Edebiyat Ders Kitaplarında Metin Seçimi ve Düzenlenişi - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Mayıs 21, 2016

Edebiyat Ders Kitaplarında Metin Seçimi ve Düzenlenişi

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 
Edebiyat Ders Kitaplarında Metin Seçimi ve Düzenlenişi, Edebiyat ders kitaplarında kullanılacak metinlerin seçimiyle ilgili esaslar Orta Öğretim Türk Edebiyatı Dersi 9., 10., 11., 12. Sınıflar Öğretim Programı’nda (MEB, 2005, 17-21) ve Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Programı (9-10-11. SINIF)’nın Açıklamalar kısmında (MEB, 1992, 4-8) ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir. Ancak bu hususta da gerek metin seçimi, gerekse seçilen metinlerin düzenleniş ve ele alınış biçimiyle ilgili çeşitli sıkıntılarla karşılaşılmaktadır. Bunlardan lki metin seçiminde çeşitlilik sağlamakla ilgilidir. 

MEB ve İnkılâp Kitap Evi, TDE-3 kitaplarını bu açıdan karşılaştırdığımızda Ahmet Kutsi Tecer’in “Nerdesin”, Refik Halit Karay’ın “Eskici”, Memduh Şevket Esendal’ın “Haşmet Gülkokan”, Arif Nihat Asya’nın “Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor”, Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Otuz Beş Yaş”, Şehriyar’ın “Heyder Babaya Selâm”, Osman Türkay’ın “Şair Çocuğun Sabah Duası”, Çolpan’ın “Küz”, Aybek’in “Erkin Kuş”, Ziya Samedî’nin “Cıllar Sırrı”, Rudyard Kipling’in “Adam Olmak/Eğer” adlı eserlerinin ve bunlar arasında “Heyder Baba’ya Selâm”şiiri ile “Cıllar Sırrı” adlı romandan alınan kısımların ortak olduğunu görüyoruz. 

Bu sayı kitabın bütünü içinde %15’lik bir orana karşılık gelmekte, seçilen metinlerin işlenişiyle birlikte kitaplarda %15’lik bir benzeşme ortaya çıkmaktadır. Bu da eski bir tabirle “nev-i şahsına münhasır” ders kitapları yazılmasının önünde bir engel oluşturmaktadır. Böyle durumlarda mevcut ders kitapları incelenerek bunlarda yer almayan bölümler seçilmeli ve mümkün olduğunca orijinal edebiyat kitapları hazırlanması için gayret gösterilmelidir. Seçilen metinlerin düzenlenişi de oldukça dikkat gerektiren bir iştir. Özellikle tarihî metinler, dönemin dil özellikleri bozulmadan verilmeli; bu hususta metnin bütününde birlik sağlanmalıdır. Ancak kitaplarımızda bu konuda da hatalar ve tutarsızlıklar görülmektedir. 

MEB,  TDE-2’de Fuzulî’nin Şikâyetnâme adlı eserinden alınan “Huzurlarına gitdüm. Bir cem gördüm, hikâyetleri perişan, ne safadan anda eser ü ne sıdkdan nişan var. Selâm verdüm, rüşvet değildür deyu almadılar. Hükm gösterdim, fâidesizdür deyu mültefit olmadılar. Eğerçi zâhirde sûret-i itâat gösterdiler, amma zebân-ı hâl ile cemi suâlüme cevab verdiler.” cümlelerinde “gitdüm, verdüm” çekimli fiillerinde görülen geçmiş zaman eki, dönemin dil özelliklerine uygun olarak yuvarlak ünlülü verildiği hâlde “Hükm gösterdim.” cümlesinde ek günümüz Türkiye Türkçesindeki biçimiyle verilmiştir (2005, 104). Aynı kısım İnkılâp Kitap Evi, TDE-2’de “Sadeleştirilmiştir” kaydı düşülerek “Selâm verdim, rüşvet değildir deyü almadılar.   Esasen burada hem sadeleştirme hem de günümüz Türkçesine aktarma söz konusudur. “Mültefit olmak”, “iltifat etmek”; “zâhirde”,”görünürde”; “sûret-i itâat göstermek”, “itaat eder gibi davranmak”; “cemi suâlüme”, “bütün sorduklarıma”; “zebân-ı hâl”, hâl dili”; “cevab vermek”, “karşılık vermek” biçiminde sadeleştirilirken metnin devamında yer alan “riayet, tekaüt beratı, zevâit, husûl” gibi sadeleştirme açısından “suâl ve cevap vermek” ifadelerinden önce gelmesi gereken kelimeler aynen korunmuştur. Benzer şekilde “gitdüm”, “gittim”; “değildür”, “değildir”; “fâidesizdür”, “faydasızdır” olarak günümüz Türkçesine aktarılırken “deyü”, “eğerçi” gibi kelimeler de dönemin diliyle verilmiştir. Burada dikkati çeken bir diğer husus, İnkılap Kitap Evi,

TDE-2’de “zebân-ı hâl” gibi yaygınlık kazanmış bir ifadenin “hâl dili”, “gûşe-i uzlete çekilmek” deyiminin de “yalnızlık köşesine çekilmek” biçiminde sadeleştirilerek verilmesidir (2005, 135). Kanaatimizce bu tür kalıplaşmış ibareler aynen verilmelidir. Esasen edebî metnin üslûp özelliklerini bozmamak için sadeleştirmeden mümkün olduğunca kaçınmak, gerekli görülen yerlerde orijinal metnin yanında metnin günümüz Türkçesiyle söylenişini vermek en oğrusudur. Orta Öğretim Türk Edebiyatı Dersi 9., 10., 11., 12. Sınıflar Öğretim Programı-2005’te, programın yapısı gereği Türk dünyası edebiyatları için ayrı bir bölüm bulunmamaktadır. Ancak yer yer “Çağdaş Türk Edebiyatları” ifadesi kullanılarak bu edebiyat geleneklerine mensup yazar ve şairlerden örnekler alınabileceği belirtilmektedir. Bizim burada işaret etmek istediğimiz husus, Türk dünyası edebiyatları ya da yenilenen öğretim programındaki ifadesiyle “Çağdaş Türk Edebiyatları”na ait metinlerin verilişinde de eserin ait olduğu lehçenin özelliklerini dikkate almak gerektiğidir. İnkılâp Kitap Evi, TDE-3’te Kazak Türkleri edebiyatı konusunda Mağcan Cumabayulı’dan “Cer Cüzine” adlı şiir verilmiştir (2001, 182). Başlığın Türkiye Türkçesindeki karşılığı “Yeryüzüne”dir. Türkiye Türkçesi kelime başı “y” seslerinin Kazak Türkçesindeki karşılığı ise “c” değil, “j”dir. Bu kelime Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü’nde “jer jüzi” olarak verilmiştir (1992, 986). MEB, TDE-3’te aynı şairden “Karanlık Koyuvlanıp Keledi” şiiri alınmış, söz konusu ses “jas bala”, “közüm jası” gibi örneklerde Kazak Türkçesinin ses özelliklerine uygun biçimde verilmiştir; ancak burada da şiirin adında yer alan “karanlık” elimesi yanlıştır, bu kelime yine Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü’nden öğrendiğimize göre Kazak Türkçesinde “karanğılık” biçimindedir (1992, 438). Böyle durumlarda konunun uzmanlarına başvurmak ve ders kitabına alınacak metni güncel ve güvenilir kaynaklardan seçmek en doğrusudur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder