Güzel Sanatlar İçinde Edebiyatın Yeri - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Ağustos 28, 2014

Güzel Sanatlar İçinde Edebiyatın Yeri

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 
Güzel Sanatlar İçinde Edebiyatın Yeri

 BİLİM VE SANAT
Yüzyıllardır insanoğlu evrenin gizemini araştırmış, uygarlıkların anlayış ve zevk ölçülerine uygun olarak anlatımlar yaratmıştır. Bu anlatımları insanlarla paylaşmak amacı ile yöntemler geliştirmişlerdir. Bilim ve sanat bu yöntemlerin en önemlileri arasında yer almaktadır.
A.Bilim
Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma sürecidir. Deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak yasalar çıkarmaya çalışan bilgiler bütünüdür. Bilimsel bilgi üretme sürecinde niteliği, standartları ve geleneklerin oluşması yüzyıllar sürmüştür. Bu oluşumları şöyle sıralayabiliriz.
1.Bilim mantıksal düşüncelerdir. Gerçeklerden(tümevarım) hareket ederek teoriye, teoriden (tümdengelim)hareket ederek gerçekliğe ulaşmaya çalışır. Ulaşılan sonuçlar çelişkilerden uzaklaşmış birbiriyle tutarlıdır.
2.Bilimsel verilere dayalı, kanıtlanabilir özellikteki bilgilerdir. Örn; maddenin hal değiştirdiği her tepkimede kütlenin sabit kaldığını gözlemleyebiliriz. O halde bilim olgusaldır diyebiliriz.
3.Bilim eleştiriye açıktır. Bilim yapanların, mekanik ve ezber öğreniler yerine, bilim olgusunun ortaya çıkmasına neden olan gözlem, akıl, mantık ve bunlara ek olarak “Eleştiri” yapmanın anlaşılır olması lazımdır. Çünkü diğer öğelerin bilinerek yeni bilimsel sınırlara ulaşması ancak eleştiri yolu ile olur. Bilim ne kadar akla yatkın görünürse görünsün, ileri sürülen her iddia eleştirisiz yaklaşımdan vazgeçilemez. Olgular tarafından desteklenemeyen hiçbir kuram ya da görüş “Doğru” kabul edilemez ve daha önceki statüsüne bakılmaksızın eleştirilir.
4.Bilim sınırlı ve özel anlamda objektiftir. Bilimsel nitelik taşıyan her sonucun kamunun soruşturmasına açık olacak bir biçimde ifade edilmelidir. Belli bir grup ya da kişilerin kontrolünde olmamalıdır.
5.Bilim seçicidir. Evrende olup biten olgular, çeşit ve sayı yönünden sonsuzdur. Bu yüzden bilim önemli gördüğü olguyu konu edinir.
6.Bilim olgular arasında ilişkiler kurarak benzerliklerinden hareketle genellemelere ulaşır. Tek tek olaylarla değil, genel olgularla uğraşır. O halde bilim genelleyicidir diyebiliriz.
7.Bilim tüm insanlığa aittir. Bilim tarihine bakıldığında ilk önemli adımların Hint, Sümer, Babil ve Mısır uygarlıklarında atıldığı, İslam uygarlığının ise 8-12 yüzyıllar arasında teknik ilimler, tıp, astronomi ve matematik alanında başarılı olduğunu görebiliriz.
B.Sanat
Sanat, insanlık tarihinin her döneminde var olan bir olgudur. İnsanlığın geçirdiği evrimler yaşama biçimlerini ve sanata bakışlarını değiştirmiş, her dönemde ve her toplumda, sanat farklı görünümlerde ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla insanlık tarihi boyunca sanatın tanımı pek çok kişiye göre değişmiştir. Bu tanımların ortak noktalarına dayanarak sanat için diyebiliriz ki; Sanat bir duygunun, tasarının ve ya güzelliğin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı ve ya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılıktır.
Sanat, güzel ile uğraşır. Güzel göreceli bir kavram olup kendi içinde tutarlı bir bütünlüğü taşıyan şey çirkin, acı verici, iğrendirici bile olsa estetik açıdan güzeldir. Yapılan bir iş ve ya hareketin, güzel, gelişmiş ve etkileyici bir biçimde görünmesi, onu bir sanat olarak tanımamıza yetmektedir. İnsan yaptığı işi ne kadar yüceltebiliyor, ona estetik bir ışıltı katabiliyorsa, sanat olgusuna da o kadar yaklaşır.
Sanatçıyla bilim adamı arasındaki farkı anlamamız için bir örnek vermek gerekirse; Bir doğa olayı olan ‘’yıldırım’’ karşısında bili adamı Paratoneri bulmuştur. Ama bir sanatçı ‘’yıldırım’’ ı gördüğünde kendi sanatsal gerçekliğinde yeniden oluşturur. Bir şair duygu ve düşüncelerini dilin anlatım olanaklarında, sözcüklerin çağrışım, vurgu gücünden yararlanarak dile getirir.
İnsanoğlu duygularını, düşüncelerini ses, hareket, ritim, renk gibi simgelerle şekillendirmeye başladığından itibaren sanat eserleri de oluşmaya başladı. Bir şiir ya da müzik bestesi, bir insan görüntüsü, bir mimari yapı, bir tiyatro da, bir film de sanat eseri sayılır. Her sanat eseri, insanla ya da insanın var olduğu bir şeyle ilgilidir, estetik bir değeri vardır. Bu estetik değer insanlarda heyecanlar, hazlar ve tepkiler uyandırır
 SANATIN SINIFLANDIRILMASI
Sanat endüstriyel sanatlar (zanaat) ve güzel sanatlar olarak iki gruba ayrılır.
İnsanların maddi ihtiyaçlarını karşılamak için yapılan, eğitim ve tecrübe gerektiren işe zanaat adı verilir. Marangozluk, terzilik, dokumacılık, halıcılık bir zanaattır. Şiir, heykel, resim, mimari, tiyatro gibi insanlarda estetik yönden bir zevk duygusu veren, coşku ve hayranlık uyandıran sanatlara ise Güzel sanatlar denir. Güzel sanatların gayesi, güzelliği ifade etmek ve yorumlamaktır.
Sanatla zanaatın çakıştığı yerler olmakla birlikte yaratıcılığın ve ustalığın bir arada olduğu durumlardır. Sanatta yaratıcılığın ön planda olmasına karşılık zanaatta ustalık ön plandadır. Bu açıklamaya dayanarak diyebiliriz ki; Zanaat maddeyi faydalı olası için, güzel sanatlar alanında ki bir sanatçı ise güzel ve özgün olması için işler. Zanaat ustası metal işleyerek çatal, kaşık, çerçeve, çaydanlık vs. yaparken bir sanatçı metali işleyerek yaratıcılığını da katarak heykel yapabilir.
GÜZEL SANATLAR
PLASTİK (Görsel) SANATLAR (Maddeye Biçim Veren Sanatlar)
Resim
Heykel
Mimari
Kabartma
Hat
Tezhip
Minyatür

FONETİK (İşitsel) SANATLAR (Sese, Söze Biçim Veren Sanatlar)
Edebiyat
Müzik

RİTMİK (Dramatik) SANATLAR (Harekete Biçim Veren Sanatlar)
Tiyatro
Bale
Dans
Opera
Sinema

Geleneksel sınıflandırma, güzel sanatları hitap ettiği duyu organlarına göre sınıflar. Hem görsel hem işitsel olan sanatlara ritmik sanatlar diyoruz (tiyatro, sinema, operet vb.).Ritmik sanatların çoğunda fonetik öğeler bulunmaktadır, söz gelimi görsel sanatlar (plastik sanatlar) göze ve görmeye dayanan sanatlardır (resim, heykel, mimari vb.).Müzik ve türleri ile edebiyatı ise fonetik sanatlardır. Ancak ister istemez bu sınıflandırmanın dışında kalan bazı türlerde olabilmektedir (karikatür, seramik vb.).Bu sanatları ‘’karma sanatlar’’başlığında sınıflandırmak mümkündür.
Edebiyat,kişinin duygu ve düşüncelerini,kendine özgü bir dil kullanarak, estetik kurallar çerçevesinde,yazılı veya sözlü olarak dile getirmesidir.O halde edebiyatın fonetik sanatlar içinde ele alınmasının doğru olduğu da görülecektir.Edebiyatı bir fizik, felsefe, tarih metni ile,  bir hikaye bir hikaye ya da bir şiiri karşılaştırdığımızda daha net anlayabiliriz.Edebiyat herhangi bir iletiyi dilin olanaklarından yararlanarak etkileyici ve güzel bir şekilde anlatılmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder