam seninle
Yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz
Alır beni
Seni düşündükçe
Gül dikiyorum elimin değdiği yere
Atlara su veriyorum
Daha bir seviyorum dağları ( İlhan BERK)

Pastoral şiir
Doğa güzelliklerini, kır ve çoban hayatını tanıtarak bunları okuyucularına sevdirmeye çalışan şiirlere pastoral şiir denir. Yunan edebiyatında Theokritos (MÖ III. yüzyıl), Lâtin edebiyatında ise Vergilius (MÖ 70 – 19) en büyük pastoral şiir örneklerini verir. Türk edebiyatında ise eglog tarzı pastoral şiir örneği bulunmamaktadır.

Türk edebiyatında ilk pastoral şiir Abdülhak Hamit Tarhan’ın kaleme aldığı Sahra adlı eserdir. (1878)Pastoral şiirler de kendi içinde ikiye ayrılır; İdil ve eglog.

İDİL: Bir şairin ya da çobanın ağzından yazılır. Kır hayatının çekiciliğini, güzelliğini anlatır. Bu şiirler çobanıl aşkı yansıtır ve kısadırlar.

EGLOG: Birkaç çobanın karşılıklı konuşmaları yoluyla yazılır, doğa aşkı ve kır yaşamıyla ilgili duygu ve düşünceler şiirde aktarılır.

Örnek
Bingöl Çobanları
Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum.
Bu dağların eskiden aşinasıdır soyum.
Bekçileri gibiyiz ebenced buraların,
Bu tenha derelerin, bu vahşi kayaların
Görmediği gün aynı pınardan doldurup testimizi
Kırlara açılırız çıngıraklarımızla.
Okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski yeni,
Kuzular bize söyler yılların geçtiğini,
Arzu, başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek;
Önümüzde bir sürü, yanımızda bir köpek,
Dolaştırıp dururuz aynı daüssılayı.
Anam bir yaz gecesi doğurmuş beni burda,
Bu çamlıkta söylemiş son sözlerini babam;
Şu karşıki bayırda verdim kuzuyu kurda,
“Suma”mın başka köye gelin gittiği akşam,
Gün biter, sürü yatar ve sararsan bir ayla,
Çoban hicranlarını basar bağrına yayla.
Kuru bir yaprak gibi kalbini eline al,
Diye hıçkırır kaval:
Bir çoban parçasısın, olmasan bile koyun,
Daima eğeceksin başkalarına boyun;
Hülyana karışmasın ne şehir, ne de çarşı,
Yamaçlarda her akşam batan güneşe karşı
Uçan kuşları düşün, geçen kervanları an,
Mademki kara bahtın adını koydu çoban!
Nasıl yaşadığından, ne içip yediğinden,
Çıngırak seslerinin dağlara dediğinden
Anlattı uzun uzun.
Şehrin uğultusundan usanmış ruhumuzun
Nadir duyabildiği taze bir heyecanla,
Karıştım o gün bugün bu zavallı çobanla
Bingöl yaylalarının mavi dumanlarına,
Gönlümü yayla yaptım Bingöl çobanlarına. (Kemalettin KAMU)

Epik şiir
Kahramanlık, yurt sevgisi, savaş, göç, tarihsel ve sosyal olaylar gibi bir milletin hayatını yakından ilgilendiren konuları ele alan şiirlere epik şiir denir. Epik kelimesi, Yunanca destan anlamına gelen epopeden gelir. Yazının bulunuşundan önceki dönemlerde ulusların hayatında derin izler bırakan tarihsel olayları dile getiren destanlar da epik şiir sayılır. Epik şiir okuyucusunu coşkulandırdığı ve duygulara hitap ettiği için aynı zamanda lirik şiir özelliğini de içinde barındırır. Şehname (Firdevsi), Üç Şehitler Destanı (Fazıl Hüsnü Dağlarca) epik şiir örneklerindendir.

Örnek
Kalktı göç eyledi Avşar elleri,
Ağır ağır giden eller bizimdir.
Arap atlar yakın eder ırağı,
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir.
Belimizde kılıcımız kirmani,
Taşı deler mızrağımın temreni.
Hakkımızda devlet etmiş fermanı,
Ferman padişahın, dağlar bizimdir.
Dadaloğlu’m bir gün kavga kurulur,
Öter tüfek davlumbazlar vurulur.
Nice koçyiğitler yere serilir,
Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir. (Dadaloğlu)

Didaktik şiir
Duyguları anlatmaktan çok öğüt, bilgi, ahlaki ders vermeyi amaçlayan şiirlere didaktik şiir denir. Öğretici özelliğinin yanında kimi zaman belli bir düşünceyi aşılamayı da amaçlayan didaktik şiirde duygu yönü zayıftır. Manzum hikâyeler ve fabllar da bu gruba girer. Eski Yunan edebiyatında Hesiodos bu türün ilk örneklerini vermiştir.

Örnek
Şunlar ki çoktur malları
Gör nice oldu halleri
Sonucu bir gömlek imiş
Anında yoktur yenleri ( Yunus EMRE )

Satirik şiir
Bir düşünceyi, bir kişiyi ya da toplumu yermek için alaycı ve iğneleyici sözlerle yazılan şiire satirik şiir denir. Eleştirel bir anlatım kullanıldığı için aslında didaktik şiir özelliği de gösterir. Ancak burada didaktik şiire göre daha açık bir eleştiri hakimdir. Bu tür şiirlere Divan edebiyatında hiciv, Halk edebiyatında taşlama, yeni edebiyatımızda ise yergi denir. Nef’i, Ziya Paşa, Neyzen Tevfik gibi şairler bu tür için örnek sanatçılardır.

Örnek
Yiyin, efendiler, yiyin, bu can katan masa sizin;
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsaimalını,
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayâlini;
Bütün gönül sevincini, olanca rahat hâlini;
Hemen yutun, düşünmeyin haramını helâlini,..
Yiyin efendiler, yiyin, bu yerde bu iştihâ sizin; .
Doyunca, tıksırınca, çatayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın gider ayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çatırdayan ocak.
Bugün ki mideler diri, bugün ki çorbalar sıcak.
Atıştırın, tıkıştırın kapış kapış, çanak çanak… (Tevfik FİKRET)

Dramatik şiir
Acıklı ya da korkunç olayları anlatarak dramatik konuları işleyen ve tiyatroda kullanılan bu şiir türüne ise dramatik şiir denir. Dramatik şiir, harekete çevrilebilir ve okuyucunun gözünde çok iyi canlandırılabilir. Aynı zamanda opera için yazılan manzum eserlerde de kullanılır. Başlangıçta trajedi ve komedi olmak üzere iki tür olan bu şiir türü dramın eklenmesiyle üçe çıkmıştır. Batı edebiyatında Corneille, Racine, Shakespeare; Türk edebiyatında Namık Kemal, Abdülhak Hamit Tarhan, Faruk Nafiz Çamlıbel dramatik şiirin en güzel örneklerini veren sanatçılardır.

Örnek
Halketsem esirlerle leşker
Mahveylesem ordularla asker
Olsa bana hep mülûk çâker;
Cinsince o iktidar münker
Fevkimde uçar tuyûr-u kemter!
Âvâze-i dehr iken tanînim
Gördüm ana değmiyor enînim;
Milletlere karşı âhenînim;
Bir âfete karşı nazenînim.
Afetse de ey ilâh göster!
Bilmem bana ân mı şân mı lâzım?
Gülbün mü ya kehkeşân mı lâzım?
Âguuş-u vefâ-nişân mı lâzım?
Bir pençe-i hun-feşân mı lâzım?
Canan mı güzel cihan mı hoş-ter? (Abdülhak Hâmit TARKAN)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder