DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ!
Kalbin Düştüğü Toprak Piyesi
3.PERDE:
Koca seyit:(Ufka bakarak) - Kefereler yine gülle yağmurunu hızlandırdı.Kim bilir kaç babayiğit şehit
Deli ALi : Bizim çavuş yine kitap gibi laf döşemekte. Fena mı Çavuşum? Ateş çemberinden cennete yol açılıyor. Biz tıkandık kaldık şuracıkta
KOCA SEYİT - (Zorlukla kalkarak)Yok Ali, acımıyor. Acımıyor da öldüm sandım.Ölmedim değil mi?
Deli ALİ - Yok ölmedin Koca Seyit. Toprağa gömülüp kalmışsın. Ben de öyle. Cephanelik tümden yok olmuş.
KOCA SEYİT- (Kalkar iyice. Üstünü başını silkeler. Kendine çeki düzen vermeye çalışır. Ne yapsak Niğdeli Ali? (Topun yanına gider. Heyecan içinde) Ali gel hele. Benim topa bak. Sapasağlam duruyor. Hey aslanım top. Biz bu topla ateş edebiliriz Ali.
KOCA SEYİT - (Sevinç içinde) Mermisi de burada duruyor işte. Kundakta çocuk gibi. Yirmi sekizlik mermi… Yaşasın.
KOCA SEYİT - Vinç gerekmez Ali. Kucağıma aldım mı Gerisi kolay. (Çömelir.) Hadi kardeş, yardım et de şunu kucaklayayım.
Deli ALİ - Olacak iş değil Seyit.
Deli ALİ - (Zorlukla mermiyi Seyit’in kucağına doğru döndürür. Bu bile çok zor gerçekleştirilir.) Ayağa kalkabilecek misin kardeş? {Mermiyi tutmaya çalışmaktadır.)
KOCA SEYİT - Kalkarım Ali… Ha gayret Koca Seyit… Kalktım işte. (Bacaklarının üstünde zorlukla durur. İki yana salınır. Düşmemek için büyük çaba harcar. Merdivene yaklaşır.) Hepsi topu topu altı basamak. Dayan Koca Seyit. (Zorlukla bir basamak çıkar.)
Deli ALİ - Ha gayret Koca Seyit. Kaldı beş basamak. (Koca Seyit bir basamak daha çıkar.) Yaşa Koca Seyit, yaşa… Kaldı dört… Üç… İki… Bir… Basardın kardeş. Yaman delikanlıymışsın.
KOCA SEYİT - (Soluk soluğadır. Şimdi şöyle çevirelim namluyu… Ağzı düşmandan yana olmalı ki… (Namlu seyircilere doğru çevrilir.) Şimdi de bir iyice nişan almalı. Oldu. Ateş… (İki arkadaş da geriye çekilerek kulaklarını kaparlar. Çok da güçlü olmayan top ateşi sesi duyulur. Sonra da Koca Seyitle Niğdeli Ali’nin sevinçli haykırmaları.) ( fonda mehter marşı verilir)
Deli ALİ - (Sevinç içinde haykırarak) Tam isabet… Koca Seyit vurdun düşman gemisini. Bak… Koca gemi yan yattı. heybetli OŞİN gemisinden dumanlar çıkıyor.. bakk bakk işte kaçıyor gavurun gemisi..Çanakkale geçilmez oldu seyit.
“Çanakkale
geçilmez”
Oyuncular: Komutan , masa
başında oturan asker,muhtar,bekçi ali,koca seyit,gazi Hüseyin( bacağının biri
yoktur. Koltuk değneği ile )elinde sazıyla aşık,askere gidecek olan Mehmet,
ömer, koca Seyit Şahin,öğretmen,imam, Osman ağa,kezban ( seyidin
nişanlısı)ömerin ablası, Mehmet’in annesi,
deli Ali, Rüstem
1.
perde
Sahne : muhtarın evi evi
şeklinde düzenlenir( komutan, masa başında oturan asker,muhtar,bekçi
Ali,Aşık,Koca Seyit( omzunda tüfek,Gazi Hüseyin)
Perde açılır Çanakkale savaşlarının
video sunusu gösterilir..ardından oyun başlar
Komutan: -- işte böyle muhtar .durum bundan
ibaret .burası güllük gülistanlık.Çanakkale’de ise vahşet.
Muhtar: --
kanımızı emecek kumandanım bu canavar.derde derman olacak ne gibi çareler var
Komutan :-- geldi mi umutla karşı koymak zamanı
ateşlerle yanmadan yurdumun her yanı ,çoluk - çocuk , genç -
ihtiyar bir olup kafire büyük bir
darbe vurup etmeliyiz geldiğine bin bir pişman. Türkün kuvvetine hayran olmalı
düşman.tellala toplana yiğitler bir bir.
bize savaş çağrısı var sultanda emir.
Muhtar: -- emrin
başım üstüne kumandanım.sesleneyim bekçiye de ; oğlum Ali buraya gel
Bekçi Ali : buyur
muhtarım
Muhtar: ( muhtar
ayağa kalkar seyirciye doğru yürür ve konuşur)
-- seslen konu komşuya , kumandan geldi de
savaş ilan olmuş de Çanakkale’ye sürü düşman girmiş de.bu toprağa kan dökenler
ruhu için palabıyık delikanlılar
seçin,azıkları hazırlayıp bellerine sarsınlar( eliyle beline vurur) aşıklar
da iyi düzen versinler sazlarına. Hadi şimdi git.
Bekçi Ali: baş üstüne muhtarım. Eyyy ahali ,ecdat
yadigarı vatanımıza göz diken düşmanlara hadlerini bildirmek için, devlet için,
millet için , bayrak için , vatan için ; teninde kanı ,kalbinde imanı, dizinde
dermanı bulunan herkes köy meydanında
toplansın.duyduk duymadık demeyin düşman Çanakkale’ye dayandı.
Koca seyit: ( omzunda tüfeği ile sahneye girer) –
selamün aleyküm .
Komutan , Muhtar
,görevli asker: ( ellerini göğüslerine koyarak ) ve aleykümselam
Koca seyit: gönüllüyüm kumandanım
Komutan: cephede
düğünün . Hazırladın mı atını.
Koca seyit: hazırım kumandanım .adım seyit, arkadaşlarım
bana koca seyit derler. cephede düğün yapmak köyümüzde adettir . Ruslar babamı
Kafkasya cephesinde şehit etmişler .balkan savaşlarına katılmıştım. Yarım kalan
bir hesabım var düşmanla inşallah Çanakkale’de görürüm o hesabı. genç yaşta
anam veremden rahmetli olmuş.beni dayım büyüttü ve adam etti.dayım,çabuk büyü diyordu bana
büyü ki hizmet et aziz vatana . çok şükür kumandanım geldi o günler.kulağım
sendedir emrini bekler.hasbihal edelim istersen senle ; 6 yıl nişanlı
kaldık Zeyneple arpa buğday derken ürünüm sattım ki tez elden ,yedi köyü
düğünüme davet ettim .madem Çanakkale kanlar içinde bize düğün yapmak yazmaz törede . Allah’ım öç
almak vakti gelsin , hem düğün hem savaş davulu çalsın buram buram ciğerlerim yerinden oynasın boğazın mavi
suları al olup kanlara bulansın .haykırsam
sesimi bütün cihan işitir. Kumandanım vatan için boynum kıldan incedir.(
komutanın ayağına eğilir)
Komutan: --
sağolasın yiğidim ( diyerek seyitin omuzlarından tutarak ayağa
kalkarlar)seni iyi bilirim kısmet olursa düğününe de gelirim . yazdır künyeni
Koca seyit ( masa başında oturan görevli askerin yanına
giderek ismini yazdırırken fonda Çanakkale türküsü çalar.. müzik çalarken
bacağının biri oolmayn kol değneği ile topal Hüseyin sahneye girer)
Gazi Hüseyin: demek düşman Çanakkale’ye dayandı kumandan
.bu bacağı yemende İngilizlere karşı savaşırken kaybettim . gerekirse diğer
bacağımı da feda ederim. bu ülke yi sevmek yetmez ülkeye hizmet etmek
gerek , uğruna ölmek gerekiyorsa seve seve canımı feda ederim yeter ki vatan
sağolsun vatan sağolsun . ben de
geliyorum Çanakkale’ye kumandan
( ismini masadaki görevliye yazdırmaya gider)
Komutan: Türk evladının kalbindeki bu vatan
aşkı karşısında Çanakkale’den eli boş dönecektir inşallah
Fon ( Çanakkale türküsü
çalar)
Aşık: elinde
bağlama ile sahneye giren aşık uygun bir yere oturur ve türküsünü söyler..(
gerekirse fondan verilir. Kahramanlık türküsü olabilir .)
Komutan: sağolasın yiğidim. Bizi ruhen
coşturdun.( ayağa kalkar ) kabardı şah damarım dertlerimi
depreştirdin .alkanlar yıkılsa da yıkılmaz koca devlet yemin olsun yaşayacak devlet-i ebed müddet
( herkes ayağa kalkar ve yan
yana dizilirler ve hep beraber )
Sahnedekiler Hepberaber : ( sağ eller havada ) – tek
bileğiz ( sağ elleri göğüslere vurarak) tek yüreğiz , ( eller havada) düşmeyecek sancaklar gök
kubbede dalgalansın ay yıldızlı bayraklar.( eller iner) Çanakkale öz vatanım aç
kucağını sar bizi ( eller açılır ve sarılır boyunlar bükülür perde kapanır)
Fon ( Çanakkale türküsü
çalar)
2.
PERDE
( Sahne : köy kahvesinin bahçesi şeklinde düzenlenir)
Oyuncular:
muhtar,kahveci Osman ağa, komutan , öğretmen, imam ,iki asker (Askerler ayakta diğerleri oturur çay
içerler)
Muhtar: (sahneye askere gidecek olan koca seyit ile
beraber diğer 3 kişi girerlerken.)
-- işte yiğitlerde geldiler . hoş geldiniz yiğitler
.kumandan da sizleri almaya geldiler.
Komutan: ( ayağa kalkar ve onlarla
tokalaşır ) askere gidecekler sahnede
yerlerini alırlar
Osman ağa : bunlar çocuk değil mi içim kıyılır be muhtar
hani bunlar okuyacaklardı. Kalem yerine silah mı tutacak bu gencecik eller
Muhtar: yiğitlerimiz vatana bu gün lazım değil de daha
ne zaman lazım olurlar Osman ağa onlar atalarının mirasını korumak için
gidiyorlar
Askere gidecek olan ;şahin: adım şahin . şahin gibi korkusuz ve cesur . yüreğim vatan
aşkıyla yanıyor. Bir an önce Çanakkale’ye varıp vatanımızı düşman ayaklarından
temizlemek istiyorum.biz değil kahpe düşman korksun .( eliyle seyirciye doğru
işaret yaparak)
2.askere gidecek olan Mehmet: içimizde ne korku ne de
pişmanlık vardır.yeter ki vatan sağolsun. Canımız , kanımız helal olsun vatana
sizler hakkınızı helal ediniz.
Oturanlar.( komutan, muhtar ,
imam , Osman ağa): helal olsun yiğitler
İmam : asıl siz
hakkınızı helal edin.
Çocuklar ( askere gidecekler)(
hep beraber ) --
helal olsun
Muhtar: ya sen Ömer, bi şey söylemeyecek misin ?
Ömer: ( askere gidecek olan) – Biliyorsun muhtar emmi ,adım Mehmet’tir. vuruşuyorum
cephede düşmanla ,babam balkan savaşında şehit oldu. Benim gitmemem olur mu
vatan bizleri bekler.sizlere yemin ediyorum ki ( seyirciye dönerek göğsündeki bayrağı çıkararak konuşur)
bayrağımızın boynunu büktürmeyeceğiz , vatanımızı düşman ayakları altında
ezdirmeyeceğiz.( bayrağı tekrar göğsüne
koyar)
İmam: Allah razı olsun sizden yiğitler. Öğretmen bey de
geliyor .( öğretmen sahneye girer)
Öğretmen: selamün aleyküm..demek geldiniz gençler .
sözünüzde durdunuz
Şahin: durmaz olur muyuz hocam
Ömer: cehennem olsa gene göğsümüzde söndürürüz ( eliyle
göğsüne vurarak söyler)yol hak yoludur.dönme bilmez yürürüz.
Öğretmen: şu karşıdaki makber kudursa denizler ordu
bulutlar donanma yağdırsa , değil mi cephemizin sinesinde iman bir gaye aynı
vicdan bir değil mi sinede vuran yürek
yılmaz ,cihan yıkılsa emin ol ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
Osman ağa : muallim bey, bu vatan aşkı başka hangi
millette var . yürekleri yaşlarından büyük daha kaç yaşındalar.
Şahin: ben daha 18 yaşındayım . okuyup doktor olacaktım
her gece bu hayalimle uyuyordum ( der boynunu büker)
Ömer: ben 16 yaşındayım benim de sizin gibi hayallerim vardı . ben okuyup öğretmen olacak
, doğruyu yanlışı öğretecektim öğrencilerime onlara örnek olacaktım.
Öğretmen: ( Ömer’e dokunarak) bu cesaretinizle dünyaya öyle bir örnek
olacaksınız ki tüm vatanın yaralarını
saracaksınız .sizden sonraki Türk neslinin alnı ak başı dik olacaktır.
Muhtar: inşallah muallim bey bu neslin torunları da bu
kadar cesur ve vatana aşık olur.
Öğretmen: olacaktır muhtar olacaktır.onları daha çetin
savaşlar bekliyor.onların savaşları ilimle , irfanla olacaktır.
Komutan: hazırsanız gidelim yiğitler
Öğretmen : ben de hazırım kumandanım
Osman ağa : sen demi Çanakkale’ye savaşmaya gidiyorsun
muallim bey
Öğretmen : okulun kapılarını kapattık .bir biz değil
İstanbul’daki mektebi sultani,mektebi tıbbiye , darul fünun öğrencileri,
Galatasaray , Beşiktaş , Fenerbahçeli
futbolcular hep beraber gidiyorlar Çanakkale’ye öğrenciler zafer sonrasına
ertelediler umutlarını .haydin kumandan
Komutan : buyrun yiğitler gidelim..( birkaç adım
giderler “ durun durun “ sesiyle dururlar . sahneye doğru
dönerler.sahneye arka arkaya 3 kadın girer .
Şahin: ( annesine döner ) anacığım , sakın ardımdan
ağlayıp da göz yaşı dökme .sonra aklım buralarda kalır. Ağlamaya gelmedim ey
oğul.( elinde tuttuğu mektubu oğluna uzatır) al bunu telaştan unutmuşum ağabeyinin mektubu .eğer
bulur da görürsen ağabeyini bu mektubu ona ver.
Kezban( seyidin nişanlısı) demek gidiyorsun seyidim.
Peki düğünümüz ne zaman olcak.
Seyit: Vatan olmayınca yaşanmaz Kezbanım , topraklarımız
elimizden giderse , bayrağımız inerse ,ezanımız dinerse yaşanır mı hiç ..
Kezban: ( ağlamaklı bir sesle ) Evet , haklısın yaşanmaz
tabiî ki
Seyit: sen nasıl benim helalimsen , namusumsan ; Vatanım , bayrağım da benim namusumdur.düğünümüzü
zafer sonrası yaparız . hem bak düğünümüze kumandanım da gelecek.. hakkını
helal et kezbanım
Komutan : ( kafasını
sallayarak ) evet geleceğim
Kezban:helal
olsun yiğidim ,helal olsun seyidim ( der sarılırlar)
Abla: ( Ömer’in) : bebeğim ,benim nazlı kardeşim .bi gün büyüyüp de vatana
siper olacağın aklıma gelmezdi.keşke anam ,babam yaşasaydı da bu günleri onlar
da görselerdi.onların da göğüsleri kabarsaydı benim gibi.( der sarılırlar
birbirlerine)
Mehmet’in annesi: ( ağlamaklı ve yüksek sesle konuşarak
Mehmet’e yaklaşır) –bütün analar yemin ettik, eğer kahpe düşmana vatan
toprağının tozunu bile kaptırırsanız analık hakkımızı helal etmeyiz
.( sahnedekilerin yüzlerine bakarak dolaşır ve konuşur)
özenle kınaladığımız başlarınızı , vatana kurban etmeye gönderiyoruz. (
seyirciye dönerek konuşur) ne diyeyim Türk evladı evde durmaz .
gözünüz arkada kalmasın. ( dizlerinin üstüne mehmetin önünde çöker
ellerini dua eder gibi açar) Allah
aşkına bir süngü de bizim için savurun gözü dönmüş düşmana . yiğit evladım
yıllarca oğulsuz kalayım ben şu yaralı bağrıma taşlar basayım.
Oğul;
Sen
giderken,
Ardından yandığım oğul.
Doğduğundan beri yaptığım gibi,
Seni
izledim.
Yüzüne
çarparsa yel ,yüreğim ürperir
oğul,
Ayağına taş değerse,bağrım yanar oğul,
Kıyamadım gülü ellemene,
Dikeni
vardır diye.
Canımdan can ,kanımdan kan oğul,
Ama…
Bugün
git oğul.Yoluna git.
Senin anan vatan artık.
Senin bacın vatan artık.
Senin baban vatan artık.
Haydi
yavrum!
Ben
seni bugün için doğurdum.
Hamurunu
yiğitlik duygusuyla yoğurdum.
Haydi
yavrum, köyüne veda et
her şeyini feda et
Haydi yavrum,haydi git. al bayrağın uğruna ya
gazi ya şehit ol.
( askerler yürümeye
başlarlar ve sahneden çıkarlarken fon müziği eşliğinde perde kapanır)
Fon müziği:eyvah oğul veya eledim eledim
3.PERDE:
(Cephede beş kişi. Durmuş, bir kenarda dalgın
düşünmekte. Rüstem ayrı bir köşede mektup okumakta. Salih Çavuş nöbette. Deli
Ali ile Ömer, karşılıklı bağdaş kurmuş, konuşmaktadır.
deli Ali'nin sol gözü sarılıdır.
Efektten top tüfek sesleri gelir.) .
Ömer
:(Ali'ye) Gözün ağrıyor
mu hala?
Deli ALi : (Eli kalbinde) -
Gözüm ağrısa ne ki,asıl yüreğim ağrıyor.Düşmanın Çanakkale'yi geçmesi
ihtimalini düşündükçe, boğulur gibi oluyorum.
Ömer : - Hangimiz olmuyoruz ki?
Gözünü merak etme, iyileşirsin inşallah.
Deli ALİ : (Umursamaz) - Çift gözle arkaya bakmaktansa, tek gözle
ileriye bakmak iyidir demişler. Küffar donanmasının yok olduğunu bir kere göreyim,
diğer gözümü de vermeğe razıyım.
Ömer : (Hüzünlü) - Yapma bre deli!
Ulvi duygularınla eritme beni.
DURMUŞ : (Memiş'e) - Bizim deli doğru
söyler be Memiş. Vatan uğruna değil bir göz, hepimiz can
vermeye
geldik. Yeter ki vatan sağ olsun. Hem öyle kolay kolay vermeyiz bu toprakları.
Bizi çiğnemeden bir adım öteye gidemezler.. (Patlama sesi)
Koca seyit:(Ufka bakarak) - Kefereler yine gülle yağmurunu hızlandırdı.Kim bilir kaç babayiğit şehit
oluyor her güllenin cehennem
ateşinde. .
Deli ALi : Bizim çavuş yine kitap gibi laf döşemekte. Fena mı Çavuşum? Ateş çemberinden cennete yol açılıyor. Biz tıkandık kaldık şuracıkta
.
Koca seyit: - Sen sus delilerin
delisi! Sana kalsa gülleye karşı çakıyla yürürsün.
Deli ALi :
- Çakıyla değil çavuşum, yürekle, (sarılı gözüne elini sürer) gavurun şarapneli
gözüme
değdi.
Ama yüreğim sapasağlam hamdolsun. Fakat, şu beklemek yok mu? Yarasız öldürecek
beni.
Ömer : Öyle deme bre deli, gözcülük
vazifesindeyiz.
Deli ALİ :
- Boşversene. İşe yaramayız diye geri hizmete attılar bizi.Anzak çıkartmasında
delilik
etmişim. Kumandanın emrinden önce süngüye davranmışım.
Yahu ne yapacaktım? Zebellah gibi Üç Anzak tepeme dikilince, buyur aslanım, hoş
sefa geldiniz mi diyecektim? Sardım kurşunu, bastım süngüyü (ayağa fırlar
tüfeğine sarılır) Ben mi çağırdım sizi bre! diye bağırmışım. Dünyanın öbür
ucundan vatanıma kast etmeye gelmek var mı ha! ...
Ömer :
(Pantolonundan çeker) - Çöm hele, çöm hadi, heyecanlanma.
Deli ALİ :
- Heyecanlanmamak ne mümkün yahu! Bak, Anafartalar'da Conkbayırında, Mustafa
Kemal'in
kumandasındaki neferlere bak! Nasıl da vuruşuyorlar, göğüs göğüse? Harp diye
buna derim ben. Bir de bize bak. Sıkışıp kaldık burada gözcülük yapacağız diye.
Keşke Mustafa Kemal'in cephesinde olsaydım. Burada beklemek öldürüyor beni.
Hasan : (Mektuptan başını kaldırır.)
- Heey! Sessiz olun yahu, bayramda mısınız
gardaşlık,
çek şu delinin ipini, salma üstüme.
Koca
seyit : (Kalkar, yanlarına gider, çöker.) - Şehitlik istediğini
biliyorum. Fakat cesedin kimsenin işine yaramaz. Yaşadıkça
savaşabilirsin.(Bakınır)Suyu olan var mı?
Ömer : Kaç haftadır kavrulmuş süpürge tohumu yiyerek
savaşıyoruz.
Deli ALi : - Ben aç karnıma savaşmaya hazırım şikayet
ettiğin şeye bak
Ömer: Şikayet etmiyorum da fena susatıyor.Suyumuz da
kalmadı.Sözüm ona Mehmet Onbaşı su getirecek.Bir saat oldu gideli,hala
dönmedi.(Matarasını çavuşa verir.)Buyur Çavuşum,dudaklarını ıslatır hiç
değilse.
Koca seyit: Ver bakalım
Şahin:Tüfeğini doldurur.) Bir gelen vaar!(silaha
davranırlar.)Durun! Bizim Mehmet Onbaşı geliyor.
MEHMET ONBAŞI:(Sahneye girer,yanında yaralı bir İngiliz subayı
vardır.Kolunu omuzundan geçirmiş,sürüklemektedir.) Herif, fena
yaralanmış,inleyip duruyordu.
Koca seyit:(Suyu dudaklarına götürmüşken çeker,Mehmet Onbaşı’ya
uzatır.)Al,içir şunu,belki biraz kendine gelir
Ömer: Al başına bir daha!
Bari su buldun mu?
MEHMET ONBAŞI : Ne gezer.(İngiliz’i yere uzatır.)Herifi o
halde bulmamla sırtladım susyu muyu unuttum.
Deli ALİ:
Hey büyük Allah’ım! Bir de bana deli derler.Şu Onbaşının yaptığına bakın
dostlar! Su yerine bir başbelası getirdi.
MEHMET ONBAŞI:Mızlanma bre deli!Gönlümüz elvermedi
işte.(Matarayı İngiliz’in ağzuna dayar)İç lan, iç son suyumuzu!
Deli ALİ:
Oldu olacak bir de ziyafet çek bari!
MEHMET ONBAŞI:Öyle ya, doğru söylersin,belki karnı da açtır
garibin.
Deli ALİ:
Hoppalaaaa!Bir de kuştüyü yatak serelim altına; belki uykusuzdur.Yahu biz mi
davet ettik; buyur aslanım memleketimizi al diye?...Basın kurşunu gitsin!
Koca seyit:(Geri çekilir,Deli Ali’ye İngiliz’i göstererek)Gel
yap dediğini,hadi sık bir kurşun beyinciğine gebert!Hadi durma!Gözünün
intikamını da almış olursun böylece
Deli
ALİ:(Tüfeğini İngiliz’in kafasına doğrultur.İngiliz korkuyla
büzülür,dehşetle bakar.)Geberteceğim seni!Niye geldin lan?Niye ha?
İNGİLİZ .(Korkarak) No,no,no !
Deli ALİ:(Tüfeğini
indirir) Yapamam…Göz göre göre yardıma muhtaç birini vuramam.(Kızgın)Onlar
yapıyor ama…Ben niye yapamıyorum?
Koca seyit:(sırtını sıvazlar) Sen Türk oğlu Türk’sün be
koçum!Yemez,yedirir:içmez,içirirsin.(Duraklar)
Yapamayacağını biliyordum.(Onbaşıya)Bir kere de ben
gideceğim suya…İnşallah,bir yaralı İngiliz de benim yoluma
çıkmaz!(Gülümser)Kumanda sende Mehmet Onbaşı.
Deli ALİ
:Bırak da ben gideyim Çavuşum…Belki şehitliğe bir yol bulurum.Göz açıp kapayana
kadar dönerim.
Hasan:(Mektubu aceleyle cebine sokup gelir.)Sıra bande,bu iş
benim çavuşum…Hadi izin ver de ben gideyim!
Koca seyit:Oturun oturduğunuz yerde,gözcülüğünüzü doğru dürüst
yapın yeter! Ben,gideceğim.Verin mataralarınızı! (Mataraları toplar,çıkarken
dönüp hepsine bakarak:)Hakkınızı helâl edin.
BİR AĞIZDAN:Helâl olsun! (Çavuş çıkar)
Hasan:(Elini gözüne siper eder.dürbünle bakar.) Bir şeyler
oluyor aşağılarda.Allah bre! Buve zırhlısı batıyor!
Deli ALİ:(Yanına fırlar) Dünya gözüyle
bir kere göreyim..(Dürbünü alır,bakar..Seyirciye dönerek)Düşman zırhlısının
battığını gördüm ya, öbür gözümü kaybetsem de gam yemem.
MEHMET ONBAŞI: (Gidip bakar)Batan yalnız Buve değil
arkadaşlar!Haçlı dünyasının emelleri de batıyor.
Ömer:Ve Haçlı emellerinin
battığı yerde bayrağımız yeniden doğuyor.Hasta Adam,soluk almaya başladı.
Osmanoğlu yeniden diriliyor.
MEHMET ONBAŞI:Eli kulağındadır.(Yaralı İngiliz,sürünerek Ömerin
unuttuğu tüfeği alır,üstüste tetiğe
basar,memiş vurulur.)
Ömer
:Yandım Allah’ım!(düşer)
Hasan:Aman Allah’ım!(düşer)
Deli ALİ:(İngiliz’i
vurur) Kahpeee! İnsanlığı öldürdün.
Ömer: Alçaaak!
Hasan:Çanakkale’yi geçemeyecekler,geçirtmeyeceğiz
Koca seyit:(Koca seyit elinde mataralarla içeri girer ..
elindekileri panikleyerek yere atar)
“aman allahım neler
oldu burada .”der ve
Fondan bomalama
sesleri , makinalı tüfek seleri gelir. Askerler Allah Allah sesleriyle bir bir
düşerler fondaki ses kesilir.bir kaç sn sonra koca seyit ve arkadaşı Ali
gözlerini iniltiliyerek açarlar. Koca seyit hafif yaralıdır .. Ali ise ağır
yaralıdır.
Deli ALİ - (Yerden kalkmaya çalışır.
Üstünde kalın kaputu vardır. Doğrulur. Ayağa kalkar. Sağını solunu yoklar,
yaralı olup olmadığına bakar. Yerde onu aramaya koyulur. Korku içindedir.)
Seyit… Heey Koca Seyit. Nerdesin? Seeyit… (Arkalardan bir inilti gelir.) Kardeş
neredesin… (Arkaya koşar, telaş içinde yerdeki yıkıntıların içinden arkadaşını
bulmaya çalışır. Seyirciye arkası dönüktür. Toprak içinden arkadaşını çıkarır
gibiyapar.) Yaralı mısın kardeş? (İniltiler içinde doğrulmaya çalışır Koca
Seyit.) Yaşıyorsun çok şükür. Kalk hadi kardeş. Dayan bana… Bir yerin acıyor
mu?
KOCA SEYİT - (Zorlukla kalkarak)Yok Ali, acımıyor. Acımıyor da öldüm sandım.Ölmedim değil mi?
Deli ALİ - Yok ölmedin Koca Seyit. Toprağa gömülüp kalmışsın. Ben de öyle. Cephanelik tümden yok olmuş.
KOCA SEYİT- (Kalkar iyice. Üstünü başını silkeler. Kendine çeki düzen vermeye çalışır. Ne yapsak Niğdeli Ali? (Topun yanına gider. Heyecan içinde) Ali gel hele. Benim topa bak. Sapasağlam duruyor. Hey aslanım top. Biz bu topla ateş edebiliriz Ali.
Deli ALİ - Edemeyiz kardeş, baksana topun vinci kırılmış.
KOCA SEYİT - (Sevinç içinde) Mermisi de burada duruyor işte. Kundakta çocuk gibi. Yirmi sekizlik mermi… Yaşasın.
Deli ALİ - İyi de Seyit kardeş o
mermi.Kundakta çocuk değil.Vinç olmadan onu kıpırdatamayız bile.
KOCA SEYİT - Vinç gerekmez Ali. Kucağıma aldım mı Gerisi kolay. (Çömelir.) Hadi kardeş, yardım et de şunu kucaklayayım.
Deli ALİ - Olacak iş değil Seyit.
Deli ALİ - (Zorlukla mermiyi Seyit’in kucağına doğru döndürür. Bu bile çok zor gerçekleştirilir.) Ayağa kalkabilecek misin kardeş? {Mermiyi tutmaya çalışmaktadır.)
KOCA SEYİT - Kalkarım Ali… Ha gayret Koca Seyit… Kalktım işte. (Bacaklarının üstünde zorlukla durur. İki yana salınır. Düşmemek için büyük çaba harcar. Merdivene yaklaşır.) Hepsi topu topu altı basamak. Dayan Koca Seyit. (Zorlukla bir basamak çıkar.)
Deli ALİ - Ha gayret Koca Seyit. Kaldı beş basamak. (Koca Seyit bir basamak daha çıkar.) Yaşa Koca Seyit, yaşa… Kaldı dört… Üç… İki… Bir… Basardın kardeş. Yaman delikanlıymışsın.
KOCA SEYİT - (Soluk soluğadır. Şimdi şöyle çevirelim namluyu… Ağzı düşmandan yana olmalı ki… (Namlu seyircilere doğru çevrilir.) Şimdi de bir iyice nişan almalı. Oldu. Ateş… (İki arkadaş da geriye çekilerek kulaklarını kaparlar. Çok da güçlü olmayan top ateşi sesi duyulur. Sonra da Koca Seyitle Niğdeli Ali’nin sevinçli haykırmaları.) ( fonda mehter marşı verilir)
Deli ALİ - (Sevinç içinde haykırarak) Tam isabet… Koca Seyit vurdun düşman gemisini. Bak… Koca gemi yan yattı. heybetli OŞİN gemisinden dumanlar çıkıyor.. bakk bakk işte kaçıyor gavurun gemisi..Çanakkale geçilmez oldu seyit.
4.
Sahne :
sahne cephe şeklinde düzenlenir , düşman pusu kurmuştur
Mehmetçiğe , Mehmetçiklerden öndekinin elinde sancak şeklinde taşıdığı Türk
bayrağı vardır. Diğerleri Allah Allah diyerek koşarak sahneye girerlerken pusu
kuran düşman askerlerinin açtığı ateş sonucu birer birer yere düşerler.(
Bayrağı taşıyan yere yatmaz bayrağın direğine sarılıp diz çökmüş şekilde durur)
asker sayısı 8-10 olabilir.hatta bir kaçı da kadın asker olabilir.
--askerler şehit olmuşlardır. Yerde
yatmaktadırlar.. fonda eyvah oğul türküsü çalarken
3 tane yerel kıyafetli kadınlar ellerinde bayraklarla
sahneye girerler ve bayrakları şehit askerlerin üzerine örttükten sonra her
biri bir şehidin başına geçer ve sırayla aşağıdaki mısraları şiirsel dille söylerler..
1. kadın: Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
2. kadın: Ey, bu topraklar için toprağa
düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
3.kadın: Sana
dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden
makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber
--- Sahne gerisinden ağlamaklı bir ses
tonuyla annenin ağıtı duyulur: “ yüreğim yanıyor yüreğim yiğidim
aslanım Mehmedim .hangi ana katlanır bu acıya , hangi yürek dayanır yarab
.oğlum mehmedim.
Sahneye giren asker kıyafetli kişi şu şiiri okur;
“sen üzülme oğul sen üzülme vatan bizimdir
Sağolsun …
Haber geldi şehit
düşmüş dediler
Öldüm öldüm ama
küsmedim
Ölmek için en büyük
sebep vatan dedim
Bu vatan bizim oğul
bizim
Uğrunda ölecek varsa
bu biziz dedim
Ah oğul , yiğidim
aslanım mehmedim
Bu kan damarlarda
dolaştıkça , bu bayrak , bu millet , bu vatan batamaz
-----sahne gerisinden şu şiir duyulur
Artık yolumu
bekleme ,çünkü ben şehit oldum gelemem anne
Hasret kaldım oğlum
diyen dillere
Yatağımı açma çünkü ben şehit oldum gelemem anne
Hakkını helal et ana,
hakkını helal et üzdüysem eğer seni
Ana, göz yaşlarını
düşmana gösterme .
Namertler ,kahpeler,
şerefsizler duyup da sevinmesinler
---- sahne gerisinden anne konuşur: helal olsun oğlum
,helal olsun ananın ak sütü sana helal olsun.bu vatan için Mehmetler feda olsun
..ama ana yüreği bu söz dinlemiyor oğlum.
--- yerde yatan Mehmetlerden biri kalkar bayrağı eline alır ve istiklal
marşının ilk kıtasını okur,
“korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
o benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
o benimdir, o benim milletimindir ancak
sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
o benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
o benimdir, o benim milletimindir ancak
sonra diğeri kalkar ve okur
“ben ezelden beridir hür
yaşadım, hür yaşarım.
hangi çılgın bana zincir vuracakmış? şaşarım!
kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
hangi çılgın bana zincir vuracakmış? şaşarım!
kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
sonra diğeri kalkar ve okur
bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
sonra diğeri kalkar ve okur
kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
sonra diğeri kalkar ve okur
dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
Hep beraber “ Mehmetler bir
ölür bin dirilir .vatanımızı düşmana çiğnetmez
3-5 çapulcuya böldürtmeyiz.. her şey vatan için …yeter ki vatan sağolsun
Sonra askerler karşılıklı sıraya geçerler
ve ellerindeki bayrakları açarlar . sahneye bayrağa sarılı tabutu taşıyan
askerler girerler ve askerlerin açtığı bayrakların arasından geçerken sahne
gerisinden annenin feryadı duyulur
“aman
yarab şimdi kara topraklar mı saracak seni oğlum.. kınalı kuzum. Emanetini
gönderiyorum yarab..
Sen oğluma merhamet et . merhamet yarab
Yavrummm kabrinde rahat uyu kuzummm
Güle güle oğlum güle güle mehmedim vatanımız
sağolsun güle güle şehidim ..
Fonda eledim eledim çalar ve perde
kapanır..
Derleme ve düzenleme :
Muzaffer KÖKSAL - (Ulubey Lisesi Tarih Öğretmeni )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder