DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ!
Şiirde Ahenk (Ses ve Ritim)
Şiirde ahenk, birbiriyle uyumlu seslerin, belli bir ritimle bir arada bulunmasıyla sağlanır. Şiirde ahengi sağlayan ses ve ritim unsurları şunlardır:
1)Asonans
2)Aliterasyon
3)İç Kafiye
4)Ölçü
5)Uyak(kafiye)
6)Redif
Asonans
Şiirde aynı sesli harflerin tekrarlanmasından oluşan ahenktir.
Gül bülbülü güldürür mü
Ülfet eyler öldürür mü
Bu dizelerde “ü” sesli harfinin tekrarlanmasıyla ahenk sağlanmış, asonans yapılmıştır.
Aliterasyon
Şiirde aynı sessiz harflerin tekrarlanmasından oluşan ahenktir.
Sensizim üzsen de sonsuza dek sevdiğim
Sevsen de sevmesen de seni hep seveceğim
Bu dizelerde “s” sessiz harfinin tekrarlanmasıyla ahenk sağlanmış, aliterasyon yapılmıştır.
İç Kafiye
Dize ortalarında bulunan ve mısra sonlarındaki uyakla uyumlu ses benzerliği oluşturan ses benzerliğidir.
Kamu bimârına cânân/ devâ-yı derdi der ihsân
Niçün kılmaz bana dermân/ beni bimâr sanmaz mı?
Bu dizelerin ortasında bulunan “cânân” ve “dermân” sözcükleriyle, birinci dizenin sonundaki “ihsan” sözcüğü arasında ahenk sağlanmış, iç kafiye yapılmıştır.
Ölçü (Vezin)
Şiirde dizelerin hece sayısına veya hecelerin ses değerine göre bir uyum içinde olmasıdır. Türk edebiyatında aruz ve hece olmak üzere iki ölçü kullanılmıştır. Ayrıca birçok şair serbest ölçüyle de şiir yazmıştır.
1)Aruz Ölçüsü
Dizelerde hecelerin uzunluğuna ve kısalığına dayanır. Her dizenin ses bakımından denk olması esas olarak kabul edilir.
Sesli harfle biten heceler “açık hece”, sessiz harfle biten heceler ise “kapalı hece”dir. Her dizenin son hecesi, nasıl biterse bitsin, kapalı hece kabul edilir. Açık heceler kısa, kapalı heceler ise uzun olarak kabul edilir. Açık heceler (.) nokta, kapalı heceler (-) kısa çizgiyle gösterilir.
Aruz kalıpları gereği, kısa hecelerin uzun okunmasına imâle, uzun hecelerin kısa okunmasına ise zihaf denir. Bunlar birer aruz kusurudur. Kapalı heceyi açık hece durumuna getirmek için, sessizle biten bir sözcüğün, sesliyle başlayan bir sözcüğe bağlanarak okunmasına vasl(ulama) denir.
Aruz ölçüsü, Arap edebiyatı kaynaklıdır. Türkler aruz ölçüsünü 11.yüzyıldan itibaren kullanmaya başlamışlardır. Divan edebiyatının tüm nazım ürünlerinde aruz ölçüsü kullanılmıştır.
2)Hece Ölçüsü
Dizelerdeki hece sayılarının birbirine eşit olması esasına dayanır. Bu ölçüyle oluşturulan şiirlerde dizelerde vurgu yapmak amacıyla bir ya da iki kez durulur. Durulan bu yerlere “durak” denir. Duraklar sözcük ortasında bitmez. Dizedeki hece sayısı çift ise durak genellikle heceleri eşit böler: 8=4+4. Dizedeki hece sayısı tek ise genellikle hece sayısı çok olan durak ya da duraklar önde, hece sayısı az olan durak sonda bulunur: 7=4+3, 11= 6+5, 11= 4+4+3.
Türklerin ulusal ölçüsüdür. Genellikle, İslamiyet öncesi Türk edebiyatında ve halk edebiyatı ürünlerinde kullanılmıştır. Daha çok 7’li, 8’li ve 11’li kalıpları kullanılmıştır.
Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı
Bir dakika araba yerinde durakladı
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar
Bu dörtlük 7+7= 14’lü hece ölçüsüyle yazılmıştır.
Ya-ğız at-lar kiş-ne-di / me-şin kır-baç şak-la-dı
Bir da-ki-ka a-ra-ba/ ye-rin-de du-rak-la-dı
3)Serbest Ölçü
Ölçü ve uyak düzeni olmayan şiirlerin ölçüsüdür. Bu ölçüyle oluşturulan şiirlerde uyum, hece sayısı ve uyakla değil; sözcüklerdeki ses ilişkileriyle sağlanır. 19.yüzyılın sonlarında doğmuş ve hızla gelişmiştir. Edebiyatımızda 1930’lardan beri kullanılmaktadır.
Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin
Benim doğduğum köyler de güzeldi
Sen de anlat doğduğun yerleri
Anlat biraz
Uyak (Kafiye)
Şiirde dize sonlarındaki ses benzerliğine uyak denir. Uyak, seslerin tekrarlanmasıyla dizelerin ahengini artıran bir musiki unsurudur. Uyağı oluşturan eklerin, sözcüklerin yazılışları ve okunuşları aynı, anlamları ve görevleri farklı olmalıdır.
Aşk, dostluk… Hepsi dökülür yapraklar
Çıplak bir ağaç durgun suda aksin
Yalnızlık dediğin hayatta başlar
Kabir boyunca devam etmek için
Ne hasta bekler sabahı
Ne taze ölüyü mezar
Ne de şeytan bir günahı
Seni beklediğim kadar
Redif
Dize sonlarında yazılışları, anlamları ve görevleri aynı olan eklerin, sözcük ve sözcük gruplarının tekrar edilmesine redif denir. Redif uyaktan sonra gelir, her dize sonunda redif bulunmak zorunda değildir.
Ben sizinle sarmaş dolaş olmuşum, dalgalar
Pamuk yüklü gemilerin ardında gezemem
Doyurmaz artık beni bayraklar, bandıralar
Mahkum gemilerinin sularında yüzemem
Bardak boşalır bencileyin dolmayı bilmez
Benzim gibi yaprak sararıp solmayı bilmez
Hiçbir şey canımca feda olmayı bilmez
Canım senin uğrunda feda olmak içindir
Ya Rab, belâ-yı aşk ile kıl âşînâ beni
Bir dem belâ-yı aşktan etme cüdâ beni
Uyak Türleri
1)Yarım Uyak
Tek ses- genellikle sessiz harf- benzerliğine dayanan uyak türüdür.
Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı
Delik-demir çıktı mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır
Ben çektiğim kimler çeker
Gözlerim kanlı yaş döker
Bulanık bulanık akar
Dağların seliyim şimdi
2) Tam Uyak
İki ses- genellikle bir sesli bir sessiz harf- benzerliğine dayanan uyak türüdür.
Mazi köyünde, hatıralar gölgesinde kal
Dolaştığın tabiatı günlerce seyre dal
Sen de geçebilirsin yârdan, anadan, serden
Senin de destanını okuyalım ezberden
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden
3)Zengin Uyak
Üç ya da daha çok sesin benzerliğine dayanan uyak türüdür.
Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk
Soğuk bir mart sabahı buz tutuyor her soluk
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda
Canı, cânânı bütün varımı alsın da Hüdâ
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ
Miskin Yunus biçareyim
Baştan ayağa yâreyim
Dost ilinden avareyim
Gel gör beni aşk neyledi
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak
Uyarı:
Dize sonundaki bir sözcüğün başka bir dize sonundaki sözcüğün içinde geçmesiyle oluşan ses benzerliğine tunç uyak denilmektedir. Tunç uyak, zengin uyağın bir türü olarak kabul edilmektedir.
Kimi solgun, sarışın; kimi ak, kimi kara
Kiminin arkasında görünüyor Ankara
Bulutlar ufukta beyaz bir yumak
Ne hoştur kırlarda yazın uyumak
Ne doğan güne hükmüm geçer
Ne halden anlayan bulunur
Ne aklımdan ölümüm geçer
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur
Bir gün dedim ki istemem artık ne yer ne yâr
Çıktım sürekli gurbete, gezdim diyar diyar
4)Cinaslı Uyak
Anlamları ayrı, yazılış ve söylenişleri aynı olan sözcük ya da sözcüklerin benzerliğine dayanan uyak türüdür.
Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç
Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç
Her nefeste eyledik yüz bin günah
Bir günaha etmedik hiçbir gün ah
Kara gözler
Yaktı beni kara gözler
Gemim deryada kaldı
Yelkenim kara gözler
Hüzün güllerini derdin
Söyle yârim nedir derdin
Hani hep sen bana derdin
Yüce aşklar böyle başlar
Uyak Düzenleri
Dizelerin son seslerine bakılarak bir dörtlüğün uyak düzeni çıkarılabilir. Bir dizenin hangi dize ile uyaklı (kafiyeli) olduğunun gösterilmesine uyak düzeni denir.
1)Düz Uyak
Birinci ve ikinci dizenin; üçüncü ile dördüncü dizenin birbirleriyle uyaklı olmasıdır.
Uyak düzeni aabb biçimindedir.
…………….a
…………….a
…………….b
…………….b
Derler bilir hakikati yüzlerce feylesof a
Bir kısmı şek ve şüphede bir kısmı hayli kof a
Aksetmiyor çoğunda fikirler ayan beyan b
Hayyam imiş hakikati az çok fısıldayan b
Halk edebiyatında dörtlüklerde kullanılan aaab şeklindeki uyaklar da düz uyaktır.
Ağacınız yapraklarla donanır a
Taşlarınız bir birliğe inanır a
Her çiçekler bağrınızda gönenir a
Pınarınız çağlar akışır dağlar b
2)Çapraz Uyak
Birinci ile üçüncü dizenin, ikinci ile dördüncü dizenin uyaklı olmasıdır. Uyak düzeni abab biçimindedir.
…………..a
…………..b
…………..a
…………..b
Hafız’ın kabri olan bahçede bir gül varmış a
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle b
Gece bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış a
Eski Şiraz’ı hayal ettiren ahengiyle b
Uçun kuşlar uçun doğduğum yere a
Şimdi dağlarında mor sünbül vardır b
Ormanlar koynunda bir serin dere a
Dikenler içinde sarı gül vardır b
3)Sarma Uyak
Birinci ile dördüncü dizenin, ikinci ile üçüncü dizenin uyaklı olmasıdır. Uyak düzeni abba biçimindedir.
……………a
…………..b
…………..b
…………..a
Akşamleyin güneş ardından geceler a
Görününce en son bu yolun ucunda b
Aksimiz mi? –dersin- başı avucunda b
Düşünceye dalmış bir insan geceler a
Balkonlara, yalılara dalar düşünürüm a
O günler uzaklaşan yelkenlerin peşi sıra b
Akan bulutlar gibi geçmiş; ne iz ne hatıra b
Sır şimdi bunca güzel hayat, güzel ölüm a