DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ!
Divan Şiirinin Genel Özellikleri
Divan şiiri kendine özgü bir zevk ve anlayış ortamında oluşmuştur. Bu ortam, İslami ögelerle saltanat anlayışının bir arada düşünüldüğü Osmanlı Devleti'ndeki saray çevresidir..
Divan şiiri yüce ve ideal olana yönelik bir şiirdir. Dolayısıyla bu şiirlerde somut ögelerden çok, soyut ögelerin gerçek güzelliklerden çok hayali güzellerin ; günlük hayatın gerçeklerinden çok efsanelerin, tarihin ve dini ögelerin ağır basması söz konusudur.
Divan şiiri türedi bir şiir değil, geleneği olan bir şiirdir. Geleneğe sahip her şiir anlayışı, kuralcı ve biçimi olmayı da beraberinde getirir. bu kuralcılık divan şiirinde yapı, ahenk ve tema bakımından yüzlerce yıl devam ededen ortak bir anlayışın oluşmasını sağlamıştır. şairler açısından düşünüldüğünde ilkin kolaylık gibi görünen bu durum aslında bir zorluktur. Çünkü aynı temalar, aynı ahenk ve yapı unsurlarını kullanıp bunların dışına çıkmadan özgün olanı yakalamak, farklı imgeler oluşturmak kendine özgü bir şiir dili meydana getirmek hiç de basit olmasa gerek. Divan şiirindeki bu ortak yapı, ahenk ve temalara ilgili olarak şunlar söylenebilir:
Birkaç şairin hece vezniyle yazdığı bir iki şiiri göz önüne almazsak bütün şairler aruz veznini kullanmıştır.
Kafiye sistemi kesin kurallara bağlanmış, özellikle tam ve zengin kafiye kullanmıştır.
Temel nazım birimi beyittir. Şairler bütün düşünce ve hayallerini bu iki mısrada anlatmaya çalışmışlardır. Bu durum bir divan şiiri olan "gazel"in her beytinde farklı bir temanın işlenmesini olanaklı kılmış, yine bu durum doğal olarak bu şiir geleneğinde bir şiirin tümünün ortak bir tema etrafında toplanmasına bazen izin vermemiş, yani parça güzelliği ön plana çıkmıştır. Divan şiirinde murabba, muhammes gibi bent bütünlüğüne dayalı nazım şekilleri de kullanılmıştır. Bent de olsa beyit de olsa sonuçta bu nazım birimlerinin her biri kendi içinde ses ve anlam kaynaşmasından oluşan bir bütünlük taşır.
Gazel, kaside, rubai gibi Arap ve Fars (İran ) edebiyatın ortak nazım şekilleri kullanılmıştır. Bu nazım şekilleri süreç içinde kendi geleneklerini (gazel yazma geleneği, kaside yazma geleneği vb…) oluşturmuştur. Bir şiirde belli sayıda nazım birimin belli bir uyak düzeni ile art arda gelmesi ile oluşan şekilsel özelliğe "nazım şekli " denir. Bir şiirin ele aldığı temaya göre sınıflandırılması sonucunda ortaya çıkan terimler " nazım türü " kavramı ile karşılanır. Divan şiirinde kullanılan başlıca nazım türlerini şu şekilde gösterebiliriz:
Tevhid: teması, Tanrı'nın birliği ve yüceliği olan şiirler.
Münacat: Tanrı'ya yapılan yalvarış ve yakarışları tema alan şiirler.
Naat: Hz. Muhammed'i övmek amacıyla kaleme alınan şiirler
Mersiye: Sevilen bir kişinin ölümünden duyulan üzüntüyü anlatan şiirler. Bu tür şiirlerin İslamiyet öncesi Türk şiirindeki karşılığı "sagu", halk edebiyatındaki karşılığı ise "ağıt" tır.
Medhiye: Bir kişiyi övmek, onun büyüklüğünü ortaya koymak için yazılan şiirler.
Hicviye: Bir kişiye elşetirmek amacıyla yazılan şiirler. Bunun halk şiirindeki karşılığı "taşlama "dır.
Fahriye: Bir şairin kendisini övmek , şairlerindeki ustalığının ortaya koymak amacıyla yazdığı şiirler.
Düşünce ve hayaller bir takım ortak mazmunlarla anlatılmıştır. Bunlar her şairde ortaktır. mazmun, belli kavramları anlatan, onu düşündürüp çağrıştıran klişeleşmiş sözcüktür. Şairler imgelerini bu mazmunlardan yararlanarak oluşturmuşlardır. Divan edebiyatında betimlenen sevgilerin boyları o kadar uzundur ki adeta o boy bir servi ağacıdır ya da bir elif harfi’dir. Belleri bir kıl kadar ince, saçları yılan gibi kıvrık kıvrık, ağızları bir nokta kadar küçük, kaşları yay, gamzeleri kılıç, zülüfleri sümbül, ağızları gonca, dudakları lal, dişleri inci, kirpikleri ok olan bu güzeller, divan şiirlerinin hayal dünyasının dışavurumudur. Her biri birer mazmun olan "servi, gonca " gibi sözcükler divan şiirin ayrılmaz bir parçasıdır. Çogunlukla açık istiare şeklinde karşımıza çıkan bu mazmunlarda şair tema ve güzellik anlayışı belli olan bir edebiyat geleneğinin içinde kendine özgün söyleyişini kurmak, herkesin kullandığı mazmunlardan değişik imgeler oluşturmak durumundadır. Divan şiirinde sevgili için kullanılan mazmunların ortaklığının yanı sıra şiirlerde geçen özel adların mitolojik ögelerin de ortaklığı söz konusudur. Bu durumda, Arap, İran edebiyatının, özellikle de İran sairi Firdevsi'nin Şehname’sinin , divan şiirini ne kadar etkilediğini göstermesi bakımından önemlidir.
Sanat yapabilmek, divan şiiri içinde farklı bir üslupla yaratabilmek için süslü anlatıma, söz sanatlarına sıkça başvurulurmuştur.
Genellikle içki meclisleri, aşk, aşkın getirdiği çaresizlik, ulaşılmaz sevgiliye hasret, tasavvuf gibi temalar işlenmiştir; bunları ele alışta soyut ve mecazlı bir yol tutulmuştur.
Divan şairi bir şeyi anlatmak çok, onu güzel anlatmaya, söyleyiş mükemmelliğine ulaşmaya önem vermiştir.
Divan şairinin en önemli kaynakları Arap ve İran mitolojileri bu milletlerin halk hikayeleri ve edebiyat birikimleridir. Bunların yanında peygamber ve evliya hikayeleri, kur'an, hadis ve tasavvuf da bazı şairlere kaynaklık etmiştir.
Divan şirinin dili; Arapça, Fransızca ve Türkçe sözcük ve tamlamalardan oluşan Osmanlı Türkçesidir. Bu durum Osmanlı'nın Devlet yapısı ve hakim olduğu büyük Coğrafyayla yakın ilişkilerden kaynaklanmaktadır. Bir İmparatorluk olan Osmanlı Devleti, hakim ya da komşu olduğu bütün milletlerin dillerine birtakım sözcükler verdiği gibi bu milletlerin dillerinden de çeşitli sözcükler almıştır.