ATIF TEORİSİ (DEĞER BİÇMEK) nedir ? - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Şubat 03, 2018

ATIF TEORİSİ (DEĞER BİÇMEK) nedir ?

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 

ATIF TEORİSİ (DEĞER BİÇMEK) nedir ?

Avusturya Ekolünün üretim faktörleri kıymetini tayinde ileri sürdüğü ve geliştirdiği görüşün adıdır.
Teorinin özü, tüketim mallarının veri olarak alınan fayda fonksiyonundan üretim mallarının fayda fonksiyonunu bulup çıkarmak şeklinde ifade edilebilir.

Atıf kelimesi, burada toplam kıymetten giderek her bir faktöre isabet eden önem derecesini tayin etmek, kısaca değer biçmek anlamına kullanılmaktadır.

ATIF TEORİSİ (DEĞER BİÇMEK) nedir ?
ATIF TEORİSİ (DEĞER BİÇMEK) nedir ?

Klasik görüş, mübadele kıymetini üretim faktörleri maliyetine dayalı olarak izah ederken, marjinalist görüş üretilen malın mübadele kıymetini başa alıp oradan söz konusu malın üretiminde kullanılmış faktörlerin kıymetini tayine yönelmiştir. Klasik görüşte birinci sırayı işgal eden üretim faktörleri bununla arka sırada yer almakta ve her biri kıy­metini dolaylı olarak, yani beraberce ürettikleri malın kıymetinden -onun bir türevi olarak- elde etmiş olmaktadır. Mamulün kıymetinden giderek üretim faktörlerine teker teker atfedilmesi gerekli olan kıymetin tayini böylece söz konusu teorinin özünü ve esasını teşkil etmektedir.

Burada önemli olan nokta şudur: Faktörler biri öbürünün tamamlayıcısı olarak üretime katıldıklarına göre, her birinin payına düşen kıymet neden ibaret olacaktır? Emek, toprak ve kapital tek başlarına bir üretimi yürütmeğe yeterli olmadıklarından, bilakis aralarında şu veya bu ölçüde bir birleşime gidilmiş olacağından meydana gelen karma bütün içinde her birinin önemini ve payını tayin etmek elbette bazı incelikleri hesaba katmakla mümkün olacaktır.

Avusturya Ekolü mensupları atıf meselesinde farklı, fakat zaman zaman birbirlerine yaklaşan görüşler ileri sürmüşlerdir. K. Menger. Üretim faktörü olarak produktif malların önemini tayinde, söz konusu faktör hangisi ise, onun üretimden kısmen veya tamamen çekilmesi halinde mamulün kıymetinde meydana gelecek olan kaybı göz önüne almıştır. Üretilen malın kıymetindeki kayıp ne kadar büyükse üzerinde durulan faktörün önemi de o kadar büyük olmak lazım gelir. Bu fikir daha sonra Böhm-Bawerk tarafından ele alınarak genişletilmiştir. Böhm-Bawerk, burada tamamlayıcı nitelikte olarak mütalaa edilen üretim mallarını ikame edilebilir (yani yeri doldurulabilir) olup olmadıklarına göre sınıflamış ve şu sonuca varmıştır:

Yeri doldurulabilir (kabili ikame) olan faktör biriminin önemi hiçbir zaman ikame kıymetini aşmış olamaz. Zira faktör biriminin belli bir bileşim içinde kayba uğramasr nihayet yeni ve değişik bir bileşimin seçilmesi zahmetini doğurur. Üretim faktörü böylece ikame edilebilir ve kendisi de başka bir maksat için kullanılabilir halde ise, kayba uğrayan faktör biriminin kıymeti ile sınırlanmış olur, onun üstüne çıkamaz, ikame imkanı yoksa yani üretim faktörünün kısmen veya tamamen eksilmesi halinde üretime devam imkansız olacaksa, üretilen malın kıymeti tüm olarak o faktöre atfedilmek lazım gelir (tıpkı kaybedilen eldiven tekinde olduğu gibi).

Yine Avusturya Ekolünden Wieser atıf sorununa değişik bir görüş getirmiştir. Ona göre, kıymeti tayinde önemli olan cihet eldeki malın kaybı değil aksine pozitif olarak elde bulunması ve kullanılmasıdır. Üretim sonunda elde edilen hasıla kıymeti onu üretmeğe katilmiş faktörlere -her birinin produktif katkısı (productive contribution) derecesinde- bölüştürülmüş olacaktır. O halde atıf meselesinde, Wieser'e göre, söz konusu olan, prodüktif katkının tayinidir. Üretim faktörleri yalnız bir çeşit kombinezonda kalmayıp türlü birleşimler halinde kullanılabileceği için, her birleşimden elde edilen sonuçların mukayesesi kullanılan üretim faktörünün birinden öbürüne farkını ve neticede produktif katkısını açıklamış olacaktır. Ancak Wieser bununla Böhm-Baweık görüşünden pek de uzaklaşmış sayılamaz. Zira o da öbürü gibi üretim mallarını ikame edilebilir olup olmadıklarına göre sınıfladıktan sonra, yukarıdaki görüşün (yani çeşitli kullanımlar halinde produktif katkıyı kıyaslamanın) ancak ikame edilebilme şartı altında geçerli olduğunu kabul etmiş ve buna düz atıf (gemeine Zurechnung) adını vermiştir. Tamamlayıcı üretim faktörlerinden biri ikame edilebilir halde olmayıp spesifik nitelikte ise o takdirde ikame edilebilir olan diğer faktörlerin kıymeti indirildikten sonra arta kalan hasıla kıymeti söz konusu faktöre atfedilmek gerekir. Buna da spesifik atıf denilmektedir.

Amerikalı iktisatçı J. B. Clark atıf konusunda yukarıda açıklanan her iki görüşten farklı bir yol tutmuştur. Clark'ın hareket noktası şudur:

Üretim faktörlerinin bir arada olarak gördükleri işi arka arkaya ve eşit büyüklükte artan birimler halinde incelemek mümkündür. Faktörlerden bir kısmı sabit tutulup yalnız birini artırdıkça, bu artan birim başına randıman bir noktadan sonra azalacaktır. Buna bakarak, söz konusu faktörün marjinal birimine isabet eden verimi tayin etmek mümkündür. Sıradaki birimler eşit büyüklükte ve nitelikte olduklarından biri öbürünün yerini tutabileceği için eldeki stokun toplam kıymeti de marjinal fayda prensipine uygun olarak belirlenecektir. Atıf Teorisi burada marjinal prodüktivite kavramı ile birleşmiş olmaktadır. Üretim malının son biri­minin verimliliği, yani marjinal prodüktivitesi bu durumda söz konusu faktörün önemini tayinde ölçü vazifesini görüyor demektir. Faktörün başka başka kullanımlarda marjinal verimliliği denge halinde eşitlenmiş olacağı için faktöre atfedilecek olan değer de aynı suretle her türlü kullanım imkanları için eşit büyüklüğe varmış sayılabilecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder