DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ!
18 Mart Çanakkale Şehitleri Orotoryosu
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tahaşşüt ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâûna de züldür bu rezil istilâ!
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdat inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
…………..BU VATAN KİMİN?
……………… Ardına bakmadan yollara düşen,
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır...
………………BU VATAN KİMİN?
…………….. İleri atılıp sellercesine,
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine,
Şu kara toprağa girenlerindir...
18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ VE ŞEHİTLERİ
ANMA GÜNÜ ORATORYO PROGRAMI
………….Kötü
bir gün geldi
Susuverdi mehter, susuverdi davullar
Susuverdi Türk’ün susmaz hürriyeti
………….Bozuluverdi
dirlik ve düzen
Bozuluverdi birlik
Gölgemize
sığınmış uluslar ters döndü
…………Dayandı
vatanın bağrına hançer ve ağlıyordu Türk,
Ağlıyordu kader
………….Yıldırım olduk,
yağdık düşman mevzilerine,
Teslim etmedik canım toprakları düşman
eline
……………Bir
yanda Yemen, bir yanda Tuna’m,
Bir
yanda Akdeniz, bir yanda Karadeniz,bir yanda Çanakkale’m
Bir yanda ben oy! Bir yanda Suna’m oy!
YEMEN
Havada bulut
yok Alu yemendir Kışlanın önünde
Bu
ne dumandır Gülü çemendir Redif sesi var
Mahlede
ölen yok Giden gelmiyor Bakın çantasında
Bu
ne figandır Acep nedendir Acep nesi var
Şu
yemen elleri Bir
çift kundurayla
Ne
de yamandır Burası huştur Bir de fesi var
Yolu yokuştur
Giden gelmiyor
Acep ne iştir
……………Bir
ayağım Balkanlarda kaldı, bir kolum Trablusgarp’ta
Arap çöllerinde gördüm kalleşliği
Çanakkale dedim son gücümle
…………..ÇANAKKALE
…………..Kalk
yiğitim, yine dağ başını duman aldı...
Parçalandı bir kıtanın toprakları,
Aslan payını aslan olmayan aldı...
Kalk yiğitim, yine dağ başını duman aldı.
Parçalandı bir kıtanın toprakları,
Aslan payını aslan olmayan aldı...
Kalk yiğitim, yine dağ başını duman aldı.
…………..Ege’den,Marmara’dan
zeybekler ve efeler
…………..Ankara’dan
seymenler
…………..Erzurum’dan
dadaşlar,
…………..Halep’ten
Kosova’ya balabanlar
…………….Kınalı
kuzular Osmanlı’nın dört bir yerinden akın etmişlerdi Çanakkale’ye
……………GÖNÜLLÜ
……………………. Ateş çevresinde uçuşan pervaneler gibiydiler
Uğradılar
ceylanlar gibi yağlı kurşunlara
Sivaslı,Malatyalı
anaların çocuklarıydılar
Onlar
ki bütün ANADOLUYDULAR
……………..Her beş
evden bir yiğit destanlaştı Çanakkale’de. Onbinlerce şehidin kim bilir kaç tanesini sırasını,kitap
ve defterini; lisesini, fakültesini bırakıp cepheye koşmuştu.
...…………YÜREKLERDEN
FİGAN KOPMUŞTU!
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tahaşşüt ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâûna de züldür bu rezil istilâ!
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer...
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdat inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
"Bu, taşındır" diyerek Kâbeyi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.
Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.
Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.
……………. Çanakkale
bir ölüm kalım savaşıydı. Ülkenin her köşesinden, dağ başlarından, köylerden kopup gelen çocuk yaşta gençlerin
ana kuzularının aslana dönüştüğü yerin adıydı Çanakkale. Her kınalı kuzu bir
kahramandı, bir destandı. Yozgatlı Hasan da bunlardan biriydi. Annesi saçlarını
kınalayıp göndermişti cepheye.
…………….“Haydi
yavrum, köyüne, nişanlına veda et. Sabanını, tarlanı, her şeyini feda et. Git
evladım yıllarca ben oğulsuz kalayım. Haydi oğul, haydi git! Ya gazi ol ya şehit”
……………Kumandanı
Hasan’ın saçlarını kınalı görünce yanına çağırır ve sorar:
…………….“Oğlum
bir erkek saçlarını hiç kınalar mı?”
…………..Hasan
bir cevap veremez çünkü sebebini kendi de bilmez. Hemen bir arkadaşına annesine
göndermek için mektup yazdırır.
……………“Anacığım,
kardeşlerimi askere gönderirken bşına kına yakma. Zabit efendi bana sordu cevap
veremedim. Kardeşlerim de cevap veremeyip mahcup olmasınlar.”
…………..Mektubu
alan annesi, ana yüreğinin sıcaklığını yansıtan bir mektup yollar oğluna.
…………..“Ey
oğlum,gözümün nuru Hasan’ım. Köyümüzde rahat rahar oturalım mı? Vatan sevgisi
içimizde alev alev yanıyor. Allah bu vatan için seni yaşattı. Bu vatanın ekmeği
iliklerinde duruyor. Zabit efendiye söyle .Biz
kurbanlık koçları kınalar öyle kurban ederiz . Kurbanlık koçlar nasıl
kınalanırsa ben de senin saçını öyle kınaladım. Sen dört kardeşin arasında
kurbansın. Sen İsmail’sin. Sen orada
şehit olacaksın inşallah.”
……………Hasan
cephede şehit olur. Arkadaşları cebinde mektubu bulurlar. Komutanına kınanın
sebebini söylememiştir ama not düşmüştür mektubun sonuna.
………………Anam
yakmış kınayı aday diye
Ben de vatan için kurban doğmuşum
Anamdan Allah’a son bir hediye
Komutanım! Ben İsmail doğmuşum.
………………“Çanakkale
içinde aynalı çarşı, ana ben gidiyom düşmana karşı..” hangi ana yanık ciğerinden gelen son nefesle
bu türküyü tamamlamaz ki. Hangi ana vatan için, namus için, bayrak için kurban
seçip kınaladığı körpe yavrusunu hatırlamaz ki. Hangi ana dualarla
tekbirlerle “ haydi oğul , ben seni
bugün için doğurdum. Damarındaki kanı helal sütle yoğurdum. Haydi oğul haydi
git! Ya gazi ol, ya şehit!é diyerek geçit vermez dağları aşırıp düğüne gönderir
gibi cepheye gönderdiği yiğidini hatırlamaz ki.
………………HAYDİ
OĞUL HAYDİ GİT! YA GAZİ OL YA ŞEHİT!
Eledim
Eledim Höllük Eledim,
Aynalı Beşikte Canan Bebek Beledim.
Büyüttüm Besledim Asker Eyledim,
Gitti De Gelmedi Canan Buna Ne Çare,
Yandı Ciğerim De Canan Buna Ne Çare.
Bir Güzel Simâdır Aklımı Alan,
Aşkın Sevdasını Canan Sineme Saran.
Bizi Kınamasın Ehl-i Dil Olan.
Gitti De Gelmedi Canan Buna Ne Çare,
Yandı Ciğerim De Canan Buna Ne Çare.
Aynalı Beşikte Canan Bebek Beledim.
Büyüttüm Besledim Asker Eyledim,
Gitti De Gelmedi Canan Buna Ne Çare,
Yandı Ciğerim De Canan Buna Ne Çare.
Bir Güzel Simâdır Aklımı Alan,
Aşkın Sevdasını Canan Sineme Saran.
Bizi Kınamasın Ehl-i Dil Olan.
Gitti De Gelmedi Canan Buna Ne Çare,
Yandı Ciğerim De Canan Buna Ne Çare.
……………….Cepheden
haberler gelir baba ocaklarına. Bu haber kara haberdir ana yüreğine. Bu
haberler düğün haberidir vatansevere.
………………Vatan sağ
olsun bu uğurda akan kan sağ olsun,
Gam etme yüreğine anam, can sağ olsun.
Gam etme yüreğine anam, can sağ olsun.
………………Ey
Çanakkale, ey şehit şehir
Sende
yağmurlar ne güzeldir
Sende
yağmurlar bir başkadır.
Hüzün
hüzün, sessiz sessiz yağan yağmur
Şehit
oğullarına ağlayamayan
Şehit
analarının gözyaşlarıdır
Şehitler tepesi boş değil
Biri var bekliyor.
Ve bir göğüs nefes olmak için
Rüzgar bekliyor!!!
Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye
Yattığı toprak belli
Tuttuğu bayrak belli
Kim demiş Meçhul Asker diye
Destanını yapmış kasideye kanmış
Bel el iki ahretten uzanmış
Edeple gelir birer birer
Öpsün diye faniler
Öpelim temizse dudaklarımız
Fakat basmasın toprağına
Temiz değilse ayaklarımız
Rüzgarını kesmesin gövdeler
Sesinden yüksek çıkmasın
Nutuklar, kasideler
Geri gitsin alkışlar geri
Geri gitsin ellerin
Yapma çiçekleri
Ona oğullardan analardan
Dilekler yeter
Yazın sarı, kışın beyaz
Çiçekler yeter
Söyledi söyleyenler demin
Gel, süngülü yiğit alkışlasınlar
Şimdi sen söyle, söz senin
Şehitler Tepesi boş değil
Toprağını kahramanlar bekliyor
Ve bir bayrak dalgalanmak için
Rüzgar bekliyor
Destanı öksüz, sükutu derin
Meçhul Askerin
Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye
Yattığı toprak belli
Tuttuğu bayrak belli
Kim demiş Meçhul Asker diye
Biri var bekliyor.
Ve bir göğüs nefes olmak için
Rüzgar bekliyor!!!
Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye
Yattığı toprak belli
Tuttuğu bayrak belli
Kim demiş Meçhul Asker diye
Destanını yapmış kasideye kanmış
Bel el iki ahretten uzanmış
Edeple gelir birer birer
Öpsün diye faniler
Öpelim temizse dudaklarımız
Fakat basmasın toprağına
Temiz değilse ayaklarımız
Rüzgarını kesmesin gövdeler
Sesinden yüksek çıkmasın
Nutuklar, kasideler
Geri gitsin alkışlar geri
Geri gitsin ellerin
Yapma çiçekleri
Ona oğullardan analardan
Dilekler yeter
Yazın sarı, kışın beyaz
Çiçekler yeter
Söyledi söyleyenler demin
Gel, süngülü yiğit alkışlasınlar
Şimdi sen söyle, söz senin
Şehitler Tepesi boş değil
Toprağını kahramanlar bekliyor
Ve bir bayrak dalgalanmak için
Rüzgar bekliyor
Destanı öksüz, sükutu derin
Meçhul Askerin
Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye
Yattığı toprak belli
Tuttuğu bayrak belli
Kim demiş Meçhul Asker diye
……………Geride dillere
destan olmuş bir mücadele , asırlarca yankılanacak ve şairin dizelerinde kanla
yazılmış bir destan kaldı
……………….BU
VATAN KİMİN?
……………. Bu vatan, toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır;
Bir tarih boyunca, onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.
Sıradağlar gibi duranlarındır;
Bir tarih boyunca, onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.
…………..BU VATAN KİMİN?
……………… Ardına bakmadan yollara düşen,
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır...
………………BU VATAN KİMİN?
…………….. İleri atılıp sellercesine,
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine,
Şu kara toprağa girenlerindir...
…………………..Şehitler
Allah’tan şunu istediler: “ Ya Rabbi, bizi dünyaya tekrar gönder ve senin
uğrunda bir kere daha şehit olalım.”
…………….. Kim
bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak ,toprağı sıksan,
şüheda.
Canı,cananı, bütün varımı alsında
Hüda.
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada
cüda.
………………..Bastığın
yerleri toprak diyerek geçme ,tanı!
Düşün altında binlerce kefensiz
yatanı.
Sen şehit oğlusun,incitme yazıktır
atanı.
Verme , dünyaları alsan da bu cennet
vatanı.
…..………..Dalgalan
sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi
helal;
Ebediyyen sana yok ırkıma yok
izmihlal.
HAKKIDIR HÜR YAŞAMIŞ BAYRAĞIMIN
HÜRRİYET,
HAKKIDIR HAKK’A TAPAN MİLLETİMİN
İSTİKLAL
………………Nice
hürriyet sevdalısı vatan için seve seve şehit oldu ve türküler yakıldı Çanakkale üstüne;Türk’ün
zaferi onurlu bir ezgi oldu ulusun
dudaklarında…
ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ
Çanakkale
içinde vurdular beni.
Ölmeden
mezara koydular beni.
Of,
gençliğim eyvah!
Çanakkale içinde aynalı çarşı,
Ana ben gidiyom düşmana karşı,
Of, gençliğim eyvah!
Çanakkale içinde
bir uzun selvi,
Kimimiz nişanlı
kimimiz evli.
Of, gençliğim eyvah!
ALINTI
Çanakkale içinde bir kırık testi,
Analar babalar ümidi kesti.
Of, gençliğim eyvah!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder