ATATÜRKÜN TABUTUNUN AÇILDIĞI GÜN(9 kasım 1953) - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Mayıs 23, 2013

ATATÜRKÜN TABUTUNUN AÇILDIĞI GÜN(9 kasım 1953)

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 

ATATÜRKÜN TABUTUNUN AÇILDIĞI GÜN(9 kasım 1953)


Kefen sıyrıldı ve

Özel solüsyonla ıslatılmış pamuk kitlesi kaldırılınca
Ata'nın yüzü ortaya çıktı Derisi kahverengi bir hal almış, ama hatları
bozulmamıştıSanki uyuyordu
8 Kasım 1953 Pazar gecesi saat 2300'da Prof Dr Kamile
Şevki Mutlu'nun ev telefonu çaldı Prof Mutlu, Ankara Tıp Fakültesi
Histoloji ve Ambriyoloji Kürsüsü Başkanı'ydıPatalogduArayan
ise Ankara Valisi Kemal Aygün'dü

Aygün, "Hocam" dedi, "10 Kasım günü Atamızın naaşını
Anıtkabir'e taşıyacağız Bunun için bir komite kurduk Naaşı
geleneklere uygun olarak toprağa defnedeceğiz Ancak bozulmadan
korunduğunu belgelemek için muayene etmenizi rica
ediyoruz"

Prof Mutlu önce reddetti Mutlu, o sırada 40 derece ateşle yatıyordu
Hastalığını gerekçe göstererek bu görevi bir başka meslektaşının yapmasını
rica ettiAncak Vali Aygün ısrarcıydı: "Ben sizi sarar sarmalar götürürüm,
bu tarihi bir görev" dedi Mutlu kabul etti ve 9 Kasım sabahı
Etnografya Müzesi'ne gitti Başbakan Adnan Menderes oradaydı

Meclis Başkanı Refik Koraltan ve eski başkan Abdülhalik Renda
daMutlu,görevden affını istemekle ne büyük hata ettiğini o zaman anladı
Gerçekten tarihi bir tanıklıktı bu

Ata'nın gül ağacından tabutu, 4 Kasım günü, geçici kabrinden
çıkarılıp müzenin holündeki mermer katafalka konulmuştuBir hafta
boyunca sırayla öğrenciler, subaylar ve generaller katafalk başında
nöbet tutmuştu Nihayet tabutun açılma günü gelip de komite üyeleri
tamam olunca Prof Kamile Mutlu "Başlayın" talimatını verdi

Bunun üzerine tabutun vidaları söküldü Tahta tabutun içinde madeni
bir sanduka bulunuyordu Bu sandukada gaz birikmiş olma ihtimali
düşünülerek önce bir burgu ile delik açıldı Gaz ya da koku
çıkmadıSanduka talaş doluydu

Sandukanın içi, muhafaza solüsyonu ile ıslatılmış tahta talaşı doluydu
Bu talaş, naaşın ayak yönüne doğru toplandı Talaşın arasında,
ağzı kapalı ve içi sıvı dolu bir şişe bulundu Bu,cesedi muhafaza için
kullanılan solüsyondan bir numuneydi Üzerinde terkibi
yazılıydıAta'nın naaşı beyaz kefene sarılmış, sonra kahverengi
bir muşambayla kaplanmıştıSargıları açmaya başladılarHerkes
nefesini tutmuştu Çünkü, "Naaş çürüyüp bozulmuş, çıkan gazlar tabutu
patlatmış, nöbetçi er, kokudan bayılmış" diye bir sürü söylenti
geziniyordu Ve 15 yıl sonra ilk kez Ata'nın yüzünü göreceklerdiKefenin sargıları
aralanınca Prof Kamile Şevki Mutlu, orada bulunanların yardımıyla
katafalka çıktı ve Atatürk'ün yüzüne bakti

Ata'nın derisi kahverengibir hal almış, ama yüz hatları bozulmamıştı
Menderes sapsarı olmuştu
Prof Mutlu, gördüğü tabloyu daha sonra şöyle anlatacaktı:"Yüzünü örten
ıslak pamuk kitlesi kaldırılınca Ata'nın heykel gibi duran yüzü ile
karşılaştım Uzun sarı saçlarından ince bir tutam, sol göz kapağının
üzerine düşmüştü Atatürk, Dolmabahçe Sarayı'ndaki yatağında
uyuyor gibiydi"

Prof Mutlu, kenarda bekleyen komite üyelerini tabutun başına
çağırdı Onlar da tek tek tabutun içine baktılarEn başta
Başbakan Adnan Menderes vardı Koyu renk takım elbisesi içindeki Menderes
de yanındakilerin yardımıyla katafalka çıktı,ürkek bir şekilde aşağı,
tabuta doğru baktı O an ne olduğunu Prof Kamile Mutlu'dan
aktaralım: "Menderes çok heyecanlandıRengi sapsarı olduBir de
baktım ki, müzenin kapısına doğru gidiyor Atatürk'ün yüzüne bakmadı

Tahmin ediyorum, kendinde o kuvveti bulamadı En sona Abdülhalik Renda
kalmıştı O da Ata'yla karşı karşıya gelir gelmez tabutun yanına yığılıverdi
Salondaki herkes Atatürk'ü tek tek gördükten sonra naaş,
tekrar solüsyonla ıslatıldı Ata'nın başı pamuklarla örtüldü ve vücudu
beyaz kefenle sarıldı Bu sırada bir komiser,orada görevli adli tıp
doçenti Dr Cahit Özen'in yanına yaklaşıp avucunda taşıdığı bir kâğıdı
gösterdi ve şöyle dedi:"Bu kâğıdı,Atatürk'ün hemşiresi Makbule Hanım
gönderdi

Kefenin içine Atatürk'ün göğsü üstünekonmasını istiyor"Doç
Özen, kâğıda bir göz attı Eski Türkçe bir şeyler yazılıydı
"Böyle bir kâğıdı Atatürk kabul etmez Bize kızar, darılır" dediKomiser
kâğıdı katlayıp cebine koydu ve uzaklaştı Bütün işlemler bittikten
sonra salonda bulunanlar naaşın iki yanından geçip hep bir ağızdan
besmele çektiler ve cesedi yeni tabuta yerleştirdiler

Bu tabut da 15 yıl içinde yattığı büyük gül ağacı tabutun içine konuldu Üzeri
bayrakla örtüldükten sonra kapağı kapatıldı
Ve 10 Kasım sabahı, Ata'nın naaşı 15 yıl önce onu
Dolmabahçe'den Ankara'ya taşıyan top arabasına yerleştirilip son
durağı olacak Anıtkabir'e taşındı Artık ebediyen orada kalacaktı
Atatürk'ün tabutu, Menderes'in huzurunda açılmıştı

Ata'nın 15 yıl Etnografya Müzesi'nde bekletilen naaşı,12 askerin
omuzları üzerinde oradan alınmış ve 136 asteğmenin çektiği bir
top arabası ve matem marşı eşliğinde Anıtkabir'e taşınmıştıRadyodan
naklen yayımlanan o görkemli tören, en az 15 yıl önceki kadar
hüzünlüdür

Ancak o törenden hemen önce yaşananlar, tarihçilerin pek ilgisini
çekmemiştir Bilindiği gibi, Anıtkabir yapılana dek, Atatürk'ün
naaşının korunabilmesi için "tahnit" denilen bir işlem yapılmıştı
Gülhane Patolojik Anatomi profesörü Dr Lütfi Aksu tarafından
gerçekleştirilen bu işlem sırasında naaşa, şırıngayla özel bir
formül enjekte edilmiş ve üzerine formüllerin yapıştırıldığı iki küçük
ilaç şişesi, Ata'nın koltuk altlarına yerleştirilmişti Bu işlem
sayesinde Ata'nın naaşı da -diyelim bugün Lenin'in mozolesinde olduğu gibi
-öldüğü günkü haliyle korunabilirdi

Ancak İslam dini, ölünün defnini
şart koştuğundan,geçici tahnitin bozulması şarttı
Nakilden önce, bu işlem için bir komite kuruldu O
komite,törenden bir gün önce, Başbakan Adnan Menderes'in
huzurunda Atatürk'ün tabutunun açılmasını kararlaştırdıTabut açılınca
tahnit bozulacak ve ceset çürümeye başlayacaktıBir başka deyişle
Atatürk'ün (mumyalanmış gibi) korunmuş naaşını son görenler, o törene
katılanlar olacaktı Atatürk'le ilgili belgesel çalışmaları sırasında o
törene katılanların bir kısmıyla konuşmuştuk


Bu yazıda yer alan bilgilerin bir
kısmı o tanıklıklara, önemli bir bölümü ise değerli Atatürk
araştırmacısı Prof Dr Utkan Kocatürk'ün, ProfDrKamile Şevki
Mutlu ile yaptığı sohbetten aktardıklarına dayanıyorAta'nın yarım asır önceki son yolculuğu, sanırım bu
ayrıntılarla daha da ilginç bir boyut kazanıyor

Atatürk'ü son görenler anlatıyor:

'Yüzünde iki günlük sakal vardı'

Osman Ersoy ve Halide İntepe, 10 Kasım 1953'te
Etnografya Müzesi'nde asistan olarak çalışıyorlardı O yüzden 50 yıl önceki
o töreni ve tabutun içindeki Atatürk'ü son kez görme fırsatı
buldularİzlenimlerini şöyle anlattılar:

• OSMAN ERSOY:
"Sağlığında görmemiştim Atatürk'ü Korkunç
heyecanlıydım Biz çalışanlar, asistanlar, memurlar sıra ile
katafalka çıktık Oldukça sararmış ve küçülmüş bir çehre1 - 2 günlük
sakalı vardı Kaşları fevkalade iyi şekilde fark ediliyordu"

' Gözleri aralıktı'

• HALİDE İNTEPE:
"Tabut kapanmadan en son gittim baktım
Başı yana doğru eğikti Yüzü hiç bozulmamıştı Azıcık sakalları çıkmıştı
Hani insan hasret giderek ölürse, gözleri aralık kalırmış ya, öyle
aralıktı gözleri Ama bir ölü yüzü yoktu Uyuyor gibiydi"




Ardahan- Damal Dağları


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder