Sembolizm ( Simgecilik) (1885- 1902) - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Kasım 02, 2013

Sembolizm ( Simgecilik) (1885- 1902)

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 
Sembolizm ( Simgecilik) (1885- 1902)


Parnasizme tepki olarak doğan edebiyat akımıdır. 19. Yüzyılın son yarısında (1885’ten sonra) Fransa’da daha sonra da bütün Avrupa’da gelişmiştir. Ruhsal bunalım içindeki genç kuşak, eskiyi yıkmak ve geleneğin dışında bir yol tutmak eğiliminde idi. Bu sırada Alman filozof Schopenhauer’in ileri sürdüğü ‘Dünya bir tasavvurdan ibarettir.”  Görüşü gençler tarafından benimseniyordu. Artık görünene değil, bilinçaltına ve öznelliğe yönelim başladı. Böylece sembolizm oluşum safhasına girmiş oldu.
Özellikleri:
1)      Sembolizm ile edebiyat; fizyolojiden psikolojiye, gözlem ve deney yolundan duygu ve bilinçaltına, nesnellikten öznelliğe, somutluktan soyutluğa, açıklıktan kapalılığa yönelmiştir.
2)      Sembolizm, görüneni sert görüntüsünden uzaklaştırarak hayal ve rüya ortamı içerisinde sunar. İzlenimler ile insan ruhunun gizli ilişkileri anlatılır.
3)      Sessiz ve durgun bir ortamda renkli tabloların çizimine önem verilir.
4)      Müzik ve ahenk önem kazanmıştır.
5)      Şiirde, okuyanın ferdi yorumuna önem vermek için mana ikinci plana atılmıştır. Bunun için de mecazlara ve sembollere çokça yer verilmiştir.
6)      Sembolizmde fikir değil, duygu önemlidir.
7)      Sembolizmde; rüya, hülya, melankoli ölü şehirler, esrarlı şeyler üzerinde durulur.
8)      Sembolizmde ağır bir dil kullanılmış, klasik nazım biçimleri yerine serbest müstezat ve serbest nazım kullanılmaya başlanıştır.
Temsilcileri:
Charles Baudelaire, Paul Valery, Arthur Rimbaud, Stephane Mallarme, Paul Verlaine
Türk edebiyatındaki temsilcileri: Ahmet Haşim ve Cenap Şahabettin’in yanında Ahmet Hamdi Tanpınar, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Muhip Dıranas gibi şairlerde yer yer sembolizmin izleri görülür.
İçe Kapanış
Derdim, yeter, sakin ol, dinlen biraz artık;
Akşam olsa diyordun, işte oldu akşam;
Siyah örtülere sardı şehri karanlık;
Kimine huzur iner gökten, kimine gam.

Bırak, şehrin iğrenç kalabalığı gitsin,
Yesin kamçısını hazzın sefil cümbüşte
Toplasın acı meyvesini nedametin
Sen gel, derdim, ver elini bana, gel şöyle.

Bak göğün balkonlarından geçmiş seneler
Eski zaman esvaplarıyla eğilmişler;
Hüzün yükseliyor, güler yüzle, sulardan.

Seyret bir kemerde yorgun ölen güneşi
Ve uzun bir kefen gibi doğuyu saran
Geceyi dinle, yürüyen tatlı geceyi
                       (Çeviren : Sabahattin Eyüboğlu) Charles Baudelaire

Bir Günün Sonunda Arzu
Yorgun gözümün halkalarında
Güller gibi fecr oldu nümâyân
Güller gibi… Sonsuz, iri güller;
Güller ki kamıştan daha Nâlân
Gün doğdu, yazık, arkalarında.

Altın kulelerden yine kuşlar
Tekrarını ömrün eder ilan
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam
Alemlerimizden sefer eyler

Akşam, yine akşam, yine akşam,
Bir sırma kemerdir, suya baksam…
Akşam, yine akşam, yine akşam…
Göllerde bu dem bir kamış olsam!
                                       Ahmet Haşim
Seyr eyledim eşkâl- i hayatı
 Ben havz-ı hayalin sularında
Bir aks-i mülevvendir onunçün
Arzın bana ahcâr ü nebâtı

                                       Ahmet Haşim
Bir önceki yazımız olan 9.Sınıf Türk Edebiyatı Ders Notları başlıklı makalemizde 10 türk edebiyatı ders notları, 10.sınıf türk edebiyatı ders notları ve 12 türk edebiyatı ders notları hakkında bilgiler verilmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder