Çanakkale Geçilmez Piyesi
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
(Perde açılır. Sahnenin bir tarafında davulcu vardır.
Davulun tokmağı havada beklerken bir marş çalınır. )
DAVULCU
: Ey ahali! Ecdat yadigarı vatanımıza saldıranlara haddini bildirmek için...
Devlet için, vatan için, millet için; teninde canı, kalbinde imanı, dizinde
dermanı bulunan herkes, bugün öğlen vakti Çarşı Caminin avlusunda toplansın.
(Davul) Sevkıyat vaaaaar!... (Davul) Duyduk duymadık demeyin. (Davul) Küffar
üstüne mukaddes cihad ilan edilmiştir. (Davulcu bağıra çağıra sahneden çıkar.)
İHTİY
AR : Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaşlarda idik. Mukaddes cihad
dediler,Galiçya 'ya çağırdılar. Süveyş'te, Sina'da vuruştuk. Allahüekber
dağlarında karlara gömüldük.(Duraklar) Şimdi de Çanakkale diyorlar. (Kükrer)
Yaşlıyım ama ihtiyar değilim. inanan insan ihtiyarlamaz. Kolum Sina çölünde
kaldı. Canım Çanakkale sırtlarında kalsa çok mu? (Mahsun) Kabul etmediler.
(Dirilir) Yerime oğlum gidecek, benden kalan boşluğu Salih'im dolduracak.
(Asker elbiseli dört genç sahneye girer. Biri Salih'tir..)
İHTİYAR .: (Gençlere bakarak) - Hepiniz mi? .
BiR
AGIZDAN: - Hepimiz!
İHTİY
AR : - Çanakkale'ye mi?
BİR
AGIZDAN: - Çanakkale'ye!
İHTİY
AR : (Salih'in karşısına doğru yürür)-Gelemediğim için üzgünüm oğlum,Salihim.
SALİ H : -Gavura biz yeteriz baba...
BiR AGIZDAN : - Biz yeteriz! .
iHTİY
AR :(Heybetli)- Yerimi dolduracaksın Salih! ....
SALİH :-Benden sonra da oğlum,baba...
BİR
AGIZDAN :-Oğullarımız...
İHTİY AR :-Sonra da torunlarımız!
BİR
AGIZDAN:-Sonra da torunlarımız...
İHTİYAR :-Düşmana mezar olacak toprağımız.' .
SALIH :-Hiç meraklanma baba,mevzileri boş
bırakmayacağız.Sen müsterih ol.
İHTİYAR
:-(Salih'e sarılır)-A1lah yardımcın olsun.(Ayrılır)Benim için de kurşun sık
gavura.(İç çekerek) Anan da sağ olup görseydi yiğidini...Git artık
gecikme.(kucaklaşırlar)
SALİH :(Elini öper)-Hakkını helal et baba.
İHTİY
AR :(Ağlamaklı)-Helal olsun. Hepinize uğurlar olsun.Gavuru def etmeden
dönmeyin.Bundan sonra köyünüz yok,eviniz yok,aileniz yok.Herşeyinizle cephenin
malısınız.(Ağlar)Uğurlar ola!
2.SAHNE (EŞLERİN VEDALAŞMASI)
ASKER-GELİN
DiY ALOGU (Rüstem veya Memiş)
EMiNE:
Ne var ne yok Bey?
MEMiŞ:(Yalandan
söylediği belli olacak şekilde durgundur.) İyilik,iyilik hanım.
EMİNE:Ne
oldu Bey? Sende bir hal var. söyle hele, ne oldu?
MEMİŞ:Ağlamayacağına,üzülmeyeceğine
söz verirsen anlatayım.
EMİNE:(telaşlıdır.)Ne
oldu Bey?Yoksa,yoksa kötü bir şey mi oldu?(Memiş sessizdir.Emine,onun kolunu
tutar. )Söz,ağlamayacağım,çabuk söyle!
MEMİş:Düşmanlar...
.Düşmanlarımız.. .Boğazımıza sarılmaya Çanakkale 'ye
geliyorlar.Vatan,evlatlarından yardım bekliyor.
EMiNE:Öyle
mi? Çok mu görmüşler mut1uluğumuzu?(Emine boynunu büker,hafifçe ağlar,gözyaşını
siler.) MEMİş:Hani ağlamayacaktın,söz vermiştin?
EMiNE:Ağlamıyorum
ki.. ..Ne zaman gidecekmişsiniz?
MEMİŞ:
Hemen.
EMİNE:(Üzgündür
)Allah,size güç versin Mehmed'im!
MEMiŞ:Elveda Eminem! Bu sevda
,başka sevda.Yurt aşkı derler buna.......... (Duraklar)
Olur da Çanakkale'den
sağ
dönemezsem,bebeğim beni sorduğunda her şeyi anlat ona:Dün deden,yurt yolunda
şehit olmuştu:baban da
-2-
aynı şerefli yolda şehit oldu,de.Ona vatan
sevgisinin büyüklüğünü anlat.. .Anlat ki ileride o da vatanı,bayrağı için
ölmeyi göze alabilsin.Her şeyden yüce tutabilsin vatanı.
EMİNE:Sağ
salim döneceksin inşallah!
MEMİş:Benim
gitme vaktim geldi.Hadi Allah'a emanet ol!
EMİNE:Dur
gitme,az bekle.(Çıkar,hemen elinde küçük bir mendille gelir. Mendili
Memiş"e uzatır.) MEMİŞ:Nedir bu?(Mendil çıkınını açar.Mendilin içinde
küçük bir de bayrak da vardır.)
EMİNE:Bu
mendil,benim namusumun ve sana bağlılığımın sembolü..(Bayrağı gösterir.) Bu
bayrak yüce milletimizin,bağımsızlığımızın sembolü..Bunu düşman ayakları
altında çiğnetme... ..Beni ve çocuğumuzu merak etme..Biz sabırla senin zaferle
ve sağ salim köye dönmeni bekleyeceğiz.(Duygulanır)Haydi git,git artık..Bir an
önce vatanın imdadına yetiş. Yolun açık olsun.
MEMİŞ:Allah
senden razı olsun Hanım! Vatan, böyle analar ve kendine sadık evlatlar ister.Hoşçakal
Hanım, Allah'a emanet ol! (Çıkarlar,perde kapanır.)
3.SAHNE (MUHAREBE-CEPHE)
(Cephede beş kişi. Durmuş, bir kenarda dalgın
düşünmekte. Rüstem ayrı bir köşede mektup okumakta. Salih Çavuş nöbette. Deli
Ali ile Memiş, karşılıklı bağdaş kurmuş, konuşmaktadır. Deli Ali'nin sol gözü
sarılıdır. Efektten top tüfek sesleri gelir.) .
DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ!
MEMİŞ : (Deli Ali'ye) - Gözün ağrıyor mu hala?
DELİ
ALi : (Eli kalbinde) - Gözüm ağrısa ne ki,asıl yüreğim ağrıyor.Düşmanın
Çanakkale'yi geçmesi ihtimalini düşündükçe, boğulur gibi oluyorum.
MEMiş : - Hangimiz olmuyoruz ki? Gözünü merak etme,
iyileşirsin inşallah.
DELi
ALİ : (Umursamaz) - Çift gözle arkaya
bakmaktansa, tek gözle ileriye bakmak iyidir demişler. Küffar donanmasının yok
olduğunu bir kere göreyim, diğer gözümü de vermeğe razıyım.
MEMiş : (Hüzünlü) - Yapma bre deli! Ulvi duygularınla eritme
beni.
DURMUŞ : (Memiş'e) - Bizim deli doğru söyler be Memiş. Vatan
uğruna değil bir göz, hepimiz can
vermeye
geldik. Yeter ki vatan sağ olsun. Hem öyle kolay kolay vermeyiz bu toprakları.
Bizi çiğnemeden bir adım öteye gidemezler. Alt cephede, Mustafa Kemal'in
cephesinde çok zaiyatlar verdirilmiştir gavura.
(Patlama sesi) e
SALİH
ÇAVUŞ:(Ufka bakarak) - Kefereler yine gülle yağmurunu hızlandırdı.Kim bilir kaç
babayiğit şehit
oluyor her güllenin cehennem
ateşinde. .
DELİ ALi : Bizim çavuş yine kitap gibi laf döşemekte. Fena mı
Çavuşum? Ateş çemberinden cennete
yol
açılıyor. Biz tıkandık kaldık şuracıkta.
SALiH
ÇAVUŞ: - Sen sus delilerin delisi! Sana kalsa gülleye karşı çakıyla yürürsün.
DELi ALi : - Çakıyla değil çavuşum, yürekle, (sarılı gözüne elini
sürer) gavurun şarapneli gözüme
değdi.
Ama yüreğim sapasağlam hamdolsun. Fakat, şu beklemek yok mu? Yarasız öldürecek
beni.
MEMİŞ : - Öyle deme bre deli, gözcülük vazifesindeyiz.
DELİ ALİ : - Boşversene. İşe yaramayız diye geri hizmete attılar
bizi.Anzak çıkartmasında delilik
etmişim.
Kumandanın emrinden önce süngüye davranmışım. Yahu ne yapacaktım? Zebellah gibi
Üç Anzak tepeme dikilince, buyur aslanım, hoş sefa geldiniz mi diyecektim? Sardım
kurşunu, bastım süngüyü (ayağa fırlar tüfeğine sarılır) Ben mi çağırdım sizi
bre! diye bağırmışım. Dünyanın öbür ucundan vatanıma kast
etmeye gelmek var mı ha! ...
MEMİş : (Pantolonundan çeker) - Çöm hele, çöm hadi,
heyecanlanma.
DELİ ALİ : - Heyecanlanmamak ne mümkün yahu! Bak,
Anafartalar'da Conkbayırında, Mustafa
Kemal'in
kumandasındaki neferlere bak! Nasıl da vuruşuyorlar, göğüs göğüse? Harp diye
buna derim ben. Bir de bize bak. Sıkışıp kaldık burada gözcülük yapacağız diye.
Keşke Mustafa Kemal'in cephesinde olsaydım. Burada beklemek öldürüyor beni.
RÜSTEM : (Mektuptan başını kaldırır.) - Heey! Sessiz olun yahu,
bayramda mısınız Memiş?
Kardaşlık,
çek şu delinin ipini, salma üstüme.
SALİH
ÇA VUŞ : (Kalkar, yanlarına gider, çöker.) - Şehitlik istediğini biliyorum.
Fakat cesedin kimsenin işine yaramaz. Yaşadıkça savaşabilirsin.(Bakınır)Suyu
olan var mı?
MEMİŞ : Kaç
haftadır kavrulmuş süpürge tohumu yiyerek savaşıyoruz.
DELİ ALi : - Ben aç karnıma savaşmaya hazırım
şikayet ettiğin şeye bak
-3-
MEMİŞ: Şikayet etmiyorum da fena susatıyor.Suyumuz da
kalmadı.Sözüm ona Mehmet Onbaşı su getirecek.Bir saat oldu gideli,hala
dönmedi.(Matarasını çavuşa verir.)Buyur Çavuşum,dudaklarını ıslatır hiç
değilse.
SALİH ÇAVUŞ: Ver bakalım
DURMUŞ:Tüfeğini doldurur.) Bir gelen vaar!(silaha
davranırlar.)Durun! Bizim Mehmet Onbaşı geliyor.
MEHMET ONBAŞI:(Sahneye girer,yanında yaralı bir İngiliz
subayı vardır.Kolunu omzundan geçirmiş,sürüklemektedir.) Herif, fena
yaralanmış,inleyip duruyordu.
SALİH ÇAVUŞ:(Suyu dudaklarına götürmüşken çeker,Mehmet
Onbaşı’ya uzatır.)Al,içir şunu,belki biraz kendine gelir.
MEMİŞ: Al başına bir daha! Bari su buldun mu?
MEHMET ONBAŞI:Ne gezer.(İngiliz’i yere uzatır.)Herifi o
halde bulmamla sırtladım suyu muyu unuttum.
DELİ ALİ: Hey büyük Allah’ım! Bir de bana deli derler.Şu
Onbaşının yaptığına bakın dostlar! Su yerine bir başbelası getirdi.
MEHMET ONBAŞI:Mızlanma bre deli!Gönlümüz elvermedi
işte.(Matarayı İngiliz’in ağzına dayar)İç lan, iç son suyumuzu!
DELİ ALİ: Oldu olacak bir de ziyafet çek bari!
MEHMET ONBAŞI:Öyle ya, doğru söylersin,belki karnı da açtır
garibin.
DELİ ALİ: Hoppalaaaa!Bir de kuştüyü yatak serelim altına;
belki uykusuzdur.Yahu biz mi davet ettik; buyur aslanım memleketimizi al
diye?...Basın kurşunu gitsin!
SALİH ÇAVUŞ:(Geri çekilir,Deli Ali’ye İngiliz’i
göstererek)Gel yap dediğini,hadi sık bir kurşun beyinciğine gebert!Hadi
durma!Gözünün intikamını da almış olursun böylece
DELİ ALİ:(Tüfeğini İngiliz’in kafasına doğrultur.İngiliz
korkuyla büzülür,dehşetle bakar.)Geberteceğim seni!Niye geldin lan?Niye ha?
İNGİLİZ .(Korkarak) No,no,no !
DELİ ALİ:(Tüfeğini indirir) Yapamam…Göz göre göre yardıma
muhtaç birini vuramam.(Kızgın)Onlar yapıyor ama…Ben niye yapamıyorum?
SALİH ÇAVUŞ:(sırtını sıvazlar) Sen Türk oğlu Türk’sün be
koçum!Yemez,yedirir:içmez,içirirsin.(Duraklar)
Yapamayacağını biliyordum.(Onbaşıya)Bir kere de ben
gideceğim suya…İnşallah,bir yaralı İngiliz de benim yoluma
çıkmaz!(Gülümser)Kumanda sende Mehmet Onbaşı.
DELİ ALİ :Bırak da ben gideyim Çavuşum…Belki şehitliğe bir
yol bulurum.Göz açıp kapayana kadar dönerim.
RÜSTEM:(Mektubu aceleyle cebine sokup gelir.)Sıra bande,bu
iş benim çavuşum…Hadi izin ver de ben gideyim!
SALİH ÇAVUŞ:Oturun oturduğunuz yerde,gözcülüğünüzü doğru
dürüst yapın yeter! Ben,gideceğim.Verin mataralarınızı! (Mataraları
toplar,çıkarken dönüp hepsine bakarak:)Hakkınızı helâl edin.
BİR AĞIZDAN:Helâl olsun! (Çavuş çıkar)
DELİ ALİ: Kafese tıkılmış kuş gibiyim.
DURMUŞ :(Gülerek) Kartal gibi.
DELİ ALİ :Şakanın sırası değil, kafam kaynıyor.
MEHMET ONBAŞI:Deliliğindendir.(Arkadaşlarına
dönerek)Bağlayın şu deliyi de rahat edelim.(Silah sesleri
artar.)
DURMUŞ:(Elini gözüne siper eder.dürbünle bakar.) Bir şeyler
oluyor aşağılarda.Allah bre! Buve zırhlısı batıyor!
DELİ ALİ:(Yanına fırlar) Dünya gözüyle bir kere göreyim..(Dürbünü
alır,bakar..Seyirciye dönerek)Düşman zırhlısının battığını gördüm ya, öbür
gözümü kaybetsem de gam yemem.
MEHMET ONBAŞI: (Gidip bakar)Batan yalnız Buve değil
arkadaşlar!Haçlı dünyasının emelleri de batıyor.
MEMİŞ:Ve Haçlı emellerinin battığı yerde bayrağımız yeniden
doğuyor.Hasta Adam,soluk almaya başladı.
Osmanoğlu yeniden diriliyor.
DURMUŞ:Şu gemi Queen Elizabeth değil mi? Bu koca demir
yığını kaçıyor galiba.
DELİ ALİ:Hah haaa!Tam yol tornistan etti.Gidinin kâfiri
geldiğinden beter dönüyor.
MEMİŞ:(Onbaşıya) Şimdi kazandık mı biz bu cengi?
MEHMET ONBAŞI:Eli kulağındadır.(Yaralı İngiliz,sürünerek
Memiş’in unuttuğu tüfeği alır,üstüste tetiğe basar,önce onbaşı vurulur.)
MEHMET ONBAŞI:Yandım Allah’ım!(düşer)
-4-
RÜSTEM:Aman Allah’ım!(düşer)
DELİ ALİ:(İngiliz’i vurur) Kahpeee! İnsanlığı öldürdün.
MEMİŞ: Alçaaak!
RÜSTEM:Çanakkale’yi geçemeyecekler,geçirtmeyeceğiz.
(Düşer,tüfeğine sımsıkı sarılır,kalır) (Müzik verilir)
(Sahneye Salih Çavuş girer,Elinde su dolu mataralar
vardır.Manzarayı görünce çarpılır.Mataralar elinden düşer.)
SALİH ÇAVUŞ:Alah’ım!...(Mehmet Onbaşı’ya gider,nabzını
tutar..) Ölmüş,şehit olmuş….(Sonra ümitle Rüstem’in yanına gider,nabzını
tutar..sevinçle)Yaşıyor!
RÜSTEM:(Gözlerini açar,gülümsemeye çalışır)Sen misin Salih
Çavuş’um?
SALİH ÇAVUŞ:Benim kardeşlik,bak,benim…..Su getirdim
sana….Nereden aldım suyu biliyor musun?Mus-
tafa Kemal’in mevzisinden,onun neferlerinden aldım.
RÜSTEM:Onbaşının getirdiği İngiliz bitirdi bizi…Bundan sonra
suya ihtiyacım yok…Şehadet şerbetiyle hararetim dinmekte.
SALİH ÇAVUŞ: (Hafifçe sarsar)Ölmek yok ha! Cenkten kaçmak
yok ha! Bu cehennem gibi yerden Cennet’e
uçmak yok ha!Darılırım bak sonra.
RÜSTEM:Kaçmak değil,göçmektir bu Salih Çavuş’um….Sağ
dönersen köye,… oğlumu….o maviş gözlü ufaklığımı…benim yerime öp olur mu?
SALİH ÇAVUŞ:Olur
RÜSTEM ONBAŞI:Şehit olduğumu söyle ona..(Birden kolunu
kavrar.)Vasiyetimdir Salih Çavuş’um,düşma-
nı Çanakkale’den kov….İngiliz kahpeliğine tosladık.Onları
burdan öteye geçirme..Hadi söz ver!
SALİH ÇAVUŞ:(Gözlerini silerek)Söz sana,sözlerin en hası
sana…Oğlunu göreceğim..Öpeceğim de.Ama
Çanakkale’yi birlikte savunacağız.Bu işte bizi yalnız
bırakamazsın….Anladın mı kardeşlik? Köye beraber döneceğiz……Ölmek kolay,şehitlik
hepten kolay…Kolayına kaçma…Bir kahpe kurşuna teslim olma.Boşuna mı sana
Zaloğlu Rüstem demişiz?Tüfeğini bırakırsan namertsin be!
(Rüstem’in başı hafifçe yana düşer,ölür.)
SALİH ÇAVUŞ:(Hafifçe sarsar)Ölmek yok ha!Cenkten kaçmak yok
ha!Sana söylüyorum Zaloğlu Rüstem,gülsene kardeşlik!..Baksana Buve battı,Queen
Elizabeth kaçıyor.Zafere yürüyoruz..Baksana ha!(Rüstem’e bakar,öldüğünü
anlar,başını göğsüne çeker,kucaklar,ağlar…..)Şehidim,vatanım,her şeyim…..
(Müzik verilir.Salih Çavuş,Rüstem’i yavaşça yere uzatır.Ğöğüslerden
çıkarılan iki bayrak şehitlere örtülür.Salih Çavuş,şehidin yanına oturur.Eliyle
bayrağı tutarak aşağıdaki” Bayrak” şiirini bayrağımıza baka-rak okur:)
Kartal gibi duruşun
Şanıma şan katıyor.
Dalga dalga vuruşun
Canıma can katıyor
Ey zaferin
hür süsü,
Seninle güzel gökler.
Şehidimin örtüsü,
Seninle coşar
yürekler..
Özgürlüğü biz senden
İçeriz ,yudum yudum.
Ayrılmayız gölgenden
Seninle mutlu yurdum.
Seni gökte
buldukça,
Artar
şerefim,şanım.
Bu diyarlar
durdukça
Yoluna kurban
canım..
Gülmenin en güzeli
Sana bakarak gülmek;
Ölmenin en güzeli
Sana sarılıp ölmek…
(Salih Çavuş,yavaş yavaş kalkar;sahnenin önüne gelir.Selam
durur ve yüzünde kararlı,sert bir ifade ile:)
Bugün kandan,dumandan seçilmez Çanakkale
Yer yerinden oynasa, geçilmez Çanakkale!
Kahramandır
soyumuz, bize kefen biçilmez
Düşmana öğüttür
ÇANAKKALE geçilmez !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder