MİT'in üç Mason patronu - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Mayıs 24, 2013

MİT'in üç Mason patronu

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 

MİT'in üç Mason patronu


Ahmet Salih Korur'un Masonlar Locası'nın Üstad-ı Azam'ıydı. İki mason daha başkan oldu ama direnişle karşılandılar..

Türk gizli servisinin ilk sivil müsteşarı sanıldığı gibi Sönmez Köksal değil, 1957'de Adnan Menderes tarafından göreve getirilen Ahmet Salih Korur'du. Menderes'in Başbakanlık Müsteşarı ve sağ kolu olan Korur, Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası'nın Üstad-ı Azam'ı idi.

İlki Nisan-Eylül 1957, ikincisi ise Temmuz-Ekim 1959'de olmak üzere iki defa kısa sürelerle MİT'i yöneten Korur, gençliğinde askeri fabrikalarda çalışarak Kurtuluş Savaşı'na katkıda bulundu.

Sivil bürokrasinin çeşitli kademelerinde üst düzey görevlerde bulunan Korur, Demokrat Parti iktidarından sonra Başbakanlık Müsteşarlığı'na getirildi. Korur'un, Atatürk döneminde uykuya giren masonluğun Türkiye'de yeniden dirilişini sağlayan en önemli isim olduğu söyleniyor.

Adnan Menderes, sağ kolu konumundaki Korur'u, Milli Emniyet Reisliği'ne, gizli servise nüfuz etmek ve orduya karşı elini güçlendirmek için atamıştı. Ne var ki bu planında pek başarılı olamadı. Korur teşkilatta büyük bir direnişle karşılaştı. Başbakanlık bünyesinde de küçük bir istihbarat örgütü kurduran Korur, Menderes'in telefonlarını dinlendiğini öğrendiğinde istihbarat yetkililerine "Adnan Beyin telefonlarını neden dinliyorsunuz?" diye sormuştu. Korur'un en çok rahatsız olduğu şey Menderes'in gönül maceralarının bilinmesi idi. 1905 İstanbul doğumlu Korur 2 Şubat 1982'de öldü.

TEŞKİLATTA DİRENÇ

Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası'na üye bir diğer teşkilat patronu ise 1974 yılında ölen Celalettin Tevfik Karasapan'dı. Karasapan, 1959-1960 yılları arasında sekiz ay süreyle MİT'in başında kaldı. 1899 Medine doğumlu olan Karasapan, Afyon senatörlüğü ve turizm bakanlığı da yaptı. Karasapan'ın kızı Sevinç Karasapan Prof. Dr. Mümtaz Soysal'la evlendi. Tevfik Karasapan'ın oğlu Ahmet Erdinç Karasapan da bir büyükelçi idi. Milli İstihbarat Teşkilatı'ndaki askeri kanat, kırk yıl boyunca Celalettin Tevfik Karasapan'ın 27 Mayıs darbesinin hemen ardından Adnan Menderes'le birlikte Kütahya'da gözaltına alınmasını "MİT darbeleri bildiği halde başbakanlara haber vermiyor" tezine karşı kanıt olarak sundu. Hakikaten de 27 Mayıs darbesinden haberi olmayan Karasapan, askerlerin MAH Reisliğine getirdiği bir isim değildi. Aksine tıpkı Salih Korur gibi Menderes'in teşkilatı kontrol edebilmek için Milli Emniyet'in başına getirdiği bir büyükelçiydi. Bu yüzden darbeden sonra askerler tarafından gözaltına alınmasından daha doğal bir durum yoktu. Eski bir teşkilat yetkilisi, "Ne Salih Korur ne de Karasapan teşkilata nüfuz etme konusunda başarılı olabildi. Korur çok haris ve sert bir adamdı. Sertlikle iktidar sağlamaya çalıştı ama teşkilatta çok direnç vardı, Karasapan daha diplomatikti, ama o da daha teşkilatı bile tanıyamadan 27 Mayıs'la uzaklaştırıldı" diyor.

Menderes ekibi gitti, askerin ekibi başa geçti

1950 ile 60 arası Türk istihbaratının askerlerle siyasilerin sürtüşmelerinden en çok etkilendiği dönemdi. Bu dönemde Menderes MİT'in başına Ahmet Salih Korur, Hüseyin Avni Göktürk ve Celalettin Tevfik Karasapan gibi kendisine yakın isimleri getirdi. (Gazeteci İlhami Soysal'a göre Göktürk de masondu.) 27 Mayıs ihtilal kadrosunun müsteşarı ise Tümgeneral Naci Aşkun'du. Ocak 1961 ile Ağustos 1962 arasında MİT'i yöneten Aşkun, Menderes'e karşı ilk darbe girişimini gerçekleştiren Sami Kuşçu cuntasının da üyelerinden biriydi. 27 Mayısçılar onu MAH Reisliğine getirerek ödüllendirmişti. 1908 yılında Uşak'ta doğan Naci Aşkun kurmay yüzbaşı iken MİT'e katıldı. Bir buçuk yıl MAH Reisliği'ni yürüten Aşkun 1982 yılında öldü.

'Ordu kontrol için terfileri kullanırdı'

12 EYLÜL darbesinin mimarlarından Nurettin Ersin 1971-73 yılları arasında korgeneral rütbesindeyken MİT Müsteşarlığı yaptı. MİT'ten orgeneral olacağı zaman ayrıldı. Eski bir MİT yetkilisi, istihbaratın patronlarının korgenerallerden seçilmesinin ardındaki gerekçeyi şöyle açıklıyor: "İstisnalar var ama korgeneralden aşağısı pek uygun görülmüyordu. Orgeneral rütbesinde birini atayınca müsteşarın, artık TSK'da terfi beklemediği için kendi kontrollerinden çıkacağını düşünüyorlardı. Ordunun MİT'i uzun yıllar denetleyebilmesinin teknik sırrı buradadır." MİT'te Ersin dönemi, statükonun muhafaza edildiği, sakin bir dönem olarak özetleniyor. 1918 Çanakkale Gelibolu doğumlu Ersin 1974'te Kıbrıs Barış Harekâtına katıldı. Evren'in Devlet Başkanı olmasının ardından Genelkurmay Başkanlığı'na getirildi. Ondan daha kıdemli olduğu söylenirdi. Hatta ordudaki bazı subaylar Evren'den kıdemli olduğu için Ersin'e 12 Eylül harekâtının liderliğini üstlenmesi için telkinlerde bulunmuştu. 3 Ekim 2005'te vefat etti. Ersin'in kardeşi Nejat Ersin tanınmış bir mimar. Nurettin Ersin'in Kıbrıs Barış Harekâtındaki rolünden ötürü Girne'de inşa edilen camiye "Nurettin Ersin Paşa Camii" adı verildi.

Fuat Doğu gizli anılarını MİT'e bıraktı

MİT tarihinin en sevilen müsteşarı Mehmet Fuat Doğu'nun ailesi Balkan Harbi'nde Bulgaristan'dan kaçıp İstanbul'a yerleşti. Doğu, kaçış öyküsünü yakın çevresine uzun uzun anlatırdı. 1914 doğumlu Fuat Doğu; Nuri Gündeş, Hiram Abas, Emre Taner, Şenkal Atasagun, Ertuğrul Güven, Cevat Öneş, Mehmet Eymür, Sadi Sağdam ve Mikdat Alpay gibi üst düzey MİT yöneticilerini yetiştiren kişiydi. Müsteşarken MİT'e aldığı gençleri makamına çağırmış ve "Ülkenize en iyi hizmeti burada yapabilirsiniz. Bilimsel çalışacaksınız. Bu iş zannettiğiniz gibi kovboyluk değildir" demişti. Fuat Doğu, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Genelkurmay İstihbarat Dairesi'nde görev yapıyordu. Bu dönemde Yunanların 12 Adaları işgaline ilişkin bir rapor hazırlayarak dikkat çekmişti. Rapor, İsmet Paşa'nın etliye sütlüye dokunmama stratejisinden ötürü pek dikkate alınmadı ama komutanları, Doğu'yu iyi bir istihbaratçı olarak mimledi. Doğu, MİT'te müsteşarlıktan önce Adana Bölge Başkanlığı yaptı. Süleyman Demirel tarafından müsteşarlığa getirildikten sonra Ankara'nın Yenimahalle semtinde, dolmuş yolcularının "MİT'te inecek var" dediği yerde geniş bir arazi üzerine kurulan MİT binasının yapımına öncülük etti. İlki 1962-64, ikincisi 1966-71 yılları arasında olmak üzere iki kez müsteşarlık yapan Doğu, eski MİT mensupları tarafından "çok başarılı bir istihbaratçı" olarak nitelendiriliyor. Görevde olduğu dönemde Doğu hakkında, teşkilatta çalışan evli bir kadınla ilişkisi olduğu ve kadını Hamburg'a tayin ettirdiği söylentileri yayıldı. Bu iddialara dayanak teşkil eden şey Fuat Doğu'nun kadına yazdığı ileri sürülen bir mektuptu. Bu yasak aşk söylentisinin yayılmasında Doğu'nun teşkilattan uzaklaştırılmasını isteyen Albay Sadi Koçaş ve ekibinin rolü olabileceğini hesaba katmak gerekiyor. Doğu, Koçaş ekibinin aleyhte faaliyetlerinin de etkisiyle 1971'de görevden alındı. Bu tatsız tayin haberini, Hoşdere'de MİT'in bir güvenli evinde arkadaşlarıyla birlikte rakı içip sohbet ederken öğrendi. 31 Mayıs 2004'te vefat eden Fuat Doğu'nun Zafer adında MİT'ten emekli olmuş bir subay oğlu, bir de kızı var. Doğu, eşi vefat ettikten sonra ölene kadar kızının yanında kaldı. MİT eski Müsteşar Yardımcısı Ertuğrul Güven, teşkilatın efsanevi müsteşarı Doğu'nun ölmeden önce yazdığı anılarını MİT Müsteşarlığı'na teslim ettiği bilgisini verdi. Güven şöyle dedi: "Hatıralarını el yazısıyla yazdı. Ben okumadım, ama teşkilata teslim ettiğini biliyorum. Kimseye göstermeyeceğim diyordu. İçinde çok kıymetli bilgiler vardır."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder