İkinci Dünya Savaşı’nın Başlaması ve Yayılması - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Mayıs 23, 2018

İkinci Dünya Savaşı’nın Başlaması ve Yayılması

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 

İkinci Dünya Savaşı’nın Başlaması ve Yayılması 

2. Dünya Savaşı nasıl başlamıştır, hangi ülkeler katılmıştır? İkinci Dünya Savaşı’nın yayıldığı cepheler, mihver devletlerinin üstünlüğü.


İkinci Dünya Savaşı’nın Başlaması ve Yayılması
SAVAŞIN BAŞLANGICI.

İkinci Dünya Savaşı’nın Başlaması ve Yayılması
İkinci Dünya Savaşı’nın Başlaması ve Yayılması 

Önceleri Polonya’yı gözdağı politikasıyla Almanya’nın çıkarına bir uzlaşmaya zorlamak isteyen Hitler, Münih’te elde ettiği zaferin ardından açık bir baskıya girişti. Alman önerilerini sürekli geri çeviren Polonya ise İngiltere, Fransa ve SSCB ile ittifak bağlarını güçlendirme yoluna gitti. Çekoslovakya’daki gelişmelerden sonra yatıştırmacılık politikasından uzaklaşmaya başlayan İngiltere ve Fransa, Polonya’ ya yönelik bir müdahaleye karşı sessiz kalmayacakları yolunda kesin güvence verdiler. Ama bu tutum Polonya’ya darbe indirmeye kararlı olan Hitler’i durdurmaya yetmedi.

Bu sırada İngiltere ve Fransa ile ortak bir zeminde birleşmeden umudunu kesmiş olan SSCB’nin bu ülkeleri Almanya ile baş başa bırakmaya karar vermesi, Hitler’e yeni bir manevra yapma olanağını sağladı. Almanya ile SSCB arasında gizlice yürütülen görüşmeler sonunda 23-24 Ağustos 1939’da Al-man-Sovyet Saldırmazlık Paktı imzalandı. Paktın bir parçasını oluşturan gizli bir protokol uyarınca Polonya, Finlandiya ve öteki Baltık ülkelerinin iki nüfuz alanına ayrılması kararlaştırıldı.

Avrupa’yı şaşkınlığa uğratan bu gelişmenin ardından bir İngiliz müdahalesini beklemeyen Hitler, Polonya’ya savaş açma hazırlıklarına başladı. Bu arada Etiyopya ve İspanya’ daki savaşlar yüzünden yıpranmış olduğundan İngiltere ve Fransa ile yakın bir dönemde boy ölçüşmeyi göze alamayan İtalya’nın Hitler’i caydırma çabaları sonuçsuz kaldı. İngiltere ve Polonya’nın resmen karşılıklı yardım antlaşması imzalaması üzerine bir süre ertelenen Polonya harekâtı 1 Eylül’de başladı. İngiltere ve Fransa iki gün sonra Almanya’ya savaş açtı.

MİHVER DEVLETLERİNİN ÜSTÜNLÜĞÜ.

Polonya harekâtı. Zırhlı birliklerle Polonya’yı kısa sürede işgal etmeyi planlayan Almanlar, mekanize tümenlerin öncülüğünde üç koldan saldırıya geçtiler. Zırhlı birliklere karşı süvari tugaylarına dayanan ve kuvvetlerinin büyük bölümünü Vistül ve San ırmaklarının oluşturduğu doğal savunma hattı yerine, saldırıya açık batı sınırı ile Varşova ve Lodz arasındaki bölgeye yerleştiren Polonyalılar, bir hafta içinde tam bir kuşatma altına girdiler. Güneydoğuya doğru çekilen Polonya birlikleri yer yer mevzi savunmaya geçerken, 17 Eylül’de bu kez Sovyet kuvvetleri doğudan Polonya’ya girdiler. Ertesi gün Polonya hükümeti ve başkomutanlığı Romanya’ya kaçtı. Son ordu birliklerinin 5 Ekim’de teslim olmasından sonra Polonya 28 Eylül’de fiilen Almanya ve SSCB arasında paylaşıldı. Ordunun teslimini izleyen sınırlı gerilla çarpışmaları ise kış ortalarına değin sürdü. Bu arada SSCB Polonya’daki sınırı daha doğuya kaydırma karşılığında Litvanya’nın tümünü nüfuz alanına kattı.

Baltık devletleri ve Sovyet-Fin Savaşı (1939-40). Ekim başlarında Estonya, Letonya ve Litvanya’ya zorla askeri birliklerini yerleştiren Sovyetler, aynı talebi geri çeviren Finlandiya’ya 30 Ekim’de savaş açtılar. Donanım ve ikmal hatları bakımından yetersiz olan Sovyet ordusu, güçlü Fin direnişi ve doğal engeller yüzünden başlangıçta beklediği ilerlemeyi sağlayamadı. Sonunda 1 Şubat 1940’ta Mannerheim Hattı’na karşı girişilen geniş çaplı bir saldırıyla Fin mevzileri yarılırken, buz tutmuş olan Finlandiya Körfezinden kaydırılan birlikler de Fin kuvvetlerini geriden kuşattı. Barış istemek zorunda kalan Finlandiya, mart ortalarında daha da ağırlaştırılan Sovyet isteklerine boyun eğdi.

Batı Avrupa (Eylül 1939-Haziran 1940). Polonya harekâtı sırasında Batı Cephesi’nde tutulan sınırlı Alman birlikleri, dar bir sınır şeridinde saldırıya geçen Fransız kuvvetlerini oyalamayı başardı. Polonya’nın düşmesinden sonra Maginot Hatts’na çekilen Fransızlar, Namur’un (Belçika) kuzeyindeki ovadan bekledikleri Alman saldırısına karşı önlemler aldılar. Oysa kötü hava koşulları ve duraksamalar yüzünden harekâtı ertelemek zorunda kalan Hitler, Mart 1940’ta dağlık ve ormanlık Ardennes bölgesi üzerinden Fransız hattını yarma planını benimsedi. Bu arada Müttefiklerin Finlandiya’ya yardım etmek ve Almanya’nın İsveç’ten demir ithalatını durdurmak amacıyla Norveç’e çıkarma yapmayı tasarlaması, Hitler’i öncelikle bu sorunla uğraşmaya yöneltti.

Savaşın başlarında Batı Avrupa’daki kara harekâtları ağır bir gelişme izlerken, Alman denizaltılarının İngiliz ticaret gemilerini hedef alan etkili saldırılan deniz çarpışmalarını öne çıkardı. Dört ay kadar süren bu çarpışmalarda İngiliz donanmasının Alman zırhlılarını etkisiz hale getirmesi, Almanya açısından Norveç’in stratejik önemini daha da artırdı. Böylece Hitler önceleri tarafsız kalmasını yeterli gördüğü Norveç’e müdahale etmeye karar verdi.



Fransa’da Daladier’nin yerine P. Reynaud’ nun başbakanlığa geçmesinden sonra, Müttefikler de Norveç sularını mayınlamayı ve bazı limanları ele geçirmeyi öngören bir plan hazırladı. Ama bu planın birkaç gün ertelenmesi, 9 Nisan 1940’ta başlayan Alman harekâtının kolayca başarıya ulaşmasına yol açtı. İlk kez paraşüt birliklerinin de kullanıldığı bu harekâtta zayıf Norveç savunmasını kısa sürede kıran Almanlar, aynı anda hava desteğiyle karadan ve denizden Danimarka’ya saldırarak bu ülkeyi de işgal ettiler. Müttefik kuvvetlerinin mayıs başlarında Norveç’e yaptıkları başarılı çıkarma, Fransa’ya yönelik Alman saldırısının başlaması üzerine yarıda bırakıldı ve buradaki birlikler geri çekildi.

Fransızlar asıl kuvvetlerini İsviçre ve Belçika sınırları arasında uzanan Maginot Hattı’ na yığmış olduğundan, Ardennes ve Flandre üzerinden Manş Denizine giden uzun şeritteki savunma önlemlerini zayıf bırakmışlardı. Kuvvetlerini üç ordu grubuna ayıran Almanlar ise, bir grupla Maginot Hattı’ nı oyalarken, aynı anda iki hedefe yönelecek bir harekât planı hazırlamışlardı. Buna göre ikinci ordu grubu Aşağı Maaş (Meuse) Havzasından ilerleyerek Belçika ve Hollanda’yı işgal edecek, asıl kuvvetlerin yer aldığı üçüncü ordu grubu da Ardennes bölgesini aşarak Fransız savunmasının en zayıf olduğu Sedan kesiminde bir yarma harekâtına girişecekti.

10 Mayıs’ta başlayan Alman saldırısı Hollanda kuvvetlerini kısa sürede gerileterek Utrecht ve Amsterdam’ı koruyan hattın arkasına sıkıştırdı. Büyük kentleri bombalama tehdidi Hollandalıları 14 Mayıs’ta teslim olmaya zorladı. Hava saldırılarıyla Belçika mevzilerinde açılan gedikten ilerleyen Alman tank ve piyade birlikleri, Müttefik kuvvetlerinin çekildiği Dyle (Anvers-Namur) Hattı’nı 15 Mayıs’ta ele geçirdi. Bir yıldırım tank harekâtıyla 12 Mayıs’ta Fransa sınırına ulaşan üçüncü ordu grubu, ertesi gün Meuse’ü geçerek Manş kıyılarına doğru ilerlemeye başladı. Güneydeki ana birliklerle bağlantısı kopan kuzeydeki Müttefik kuvvetleri, Belçika’daki Alman ilerleyişinin sürmesiyle tam bir kuşatma altına girdi. Ağır kayıplara uğrayan İngiliz Sefer Birlikleri (BEF) ve bazı Fransız kuvvetleri mayıs sonlarında Dunkerque limanından İngiltere’ye sevk edildi. Kuzey Fransa’da üç hafta daha süren harekât sonunda 1 milyon Müttefik askeri tutsak düştü, 200 binden fazla asker de İngiliz gemileriyle kurtarıldı.



Maginot Hattı’ndan Somme-Aisne Cephesi’ne kaydırılan Fransız tümenlerine karşın, kuvvetlerini bir araya getirerek üstün duruma geçen Almanlar, 5 Haziran’da güneye doğru yeni bir saldırıya geçti. İki noktadan kırılan Fransız direnişi çok geçmeden dağıldı. Fransız hükümetinin Paris’ten ayrıldığı 10 Haziran’da İtalya, Fransa ve İngiltere’ye savaş açtı. İngiliz başbakanı Winston Churchill’in savaşı sürdürme yönündeki baskılarına karşın, Mareşal P. Petain başkanlığındaki yeni Fransız hükümeti 16 Haziran’da ateşkes istedi. Bu sırada Paris’i almış olan Alman birlikleri Rhone ve Aşağı Loire vadileri boyunca Güney Fransa’ya iniyordu.

Almanya ile 22 Haziran’da imzalanan ateşkes antlaşması uyarınca Fransa’nın kuzeyi ve batı kıyıları işgal bölgesi ilan edildi ve Fransız silahlı kuvvetleri etkisiz hale getirildi. Bu arada İngiltere, Fransız donanmasın-daki bazı gemilere el koymayı başardı. Londra’da bulunan General Charles de Gaulle’ün öncülük ettiği Özgür Fransa Hareketi başlangıçta Almanya ve kukla Vichy Hükümeti için ciddi bir tehdit yaratamadı.

İngiliz direnişinin sürdüğünü gören Hitler, İngiltere’yi işgal etmeyi amaçlayan Denizaslanı Harekâtı için gerekli koşulları sağlamak üzere Temmuz 1940’ta yoğun hava akınlarını başlattı. Britanya Çarpışması olarak bilinen bu saldırılar Alman Hava Kuvvetleri’nin (Luftwaffe) ağır kayıplarıyla noktalandı (Nisan 1941).

Orta Avrupa ve Balkanlar (1940-41). İngiltere’ye boyun eğdiremeyen Hitler, Avrupa’ yı bir dizi “yerel” savaşla denetim altına aldıktan sonra SSCB ile hesaplaşmayı öngören planında değişiklik yaparak SSCB’yi saf dışı bırakma aşamasını öne almaya karar verdi. Ardından bu saldırı hazırlığının bir parçası olarak Doğu Avrupa’da Alman nüfuzunu yaymaya yönelik diplomatik manevralara girişti. SSCB’nin Haziran 1940’ta Romanya’dan Besarabya’yı istemesi, bu girişime elverişli bir zemin hazırladı. Hitler Almanya’dan askeri koruma isteyen Romanya’yı Bulgaristan ile Macaristan’a toprak ödünü vermeye zorlayarak bölgedeki konumunu güçlendirdi. Bu arada Romanya’nın zengin petrol yatakları da Alman sanayisinin hizmetine girdi.



Balkanlar üzerindeki yayılmacı emelleri sürekli Hitler’in engellemeleriyle karşılaşan Mussolini, Almanya’nın Romanya’ya kendi başına asker göndermesini fırsat “bilerek, Ekim 1940’ta Hitler’e hiç haber vermeden Yunanistan’a saldırdı. Bu harekât tam bir başarısızlığa uğradığı gibi İngiltere’nin Girit ve Yunanistan’a asker çıkarmasına ve Yugoslavya ile Bulgaristan’ın sıkı bir tarafsızlık politikasına yönelmesine yol açtı. Bunun üzerine daha ileri bir adım atan Hitler, Macaristan, Romanya ve Slovakya’yı Üçlü Pakt’a katılmaya ikna etti ve Yunanistan üzerinden gelebilecek bir İngiliz saldırısına karşı bazı Alman birliklerim Romanya’nın güneyine kaydırdı. Bulgaristan ve Yugoslavya’nın Mihver Devletleri’nin safına geçme konusundaki baskılara karşı direnişi ise ancak Mart 1941’de kırılabildi.

Bu arada Alman 12. Ordusu’nun Tuna’yı geçerek Bulgaristan’a girmesi üzerine, Mısır’dan gönderilen bir ingiliz sefer kuvveti Yunanistan’a çıkarak Olympos-Vermion hattını tuttu. İtalya’nın Alman ilerleyişine destek olmak için Yunanistan’a karşı giriştiği saldırı sonuçsuz kaldı. Mart sonlarında Yugoslavya’da askeri bir darbeyle Mihver karşıtı bir yönetim başa geçti. Aynı sıralarda İngilizler Matapan Burnu Çarpışması’nda İtalyan donanmasına ağır bir darbe indirerek Akdeniz’de belirgin bir üstünlük sağladılar.

Bu gelişmeler üzerine tek bir darbeyle güneye inmek isteyen Hitler İtalyan, Macar ve Bulgar birlikleriyle desteklenen Alman kuvvetlerini nisan başlarında hem Yugoslavya, hem de Yunanistan üzerine sürdü. Birkaç koldan saldırıya uğrayarak dağılan Yugoslavya ordusu 17 Nisan’da teslim oldu. Alman birliklerinin Thessaloniki’yi (Selanik) alarak iç kesimlere sokulmasıyla ikiye bölünen Yunan ordusu da yenilgiyi kabul etmek zorunda kaldı. Mayıs ortalarına doğru Yunanistan anakarası ve Ege’deki Girit dışında kalan bütün Yunan Adaları Alman işgali altına girdi. Girit’i almaya yönelik hava ve deniz harekâtı ise mayıs sonlarında tamamlandı. Harekât sonrasında parçalanan Yugoslavya’ nın, kukla bağımsız devletlere dönüşen Büyük Hırvatistan, Sırbistan ve Karadağ dışındaki toprakları Mihver Devletleri arasında paylaşıldı. Sözde bağımsızlığını koruyan Yunanistan, İtalyan ve Alman işgal bölgelerine ayrıldı. Her iki ülkede başlayan zayıf gerilla eylemleri, 1941 sonlarında daha çok komünistlerin öncülük ettiği etkili bir direniş hareketine dönüştü. Afrika ve Ortadoğu (1940-41). Avrupa’da-ki bütün kara çarpışmalarında yenilgiye uğrayan İngilizler, Kuzey Afrika’da İtalyanlara karşı önemli bir üstünlük sağladılar. Aralık 1940’ta Mısır’dan harekete geçen Archibald Wavell komutasındaki ingiliz kuvvetleri, birkaç ay içinde Berka’nın (Sirenaika) büyük bölümünü ele geçirdi. Bingazi’ ye sıkışan İtalyan birlikleri daha batıya çekilmeye çalışırken tuzağa düşerek ağır kayıplar verdi, ingilizlere Trablusgarp yolunun bütünüyle açılmasına karşın, Yunanistan’daki birlikleri takviye etme karan harekâtın sürdürülmesini önledi. Bu sırada iki Alman mekanize tümeniyle bölgeye gönderilen Erwin Rommel, bir karşı saldırıyla nisan başlarında Bingazi’yi ve Berka’nın büyük bölümünü geri aldı. Ardından Tobruk’u kuşattıysa da ikmal hatlarından uzaklaştığı için harekâtı durdurmak zorunda kaldı.

Balkanlar’da Almanya’ya karşı yeni bir cephe açma uğruna Berka’yı bırakmak zorunda kalan Wavell Sudan, Kenya ve İngiliz Somalisi’ne saldıran İtalyanları 1941 başlarında bir karşı harekâtla püskürtmeyi başardı. Ayrıca Etiyopya’daki direnişin canlandırılmasına ön ayak olarak İtalyan kuvvetlerini Kenya ve Eritre üzerinden kıskaca aldı. Böylece mayıs sonlarında Etiyopya’daki İtalyan işgali sona erdi.

Bu sırada savaş Ortadoğu’ya da sıçramış bulunuyordu. Irak’ta Alman yanlısı bir yönetimin başa geçmesi üzerine Basra üzerinden bir çıkarma harekâtına girişen İngilizler, ülkeyi işgal ederek bu tehlikeye son verdiler (Mayıs 1941). Bunu Vichy hükümetinin denetimindeki Suriye ve Lübnan’a yönelik müdahale izledi. Sonunda Özgür Fransız Kuvvetleri İngiltere’nin stratejik denetimi altında Suriye ve Lübnan’da yönetimi ele geçirdi.

Atlas Okyanusu ve Akdeniz (1940-41). Fransa’nın düşüşünden sonra Biskay limanları aracılığıyla Atlas Okyanusunda geniş bir hareket serbestliği kazanan Alman denizaltıları, İngiliz deniz taşımacılığını büyük ölçüde engellediler. 1941 başlarında İngilizlerin daha etkili koruma önlemlerine başvurması üzerine, Almanlar denizaltılarla toplu saldırma taktiğini geliştirdiler. Buna bağlı olarak Alman denizaltılarının sayısı hızla arttı. Öte yandan Alman donanmasına katılan yeni zırhlılar da benzer baskınlara girişmeye başladılar. Mihver gemileri Akdeniz’de de İngiliz hedeflerine yönelik başarılı vur kaç saldırıları düzenlediler.

SAVAŞIN YENİ CEPHELERE YAYILMASI.

SSCB’ye yönelik Alman saldırısı. Balkanlardaki zaferin ardından yüzünü SSCB’ye çeviren Almanya’nın amacı, Arhangelsk ile Astrahan arasındaki hattın batısında kalan Sovyet topraklarını bir yıldırım harekâtıyla işgal ettikten sonra Kafkasya, Türkiye ve Mısır üzerinden üç koldan Ortadoğu’ya yüklenmek ve Japonya’yı da Hindistan üzerine sürerek İngiltere’yi can damarından vurmaktı. Ama Alman ordularının beklenmedik bir direnişle karşılaşarak Sovyet cephesine çakılması, bu planın uygulanmasını olanaksızlaştırdı. Bu gelişmeyle ekonomik ve askeri gücünün sınırlarını zorlamaya başlayan Alman yayılmacılığı, daha geniş ve birleşik bir direnişle de karşı karşıya geldi.

22 Haziran 1941’de SSCB’ye karşı saldırıya geçen Alman ordularının sol kanadını oluşturan kuvvetler, Doğu Prusya üzerinden Baltık ülkelerini kolayca aşarak Leningrad’a (bugün Petersburg) doğru ilerlemeye başladı. Sovyet savunma mevzilerini iki koldan yaran merkezdfeki kuvvetler, Minsk ve Smolensk’te iki kuşatma harekâtıyla çok sayıda Sovyet birliğini tutsak aldı. Bununla birlikte Sovyet askerlerinin önemli bir bölümü daha doğuda yeni bir hatta çekilmeyi başardı. Bu arada tank ve piyade birlikleri arasındaki kopukluklar ve cephe gerisinde kalan dağınık Sovyet birliklerinin saldınları, Alman ilerleyişinin Smolensk’te durmasına yol açtı. Ukrayna’da güçlü Sovyet mevzilerini kısa sürede söken Alman sol kanadı ise, Kiev’in güneyindeki yeni bir hattı da yardıktan sonra aynı anda saldırıya geçen Rumen kuvvetleriyle birleşmek üzere Karadeniz kıyılarına yöneldi. Bunu Kiev’in gerisindeki Sovyet kuvvetlerini etkisiz kılan başarılı bir kıskaç hareketi izledi.

Alman kuvvetlerinin Moskova ve Kafkasya önündeki engelleri zorlamak için kış aylarında sürdürdüğü saldırılar, Sovyet mevzilerini daha geriye itmekle birlikte beklenen kesin sonucu vermedi. Alman ilerleyişinin duraklamasından yararlanan Sovyet kuvvetleri bir dizi karşı saldınya geçti. Mart 1942’ye gelindiğinde Alman cephesi bazı kesimlerde 240 km kadar geriye püskürtülmüş bulunuyordu. Bu arada ağır kayıplar veren Alman birlikleri arasında bazı gedikler de açıldı.

Alman saldırısının hemen ardından SSCB ile İngiltere ve ABD arasında başlayan yakınlaşma, ilk üç ayda bazı küçük adımlarla sınırlı kaldı. Bunun temelinde Polonya sorunu gibi siyasal pürüzler ve Müttefiklerin askeri yardım konusundaki isteksizliği yatıyordu. İngiliz ve Sovyet birliklerinin iran’da Alman yanlısı bir güç odağının oluşmasını önlemek için bu ülkeyi işgal ederek iki nüfuz bölgesine ayırmasından sonra, SSCB’ye askeri malzeme sevkıyatında daha düzenli bir işleyiş sağlandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder