DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ!
Beyaz Geceler DOSTOYEVSKİ Kitap Özeti
KİTAP ÖZET FORMU
ESERLERİ
KİTAP ÖZET FORMU
KİTABIN ADI : BEYAZ GECELER
KİTABIN
YAZARI : DOSTOYEVSKİ
YAYIM EVİ : VARLIK YAYINLARI
ADRESİ : CAĞALOĞLU YOKUŞU 40/2 İSTANBUL
BASIM YILI : DOKUZUNCU BASIM, 1986
KİTABIN
KONUSU : Kitapta
yalnız bir adamın iç dünyası anlatılmakta. Yazarımız kendini insanlardan
soyutlamış birisi olduğu için sekiz yıldan beri aynı şehirde olmasına rağmen
hiç arkadaşı olmayan bir kişiliğe sahiptir. Hayalci bir kimliği vardır.
Hikayede bu yalnız adamın genç bir kızla tanışarak onunla arkadaş olması sonra
da bu kıza aşık olması ve bu kızın yazarın hayatında meydana getirdiği değişiklikler kitabın ana konusudur.
KİTABIN ÖZETİ
: Hikayenin ana karakteri olan yazar sekiz yıldır
Petersburg’da yaşamasına rağmen hiç arkadaşı olmayan birisidir. Ama o bunu
kendine pek dert etmemektedir. Çünkü tüm Petersburg sokaklarının kendisine ait
olduğunu düşünmekte olan bir hayalcidir. Her gün saatlerce Petersburg
sokaklarında gezer ve insanları, binaları izler. Petersbug’da kendine ait
köşeler seçer ve saatlerce buralarda tek başına hiç ayrılmadan oturur.
Petersburg’daki insanlar onun her şeyidir. Onlar mutlu ve neşeliyse o da mutlu
ve neşelidir onlar hüzünlüyse o da hüzünlüdür. Yaz gelince herkes yazlıklara
gittiğinde sokakların bomboş kalması onu hüzünlü bir ruh yapısına sokar. Üç gün
boyunca Petersburg’da oradan oraya dolaşır durur. Ertesi gün yine böyle
dolaşırken birden şehrin dışına çıktığını fark eder. Geri dönmek yerine kırlara
ve ormanlara doğru yürür. Neşesi ve keyfi yerine gelmeye başlar. Gece yarısına
kadar dolaşır.Evine dönerken nehir kenarında bir kızın parmaklıklara dayanarak
ağladığını görür. Kadınlarla arası iyi olmamasına rağmen kıza yaklaşarak
seslendi. Kız yazarın farkına varınca hemen oradan uzaklaşmaya başladı. Yazar
da kızın peşinden gitmeye başladı ancak bir süre sonra bıraktı. Tam bu sırada
kızın peşine başka bir adam takıldı ve kızın kolundan yakaladı. Yazar hemen
devreye girerek kızı adamın elinden kurtardı ve evine kadar kıza eşlik etti. Bu
sırada kız yazardan hoşlanmaya başlar. Yazar da kızdan çok etkilenmiştir
ve
onun niçin ağladığını öğrenmek ister. Kız da onu daha yakından tanıdığı takdir
de belki sorununun ne olduğunu söyleyebileceğini diyerek adamın hikayesini
dinlemek için ertesi gün buluşmaya karar verir. Buna en çok yazar sevinir. İlk
defa bir kadınla bu kadar yakın olarak konuşmuştur ve ertesi gün için ondan
randevu almıştır. Yazar tüm gün boyunca akşamın gelmesini sabırsızlıkla
bekler.Gece sözleştikleri gibi buluşurlar. Kız buluştuklarında yazarın
hikayesini dinlemeye başlamadan önce onun kendisine aşık olmamasını ister. Aksi
takdirde onunla arkadaşlığını bitirmek zorunda kalacağını söyler. Yazar bunu
hemen kabul eder ve hikayesini anlatmaya başlar. Ona ne kadar yalnız olduğunu,
nasıl bir hayalci olduğunu, yani her şeyi olduğu gibi anlatır. Kız yazarın
hikayesini dinleyip de içinde bulunduğu durumu öğrenince yazara kendisinin onu
asla bırakmayacağını söyler. Aslında Nastenka’nın durumu da yazarınkinden pek
de farklı değildir. O da en az onun kadar yalnız biridir. Nastenka ninesiyle
birlikte kalmaktadır. Anne ve babasını küçük yaşta kaybetmiştir. Yaptığı bir
yaramazlıktan dolayı ninesi onu iki yıldır kendi eteğine ilikleyerek bir yere
gitmesini engellemiştir. Bu nedenle o da çok büyük bir yalnızlık içindedir.
Ninesi kör olduğu için devemlı olarak tüm gününü ona kitap okuyarak ya da örgü
olarak geçirmektedir. Kızın ninesinin tavan aralı küçük, eski ve ahşap bir evi
vardır. Tavan arasını kiraya vermektedirler. Bir gün tavan arasını taşralı biri
kiralar. Nastenka adama aşık olur. Kiracı bir gün ayrılıp Moskova’ya gideceğini
söylediğinde Nastenka onu da götürmesi
için kiracıya yalvarır. Kiracıysa fakir biri olduğunu, onu o an için Moskova’ya
götüremeyeceğini ve evlenemeyeceğini, tam bir yıl sonra geri döneceğini,
döndüğünde o da isterse ondan başkasıyla evlenmeyeceğini söyler ve ertesi gün
ayrılır. Yazarın Nastenka’yla karşılaştığı gün bir yıl dolmuştur fakat
kiracı sözünde durmayarak gelmemiştir.
Yazar kızı teselli etmek için ona bir mektup yazmasını ister. Kız yazdığı
mektubu yazara vererek ondan mektubu ona iletmesini ister. Yazar mektubu kızın
verdiği adrese teslim eder ama iki gün boyunca bir cevap gelmez. Bu arada yazar
da kıza aşık olmuştur ama onu kaybetmek istemediği için bunu söyleyemez. İki
gün boyunca kiracıdan bir mektubun gelmemesi kızı çok üzer. Yazar kızın bu
üzüntüsü karşısında kendisini daha fazla tutamaz ve onu sevdiğini söyler. Kız ilk başta çok şaşırır. Ama kiracı
gelmeyerek onun sevgisini hiçe saymıştır. Böyle bir adamın sevgisini
hakketmediğini düşünür. Kendini seven ve değer veren biri varken neden
başkasını beklediğine bir anlam veremez ve o da yazarı sevdiğini söyler. İkisi
beraber Petersburg sokaklarında mutlulk içinde dolaşmaya ve evlilik hayalleri
kurmaya başlarlar. Petersburg sokaklarında el ele dolaşırlarken karanlıkta bir
adam görürler. Adam bunlara yaklaştığında Nastenka birden durur. Adam yavaşça
onlara yaklaşır ve Nastenka’ya seslenir. Nastenka hemen ona koşar ve el ele tutuşarak
karanlık içinde kaybolurlar. Ertesi gün Nastenka yazara bir mektup gönderir ve
ondan özür dileyerek onu affetmesini ister. Mektupta bir hafta içinde
evleneceklerini, eşini onunla tanıştırmak istediğini ve ölene kadar onunla arkadaş kalmak
istediğini söyler. Yazar Nastenka’ya kızamaz. Ona yaşatmış olduğu dört gün için
Nastenka’ya minnettardır.
ANA FİKİR : Kitapta
aşkın insanlar için ne kadar önemli olduğu, hayattan ve insanlardan tamamen
kopmuş birini bile tekrardan canlandırdığı, aşık olunan kişiden kolay kolay
vazgeçilemeyeceği, sevilen kişi sevene ne kadar acı çektirirse çektirsin ona
karşı bir kin güdülemeyeceği öykünün ana fikrini oluşturuyor.
KİTAPTAKİ ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ
YAZAR : Petersburg’da
sekiz yıl geçirmesine rağmen hiç arkadaşı olmayan biri. Ancak bu durumdan pek
de şikayetçi sayılmaz. Oturmak için çoğu zaman cehennemin bucağındaki yerleri
seçer. Gündüz ışığından kaçmak için oralara sığınır ve sümüklü böcek gibi
oradan ayrılmak bilmez. Hayalci, yalnız ve fakirdir. Kendini kimseye
benzemeyen, gülünç bir adama benzetiyor. Kendine özgü bir tabiatı olduğuna
inanıyor.
NASTENKA : On
yedi yaşında, sevimli, esmer bir kız. Küçükken anne ve babasını kaybettiği için
ninesiyle kalıyor. Fazla eğitimi yok.
Ninesi onu eteğine iğneleyerek bir yere gitmesini engelliyor. Bütün gününü
kitap okuyarak ya da örgü örerek geçiriyor. Bu yüzden de çok yalnız bir kız.
Kiracılarına aşık.
NASTENKA’NIN
NİNESİ :
Eskiden zengin biridir. Tavan aralı eski ve ahşap bir evi vardır. Geçimini dul
maaşı ve tavan arasının kirasıyla sağlamaktadır. Kör ve yaşlı bir kadındır.
KİRACI : Taşralı,
Petersburg’a yeni gelmiş, orta yaşlı, yakışıklı, fakir, bir yıllığına iş için
Moskova’ya gitmiş birisi.
KİTAP HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞLER
Kitapta
yazar biraz sanatsal bir dil kullanmıştır. Kişileri yalnıca davranış ve
ilişkilerini betimlemekle kalmayıp, bütün bunların altında yatan ruh
durumlarını da çok iyi bir şekilde yansıtmıştır. Olaydaki ana kişi ne kadar söylediklerini
bir yerlerden okuyormuş gibi görünse de diğer kahraman olan Nastenka’da aynı
şeyi görememekteyiz. Yazar öyküyü çok akıcı bir şekilde bizlere aktarmakta.
Yine diğer kitaplarıyla karşılaştırdığımızda olayın yine Petersburg şehrinde
geçtiği dikkati çekmektedir. Arkadaşlara bu öyküyü okumalarını tavsiye ederim.
FİODOR MİHAYLOVİÇ DOSTOYEVSKİ
Rus
romancısı ( Moskova, 1821- Petersburg, 1881 ).
1837
yılında Petersburg Askeri Mühendislik Okulu’na girdi. 1843’te öğrenimini
tamamladı; ama ertesi, yıl edebiyatla uğraşmak için ordudan ayrıldı.
İlk
romanı İnsancıklar’ın ilgi görmesi
üstüne edebiyat çevrelerine girdiyse de, çok geçmeden döneminin önde gelen
yazarlarıyla bozuştu. Özgürlük yanlısı gençlerle ilişki kurup, dostlarıyla
birlikte yönetime karşı komplo düzenlemek suçuyla tutuklandı ve ölüm cezasına
çarpıldı. Cezanın yerine getirilmesine birkaç dakika kala, cezası dört yıl
sürgüne çevrilerek, Sibirya’ya gönderildi. Orada sara hastalığına yakalandı ve
ömrü boyunca bu hastalıktan kurtulamadı.
Cezası bittkten sonra Semipalatinsk’teki bir alayda
er olarak yeniden silah altına alındı. Önce astsubaylığa, daha sonra da subaylığa yükseldi. Mariya Dimitrievna
İrsayev’le evlendi. Karısı birkaç yıl sonra veremden öldü.
1959’da
Petersburg’a dönebilme iznini elde ederek, kardeşiyle Vremia (Zaman)
dergisini kuran Dostoyevski, kumar tutkusundan ötürü büsbütün yoksullaştı ve
borçlarından kurtulmak için gece gündüz, kendini tüketircesine çalışmaya
koyuldu. Dergisi yasaklanınca, Epokha (Dönem) adlı bir dergi çıkardı; ama bu kez de başarılı
olamadı ve tutuklanmaktan kurtulmak için yurt dışına kaçmak zorunda kaldı.
Ülkesine dönünce , Suç ve Ceza’yı yayımlayarak büyük bir başarı kazandı ve sekreteri Anna
Snitkana’yla evlendi. İsviçre ve Almanya’da dört yıl geçirdikten sonra Rusya’ya
dönerek, Bir Yazarın
Günlüğü adlı aylık bir dergi çıkarmaya başladı. Karamazov Kardeşler yayımlandıktan sonra , bir akciğer kanaması sonucu öldü.
BİLİNÇALTININ FELSEFESİESERLERİ
Dostoyevski,
insanın iç dünyasına yönelmiş, o ana kadar karanlıklarda kalmış bilinçaltını
aydınlatmaya çalışmıştır: Nietzche “Bana ruh bilim konusunda bir şeyler öğreten
tek kişi Dostoyevski’dir.” demiştir. Gerçekten Dostoyevski, kişilerin
yazgılarını dokurken, onların yalnızca davranışlarını, ilişkilerini, tepkilerini
betimlemekle kalmayıp, bütün bunların altında yatan ruh durumlarına yer vermiş
bir sanatçıdır.
Dostoyevski
yapıtlarında kompozisyona ve biçime pek önem vermemiş, para gereksinimlerini
karşılamak için hep çalakalem yazmış, romanlarında, önceden kurduğu çatıya çok
ender uymuştur; üslubu karmaşık, hatta yer yer baştan savmadır. Ama bir
sözcükten, bir düşünceler ve duygular bütünü çağrıştırmayı ve sanat ile
tutkunun birbiriyle kaynaştığı sahnelerde kusursuzluğa ulaşmayı başarmış bir
yazardır.
Öykü: Beyaz Geceler, Yer Altından Notlar vb.
Anı-roman:
Ölüler Evinden Anılar.
Roman: İnsancıklar, Netoçka Nezvanova, Ezilenler, Kumarbaz, Suç
ve Ceza, Budala, Ebedi Koca, Ecinniler, Delikanlı, Karamazov Kardeşler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder