19. Yüzyıl Osmanlı Siyasi Gelişmeleri - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Aralık 02, 2017

19. Yüzyıl Osmanlı Siyasi Gelişmeleri

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 

19. Yüzyıl Osmanlı Siyasi Gelişmeleri


19. Yüzyıl Osmanlı Siyasi Gelişmeleri içinde Fransız İhtilali ve Sanayi Devrimi sonucu ortaya çıkan ayaklanmalar, isyanlar, antlaşmalarla özerklik ve bağımsızlık kazanan ülkelere değineceğiz. Kpss genel kültür tarih dersinde yer alan Yeni ve Yakın çağda görülen bazı olayları (Rönesans, Fransız İhtilali, Sanayi Devrimi vs.) ise önümüzdeki konularda ele alacağız. Bir önceki konumuzda 1. Meşrutiyet başlığını ele almıştık. Şimdi de 19. Yüzyıl Osmanlı Siyasi Gelişmeler konusunu irdeleyeceğiz.


19. Yüzyıl Osmanlı Siyasi Gelişmeleri

19. Yüzyıl Osmanlı siyasi gelişmeleri denilince aklımıza gelecek olan ilk ve en önemli unsur ‘’Osmanlı’nın toprak bütünlüğünü korumak için çaba göstermesi’’ olmalıdır. Bu yüzyıl Osmanlı açısından ve bu konuyu anlamaya çalışan öğrenciler açısından biraz can sıkıcıdır. Ayaklanmalar, isyanlar, arkadan vurmalar, ihanetler, entrikalar…. Bir konuyu bırakın kitaplara sığamayacak olaylardan ibarettir 19. Yüzyıl.

19. Yüzyıl Osmanlı Siyasi Gelişmeleri
19. Yüzyıl Osmanlı Siyasi Gelişmeleri

İki önemli olay Fransız İhtilali ve Sanayi Devrimi, 19. Yüzyılın Osmanlı için berbat bir yüzyıl olmasına sebep olmuştur.

Fransız İhtilali’nin Osmanlıya zararı nelerdir?
Fransız İhtilali milliyetçilik akımını getirmiştir. Bu akım ile azınlıklar isyan bayraklarını çekmişler. Bu isyanları önlemek için Osmanlı sosyal, idari ve askeri alanlarda yenilik ve düzenlemelere gitmiştir. Peki isyan bayrakları aşağı çekildi mi? Hayır. ‘’Belki bu sorunu Avrupalı devletlerin desteğiyle atlatabilirim.’’ diyen Osmanlı İmparatorluğu, Avrupalı devletlerin kendi içişlerine karışmasına da sebebiyet vermiştir.

Sanayi Devrimi’nin Osmanlıya zararı nelerdir?
Sanayi Devrimi ile Avrupalı devletlerinin ekonomisi büyümüştür. Ancak sanayileşemeyen Osmanlının ekonomisi çökme noktasına gelmiştir. Kapitülasyonların etkisiyle Avrupalı devletlerin gözünde bir pazar haline gelen Osmanlı’da üretim azalmış, küçük olan işletmeler kapanmış, loncaların eski önemi kaybolmuş ve tüm bunlar işsizliğin artmasına yol açmıştır. Karnı tok ama gözü aç olan Fransa ve İngiltere Osmanlı’nın Orta Doğu ve Afrika’daki topraklarını ham madde arayışı sebebiyle işgal etmişlerdir.

Kapitülasyon: Bir devletin başka bir devlete belirli bir anlaşma koşuluyla ekonomik ayrıcalık vermesidir. Bir koşula bağlı olarak belirli ülke vatandaşlarına ticari ayrıcalıklar verilmesi de bir kapitülasyon örneğidir.

19. Yüzyıl Ayaklanma ve İsyanlar
Sırpların Ayaklanması

İlk ayaklanan ulustur.

Fransız İhtilali ile beraber gelen milliyetçilik akımı Balkanlarda yer alan Sırpların ayaklanmasında ana sebeptir.

1812 Bükreş Antlaşması ile bazı ayrıcalıklar elde etmişlerdir.

1829 Edirne Antlaşması ile özerklik elde etmişlerdir.

1878 Berlin Antlaşması ile de bağımsızlığını kazanmıştır.

Yunanların Ayaklanması
İngiltere, Fransa ve Rusya’nın desteğini alarak ayaklanmışlardır.

Yunanlılar Osmanlıdan ayrılarak bağımsızlığını kazanan ilk ulus olma özelliğini de taşımaktadır.

Yunan isyanı sırasında1827 yılında Fransa, İngiltere ve Rusya Navarin Olayı ile Osmanlı donanmasını yakmışlardır.

Kavalalı Mehmet Ali Paşa İsyanı
Yunanlılar isyan ederken Osmanlıya yardım eden fakat bazı isteklerde bulunan zamanın Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, bu istekleri kabul görmeyince isyan etmiştir. Bu isyanı bastırmakta zorlanan Osmanlı Rusya’dan yardım istemiştir. Ruslar donanmalarıyla İstanbul’a gelmiş, aynı zamanlarda İngiltere ve Fransa da olaya müdahale edince bu olay uluslar arası bir boyut kazanmış. Tüm bu baskılara dayanamayan ve barışa razı olan Mehmet Ali Paşa ile 1833 Kütahya Antlaşması imzalanmıştır.

Bir zaman sonra tekrar ayaklanan Mehmet Ali Paşa ile 1840 Londra Antlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre Mısır Osmanlı’ya bağlı kalacak ancak yönetimi Mehmet Ali Paşanın oğullarına kalabilecekti.

Yukarıdaki ayaklanmaları ve özellikle Kavalalı Mehmet Ali Paşa isyanını göz önünde bulundurursak, Osmanlının yardım almadan ve taviz vermeden bunların üstesinden gelemediğini görmekteyiz. Bu olaylar zamanında kıtalara hükmeden bir imparatorluk için dayanılmaz bir durumdu.

Hünkar İskelesi Antlaşması ve Boğazlar Sorunu
Yüzyıl Osmanlı Siyasi gelişmelerine Rusya ile devam eden siyasi ilişkilerle devam edelim. 1833 Kütahya Antlaşması’ndan sonra kendisini güvence altına almak isteyen Osmanlı, Rusya ile 1833 Hünkar İskelesi Antlaşması‘nı imzalamıştır. Bu antlaşmanın önemli yerleri şunlardır:

Osmanlı herhangi bir saldırıya maruz kalırsa Rusya Osmanlı’ya yardım edecek.

Osmanlı Rusya’ya karşı bir saldırı olursa boğazları kapatacak.

Antlaşma 8 yıl süreliydi ve Avrupalı devletlerin tepkisini çekmişti.

Boğazlar Sorunu: Rusların boğazlarda ayrıcalık elde etmesi Fransa ve İngiltere’yi tedirgin etmişti. Buna bağlı olarak boğazlar sorunu ortaya çıkmıştı. Boğazlardaki egemenlik hakkının tamamen Osmanlıya verilmesi ise 1841 Londra Boğazlar Konferansı’nda imzalanan sözleşme ile olacaktı.

1838 Balta Limanı Antlaşması
Osmanlı ile İngiltere arasında imzalanan bir ticaret antlaşmasıdır.

İngiltere’ye yüksek derecede ekonomik ayrıcalıklar verilmiştir. Amaç ise İngiltere’nin desteğini almaktır.

Osmanlı açık bir pazar haline getirilmiştir.

Bu antlaşmayla gümrük vergileri çok azalmıştır.

Paris Barış Konferansı ve Paris Antlaşması
1853-56 yılları arasında Osmanlı ile Rusya arasında çıkan Kırım Savaşı ile Rusya Sinop’ta Osmanlıya ait donanmayı yakmıştır. İngiltere, Fransa ve İtalya Rusya’nın boğazlara hakim olacağını düşünerek Osmanlı’nın yanında savaşa girmiştir. Böylece Rusya barış yapmak zorunda kalmış ve Paris Barış Konferansı toplanmıştır. Bu konferans sonucunda da Paris Antlaşması imzalanmıştır. Bu Antlaşmanın önemli yerleri şunlardır:

Osmanlı’nın toprak bütünlüğünün korunacağı belirtilmiştir.

Osmanlı’nın Avrupa Devletler Hukukundan yararlanması kabul edilmiştir.

Osmanlı Devleti ilk kez bir Avrupa Devleti sayılmıştır.

Karadeniz’in tarafsız olması ve her iki tarafında donanma ya da tersane bulundurmaması üzerine anlaşılmıştır.

Osmanlı kazanmasına rağmen yenik devlet gibi muamele görmüştür.

Paris Antlaşması ile Osmanlı kendi toprak bütünlüğünü koruyamadığını kabul etmiştir.

Bu yüzyılda Rusya, Tanzimat ve Islahat Fermanı’nda yer alan ayrıcalıkları yeterli bulmamıştır. Osmanlı içinde yer alan etnik unsurlardan yararlanmak için cemaatlerin milliyet esasına göre teşkilatlandırılmasını istemiştir. (Görüldüğü üzere Rusya artık talepte de sınır tanımamaktadır.)

Bu konuda yer alan Osmanlı donanmalarının yanmasına değinmişken önemli bir not geçelim. Osmanlı Donanmaları toplamda 4 sefer önemli şekilde yanmıştır. Bunlar:

1571 İnebahtı (Haçlılar tarafından)

1770 Çeşme Savaşı (Ruslar tarafından)

1827 Navarin (İngiliz, Fransız ve Ruslar tarafından)

1853 Kırım Savaşında Sinop donanmasının yanması (Yine Ruslar tarafından).

Tersane Konferansı ve Londra Konferansı
Balkanların durumu görüşülmek üzere 1876 yılında Tersane Konferansı düzenlenmiştir. Bosna Hersek ve Bulgaristan’a özerklik verilmesi, Sırbistan ve Karadağ’dan Osmanlı kuvvetlerinin çekilmesi kararlaştırılmıştır.

1877 yılında düzenlenen Londra Konferansı’na göre ise Bosna Hersek ve Bulgaristan’a yeni haklar verilmesi ve ıslahatların Avrupalı devletlerce denetlenmesi kararlaştırılmıştır. Bu iki konferansta alınan kararlar Osmanlı Devleti tarafından içişlerine müdahale olarak görülmüş ve kabul edilmemiştir.

Rusya ilk defa 1774 yılında Küçük Kaynarca Antlaşması ile Osmanlı içindeki Ortodokslara müdahil olarak Osmanlı’nın içişlerine karışmıştır.

Ayestefanos (Yeşilköy) Antlaşması ve Berlin Antlaşması
Tersane ve Londra Konferanslarındaki kararları kabul etmeyen Osmanlıya Karşı Ruslar savaş açmıştır. Bu savaş daha önceden işlediğimiz 93 Harbi’dir. Ruslar büyük bir başarı elde edince Osmanlı barış istemek zorunda kalmıştır. İki taraf arasında Ayestefanos Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmayla Avrupalı devletler (İngiltere, Avusturya ve Almanya) Rusya’nın Balkanlardaki hakimiyetinin genişleyeceğini düşünerek karışı çıkmışlar ve yeni bir anlaşma ortaya çıkmıştır.

Her ne kadar 93 Harbi’nde Osmanlı yenilse de, Osman Paşa Plevne’de büyük bir savunma örneği göstermiştir. Ayrıca Aziziye Tabyası, Nene Hatun’un gayretleriyle ve halkın da yardımıyla Erzurum’u korumayı başarmıştır. Böylece Rusya’nın Erzurum’u alma çabası Aziziye Tabyası’nın direnişi ile sonuçsuz kalmıştır.

Ayestefanos Antlaşmasından sonra Osmanlı Devleti olası bir Rus saldırısına karşı kendisini koruması amacıyla 1878 yılında Kıbrıs Adası’nın yönetimini İngiltere’ye vermiştir. Fakat İngiltere burayı askeri bir üs haline getirmiş ve 1. Dünya Savaşı sırasında da adayı kendisine kattığını ilan etmiştir.

Bir derede iki balık kavga ediyorsa bilin ki oradan ince uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir. (Kızılderili Atasözü.)

Ayestefanos Antlaşmasını iptal ettiren Avrupalı Devletlerin çabasıyla Berlin’de düzenlenen konferansla beraber Berlin Antlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmayla:

Sırbistan, Karadağ ve Romanya bağımsız olmuştur.

Kars, Ardahan ve Batum Rusya’ya verilmiştir.

İlk kez Ermeni Sorunu ortaya çıkmıştır.

Ayestefanos Antlaşması imzalandığı halde yürürlüğe giremeyen yani ölü doğan bir antlaşmadır. Bu yapısı ile Sevr Antlaşmasına benzemektedir.

Duyun-u Umumiye İdaresi
Osmanlı dış borçlarını ödeyememesi sonucu Muharrem Kararnamesi ile 1881 yılında Duyun-u Umumiye İdaresi kurulmuştur. Genel Borçlar İdaresi olarak bilinen bu kurum, devletin bazı gelirlerine el koyarak borçların doğrudan buradan ödenmesini hedeflemiştir.

Duyun-u Umumiye İdaresi’nin kurulması sonucu Osmanlı Devleti’nin ekonomisi artık tamamen yabancı devletlerin denetimi altına girmiştir.

19. Yüzyıl Osmanlı Siyasi Gelişmeleri konusun son kısmına geldik. 1878 yılı ve sonrası önemli siyasi olayları sıralayalım:

1878 yılında Bosna Hersek yönetimi Avusturya – Macaristan İmparatorluğuna bırakılmıştır.

1881 yılında Fransa Tunus’u işgal etmiştir.

1882 yılında İngiltere Mısır’ı işgal etmiştir.

Girit Adası ayaklanmış ve Yunanistan’a katılmaya çalışılmış. 1868 yılında Girit’e Halepa Fermanı ile ayrıcalıklar verilse de 1896 yılında yine ayaklanmıştır.

1897 yılında Yunanistan’ın Girit Adası’nı işgel etmeye başlamasıyla Osmanlı ile Yunanistan arasında Dömeke Savaşı başlamış ve bu savaşı Osmanlı kazanmıştır.

Osmanlı İstanbul Antlaşması ile Girit Adasını bir süreliğine elinde tutmayı başarmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder