Dil ve Anlatım - Ders Kitabı Cevapları

Ağustos 29, 2014

demo-image

Dil ve Anlatım

Edit
Dil ve Anlatım

 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 
DİL VE ANLATIM : Bir manzarayı, bir olayı herkes bulunduğu yere göre, gördüğü kadarıyla anlatır. Bazen öyle bir sonuç çıkar ki, aynı yeri anlatan iki kişinin anlattıkları, birbirinden tümüyle farklı olabilkir. Anlatılanların farklılığı anlatılan varlık veya olaydan değil, anlatan kişilerin durumundan, bakış açılarındaki farklılıklardan kaynaklanır.
Büyük bir tarihi eserin farklı açılardan çekilmiş fotografları birbirine benzemeyebilir. Aynı olayı, iki farklı gazeteci birbirinden çok farklı biçimde anlatıp haber yapabilir. Aynı olayla ilgili kamera çekimlerinin sonuçlarıda birbirine hiç benzemeyebilir. Anlatılanlar bir bir sonuçlar arasındaki farklılıklar, anlatıcının durumundan kaynaklanır. Kimi futbol maçlarının yayınında topun kale çizgisini geçip geçmediğinin tartışmalara yol açmasının nedeni de bakış açısıyla, kameranın yeri ile ilgilidir.
Dış dünyada gördüğümüz varlık ve olaylar, bulunduğumuz yere, duruma, bakış açımıza göre değer kazanır. Deniz kıyısında uzanıp güneşlenecek birinin biraz sonra denize girip yüzecek birinin denize bakışı ile çocuğu iki gün önce denizde boğulan bir annenin denize bakışı, denizle ilgili tavrı ne kadar farklıdır.
Anlatmaya edebi türlerde olay örgüsü, metnin dili bakış açısına göre şekil alır. Eserdeki kurmaca gerçekliğin oluşturulması da eserin bakış açısıyla ilgilidir. Eserdeki hayali, kurmaca dünyanın varlık olayları, bakış açısı ile görünürlük kazanır, ortaya çıkar. Anlatmaya bağlı edebi metinlerde yazar ile anlatıcı birbirine karıştırılmamalıdır. Yazar, gerçek dünyaya ait, yaşayan bir varlıktır. Anlatıcı ise kurmaca (hayali) dünyaya aittir.
Bir metinde anlatılanlar birinci kişinin ağzından anlatılıyorsa (ben gördüm ve söyledim…vb) anlatıcının yazar olduğu sanılmamalıdır. Metinde ‘ben’ sözünü kullanan kişi yazar değil anlatıcıdır. Okur, bir metindeki olay örgüsünü, kişileri, mekan ve zamanı anlatıcının anlattıklarına göre algılar ve değerlendirir.
Anlatmaya bağlı edebi metinlerde, olay, kişiler ve mekana ait özellikler metne uygun biçimde yaratılmış bir anlatıcı tarafından ortaya konur. Bakış açısı anlatmaya bağlı metinlerde olay örgüsü ve olayları meydana gelmesinde kullanılan mekan, zaman, kişiler gibi ögeleri kim tarafından izlenip anlatıldığı sorusuna verilen cevaptır.
Anlatmaya bağlı edebi metinlerde üç tür bakış açısı vardır.
-Hakim (ilahi- tanrısal) Bakış Açısı : anlatıcı herşeyi bilir. Anlatıcı, anlatılmak istenen kurmaca dünya ile ilgili herşeyi bilen, gören bir konumdadır. Bu bakış açısı olaylara ve kahramanlara tümüyle hakim bir durumu yansıtır. Anlatıcı, eserin kurmaca dünyasında sınırsız bir bilgiye sahiptir. Olay ve kişilerle ilgili geçmişe ve geleceğe ait herşeyi en ince ayrıntısana kadar bilir. Kişilerin geçmişlerini, duygularını, hayallerini neyi başarıp, neyi başaramayacaklarını, ileride neler yapacaklarını bilir. Olaylara katılmaz, görevi sadece anlatmaktır.
İlahi bakış açısıyla yazılmış metinler, masal ve destanlara özgü özellikler taşır. Masallarda anlatıcı olayların parçası değildir, sadece olayları anlatıcı, nakledicidir.
-Kahraman Anlatıcının Bakış Açısı : Olay, kişiler, mekanla ilgili özellikler eserdeki kahramanlardan biri tarafından anlatılır. Anlatıcının bilgisi, söz konusu kahramanın gözlem yeteneği, tecrübesi ve bilgi seviyesi ile sınırlıdır. Bu bakış açısında anlatıcı, kahramanlardan biri ile özdeşleşir. Kahraman anlatıcı bakış açısında, anlatıcı bütün herşeyi tüm ayrıntılarıyla bilmez; bildikleri, kahramanların bilgisiyle sınırlıdır.
 Bu bakış açısının tercih edildiği bir eserde kahraman anlatıcı daima ön plandadır. Onun ‘ben’ i eserin merkezindedir. Kahraman anlatıcı, eserin kurmaca dünyasına ait bir varlıktır. Onun, yazardan çok farklı olduğu unutulmamalıdır.
Yazar erkek, anlatıcı kadın veya tam tersi bir durum olabilir.
-Gözlemci Anlatıcının Bakış Açısı : Anlatıcı olay içinde yer alan kişileri, olup biteni bir kamera tarafsızlığı ile izler. Kişilerin geçmişi, ruh halleri ile ilgili bilgi vermeden yaptıklarını anlatır, ortaya koyar. Bu bakış açısının kullanıldğı metinlerde anlatıcı bir noktada durur, gözlemlediklerini bir aynaya yansır gibi anlatır; anlatıcı olaylara karışmaz. Gözlemlerini kendine göre değerlendirebilir. Anlattığı kişilerin geçmiş ve geleceğini bilmediği gibi, kafalarından, kalplerinden geçenleride bilmez.
   Anlatmaya bağlı metinler de, dil, şiirsel işleviyle kullanılır. Bu metinlerdeki cümleler, kullanıldığı bütünün içinde çok anlamlılık kazanır. Edebi metinlerdeki bazı cümleler tek başına ele alındığında bu cümlelerde dilin belli bir bilgi vermek, haber ulaştırmak amacıyla kullanıldığı düşünülebilir. Bu cümleler, yalnız başına ele alındığında cümlelerde dilin göndergesel işleviyle kullanıldığı görülür.
‘Altı ay sonraydı, köye tahsildarlar geldi.’
‘Topal Durmuş’un oğlu Mustafa tuza gidiyordu, istasyon yanında mola verdi.’
‘Caddede bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu.’
Yukarıdaki cümleler birer haber cümlesi niteliğindedir, bilgi aktarmaktadır. Bu cümleler bütünün içinde yer aldıklarında, gerçek anlamlarından uzaklaşarak kurmaca metinde anlatılan bir kurmaca dünyanın olayları haline gelir, yeni anlamlar kazanır. Cümleler okurların yorumları ile çok farklı anlamlar kazanır.
Edebi metinlerde kullanılan dil, her ne kadar doğal dildeki kelimelerle oluşturulsa da doğal dilden oldukça farklıdır. Edebi metinlerde kullanılan cümleler metnin bütünlüğü içerisinde çok anlamlılık kazanır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *