Gerçeküstücülük (sürrealizm)” ve “varoluşçuluk (egzistansiyalizm)” akımlarıyla ilgili araştırma yapınız - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Aralık 25, 2013

Gerçeküstücülük (sürrealizm)” ve “varoluşçuluk (egzistansiyalizm)” akımlarıyla ilgili araştırma yapınız

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 
Gerçeküstücülük (sürrealizm)” ve “varoluşçuluk (egzistansiyalizm)” akımlarıyla ilgili araştırma yapınız




Gerçeküstücülük (sürrealizm)” ve “varoluşçuluk (egzistansiyalizm)” akımlarıyla ilgili araştırma yapınız
SÜRREALİZM (GERÇEKÜSTÜCÜLÜK)

20.yüzyılın başlarında Andre Breton tarafından Freud’un görüşlerine (psikanaliz yöntemi) dayanılarak açılan bir sanat akımıdır.

Gerçeküstücülüğün bilgi ve esin kaynağı olan Freud’a göre, insanoğlunun dış dünyasından edindiği alışkanlıklar, istekler bilinçaltında toplanır. Bu istekler düş (rüya, yarı rüya) durumunda çözülerek ortaya çıkar.

Sürrealistler, Freud’un bu görüşünü edebiyata uygulamışlari bir anlamda bilinçaltının, bilinç alanına olan egemenliğini savunmuşlardır. Dolayısıyla içinden geldiği gibi yazmak bu akımın en belirgin özelliğidir. Akılcılığın karşısındadırlar, geleneksel ve biçime dayalı inanç ve değerleri düşünceden silmişlerdir.

“Gerçeküstücülük, ister söz, ister yazı ile ya da başka bir yolla, düşüncenin gerçek işleyişini ortaya çıkarmak içim başvurulan, içinden geldiği gibi yazma yöntemidir. Bu, aklın denetimi olmaksızın (rüyada olduğu gibi) her türlü estetik ve ahlak kaygısı dışında düşüncenin yazılışıdır”.
Andre Breton
Bu akımın Batı’daki en önemli iki temsilcisi Andre Breton ve Paul Eluard’dır.
Bizim edebiyatımızda Oran Veli Kanık’ın kimi şiirlerinde bu akımın izleri açıkça görülmektedir.
varoluşçuluk (egzistansiyalizm

Varoluşçuluk veya egzistansiyalizm, genel olarak psikolojik ve kültürel devinimlerin; bireysel deneyimlerle birlikte var olabileceğini savunan felsefe akımı. Erdemlilik ve bilimsel düşünce birlikteliğinin insan var oluşunu anlamlandırmak için yeterli olamayacağını ve bundan dolayı mevcut birlikteliğin gerçek değer yargıları içinde yönetilen ileri düzey bir ulam (felsefi kategori) olduğu düşünülmüştür. İnsan yaradılışını anlamlandırma kesin olarak bahsedilen bu otantik gerçeklikle mümkündür
Varoluşçuluk, 19. yüzyılın ortalarında, baskın sistematik felsefeye karşı bir tepki olarak doğmuştur. Søren Kierkegaard'ın genel olarak ilk varoluşçu filozof olduğu görüşü hâkimdir. Hegelcilik ve Kantçılığa karşı olarak, Kierkegaard bireysel bir bakış açısına sahiptir. Onun oluşturduğu sorumluluk temelindeki görüş; yaşamın anlamına, tutku ve samimiyet ikilisinin gerçekçi çözümlemelerine dayanmaktadır. Varoluşçuluk II. Dünya Savaşı'nı izleyen günlerden sonra bilinirlik kazanmıştır. Akım, felsefenin yanında, teoloji, drama, resim, edebiyat ve psikoloji dallarını da etkilemiştir.
Varoluşçu felsefeciler tarz ve içerik olarak, geleneksel sistematikçilere veya akademik felsefecilere benzemektedir. Bu iki tarz ve içerik de, soyuttur ve insanın somut varlığından oldukça uzaktır. Scholars generally consider the views of existentialist philosophers to be profoundly different from one another relative to those of other philosophies.Varoluşçu felsefecilerin en çok eleştirildikleri konulardan biri, kullandıkları terimler olmuştur. Bu terimlerin karışıklık doğurduğu ve akım içinde terim tutarlılığının sağlanamadı iddia edilmiştir


Gerçeküstücülük (sürrealizm)” ve “varoluşçuluk (egzistansiyalizm)” akımlarıyla ilgili araştırma yapınız Gerçeküstücülük (sürrealizm)” ve “varoluşçuluk (egzistansiyalizm)” akımlarıyla ilgili araştırma yapınız Gerçeküstücülük (sürrealizm)” ve “varoluşçuluk (egzistansiyalizm)” akımlarıyla ilgili araştırma yapınız


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder