Tanzimat Fermanı nedir? Hakkında bilgi - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Nisan 04, 2017

Tanzimat Fermanı nedir? Hakkında bilgi

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 
Tanzimat Fermanı nedir? Hakkında bilgi
Osmanlı’da bir devri kapatıp yeni bir devri açan Tanzimat Fermanı nedir, neden ilan edilmiştir, sonuçları ne olmuştur sorularının cevabı… 3 Kasım 1839′da Sultan Abdülmecid’in sadrazamı Mustafa Reşid tarafından Gülhane Parkı’nda yabancı devletlerin elçileri ve büyük bir halk topluluğunun huzurunda okunan Tanzimat Fermanı ya da Tanzimat-ı Hayriye (hayırlı düzenlemeler), kişilerle devlet arasındaki ilişkilere hukuki yönden yenilikler getiren, şeriata (İslam bilginlerinin görüş birliği içinde bulundukları hususlara dayanan ilahi kanun) dayanan eski yasaları tamamen değiştirmeyi öngören, ıslahat hareketinin siyasal ve hukuki yönden teminat altına alan belgedir. Peki, neden böyle bir ferman kaleme alınmıştır?

1 Temmuz 1839′da II. Mahmut’un ölümü ve Abdülmecit’in tahta çıkmasından hemen sonra sadrazamlığa reform (düzeltme, iyileştirme) taraftarı Mehmet Hüsrev Paşa getirildi. Bu sırada Osmanlı İmparatorluğu’nun durumu hiç iyi değildi. Osmanlı ordusu Nizip’te Mehmet Ali Paşa’ya yenilmiş, donanma Mısır’a götü­rülmüştü. Mısır sorunu bir Avrupa sorunu haline gelmişti. Bu durumda devlet ya Mehmet Ali Paşa’nın eline geçecek ya da Rusya, Hünkâr İskelesi Antlaşması’na göre Osmanlı Devleti’ni himaye altına alacaktı.

Ağustos ayında yurda dönen Londra büyükelçisi ve Hariciye Nazırı Mustafa Reşit Paşa, 17 yaşındaki padişahı ikna ederek Tanzimat deklarasyonunun kabulünü sağladı. 3 Kasım 1839 günü saray müştemilatı içerisinde yer alan

Gülhane Parkı’nda, (Sarayburnu Parkı) okunan bir Hatt-ı Şerif (padişah yazısı) ile Tanzimat-ı Hayriye (hayırlı düzenlemeler) ilan edildi. Osmanlı tarihinin en önemli belgelerinden biri olan bu metin, okunduğu yerden ötürü Gülhane Fermanı ve içeriğinden ötürü Tanzimat Fermanı adıyla anılır.

Tanzimat Fermanı’nın İlan Nedenleri
1- Avrupalı devletleri Osmanlı’nın içişlerine karıştıracak bahaneleri ortadan kaldırmak,

2- Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa meselesinde Avrupa’nın desteğini almak,

3- Fransız İhtilali’nin milliyetçilik etkisini azaltmak,

4- Osmanlı idaresindeki halkı kaynaştırarak yeni bir Osmanlı toplumu oluşturmak

5- Devlet içinde yükselen demokratikleşme hareketini destekleme arzusu.

Tanzimat Fermanı’nın İçeriği
Yaklaşık üç sayfalık bir metin olan fermanda, devletin bir gerileme döneminde olduğu vurgulanmış, ama yapılacak yeniliklerle ve çıkarılacak yeni yasalarla bu durumdan kurtulunacağı müjdelenmiştir. Daha sonra din ve mezhep ayrımı gözetmeksizin tüm Osmanlı ahalisinin can ve mal güvenliğinin güvence altına alınması gereği, Kur’an ve şeriate dayanarak ilan edilmiştir. Haksız ve dengesiz vergilerin zararından söz edilerek herkesten “emlak ve kudretine göre” vergi alınacağı, asker almanın nüfusla orantılı ve azami dört veya beş sene müddetle sınırlı olacağı, kimsenin yargısız idam edilmeyeceği ve malına el konulmayacağı, özel mülkiyete sınır getirilmeyeceği, Meclis-i Ahkâm-ı Adliye’nin güçlendirileceği, vekillerin serbestçe söz söylemesine sınır getirilmeyeceği, yeni ceza kanunnamesi düzenleneceği, memurun maaşlarının adalete uygun olarak düzenleneceği, rüşvetin güçlü yasalarla önleneceği bildirilmiştir.

Fikir ve yapı bakımından ferman, Fransız Devrimi’nin
İnsan ve Vatandaş Hakları bildirgesinden esinlenmiştir. Osmanlı hukuku tarihinde ilk kez “vatandaşlık” kavramı ve vatandaşlıktan doğan haklar tanımlanmış, bu hakların korunması için yapılması gereken bazı işler sayılmıştır. Buna karşılık ferman, getirdiği yenilikleri Kuran’a ve Şer-i şerife ve Osmanlı Devleti’nin eski töre ve kanunlarına dayandırmaya özen göstermiştir.

Bu ferman sayesinde padişahların yetkileri meclislere ya da kişilere devredilmiştir. Buradaki amaç, iktidarı saraydan alıp bürokrasiye vermek ve devlet yönetiminde merkezileşmeyi sağlamaktı. Fermanda verilen bütün sözlerin tamamen yerine getirilememesine rağmen bu çabalar, çağdaşlaşmaya ve cumhuriyet fikrine önayak olmuştur.

Bu fermanla devlet kendisini yenilemesi gerektiğini söylemiştir. Fermanda yer alan başlıca konular:

- Tüm vatandaşların can, mal ve namus güvenliğinin sağlanması. Müslüman olsun veya olmasın herkesin can, mal, ırz ve namus güvenliği devlet garantisi altında olacaktır. Din ayırımı yapılmaksızın herkese eşitlik tanınmıştır.

- Yargılamada açıklık. Mahkemeler herkese açık olacak, hiç kimse yargılanmadan, sorgulanmadan cezalandırılmayacaktır. Artık padişahın her söylediği kanun değildi ve padişahın yetkileri kısıtlanmıştır. Osmanlı’da Avrupai tarz hukuk kuralları geçerli olmaya başlamıştır. Kanun üstünlüğü ön plana çıkmıştır.


- Vergide adalet. Herkesten gelirine göre ve düzenli bir şekilde vergi toplanacak. Vergiler eskiden standart olup herkesten aynı miktarda alınırdı. Bu adil olmayan durumun önüne geçilmiştir.

- Erkeklere beş yıl mecburi askerlik. Askerlik işleri belli bir düzene konulacak ve askere alma ile terhisler sağlam esaslara göre yapılacaktır. Askerlikte ocak sisteminden vazgeçilerek askerlik vatan görevi haline getirilmiştir. Gayrimüslimlerin askere alınması gündeme gelmiştir. Askerliğin süresi 5 yıl olarak belirlenmiştir. Bu madde ile gayrimüslimlerin askere alınma durumu ortaya çıkmış ve gayrimüslimler bu duruma tepki göstermişler. Daha sonra gayrimüslimler için askerlikte bedel usulü kabul edilmiştir.

- Rüşvetin ortadan kaldırılması. Rüşvet ve adam kayırma (iltimas) yasaklanmıştır.

- Herkesin mal ve mülküne sahip olması, bunu miras olarak bırakabilmesi. (Özel mülkiyet güvence altına alındı) Herkes mal ve mülk sahibi olacak, bu mallarını istediğinde satabilecek veya çocuklarına miras bırakabilecektir. Kişilerin mülkiyet hakkı devlet güvencesi altına alınmıştır.

- Padişah başta olmak üzere devlet ileri gelenleri bu fermana uyacaklardır. Bu hüküm ile padişah kendi isteği ile kendi yetkilerini kısıtlamıştır.

Tanzimat Fermanı’nın tam metni söyledir;
Herkesin bildiği gibi, devletimizde, kuruluşundan beri Kuran’ın yüce hükümlerine ve şeriat yasalarına tam uyulduğundan, ülkemizin gücü ve bütün tebaasının refah ve mutluluğu en yüksek noktaya çıkmıştı. Ancak, yüz elli yıl var ki, birbirlerini izleyen karışıklıklar ve çeşitli nedenlerle şeriata ve yasalara uyulmadığından önceki güç ve refahı, tam tersine, zayıflık ve yoksulluğa dönüştü. Oysa, şeriat yasaları ile yönetilmeyen bir ülkenin varlığını sürdürebilmesinin olanaksızlığı açık seçik ortadadır.

Tahta geçtiğimiz mutlu günden bu yana bütün çabalarımız, hep, ülkemizin kalkınması, halkımızın ve yoksullarımızın refahı amacına yönelik oldu. Eğer, devletimize dahil ülkelerin coğrafi konumu, verimli toprakları ve halkının yetenekleri göz önünde tutularak gerekli girişimler yapılırsa, yüce Tanrının yardımı ile, beş-on yılda kalkınabileceğimiz söz götürmez.

Tanrının yardımına ve Peygamberimiz Hazretlerinin ruhaniyetine sığınarak, Devletimizin ve ülkemizin iyi bir biçimde yönetilmesi için bundan böyle bazı yeni yasalar çıkarılması gerekli görüldü.

Söz konusu yasaların başında can güvenliği; ırz, namus ve malın korunması; vergi toplanması; halkın askere alınıp silah altında tutulma süresi gibi hususlar gelmektedir. Şöyle ki;

Dünyada can, ırz ve namustan daha değerli bir şey yoktur. Bir insan bunları tehlikede görünce, yaradılıştan kötü olmasa bile, canını ve namusunu korumak için olmadık çarelere başvurur. Bunun devlet ve ülkeye zarar vereceği açıktır. Buna karşılık, can ve namustan emin olan bir kimse sadakat ve doğruluktan ayrılmaz, işi ve gücü ile devletine ve ulusuna yararlı olur.

Mal güvenliğinin olmadığı yerde ise insanlar devlet ve ulusuna ısınamaz, ülkenin yükselmesi ile ilgilenmez, hep korku ve üzüntü içinde yaşar. Buna karşılık malından ve mülkünden emin olduğu zaman hep kendi işi ve işinin genişletilmesi ile uğraşır. Devlet ve ulus çabası, yurt sevgisi kendisinde her gün artar.

Vergi konusuna gelince: bir devlet, ülkesini korumak için askere ve gerekli öbür giderlere gereksinim duyar. Bu, para ile olur. Para tebaadan toplanacak vergilerle oluştuğundan bunun en iyi bir biçimde toplanması gerekir.

Önceleri gelir sanılmış olan “yedi vahit” belasından ülkemiz, hamd olsun kurtulmuşsa da, yıkıcı bir yöntem olup hiçbir zaman yararlı bir sonuç doğurmamış olan iltizam usulü hala sürüyor. Bu, bir ülkenin siyasal işlerini ve mali konularını bir adamın keyfine, hatta cebir ve zulmüne teslim etmek demektir. Bu, adam iyi bir insan da değilse hep kendi çıkarına bakar, bütün davranışlarında kötülüğe, zulme yönelir. Bu nedenle, ülkemiz insanlarının her biri için, malına ve gelirine göre belirli bir verginin saptanması ve kimseden bundan çok bir şey alınmaması gerekir. Devletimizin karada ve denizdeki askeri giderleri ile öbür giderleri de yasalarla belirlenip sınırlandırılmalı ve uygulama ona göre yapılmalıdır.

Ülkenin korunması için asker vermek halkın başlıca borcudur. Fakat, bir ülkenin varolan nüfusuna bakılmaksızın, şimdiye kadar yapıldığı gibi, kiminden, tahammülünden çok, kiminden az asker alınması hem düzensizliğe; tarım, ticaret ve bayındırlık işlerinin kötü gitmesine; hem ömür boyu askerlik bıkkınlığı; hem de nüfusun azalmasına yol açar. Bu nedenle, her ülkeden alınacak asker miktarı için uygun bir yöntem konulmalı ve dört veya beş yıl hizmet için sıra usulü getirilmelidir. Bunlar yapılmadıkça devletin güçlenip gelişmesi, huzur ve asayişin sağlanması olanaksızdır.

Bu nedenle, bundan böyle,suç işleyenlerin durumları şeriat yasaları gereğince açıkça incelenip bir karara bağlanmadıkça kimse hakkında, açık veya gizli, idam ve zehirleme işlemi uygulanmayacaktır. Hiç kimse, başkasının ırz ve namusuna saldıramayacaktır. Herkes malına, mülküne sahip olacak, bunları dilediği gibi kullanacak, bunu yaparken de devlet büyüklerinin müdahalesine uğramayacaktır.

Birinin suçluluğunun saptanması halinde mirasçılarının o işle ilgileri bulunamayacağından suçlunun malları elinden alınıp mirasçıları miras haklarında yoksun bırakılmayacaklardır.

Devletimizin tebaası Müslümanlarla öbür uluslar bu haklardan tam yararlanacaklardır.

Can, ırz ve namus konularında, ülkemizin tüm halkına şeriat yasaları gereğince güvence verilmiştir. Öbür konularda da oybirliği ile karar verilmesi için, Meclisi Ahkam-ı Adliye üyeleri gerektikçe arttırılacaktır. Devletimizin bakanları ile ileri gelenleri belirli günlerde orada toplanarak, görüşlerini, çekinmeden, açıkça söyleyeceklerdir. Can, mal güvenliğine ve vergilerin belirlenmesine ilişkin yasalar böyle hazırlanacaktır.

Askerlikle ilgili konular Bab-ı Seraskeri Dar-ı Şurası’nda görülüp karara bağlandıktan sonra sonsuza dek uygulanmaları için onaylanmak ve imzalanmak üzere tarafıma gönderilecektir. Söz konusu yasalar sırf din, devlet, ülke ve ulusu kalkındırmak amacı ile çıkartılacaklarından bunlara tam uyacağımıza and içeriz. Bu konuda, Hırka-i Şerife odasında, tüm din adamları ile bakanların hazır bulunacakları bir sırada herkes and içecektir.

Din adamı ve vezirlerden yasalara aykırı hareket edenlerin, kanıtlanacak suçlarına göre, rütbelerine hatır ve gönüle bakılmadan cezalandırılmaları için özel ceza yasası çıkarılacaktır.

Memurlara yeterli aylık bağlanmış olup, henüz bağlanmamış olanlarınki de belirlenecektir. Bu yolla da, şeriata aykırı olan ve ülkenin gerilemesinde başrolü oynayan rüşvet belası güçlü bir yasa ile ortadan kaldırılmış olacaktır.

Bütün bu sayılan hususlar eski hükümlerin tümden değiştirilmesi ve yenilenmesi demek olacağından işbu fermanımız İstanbul halkına ve ülkemiz halkına duyurulacaktır. Bundan başka, dost devletlerin de bu yöntemin sonsuza dek uygulanmasına tanık olmaları için fermanımız, İstanbul’daki tüm büyükelçilerine resmen bildirilecektir.

Tanrı hepimizi başarılı kılsın; yasalara uymayanlar Tanrının lanetine uğrasın ve ömürleri boyunca rahat yüzü görmesin. Amin.

Fermana Tepkiler
- Müslüman ve gayrimüslimlerin eşit görülmesi Cidde ve Suriye gibi bölgelerde tepki ile karşılandı.

- Diğer azınlıklara nazaran daha ayrıcalıklı bir durumda olan Rumlar ayrıcalıklarını kaybedebileceklerinden dolayı fermana tepki ile yaklaşmışlardır.

- Ferman ile Osmanlı Devleti’nin güçlenmesinden çekinen Rusya fermandan memnun olmamıştır. Ayrıca Rusya’nın azınlıklar konusunda Osmanlı’yı suçlayacak bahanesi kalmamıştır.

- Osmanlı’nın Rusya’ya karşı güçlenmesini arzulayan İngiltere bu fermandan memnun kalmıştır.

Tanzimat Fermanı’nın Sonuçları
Padişah kendi isteğiyle yetkilerini kısıtlamıştır. Kanun üstünlüğü kabul edilmiştir.

- Tanzimat Fermanı, Osmanlı Devleti’nde anayasacılığın başlangıcı kabul edilmiştir.

- Kişisel özgürlükler genişletilmiştir.

- Bu ferman bir halk hareketi değil, padişahın tek taraflı bazı esasları devlet garantisine alması şeklinde ortaya çıktığından halk tarafından pek anlaşılamamıştır. Fermanın halka anlatılması için Anadolu ve Rumeli’ye bazı memurlar gönderilmiş ve bu şekilde Osmanlı Devleti’nde bir aydın sınıfı doğmuştur.

- Aydınların etkisiyle Osmanlı ülkesindeki Batılılaşma çabaları yoğunlaşmıştır.

- İnsan hakları konusunda yenilikler yapılmıştır.

- Sorunlarını tek başına çözemeyeceğini anlayan Osmanlı Devleti, bu fermanla Avrupa ile dost geçinme amacını gütmüştür. Ferman, Mısır sorunu için İngiltere’nin desteğini alma konusunda amacına ulaşmış ve İngiltere’nin desteğini alan Osmanlı Devleti Mısır Sorunu’nu ve Boğazlar meselesini kendi isteği doğrultusunda çözmüştür.

- Bu fermandan sonra da Avrupalılar gayrimüslimlerin haklarını takip ediyor görünerek Osmanlı içişlerine karışmaya devam ettiler. Bu fermanın ilanından sonra Avrupa tipi yeni mahkemeler ve okulların açılması, eğitim ve hukuk alanında ikilik doğmasına neden olmuştur.

- Tanzimat Fermanı’yla verilen haklar bir halk hareketi sonucunda değil de padişah tarafından verildiği için Osmanlı ülkesinde batıdakine benzer önemli bazı sosyal gelişmeler yaşanmamıştır.

- Tanzimat döneminde hukuk, yönetim, askerlik, eğitim ve kültür alanlarında yenilikler yapılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder