Kıtalararası Balistik Füze Nedir? - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Şubat 25, 2018

Kıtalararası Balistik Füze Nedir?

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 

Kıtalararası Balistik Füze Nedir? 

fırlatıldıktan sonra balistik bir yörüngede hareket eden füzelerdir. Balistik yörüngeden kasıt, fırlatılan füzenin belirli bir yüksekliğe kadar yükseldikten sonra, yerçekimi ve havadaki sürtünme kuvvetlerinin etkisiyle inişe geçme ve hedefe ulaşmadır. Bu noktada balistik yörüngeyi bir futbol topunu havaya attığımızda, topun yere düşene kadar izlediği yörünge gibi düşünmek yanlış olmayacaktır.


Balistik füzeler, motorları aracılığıyla atmosferin üst katmanlarına kadar yükseldikten sonra üzerlerindeki savaş başlığını bırakırlar ve bırakılan savaş başlığı yerçekimi kuvveti yardımıyla hedefini çok yüksek hızla vurur. “Cruise Füzesi” olarak tabir edilen diğer füze türlerinde ise hedef vurulana kadar ,füze kendisine güç sağlayan motorları aracılığıyla hareketini sağlamaktadır. Dolayısıyla “Cruise Füzeleri” atıldıktan sonra verilen komutlar aracılığıyla rahatça yönlendirilebilirler. Balistik füzelerde ise, füze en yüksek

Kıtalararası Balistik Füze Nedir?
Kıtalararası Balistik Füze Nedir? 

irtifaya ulaşıp savaş başlığı ayrıldıktan sonra, herhangi bir yönlendirme yapılamaz. Ancak balistik füzeler, atmosfer dışına çıkabildikleri için “Cruise Füzelerine” göre daha uzun menzile sahiptirler. Ayrıca kat ettikleri yolun büyük kısmını yerçekimi kuvveti sayesinde aldıkları için, diğer füzelere göre daha küçük boyutludurlar ve bu sebeple daha zor tespit edilirler.


Kıtalararası balistik füzeler, oldukça uzun menzile sahip balistik füzelere verilen addır. Kıtalararası balistik füzeler genellikle nükleer savaş başlığı taşımak amacıyla kullanılmaktadırlar. Kıtalararası balistik füzelerin menzili 5.500 kilometreden başlamaktadır. Menzili 16.000 kilometre olan kıtalararası balistik füzeler de mevcuttur. Kıtalararası balistik füzeler, 10.000 kilometre uzaklıktaki bir hedefe yaklaşık 30-35 dakika içerisinde ulaşabilmektedirler. Bu füzelere hedefi vurmadan önce 5000 metre/saniye gibi oldukça yüksek bir hıza ulaştıkları için, hava savunma sistemleri tarafından imha edilmeleri oldukça zordur. ABD, Rusya, Çin, Hindistan ve Kuzey Kore’nin elinde kıtalararası balistik füzeler mevcuttur.

Kıtalararası balistik füzelerin bazı türleri denizaltılardan da ateşlenebilmektedir. Balistik füzelerin tarihçesine bakıldığında, ilk balistik füzelerin İkinci Dünya Savaşı esnasında Almanya tarafından geliştirildiği görülmektedir. İlk balistik füze olan V-2 1942 yılında ilk başarılı uçuşunu gerçekleştirmiştir. V-2 füzesi 1944 yılında savaşta aktif olarak kullanılmaya başlamıştır. V-2 füzeleri ile Almanya Londra’ya çeşitli saldırılar düzenlemiştir. İkinci Dünya Savaşı’nın bitimine kadar toplamda 3.000 kadar V-2 fırlatılmıştır. Rusya tarafından geliştirilen R-7 füzesi ilk kıtalararası balistik füzedir. Günümüze kadar 30 kadar ülke balistik füzeleri envanterine almıştır. 2010 yılında ABD ile Rusya arasında kıtalararası balistik füzelerin karşılıklı olarak azaltılmasına ilişkin bir anlaşma imzalanmıştır.

Soğuk savaşın 1990’larda sona ermesiyle birlikte dünya gündeminden düşen balistik füzeler, son dönemde özellikle Kuzey Kore tarafından yapılan denemelerle kıtalararası balistik füzeler tekrar dünyanın gündemi haline gelmiştir. Kuzey Kore’nin geliştirdiği kıtalararası balistik füzeler ile Japonya gibi kendisine 1.200 kilometreden daha uzakta bulunan yerleri vurabilme kabiliyetinde olduğu düşünülmektedir.

Kıtalararası balistik füzelere nükleer veya kimyasal savaş başlıkları takılarak, atıldıkları hedeflere ciddi zararlar vermeleri sağlanabilmektedir. Bu sebeple Kuzey Kore gibi demokratik rejime sahip olmayan ülkelerin elinde kıtalararası balistik füze gibi önemli silahların bulunması dünya barışı için ciddi tehdit teşkil etmektedir. Soğuk savaş sonrası dünya genelinde oluşan silahlanma karşıtı sürecin devamının sağlanması ve insanlığın bu tarz bir silahlanma yarışı yerine, dünyanın karşı karşıya olduğu küresel ısınma gibi problemleri çözmeye yönelik ortak çaba içerisine girilmesi tüm insanlığın geleceği adına faydalı olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder