DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ!
939 DOĞUNUN LİMANLARI KİTAP ÖZETİ
Kitabın Adı Doğunun
Limanları
Kitabın Yazarı Amin
MAALOUF
Yayınevi ve Adresi
Yapı Kredi Yayınları
Basım Yılı 2001
KİTABIN ÖZETİ
"Doğunun Limanları" bir vakitler Avrupalıların doğuya giriş yaptıkları, tespih taneleri gibi sıralanan ticaret kentlerine verilen addır. "Doğunun Limanları" kelime anlamı olarak "Doğunun Merdivenleri" olup, bazı Akdeniz limanlarına Fransızların taktığı addır.
"Doğunun Limanları" bir vakitler Avrupalıların doğuya giriş yaptıkları, tespih taneleri gibi sıralanan ticaret kentlerine verilen addır. "Doğunun Limanları" kelime anlamı olarak "Doğunun Merdivenleri" olup, bazı Akdeniz limanlarına Fransızların taktığı addır.
Olay 1976 Haziranında bir metroda geçmektedir. Yazar, romana
tablodaki bir resimden söz ederek başlamaktadır. Tabloda, deniz ve o maviliğin
üstündeki gemi bulunmaktadır. Yazar, bu tabloya hayran kalmıştır. Metroda bu
tabloyu hayran bir şekilde seyrederken gözleri, son derece ilgi çeken bir adama
takılır ve o, bu adamı takip etmeye başlar. Bu takip neticesinde her ikisi Hubert
Hugles sokağında karşı karşıya gelirler. Yazar, türlü yollarla bu adama
yanaşmaya başlar. Adamın yabancı olduğunu sezer ve ona yardımcı olmaya çalışır.
Bu yardımlaşma sonucunda her ikisi dost olurlar. Adamın amacı, Paris'te
direnişçilerin adını taşıyan 39 cadde veya sokağı gezmektir. Bu arada yazar ile
yabancı arasında koyu bir muhabbet başlar. Yabancı adam, yazarın sorularına da
yanıt vermeye çalışır ve ona, Paris'te dört gün kalacağını söyler. Yazar ile
adamın tanışması, çarşamba akşamına rastlamaktadır.
Yazar ile olayın anlatıcısı geceyi bir otelde geçirirler. Ertesi gün yazar, ondan kendi hayat hikâyesini anlatmasını ister. Yabancı adam bunu memnuniyetle karşılar yalnız, sözünün kesilmemesini yazardan istirham eder. Adamın adı: İsyan. İsyan, annesinin Ermeni, babasının ise Türk olduğunu söyler. Osmanlı torunu olan babası aynı zamanda çok zengin birisiymiş. İsyan, Adana'da dünyaya gelmiş ve daha sonra ailesiyle birlikte Lübnan'a taşınmışlardır. Babasının evliliğinden annesinin ölümüne kadar olan hayatı bu (birinci) bölümde anlatılmaktadır.
İsyan'ın söylediklerini yazar defterine not eder ve onun sözünü kesmemeye gayret eder. İsyan, Kitapdar Ailesi'ne mensup olduğu için aynı zamanda bu ad ile tanınmaktadır. O, Paris'te geçen öğrencilik günlerinden de söz etmektedir. Ne kadar başarılı bir öğrenci olduğunu vurgulamaktan da geri kalmıyor. Ayrıca, burada iç dünyasını da gözler önüne sermektedir.
Kitapdar, Paris'te Direniş Örgütü'ne girer ve birkaç ay sonra "Özgürlük" adlı gazeteyi arkadaşlarıyla beraber çıkarır. Son derece mülayim ve kimsenin etlisine, sütlüsüne karışmayan bir insanın nasıl değiştiğini çok güzel bir şekilde gözler önüne sermektedir. Kitapdar, bu bölümde üyesi olduğu örgüt için nasıl çalıştığını anlatmaktadır. 1914-1918'li yıllarda yapılan savaşlardan da hatırlatmalarda bulunur. Bilinçsiz bir şekilde üyesi olduğu örgütten kendisini kurtarmayı tasavvur eder. Kendi mahallesine döndüğünde ne kadar ünlü biri olduğunu komşusundan öğrenir. Namı üniversiteye de yayılmıştır. Yani o, tam anlamıyla bir kahraman olmuştur.
Yazar ile olayın anlatıcısı geceyi bir otelde geçirirler. Ertesi gün yazar, ondan kendi hayat hikâyesini anlatmasını ister. Yabancı adam bunu memnuniyetle karşılar yalnız, sözünün kesilmemesini yazardan istirham eder. Adamın adı: İsyan. İsyan, annesinin Ermeni, babasının ise Türk olduğunu söyler. Osmanlı torunu olan babası aynı zamanda çok zengin birisiymiş. İsyan, Adana'da dünyaya gelmiş ve daha sonra ailesiyle birlikte Lübnan'a taşınmışlardır. Babasının evliliğinden annesinin ölümüne kadar olan hayatı bu (birinci) bölümde anlatılmaktadır.
İsyan'ın söylediklerini yazar defterine not eder ve onun sözünü kesmemeye gayret eder. İsyan, Kitapdar Ailesi'ne mensup olduğu için aynı zamanda bu ad ile tanınmaktadır. O, Paris'te geçen öğrencilik günlerinden de söz etmektedir. Ne kadar başarılı bir öğrenci olduğunu vurgulamaktan da geri kalmıyor. Ayrıca, burada iç dünyasını da gözler önüne sermektedir.
Kitapdar, Paris'te Direniş Örgütü'ne girer ve birkaç ay sonra "Özgürlük" adlı gazeteyi arkadaşlarıyla beraber çıkarır. Son derece mülayim ve kimsenin etlisine, sütlüsüne karışmayan bir insanın nasıl değiştiğini çok güzel bir şekilde gözler önüne sermektedir. Kitapdar, bu bölümde üyesi olduğu örgüt için nasıl çalıştığını anlatmaktadır. 1914-1918'li yıllarda yapılan savaşlardan da hatırlatmalarda bulunur. Bilinçsiz bir şekilde üyesi olduğu örgütten kendisini kurtarmayı tasavvur eder. Kendi mahallesine döndüğünde ne kadar ünlü biri olduğunu komşusundan öğrenir. Namı üniversiteye de yayılmıştır. Yani o, tam anlamıyla bir kahraman olmuştur.
Yazar üçüncü bölümde, İsyan'ın hayatı hakkında bazı
incelemelerde bulunur. Fakat incelemeden öte onun anlattıklarıyla yetinerek
bunları okuyucusunun, bizlerin, önüne sunar. İsyan'ın örgütteki lâkabı Bakü
(gelecek, ati)'dür. O, gemiyle yaşadığı yer olan Beyrut'a döner. Limanda,
aralarında babasının da bulunduğu büyük bir kitle tarafından coşkuyla
karşılanır. Herkes onu övmektedir. Babası dört yıl zarfında olan biteni
kendisine anlatır. Ailesi dağılmış; annesi, dayısıyla birlikte Avrupa'ya
kaçmış, kız kardeşi de yabancı biriyle evlenmiştir. İsyan, babasına örgütte
tanıştığı kız arkadaşı Clara'dan söz eder.
Yazar, otel odasında Kitapdar ile baş başadır. Onun
söylediklerini kaydetmeye devam eder. Bu bölümde İsyan, Clara ile olan
evliliğinden bahsetmektedir. 1947 yılında Filistin'in, Araplar ile Yahudiler
arasında paylaşılması hâdisesinin gündemde olduğunu; Clara ile olan
evliliklerinin de Yahudiler ile Arapların kaynaşmalarını sağladığını belirtir.
İsyan, gençlik dönemindeki gençlere nasihatler vermektedir. İnsanın genç iken
hiçbir şeyi dert etmediğini belirtir. Yalnız, yıllar geçince gençlik
dönemindeki ateşleri, heyecanları da beraberinde götürdüğünü dile getirir.
Gençlerin gelecekleri hakkında iyi plânlar yapmalarını tavsiye eder. Ayrıca aile
içindeki uyuşmazlıklardan da yer yer bahsetmektedir.
O, beşinci bölümde babasının hastalığı dolayısıyla Beyrut'a
dönüşünü ve babasının ölümünden söz etmektedir. Babasının ölümü ve eşinden
ayrılışı İsyan'da ruhî bunalımlara sebep olur. Herkesin deli diye nitelediği
İsyan'ı, kardeşi Salem tımarhaneye atar. Böylece ailedeki tek vâris Salem olur.
İsyan, otel odasında bekleyen yazara son akşamının olduğunu
söyler. Anlatacaklarının son olabileceğini de ona hatırlatır. Kardeşi Salem,
dört yıl sonra kendisini ziyarete gelir ve onu eve götürür. Ülkenin
zenginlerinden biri olan kardeşi, bir zamanlar kendisini hapse atmaya
çalışanlarla yatıp kalkmaktadır. Hayattan bıkan, eşine ve kızına kavuşamayan ve
deli diye nitelendirilen İsyan, intihar etmek ister fakat arkadaşı Labo buna
engel olur. Labo, şu sözleriyle İsyan'ı hayata bağlar:
"Ölüme son çare olarak bakmalısın. Hiç kimsenin seni
alıkoyamayacağını bil. Ama ölüme gidebileceğin için onu yedekte tut; sonuna
kadar. Diyelim ki gece bir kâbus gördün. Bunun bir kâbus olduğunu bilirsin ve
kurtulmak için başını biraz oynatman yeter. Her şey daha basit, daha dayanılır
hâle gelir ve bir bakarsın en korktuğun şeyden zevk alır olmuşsun. Hayat seni
korkutuyorsa, içini yakıyorsa, en yakınların çirkin maskeler takmışsa... hayat
budur de, ikinci kez çağrılacağın bir oyun olduğunu söyle. Zevk verici ve acı
çektirici bir oyun, inanç ve aldatmaca oyunu, maskeler oyunu. Onu sonuna kadar
oyna, ister oyuncu olarak, ister izleyici olarak. İzleyici olman daha iyi,
içinden kolay çıkarsın. "Son Kurtuluş Çaresi" yaşamama hep yardımcı
olmuştur. Elimin altında olduğu için, bu çareye hiç başvurmadım. Ama ahretin
direksiyonu elimin altında olmasaydı, kendimi tuzağa düşmüş hisseder ve bir an
önce kaçmaya bakardım."
İsyan'ın yirmi yıllık tımarhane hayatı vardır. Kardeşi son
seçimlerde başkan olmuştur. Kızı Nadya, babasını kurtarmak için girişimlerde
bulunur. Nadya, babasını tımarhanede ziyaret eder ve ona kitap içinde bir
mektup verir. Bu mektup İsyan'ı ikinci kez hayata bağlar. O, buradan kurtulma hayallerini
kurar. Nadya ise çalışmalarına aralıksız devam eder. Direnişçilerin
eylemlerinden sonra İsyan, tımarhaneden kaçar, eski arkadaşı Bertrand'ı görür
ve ondan Clara'nın adresini alır.
Bu son günde yazar ile İsyan vedalaşırlar. İsyan, Clara ile Horloge Rıhtımı'nda buluşacağını ona söyler. Yazar ise rıhtımın tam karşısında bulunan bir kafenin birinci katında oturup onların buluşacakları anı beklemeye başlar. Yazar elindeki dürbün ile İsyan'ı gözetler. Sonunda beklenen an gelir. Sevdiğinin yani Clara'nın karşıdan geldiğini gören İsyan'da titremeler başlar. Yazar, Clara ile İsyan'ın buluşmalarına şahitlik eder. İsyan ile Clara uzun bir müddet birbirlerine sarılı kalırlar. Bu durum karşısında çok etkilenen yazar, göz yaşlarını tutamadığını ve hüngür hüngür ağladığını da itiraf eder.
Bu son günde yazar ile İsyan vedalaşırlar. İsyan, Clara ile Horloge Rıhtımı'nda buluşacağını ona söyler. Yazar ise rıhtımın tam karşısında bulunan bir kafenin birinci katında oturup onların buluşacakları anı beklemeye başlar. Yazar elindeki dürbün ile İsyan'ı gözetler. Sonunda beklenen an gelir. Sevdiğinin yani Clara'nın karşıdan geldiğini gören İsyan'da titremeler başlar. Yazar, Clara ile İsyan'ın buluşmalarına şahitlik eder. İsyan ile Clara uzun bir müddet birbirlerine sarılı kalırlar. Bu durum karşısında çok etkilenen yazar, göz yaşlarını tutamadığını ve hüngür hüngür ağladığını da itiraf eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder