kalbin dustugu toprak piyesi - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Temmuz 05, 2013

kalbin dustugu toprak piyesi

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 
Kalbin Düştüğü Toprak Piyesi



“Çanakkale geçilmez”

Oyuncular: Komutan , masa başında oturan asker,muhtar,bekçi ali,koca seyit,gazi Hüseyin( bacağının biri yoktur. Koltuk değneği ile )elinde sazıyla aşık,askere gidecek olan Mehmet, ömer, koca Seyit Şahin,öğretmen,imam, Osman ağa,kezban ( seyidin nişanlısı)ömerin ablası, Mehmet’in annesi,
deli Ali, Rüstem 
1. perde
Sahne : muhtarın evi evi şeklinde düzenlenir( komutan, masa başında oturan asker,muhtar,bekçi Ali,Aşık,Koca Seyit( omzunda tüfek,Gazi Hüseyin)
Perde açılır  Çanakkale savaşlarının video sunusu gösterilir..ardından oyun başlar
Komutan:  -- işte böyle muhtar .durum bundan ibaret .burası güllük gülistanlık.Çanakkale’de ise vahşet.

Muhtar:  -- kanımızı emecek kumandanım bu canavar.derde derman olacak ne gibi çareler var

Komutan :-- geldi mi umutla karşı koymak zamanı ateşlerle yanmadan yurdumun her yanı ,çoluk - çocuk , genç  -  ihtiyar bir olup kafire  büyük bir darbe vurup etmeliyiz geldiğine bin bir pişman. Türkün kuvvetine hayran olmalı düşman.tellala toplana yiğitler bir bir.
bize savaş çağrısı var sultanda  emir.

Muhtar:  -- emrin başım üstüne kumandanım.sesleneyim bekçiye de ; oğlum Ali buraya gel

Bekçi Ali :  buyur muhtarım

Muhtar:   ( muhtar ayağa kalkar seyirciye doğru yürür ve konuşur)
 -- seslen konu komşuya , kumandan geldi de savaş ilan olmuş de Çanakkale’ye sürü düşman girmiş de.bu toprağa kan dökenler ruhu için  palabıyık delikanlılar seçin,azıkları hazırlayıp bellerine sarsınlar( eliyle beline vurur) aşıklar da  iyi düzen versinler sazlarına.  Hadi şimdi git.

Bekçi Ali: baş üstüne muhtarım. Eyyy ahali ,ecdat yadigarı vatanımıza göz diken düşmanlara hadlerini bildirmek için, devlet için, millet için , bayrak için , vatan için ; teninde kanı ,kalbinde imanı, dizinde dermanı bulunan herkes  köy meydanında toplansın.duyduk duymadık demeyin düşman Çanakkale’ye dayandı.

Koca seyit: ( omzunda tüfeği ile sahneye girer) – selamün aleyküm .

Komutan ,  Muhtar ,görevli asker: ( ellerini göğüslerine koyarak ) ve aleykümselam

Koca seyit: gönüllüyüm kumandanım

Komutan:    cephede düğünün  . Hazırladın mı atını.

Koca seyit: hazırım kumandanım .adım seyit, arkadaşlarım bana koca seyit derler. cephede düğün yapmak köyümüzde adettir . Ruslar babamı Kafkasya cephesinde şehit etmişler .balkan savaşlarına katılmıştım. Yarım kalan bir hesabım var düşmanla inşallah Çanakkale’de görürüm o hesabı. genç yaşta anam veremden rahmetli olmuş.beni dayım büyüttü   ve adam etti.dayım,çabuk büyü diyordu bana büyü ki hizmet et  aziz vatana  . çok şükür kumandanım geldi o günler.kulağım sendedir emrini bekler.hasbihal edelim istersen senle ; 6 yıl nişanlı kaldık  Zeyneple    arpa buğday derken  ürünüm sattım ki tez elden ,yedi köyü düğünüme davet ettim .madem Çanakkale kanlar içinde  bize düğün yapmak yazmaz törede . Allah’ım öç almak vakti gelsin , hem düğün hem savaş davulu çalsın buram buram  ciğerlerim yerinden oynasın boğazın mavi suları al olup kanlara bulansın .haykırsam  sesimi bütün cihan işitir. Kumandanım vatan için boynum kıldan incedir.( komutanın ayağına eğilir)

Komutan:    --  sağolasın yiğidim ( diyerek seyitin omuzlarından tutarak ayağa kalkarlar)seni iyi bilirim kısmet olursa düğününe de gelirim . yazdır künyeni
Koca seyit ( masa başında oturan görevli askerin yanına giderek ismini yazdırırken fonda Çanakkale türküsü çalar.. müzik çalarken bacağının biri oolmayn kol değneği ile topal Hüseyin sahneye girer)

Gazi Hüseyin: demek düşman Çanakkale’ye dayandı kumandan .bu bacağı yemende İngilizlere karşı  savaşırken kaybettim . gerekirse diğer bacağımı da  feda ederim.  bu ülke yi sevmek yetmez ülkeye hizmet etmek gerek , uğruna ölmek gerekiyorsa seve seve canımı feda ederim yeter ki vatan sağolsun  vatan sağolsun . ben de geliyorum Çanakkale’ye kumandan
( ismini masadaki görevliye yazdırmaya gider)

Komutan:    Türk evladının kalbindeki bu vatan aşkı karşısında Çanakkale’den eli boş dönecektir inşallah
Fon (   Çanakkale türküsü çalar)

Aşık:  elinde bağlama  ile sahneye giren aşık  uygun bir yere oturur ve türküsünü söyler..( gerekirse fondan verilir. Kahramanlık türküsü olabilir .)

Komutan:    sağolasın yiğidim. Bizi ruhen coşturdun.( ayağa kalkar ) kabardı şah damarım dertlerimi depreştirdin .alkanlar yıkılsa da yıkılmaz koca devlet  yemin olsun yaşayacak devlet-i ebed müddet  
( herkes ayağa kalkar  ve yan yana dizilirler ve hep beraber )
Sahnedekiler Hepberaber : ( sağ eller havada ) – tek bileğiz ( sağ elleri göğüslere vurarak) tek yüreğiz  , ( eller havada) düşmeyecek sancaklar gök kubbede dalgalansın ay yıldızlı bayraklar.( eller iner) Çanakkale öz vatanım aç kucağını sar bizi ( eller açılır ve sarılır boyunlar bükülür perde kapanır)
Fon (   Çanakkale türküsü çalar)

2. PERDE
( Sahne : köy kahvesinin bahçesi şeklinde düzenlenir)

Oyuncular: muhtar,kahveci Osman ağa, komutan , öğretmen, imam ,iki asker  (Askerler ayakta diğerleri oturur çay içerler)

Muhtar: (sahneye askere gidecek olan koca seyit ile beraber diğer 3 kişi girerlerken.)
-- işte yiğitlerde geldiler . hoş geldiniz yiğitler .kumandan da sizleri almaya geldiler.

Komutan:    ( ayağa kalkar ve onlarla tokalaşır  ) askere gidecekler sahnede yerlerini alırlar

Osman ağa : bunlar çocuk değil mi içim kıyılır be muhtar hani bunlar okuyacaklardı. Kalem yerine silah mı tutacak bu gencecik eller

Muhtar: yiğitlerimiz vatana bu gün lazım değil de daha ne zaman lazım olurlar Osman ağa onlar atalarının mirasını korumak için gidiyorlar

Askere gidecek olan ;şahin: adım şahin  . şahin gibi korkusuz ve cesur . yüreğim vatan aşkıyla yanıyor. Bir an önce Çanakkale’ye varıp vatanımızı düşman ayaklarından temizlemek istiyorum.biz değil kahpe düşman korksun .( eliyle seyirciye doğru işaret yaparak)

2.askere gidecek olan Mehmet: içimizde ne korku ne de pişmanlık vardır.yeter ki vatan sağolsun. Canımız , kanımız helal olsun vatana sizler hakkınızı helal ediniz.
 Oturanlar.( komutan, muhtar , imam , Osman ağa): helal olsun yiğitler

İmam :  asıl siz hakkınızı helal edin.

Çocuklar ( askere gidecekler)(  hep beraber )  -- helal olsun

Muhtar: ya sen Ömer, bi şey söylemeyecek misin ?

Ömer: ( askere gidecek olan) – Biliyorsun  muhtar emmi ,adım Mehmet’tir. vuruşuyorum cephede düşmanla ,babam balkan savaşında şehit oldu. Benim gitmemem olur mu vatan bizleri bekler.sizlere yemin ediyorum ki ( seyirciye dönerek göğsündeki bayrağı çıkararak konuşur) bayrağımızın boynunu büktürmeyeceğiz , vatanımızı düşman ayakları altında ezdirmeyeceğiz.( bayrağı tekrar göğsüne koyar)

İmam: Allah razı olsun sizden yiğitler. Öğretmen bey de geliyor .( öğretmen sahneye girer)

Öğretmen: selamün aleyküm..demek geldiniz gençler . sözünüzde durdunuz

Şahin: durmaz olur muyuz hocam

Ömer: cehennem olsa gene göğsümüzde söndürürüz ( eliyle göğsüne vurarak söyler)yol hak yoludur.dönme bilmez yürürüz.

Öğretmen: şu karşıdaki makber kudursa denizler ordu bulutlar donanma yağdırsa , değil mi cephemizin sinesinde iman bir gaye aynı vicdan bir değil mi sinede vuran  yürek yılmaz ,cihan yıkılsa emin ol ÇANAKKALE GEÇİLMEZ

Osman ağa : muallim bey, bu vatan aşkı başka hangi millette var . yürekleri yaşlarından büyük daha kaç yaşındalar.

Şahin: ben daha 18 yaşındayım . okuyup doktor olacaktım her gece bu hayalimle uyuyordum ( der boynunu büker)

Ömer: ben 16 yaşındayım benim de sizin gibi  hayallerim vardı . ben okuyup öğretmen olacak , doğruyu yanlışı öğretecektim öğrencilerime onlara örnek olacaktım.

Öğretmen: ( Ömer’e dokunarak)  bu cesaretinizle dünyaya öyle bir örnek olacaksınız  ki tüm vatanın yaralarını saracaksınız .sizden sonraki Türk neslinin alnı ak başı dik olacaktır.

Muhtar: inşallah muallim bey bu neslin torunları da bu kadar cesur ve vatana aşık olur.

Öğretmen: olacaktır muhtar olacaktır.onları daha çetin savaşlar bekliyor.onların savaşları ilimle , irfanla olacaktır.

Komutan: hazırsanız gidelim yiğitler

Öğretmen : ben de hazırım kumandanım

Osman ağa : sen demi Çanakkale’ye savaşmaya gidiyorsun muallim bey

Öğretmen : okulun kapılarını kapattık .bir biz değil İstanbul’daki mektebi sultani,mektebi tıbbiye , darul fünun öğrencileri, Galatasaray  , Beşiktaş , Fenerbahçeli futbolcular hep beraber gidiyorlar Çanakkale’ye öğrenciler zafer sonrasına ertelediler umutlarını .haydin kumandan

Komutan : buyrun yiğitler gidelim..( birkaç adım giderler “ durun durun “ sesiyle dururlar . sahneye doğru dönerler.sahneye arka arkaya 3 kadın girer .

Şahin: ( annesine döner ) anacığım , sakın ardımdan ağlayıp da göz yaşı dökme .sonra aklım buralarda kalır. Ağlamaya gelmedim ey oğul.( elinde tuttuğu mektubu oğluna uzatır) al bunu  telaştan unutmuşum ağabeyinin mektubu .eğer bulur da görürsen ağabeyini bu mektubu ona ver.
Kezban( seyidin nişanlısı) demek gidiyorsun seyidim. Peki düğünümüz ne zaman olcak.
Seyit: Vatan olmayınca yaşanmaz Kezbanım , topraklarımız elimizden giderse , bayrağımız inerse ,ezanımız dinerse  yaşanır mı hiç ..

Kezban: ( ağlamaklı bir sesle ) Evet , haklısın yaşanmaz tabiî ki

Seyit: sen nasıl benim helalimsen , namusumsan  ; Vatanım , bayrağım da benim namusumdur.düğünümüzü zafer sonrası yaparız . hem bak düğünümüze kumandanım da gelecek.. hakkını helal et kezbanım

Komutan : (  kafasını sallayarak ) evet geleceğim

Kezban:helal olsun yiğidim ,helal olsun seyidim ( der sarılırlar)

Abla: ( Ömer’in) : bebeğim ,benim  nazlı kardeşim .bi gün büyüyüp de vatana siper olacağın aklıma gelmezdi.keşke anam ,babam yaşasaydı da bu günleri onlar da görselerdi.onların da göğüsleri kabarsaydı benim gibi.( der sarılırlar birbirlerine)

Mehmet’in annesi: ( ağlamaklı ve yüksek sesle konuşarak Mehmet’e yaklaşır) –bütün analar yemin ettik, eğer kahpe düşmana vatan toprağının tozunu bile kaptırırsanız analık hakkımızı helal etmeyiz
.( sahnedekilerin yüzlerine bakarak dolaşır ve konuşur) özenle kınaladığımız başlarınızı , vatana kurban etmeye gönderiyoruz. ( seyirciye dönerek konuşur) ne diyeyim Türk evladı evde durmaz . gözünüz arkada kalmasın. ( dizlerinin üstüne mehmetin önünde çöker ellerini dua eder gibi açar)  Allah aşkına bir süngü de bizim için savurun gözü dönmüş düşmana . yiğit evladım yıllarca oğulsuz kalayım ben şu yaralı bağrıma taşlar basayım.
ul;
Sen giderken,
Ardından yandığım oğul.
Doğduğundan beri yaptığım gibi,
Seni izledim.
Yüzüne çarparsa yel ,yüreğim ürperir oğul,
Ayağına taş değerse,bağrım yanar oğul,
yamadım gülü ellemene,
Dikeni vardır diye.
Canımdan can ,kanımdan kan oğul,
Ama…
Bugün git oğul.Yoluna git.
Senin anan vatan artık.
Senin bacın vatan artık.
Senin baban vatan artık.
Haydi yavrum!
Ben seni bugün için doğurdum.
Hamurunu yiğitlik duygusuyla yoğurdum.
Haydi yavrum, köyüne veda et
her şeyini feda et
Haydi yavrum,haydi git. al bayrağın uğruna ya gazi ya şehit ol.

 ( askerler yürümeye başlarlar ve sahneden çıkarlarken fon müziği eşliğinde perde kapanır)
Fon müziği:eyvah oğul veya eledim eledim








3.PERDE:

(Cephede beş kişi. Durmuş, bir kenarda dalgın düşünmekte. Rüstem ayrı bir köşede mektup okumakta. Salih Çavuş nöbette. Deli Ali ile Ömer, karşılıklı bağdaş kurmuş, konuşmaktadır.
deli Ali'nin sol gözü sarılıdır. Efektten top tüfek sesleri gelir.) .

Ömer                :(Ali'ye) Gözün ağrıyor mu hala?

Deli ALi : (Eli kalbinde) - Gözüm ağrısa ne ki,asıl yüreğim ağrıyor.Düşmanın Çanakkale'yi geçmesi ihtimalini düşündükçe, boğulur gibi oluyorum.

Ömer                : - Hangimiz olmuyoruz ki? Gözünü merak etme, iyileşirsin inşallah.

Deli ALİ : (Umursamaz) -  Çift gözle arkaya bakmaktansa, tek gözle ileriye bakmak iyidir demişler. Küffar donanmasının yok olduğunu bir kere göreyim, diğer gözümü de vermeğe razıyım.

Ömer                : (Hüzünlü) - Yapma bre deli! Ulvi duygularınla eritme beni.

DURMUŞ               : (Memiş'e) - Bizim deli doğru söyler be Memiş. Vatan uğruna değil bir göz, hepimiz can
vermeye geldik. Yeter ki vatan sağ olsun. Hem öyle kolay kolay vermeyiz bu toprakları. Bizi çiğnemeden bir adım öteye gidemezler.. (Patlama sesi)
                                                                                                                

Koca seyit
:(Ufka bakarak) - Kefereler yine gülle yağmurunu hızlandırdı.Kim bilir kaç babayiğit şehit
oluyor her güllenin cehennem ateşinde.                                                                                                                                                                                    .

Deli
ALi             : Bizim çavuş yine kitap gibi laf döşemekte. Fena mı Çavuşum? Ateş çemberinden cennete yol açılıyor. Biz tıkandık kaldık şuracıkta
.
 Koca seyit: - Sen sus delilerin delisi! Sana kalsa gülleye karşı çakıyla yürürsün.

Deli ALi             : - Çakıyla değil çavuşum, yürekle, (sarılı gözüne elini sürer) gavurun şarapneli gözüme
değdi. Ama yüreğim sapasağlam hamdolsun. Fakat, şu beklemek yok mu? Yarasız öldürecek beni.

Ömer                  : Öyle deme bre deli, gözcülük vazifesindeyiz.

Deli ALİ             : - Boşversene. İşe yaramayız diye geri hizmete attılar bizi.Anzak çıkartmasında delilik
etmişim. Kumandanın emrinden önce süngüye davranmışım. Yahu ne yapacaktım? Zebellah gibi Üç Anzak tepeme dikilince, buyur aslanım, hoş sefa geldiniz mi diyecektim? Sardım kurşunu, bastım süngüyü (ayağa fırlar tüfeğine sarılır) Ben mi çağırdım sizi bre! diye bağırmışım. Dünyanın öbür ucundan vatanıma kast etmeye gelmek var mı ha! ...

Ömer                   : (Pantolonundan çeker) - Çöm hele, çöm hadi, heyecanlanma.

Deli ALİ                   : - Heyecanlanmamak ne mümkün yahu! Bak, Anafartalar'da Conkbayırında, Mustafa
Kemal'in kumandasındaki neferlere bak! Nasıl da vuruşuyorlar, göğüs göğüse? Harp diye buna derim ben. Bir de bize bak. Sıkışıp kaldık burada gözcülük yapacağız diye. Keşke Mustafa Kemal'in cephesinde olsaydım. Burada beklemek öldürüyor beni.

Hasan                 : (Mektuptan başını kaldırır.) - Heey! Sessiz olun yahu, bayramda mısınız
gardaşlık, çek şu delinin ipini, salma üstüme.



Koca seyit : (Kalkar, yanlarına gider, çöker.) - Şehitlik istediğini biliyorum. Fakat cesedin kimsenin işine yaramaz. Yaşadıkça savaşabilirsin.(Bakınır)Suyu olan var mı?

Ömer                      :  Kaç haftadır kavrulmuş süpürge tohumu yiyerek savaşıyoruz.

Deli ALi         : - Ben aç karnıma savaşmaya hazırım şikayet ettiğin şeye bak
                                                             
Ömer: Şikayet etmiyorum da fena susatıyor.Suyumuz da kalmadı.Sözüm ona Mehmet Onbaşı su getirecek.Bir saat oldu gideli,hala dönmedi.(Matarasını çavuşa verir.)Buyur Çavuşum,dudaklarını ıslatır hiç değilse.

Koca seyit: Ver bakalım

Şahin:Tüfeğini doldurur.) Bir gelen vaar!(silaha davranırlar.)Durun! Bizim Mehmet Onbaşı geliyor.

MEHMET ONBAŞI:(Sahneye girer,yanında yaralı bir İngiliz subayı vardır.Kolunu omuzundan geçirmiş,sürüklemektedir.) Herif, fena yaralanmış,inleyip duruyordu.

Koca seyit:(Suyu dudaklarına götürmüşken çeker,Mehmet Onbaşı’ya uzatır.)Al,içir şunu,belki biraz kendine gelir

Ömer: Al başına bir daha! Bari su buldun mu?

MEHMET ONBAŞI  :  Ne gezer.(İngiliz’i yere uzatır.)Herifi o halde bulmamla sırtladım susyu muyu unuttum.

 Deli  ALİ: Hey büyük Allah’ım! Bir de bana deli derler.Şu Onbaşının yaptığına bakın dostlar! Su yerine bir başbelası getirdi.

MEHMET ONBAŞI:Mızlanma bre deli!Gönlümüz elvermedi işte.(Matarayı İngiliz’in ağzuna dayar)İç lan, iç son suyumuzu!

Deli ALİ: Oldu olacak bir de ziyafet çek bari!

MEHMET ONBAŞI:Öyle ya, doğru söylersin,belki karnı da açtır garibin.

Deli ALİ: Hoppalaaaa!Bir de kuştüyü yatak serelim altına; belki uykusuzdur.Yahu biz mi davet ettik; buyur aslanım memleketimizi al diye?...Basın kurşunu gitsin!

Koca seyit:(Geri çekilir,Deli Ali’ye İngiliz’i göstererek)Gel yap dediğini,hadi sık bir kurşun beyinciğine gebert!Hadi durma!Gözünün intikamını da almış olursun böylece

Deli ALİ:(Tüfeğini İngiliz’in kafasına doğrultur.İngiliz korkuyla büzülür,dehşetle bakar.)Geberteceğim seni!Niye geldin lan?Niye ha?

İNGİLİZ .(Korkarak) No,no,no !

Deli ALİ:(Tüfeğini indirir) Yapamam…Göz göre göre yardıma muhtaç birini vuramam.(Kızgın)Onlar yapıyor ama…Ben niye yapamıyorum?

Koca seyit:(sırtını sıvazlar) Sen Türk oğlu Türk’sün be koçum!Yemez,yedirir:içmez,içirirsin.(Duraklar)
Yapamayacağını biliyordum.(Onbaşıya)Bir kere de ben gideceğim suya…İnşallah,bir yaralı İngiliz de benim yoluma çıkmaz!(Gülümser)Kumanda sende Mehmet Onbaşı.

Deli ALİ :Bırak da ben gideyim Çavuşum…Belki şehitliğe bir yol bulurum.Göz açıp kapayana kadar dönerim.

Hasan:(Mektubu aceleyle cebine sokup gelir.)Sıra bande,bu iş benim çavuşum…Hadi izin ver de ben gideyim!

Koca seyit:Oturun oturduğunuz yerde,gözcülüğünüzü doğru dürüst yapın yeter! Ben,gideceğim.Verin mataralarınızı! (Mataraları toplar,çıkarken dönüp hepsine bakarak:)Hakkınızı helâl edin.

BİR AĞIZDAN:Helâl olsun! (Çavuş çıkar)

Hasan:(Elini gözüne siper eder.dürbünle bakar.) Bir şeyler oluyor aşağılarda.Allah bre! Buve zırhlısı batıyor!

 Deli ALİ:(Yanına fırlar) Dünya gözüyle bir kere göreyim..(Dürbünü alır,bakar..Seyirciye dönerek)Düşman zırhlısının battığını gördüm ya, öbür gözümü kaybetsem de gam yemem.

MEHMET ONBAŞI: (Gidip bakar)Batan yalnız Buve değil arkadaşlar!Haçlı dünyasının emelleri de batıyor.

Ömer:Ve Haçlı emellerinin battığı yerde bayrağımız yeniden doğuyor.Hasta Adam,soluk almaya başladı.
Osmanoğlu yeniden diriliyor.

MEHMET ONBAŞI:Eli kulağındadır.(Yaralı İngiliz,sürünerek Ömerin  unuttuğu tüfeği alır,üstüste tetiğe basar,memiş vurulur.)

 Ömer :Yandım Allah’ım!(düşer)
                                                                      
Hasan:Aman Allah’ım!(düşer)

Deli ALİ:(İngiliz’i vurur) Kahpeee! İnsanlığı öldürdün.

Ömer: Alçaaak!

Hasan:Çanakkale’yi geçemeyecekler,geçirtmeyeceğiz

Koca seyit:(Koca seyit elinde mataralarla içeri girer .. elindekileri panikleyerek yere atar)
 “aman allahım neler oldu burada .”der ve
 Fondan bomalama sesleri , makinalı tüfek seleri gelir. Askerler Allah Allah sesleriyle bir bir düşerler fondaki ses kesilir.bir kaç sn sonra koca seyit ve arkadaşı Ali gözlerini iniltiliyerek açarlar. Koca seyit hafif yaralıdır .. Ali ise ağır yaralıdır.

 Deli ALİ - (Yerden kalkmaya çalışır. Üstünde kalın kaputu vardır. Doğrulur. Ayağa kalkar. Sağını solunu yoklar, yaralı olup olmadığına bakar. Yerde onu aramaya koyulur. Korku içindedir.) Seyit… Heey Koca Seyit. Nerdesin? Seeyit… (Arkalardan bir inilti gelir.) Kardeş neredesin… (Arkaya koşar, telaş içinde yerdeki yıkıntıların içinden arkadaşını bulmaya çalışır. Seyirciye arkası dönüktür. Toprak içinden arkadaşını çıkarır gibiyapar.) Yaralı mısın kardeş? (İniltiler içinde doğrulmaya çalışır Koca Seyit.) Yaşıyorsun çok şükür. Kalk hadi kardeş. Dayan bana… Bir yerin acıyor mu?

 KOCA SEYİT - (Zorlukla kalkarak)Yok Ali, acımıyor. Acımıyor da öldüm sandım.Ölmedim değil mi?

Deli ALİ - Yok ölmedin Koca Seyit. Toprağa gömülüp kalmışsın. Ben de öyle. Cephanelik tümden yok olmuş.

KOCA SEYİT- (Kalkar iyice. Üstünü başını silkeler. Kendine çeki düzen vermeye çalışır. Ne yapsak Niğdeli Ali? (Topun yanına gider. Heyecan içinde) Ali gel hele. Benim topa bak. Sapasağlam duruyor. Hey aslanım top. Biz bu topla ateş edebiliriz Ali.

 Deli ALİ - Edemeyiz kardeş, baksana topun vinci kırılmış.

KOCA SEYİT - (Sevinç içinde) Mermisi de burada duruyor işte. Kundakta çocuk gibi. Yirmi sekizlik mermi… Yaşasın.

 Deli ALİ - İyi de Seyit kardeş o mermi.Kundakta çocuk değil.Vinç olmadan onu kıpırdatamayız bile.


 KOCA SEYİT - Vinç gerekmez Ali. Kucağıma aldım mı  Gerisi kolay. (Çömelir.) Hadi kardeş, yardım et de şunu kucaklayayım.

 Deli ALİ - Olacak iş değil Seyit.

 Deli ALİ - (Zorlukla mermiyi Seyit’in kucağına doğru döndürür. Bu bile çok zor gerçekleştirilir.) Ayağa kalkabilecek misin kardeş? {Mermiyi tutmaya çalışmaktadır.)

 KOCA SEYİT - Kalkarım Ali… Ha gayret Koca Seyit… Kalktım işte. (Bacaklarının üstünde zorlukla durur. İki yana salınır. Düşmemek için büyük çaba harcar. Merdivene yaklaşır.) Hepsi topu topu altı basamak. Dayan Koca Seyit. (Zorlukla bir basamak çıkar.)

 Deli  ALİ - Ha gayret Koca Seyit. Kaldı beş basamak. (Koca Seyit bir basamak daha çıkar.) Yaşa Koca Seyit, yaşa… Kaldı dört… Üç… İki… Bir… Basardın kardeş. Yaman delikanlıymışsın.

 KOCA SEYİT - (Soluk soluğadır. Şimdi şöyle çevirelim namluyu… Ağzı düşmandan yana olmalı ki… (Namlu seyircilere doğru çevrilir.) Şimdi de bir iyice nişan almalı. Oldu. Ateş… (İki arkadaş da geriye çekilerek kulaklarını kaparlar. Çok da güçlü olmayan top ateşi sesi duyulur. Sonra da Koca Seyitle Niğdeli Ali’nin sevinçli haykırmaları.) ( fonda mehter marşı verilir)

Deli ALİ - (Sevinç içinde haykırarak) Tam isabet… Koca Seyit vurdun düşman gemisini. Bak… Koca gemi yan yattı. heybetli OŞİN gemisinden dumanlar çıkıyor.. bakk bakk işte kaçıyor gavurun gemisi..Çanakkale geçilmez oldu seyit.

4. Sahne :
 sahne cephe şeklinde düzenlenir , düşman pusu kurmuştur Mehmetçiğe , Mehmetçiklerden öndekinin elinde sancak şeklinde taşıdığı Türk bayrağı vardır. Diğerleri Allah Allah diyerek koşarak sahneye girerlerken pusu kuran düşman askerlerinin açtığı ateş sonucu birer birer yere düşerler.( Bayrağı taşıyan yere yatmaz bayrağın direğine sarılıp diz çökmüş şekilde durur) asker sayısı 8-10 olabilir.hatta bir kaçı da kadın asker olabilir.
 --askerler şehit olmuşlardır. Yerde yatmaktadırlar.. fonda eyvah oğul türküsü çalarken
 3 tane yerel kıyafetli kadınlar ellerinde bayraklarla sahneye girerler ve bayrakları şehit askerlerin üzerine örttükten sonra her biri bir şehidin başına geçer ve sırayla  aşağıdaki mısraları şiirsel dille söylerler..
1. kadın:                Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
                               Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!

2. kadın:                  Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
                                Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
                                Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...

3.kadın:                  Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
                               "Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
                                 Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
                                Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber




--- Sahne gerisinden ağlamaklı bir ses tonuyla annenin ağıtı duyulur: “ yüreğim yanıyor yüreğim yiğidim aslanım Mehmedim .hangi ana katlanır bu acıya , hangi yürek dayanır yarab .oğlum mehmedim.

Sahneye giren asker kıyafetli kişi şu şiiri okur;
“sen üzülme oğul sen üzülme vatan bizimdir
  Sağolsun …
  Haber geldi şehit düşmüş dediler
  Öldüm öldüm ama küsmedim
  Ölmek için en büyük sebep vatan dedim
  Bu vatan bizim oğul bizim
  Uğrunda ölecek varsa bu biziz dedim
  Ah oğul , yiğidim aslanım mehmedim
  Bu kan damarlarda dolaştıkça , bu bayrak , bu millet , bu vatan batamaz

-----sahne gerisinden şu şiir duyulur
                         
   Artık yolumu bekleme ,çünkü ben şehit oldum gelemem anne
   Hasret kaldım oğlum diyen dillere
Yatağımı açma çünkü ben şehit oldum gelemem anne
 Hakkını helal et ana, hakkını helal et üzdüysem  eğer seni
 Ana, göz yaşlarını düşmana gösterme .
 Namertler ,kahpeler, şerefsizler duyup da sevinmesinler

---- sahne gerisinden anne konuşur: helal olsun oğlum ,helal olsun ananın ak sütü sana helal olsun.bu vatan için Mehmetler feda olsun ..ama ana yüreği bu söz dinlemiyor oğlum.

--- yerde yatan Mehmetlerden biri kalkar bayrağı eline alır ve istiklal marşının ilk kıtasını okur,
 “korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
  sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
  o benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
   o benimdir, o benim milletimindir ancak
sonra diğeri kalkar ve okur

ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
 hangi çılgın bana zincir vuracakmış? şaşarım!
 kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
 yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

sonra diğeri kalkar ve okur

bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

sonra diğeri kalkar ve okur

kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda
.

sonra diğeri kalkar ve okur
dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

  Hep beraber “ Mehmetler bir ölür bin dirilir .vatanımızı düşmana çiğnetmez  3-5 çapulcuya böldürtmeyiz.. her şey vatan için …yeter ki vatan sağolsun

Sonra askerler karşılıklı sıraya geçerler ve   ellerindeki bayrakları açarlar . sahneye bayrağa sarılı tabutu taşıyan askerler girerler ve askerlerin açtığı bayrakların arasından geçerken sahne gerisinden annenin feryadı duyulur

“aman yarab şimdi kara topraklar mı saracak seni oğlum.. kınalı kuzum. Emanetini gönderiyorum yarab..
Sen oğluma merhamet et . merhamet yarab
Yavrummm kabrinde rahat uyu kuzummm
Güle güle oğlum güle güle mehmedim vatanımız sağolsun  güle güle şehidim ..


Fonda eledim eledim çalar ve perde kapanır..


Derleme ve düzenleme :
 Muzaffer KÖKSAL   -  (Ulubey Lisesi Tarih Öğretmeni )


  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder