Türkiye’de Turizm - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Mayıs 17, 2018

Türkiye’de Turizm

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 

Türkiye’de Turizm

Türkiye’de turizm
Turizm denilen kelime, insanların bir takım ihtiyaçlarından doğmuştur ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda manevi olarak kendilerine bir şeyler katabilmektedirler. Turizm; bireylerin eğlenme ihtiyacını, sanatsal etkinliğe katılma ihtiyacını, sanatsal olarak bilgi edinebilme ihtiyacını, bir yerleri gezip görme ihtiyacını, dinlenme ihtiyacını ve kültürel birikimini arttırma ihtiyacını karşılayabilmek için yaptığı seyahatlerin bütünüdür.


Bu geziler doğrultusunda aynı zamanda pek çok kişi tanıyabilen bireyler yeni insan ilişkileri de edinebilmektedir. Günümüz koşullarında artık bir sanayi dalı olarak tanınan turizm, bulunduğu ülkeye hem büyük maddi gelirler sağlamakta hem de insan popülasyonu açısından canlılık getirebilmektedir. Bir ülkede; eğer bireyler kendi ülkeleri içerisinde bir turistik faaliyet gerçekleştiriyorsa bunun adına iç turizm, eğer bu bireyler kendi ülke sınırlarından çıkıp başka bir ülkeye turistik ziyaret gerçekleştiriyorlarsa bunun adına dış turizm adı verilmektedir. 

Türkiye’de Turizm
Türkiye’de Turizm

Özellikle Türkiye’ye baktığımız zaman, eşi benzeri bulunmaz bir turistik ülke olduğu görülmektedir. İlk çağ uygarlıklarından itibaren günümüze kadar sayısız turistik miras elde eden Türkiye; geçmişten günümüze onlarca uygarlığın Anadolu topraklarında yaşamasından dolayı hem tarihi turistik öğelere, hem de eşi benzeri zor bulunan 4 mevsimin getirisinden meydana gelen coğrafi çeşitliliği sayesinde çevresel güzelliklere sahip olmaktadır.

Türkiye turizmini etkileyen faktörler nelerdir?
Yer şekilleri

Tarihi eser çeşitliliği

İklim çeşitliliği

Su kaynaklarının çeşitliliği

Bitki türlerinin ve hayvan türlerinin çeşitliliği

Kültürel mirasların çeşitliliği

Yat turizmi

Ulaşım imkanları



turkiyedeki-turistik-bolgelerin-dagilimi
Türkiye turizminin tarihi ve gelişimi
İlk çağlardan beri Anadolu’da bulunan topraklar, tüm göçebe yaşam sürdüren toplumların sürekli geçtiği rotalardan olmuştur. İlk çağlarda ve orta çağlarda bu rotaların üzerinde sıklıkla dini mekanlar ve termal kaynaklardan yararlanabilecek mekanlar kurulmaya başlanmıştır. Selçuklular dönemine gelindiğinde ticaretle uğraşan yolcular yine Anadolu topraklarından geçtiklerinden ötürü bu topraklara seyahat oranı fazlalaşmıştır. Osmanlı dönemine gelindiğinde ise ilk olarak nitelendirilebilecek turistik hareketler gerçekleştirilmiştir ve 1863 yılında “Sergi-i Osmani” isimli etkinlik gerçekleştirilmiştir. Bu etkinlik için bizim topraklarımıza pek çok turist gelmiş, özellikle Avusturya’dan ve bunun dışında Avrupa’dan çok fazla kişi bu etkinliğe katılmak için bizim ülkemize gelmişlerdir. 1870 yılında “Şark Demiryolu”nun açılmasının ardından ulaşımlar daha da kolaylaşmış; bu demiryolu Paris’le İstanbul’u birbirine bağladığı için turizm daha da canlanmıştır. Bu olayla birlikte ilk ünlü otelimiz olan “Pera Palas” açılmış, pek çok ünlü isim bu otelde ağırlanmıştır. Cumhuriyetin ilan edildiği tarihlerden sonra “Seyyahın Cemiyeti” (daha sonra adı Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu olarak kalmıştır) kurulmuştur ve bu da turist çekmede çok başarılı bir adım olmuştur. 1957 yılında turizm işleri tamamen T.C Turizm Bakanlığı’na bırakılmıştır. Türkiye’deki turistik verilere istatiksel olarak bakıldığında; 1950 yılında Türkiye’ye 30.000 turist gelirken, 1965’te bu rakam 500.000 olmuş ve giderek sayılar yükselmeye devam ederek 1985’te 2.000.000 turist, 1997 yılında ise 10.000.000 turist gibi rakamlara ulaşılmıştır.

Türkiye’nin en turistik bölgeleri nereleridir?
Türkiye’de turizm daha çok Akdeniz bölgesinde ve Ege bölgesinde yoğunlaşmıştır. Bunun dışında neredeyse 81 ilde de gezip görülebilecek turistik bir alanı olan Türkiye’de; özellikle İstanbul’un bu kadar ilgi çekmesi geçmiş dönemlerde hem Bizans İmparatorluğu’na hem de Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik etmiş olmasıdır. Dolayısıyla bu dönemlere ait onlarca tarihi miras İstanbul’a gelen turistlerin sayısını arttırmaktadır. İstanbul’a gelen turistlerin en çok ziyaret ettiği yerler Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camisi ve Ayasofya’dır. Diğer illerimize baktığımız zaman özellikle Roma İmparatorluğu’ndan kalan pek çok eserle Truva, Side, Efes, Bergama, Meryem Ana Evi, Pamukkale bölgesi, Kapadokya ve Nemrut bölgesi sıklıkla turist alan bölgelerdir. Tarihi ögeler dışında turistlerin çokça yöneldiği bölgeler plaj bölgeleridir. Ege kıyılarından başlayan bu plaj alanları, Akdeniz bölgesinde Antalya’da son bulmaktadır. Alanya, Fethiye, Kuşadası, Bodrum ve Marmaris ülkemizin en önemli turistik plaj bölgeleridir. Üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen sadece Çeşme’den başlayıp Alanya’da biten plaj bölgelerinin sebebi Marmara bölgesinde ve Karadeniz bölgesinde sahil kesimindeki kadar güzel koyların bulunmaması ve alt bölgelerdeki iklim şartlarının turistlere daha cazip gelmesidir. Türkiye’de hem iç turizmde hem dış turizmde en çok gezip görülen bölgelerden bazıları şunlardır;

Travertenler : Denizli’nin Pamukkale bölgesinde yer alan travertenler, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde bulunmaktadır. Fay hatlarıyla birlikte gelen sıcak suların içeriğindeki kirecin çökelme yapması sonucu oluşmuşlardır. Hem görsel olarak müthiş bir görüntüye sahip olan travertenler, hem de sağlık açısından içine girildiğinde ağrıları ve deri hastalıklarını yok edebildiğinden oldukça faydalıdır.

Peri bacaları : Kapadokya bölgesinde, Ürgüp ve Göreme sınırları içerisinde yer alan peri bacaları; hem kendi görüntüleriyle, hem etraflarında uçuşturulan rengarenk zeplinlerin  görüntüleriyle yurtdışındaki pek çok kişi için gezip görülecek bir alan hissiyatı yaratır ve onları bu bölgeye ziyarete çekmektedir. Peri bacalarının olduğu bölgede hem yeraltı şehirleri hem de Ihlara vadisi, Derinkuyu bölgesi, Kaymaklı ve Avanos bölgeleri turistlerin gayet ilgisini çeken alanlardır.

Mağaralar : Hem Toros dağlarında, hem Antalya’da hem de Alanya’da sık sık turist akını alan mağaralar bulunmaktadır. Toros dağlarının orta bölümlerinde ve batı bölümlerinde yer alan mağaraların haricinde Antalya’da bulunan Karain mağarası özellikle Paleolitik çağdan kalma yerleşim izlerinin bulunmasıyla dikkat çekmekte bunun dışında Damlataş mağarasındaki sarkıtlar ve dikitler turistlerin çok hoşuna gidebilmektedir. Bu mağaraların içerisindeki havanın yapısı astım hastalığına ve benzer solunum hastalıklarına da iyi geldiği için çoğu turist sağlık açısından da bu bölgeleri gezmek istemişlerdir.

Kaplıcalar : Türkiye’de iç turizm konusunda en önemli niteliklerden biri kaplıcalardır. Bunun dışında özellikle soğuk iklimde yaşayan turistlerin bu bölgeleri tercih ettiği görülmektedir. Toplamda 2000’den fazla şifalı su kaynağına ve 1300 termal noktaya sahip olan Türkiye, bu varlıkları açısından dünya 5.cisidir. Hititlerin döneminden itibaren günümüze kadar kaplıcalar sıklıkla kullanılmaktadır. Kaplıcaların açılabilme standartları, MTA tarafından belirlenir ve suları uygun görülürse kaplıca işletmeye dönüştürülebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder