Bilimsel Yöntem Basamakları - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Mayıs 02, 2018

Bilimsel Yöntem Basamakları

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 

Bilimsel Yöntem Basamakları 

Bilimsel yöntem basamakları nelerdir? Bilimsel yöntemin aşamaları ve bu aşamaların açıklamaları, hakkında bilgi.


Bilimsel Yöntem Basamakları
Bilimsel yöntem sırasıyla şu aşamaları izler:

Bilimsel Yöntem Basamakları
Bilimsel Yöntem Basamakları 

1. Araştırılacak konunun saptanması ve gözlem

2. Hipotez (Denence)

3. Deneyleme ve gözlem

4. Kuram ya da yasalara ulaşma

1. Araştırılacak Konunun Saptanması
Bilimsel araştırmalarda öncelikle söz konusu araştırmanın niçin yapıldığı, yani araştırmanın amacı saptanmalı, neyin araştırıldığı ortaya konulmalı ve araştırılacak konu çok geniş ise sınırlandırılmalıdır. Örneğin; ülkemizde kimsesiz çocuklar sorununu ele alacaksak araştırmayı niçin yapacağımızı ortaya koymalıyız. Kimsesiz çocukların sorunlarını araştırdığımızı ve amacımızın onların sorunlarının çözümlenmesine hizmet etmek olduğunu belirtmeliyiz.

Araştırmacı hangi konuyu inceleyeceğine, yapacağı bir dizi gözlemden sonra karar vermelidir. Araştırmacının belirli bir soruna çözüm getirecek, mevcut durumu iyileştirecek ya da bilimsel öneme sahip bir konuyu saptaması: ancak bu şekilde mümkün olur. Kimsesiz çocukların sorunlarının varlığı ve bunların araştırılması gereğine, konuyla ilgili yapılacak ilk gözlemler sonucu ulaşılır.

2. Hipotez (Denence)
Doğruluğu henüz kanıtlanmamış olan, ancak kanıtlanması beklenen iddialara hipotez denir. Hipotez, iki olay arasında bir sebep-sonuç ilişkisi olduğunu ifade eden önermedir. Bu önermeler ilk gözlemlere dayandığından, konunun saptanmasında olduğu gibi hipotezlerin oluşturulmasında da hareket noktası gözlemlerdir. Örneğin; ülkemizde kimsesiz çocukların durumunu gözlemledikten sonra kimsesiz çocukların kötü durumunun, onlara hizmet götürecek belirli bir kadronun bulunmamasından kaynaklandığı fikrine sahip olabiliriz. Bu bir hipotezdir. Doğrulanan hipotezler kuramları oluşturur. Hipotez doğrulanmaz ise başa dönülerek yeni bir hipotez kurulur.

Hipotezler araştırmanın neden yapıldığını gösterir. Çeşitli araştırma teknikleriyle sınandıktan sonra, kabul edilir veya edilmez. Bu yönleriyle hipotezler, bilimsel bir araştırmada şu işlevleri yerine getirir:

• Araştırma sürecinin sistemli yürümesini sağlar.

• Elde edilmek istenen bilginin niteliğini ve bu bilginin nasıl elde edileceğini gösterir.

• Bir iddianın doğruluğunun ispatlanmadan kabul edilmemesini ifade eder.

• Geleceğe yönelik sorular sorarak çıkarımlarda bulunmaya imkân sağlar.

3. Deneyleme ve Gözlem
Deney, gözlem koşulları araştırmacı tarafından yapay olarak hazırlanan özel bir gözlem türüdür. Deneyle olayların birbiri üzerindeki etkileri araştırılır. Bunu yaparken bazı koşullar değiştirilir, bazıları ise sabit bırakılır.

Laboratuar dışında elde edilen bir hipotez, deneyle laboratuar ortamında özel koşullar içinde tekrarlanarak sınanır. Buna göre gözlemin deneyden farkı, gözlemci gözlemek ve gözlediğini saptamakla yetinirken, deneyci gözlediği olayı yapay koşullar altında yeniden meydana getirerek denetleyebilir.

Deneyleme, sosyolojide çok ender kullanılan bir yöntemdir. Çünkü sosyolojinin çalışma alanı laboratuar değil toplumdur. Toplumsal olaylar yapay koşullar altında yer, zaman ve nitelik bakımından tekrarlanamaz. Çünkü toplumsal olaylar karmaşık bir yapıya sahiptir ve bazı koşulları değiştirip bazı koşulları sabit tutmak mümkün değildir. Örneğin, çevre kirliliğine karşı duyarlı olma davranışlarında eğitim, toplumsal roller, statü, görenekler vb. pek çok faktörün etkili olduğu karmaşık bir yapı vardır.

Sosyoloji; hipotezleri gözlem ve deneyleme yöntemini kullanarak sınar. Olayları kendi doğal akışları içinde ele alan bilgi edinme sürecine gözlem denir. Gözlem aşaması araştırma sürecinin temelini oluşturur. Çünkü olay ve olgular arasında nedensellik ilişkisinin kurulması için gerekli olan ilk bilgi, gözlem yoluyla elde edilir. Ayrıca gözlem, hipotez ve kuramların oluşturulması aşamasında kullanılan bir yöntem olarak gelecekle ilgili yapılacak çıkarımlara da kılavuzluk eder. Bu nedenle gözlem, bilimsel yöntemin her aşamasında kullanılması gereken önemli bir araçtır.

Gözlem, basit ve sistematik gözlem olmak üzere iki şekilde yapılır. Basit gözlem de kendi içinde katılımlı ve katılımsız gözlem olarak ikiye ayrılır.

• Basit gözlem, belirli bir teknik kullanılmadan yapılan ve tekrarlanması rastlantılara bağlı olan gözlemdir. Kimsesiz çocukların durumunu bu gözlem türüyle ele alıyorsak onları doğal koşulları içinde inceleriz. Basit gözlem ile çocukların ne yaptıklarını, nasıl davrandıklarını izler ve notlar alırız.

Katılımlı gözlem, gözlemcinin olaya doğrudan doğruya katıldığı ve inceleme yaptığı gözlemdir. Söz konusu kimsesiz çocukların bu gözlem türüyle incelenmesi durumunda, araştırmacı bir eğitmen veya sosyal hizmet uzmanı kimliğiyle bu çocukların arasına karışır ve araştırmacı kimliğini gizler. Böylece kendisini grubun bir üyesi gibi kabul ettirir. Bu tür gözlemin yararlı yanı, gözlenen kişilerin araştırma yapıldığını bilmemeleri nedeniyle herhangi bir duygusal yönlendirme olmadan olayların kendi akışı içinde cereyan etme şansına sahip olunmasıdır.

Başarılı sonuçlar vermeşine rağmen katılımlı gözlemin eleştirilen yönleri de vardır. Katılımlı gözlem, gözlemcinin olaya ancak belli bir ölçüde katılabileceği öne sürülerek eleştirilmiştir. Ayrıca katılımlı gözlem, gözlemcinin bakış açısını daraltmakta, olaya sadece aralarına katıldığı kişiler açısından bakmasına yol açmakta ve olayın bütünlüğünü görmesini engellemektedir. Gözlemci, incelediği kişiler arasında bir ölçüde tarafsızlığını da yitirebilmektedir.

Katılımsız gözlem, araştırmacının gözleyeceği grubun dışında kalmaya özen gösterdiği gözlem türüdür. Bu tür gözlemlerden ancak yüzeysel bilgiler elde edilebilmektedir. Gözlenen kişiler, gözlendiklerini bildiklerinden olayın doğallığı kaybolmaktadır.

Her iki gözlem türünde de araştırmacının elde ettiği bilgiler öznellik özelliği taşıyabilir. Bir başka araştırmacının aynı gözlemi yapıp aynı sonuçları elde etme olasılığı azdır. Bu durum, araştırmacıların standart bir gözlem aracı kullanmayışından kaynaklanır. Ellerinde, hangi noktalarda bilgi toplanacağını belirleyen bir gözlem aracı yoktur. Bu nedenle, her araştırmacı kendisine önemli gelen ayrıntılarla ilgilenir ve asıl nedeni gözden kaçırabilir.

• Sistematik gözlem; test, görüşme cetvelleri, soru kâğıtları gibi tekniklerden yararlanarak gözlenen olayın denetlendiği ve sınırlandırıldığı gözlem türüdür. Sistematik gözlem, basit gözlemin yarattığı sakıncaları bir ölçüde ortadan kaldırır. Gözlem sürecinde araştırma konusuyla ilgisi olmayan bilgilerin ayıklanmasını sağlar ve zaman kaybını önler. Sistematik gözlemde, gözlemci standart bir gözlem aracına sahip olup hangi noktalarda bilgi toplayacağını belirleyen bir çizelgeye göre hareket eder. Böylece toplanacak bilginin çerçevesi çizilmiş olur. Gözlem sırasında ses kayıt cihazları, kamera gibi araçların da kullanılması olayların tüm nesnelliğiyle ortaya konulmasını sağlar. Bu yönleriyle sistematik gözlem; tarafsız, nesnel ve sağlıklı bilgiler kazandırır.

4. Kuram ve Yasalara Ulaşma

Bilgi edinme sürecinin herhangi bir aşamasında ortaya konulan geçerlilik ve güvenilirliği bilimsel yöntemle saptanmış, iç tutarlılığı olan genel bilgi düzenine kuram (teori) denir. Kuramlar, içinde yaşadığımız dünya ile ilgili genellemeler ve sınıflandırmalardır. Bilim adamı kuramlar yardımıyla incelediği konuya daha sistemli yaklaşır ve hipotezlerini sağlam temellere oturtur. Sosyolojik kuramlar da toplumsal olayların özellikleri ve gelişiminin sistemli ve geniş bir bakış açısıyla incelenmesine imkân verir.

Kuramlar hipotezlerin doğrulanması sonucu oluşur. Bu oluşumda tanımlardan kavramlara, kavramlardan önermelere, önermelerden de kuramlara varılan bir yol izlenir. Kuram, kavramlara dayalı önermelerden meydana gelir. Kavramların anlam kazanabilmesi için de anlaşılır tanımlarının yapılması gerekir. Kuramı oluşturan kavramlar, toplumsal olay ve olgulardaki ortak özellikleri ifade eder. Bu nedenle kuramlar; kavram, önerme ve tanımlardan oluşan bilgi düzenleridir.

Kuramlar, dile getirdikleri doğruluğun sürekli bir düzenlilik gösterebilmesiyle kesinleşir ve yasalaşır. Yasa, kuramın unsurları arasındaki ilişkilerin doğrulanmasıyla ulaşılan genellemelerdir. Yasalar matematiksel olarak ifade edildiği için kuramlardan daha kesindir. Matematik, bilgilerimize kesinlik kazandırır. Ayrıca, ifade kolaylığı ve sonucu grafikle gösterebilme imkânı sağlar. Örneğin; “Bir gazın hacmi, sıcaklığı sabit kalmak koşuluyla üzerindeki basınçla ters orantılı olarak değişir.” ifadesini “PV = C” şeklinde ifade edebiliriz. Diğer taraftan sosyal bilimlerde bu şekilde bir formüle etme dolayısıyla da yasalara ulaşmak güçtür. Çünkü sosyal dünya oldukça çeşitli, karmaşık ve değişken bir yapıya sahiptir. Bu nedenle sosyal bilimlerde genellemeler, sosyal kuramlar şeklinde oluşturulur.

Bir hipotezin kuramlara, kuramların da yasalara ulaşabilmesi, geleceğe yönelik öngörü ve öndeyide bulunabilmeye de imkân verir. Öngörü ve öndeyide bulunma, bilimsel yöntem amaçlarındandır. Yasalara dayanarak olayların gelecekteki gelişmesini önceden görme, kestirme öngörü; buna göre ön açıklamalarda bulunma ise öndeyidir. Örneğin, hava durumu tahminleri birer öngörüdür. Öngörü, doğa güçlerinin denetim altına alınması açısından önemlidir. Bilim, öngörüler yoluyla öndeyide bulunarak olguları önceden kestiremeseydi elde edilen bilgiler sorunlara çözüm getirmez ve merakın giderilmesinden başka bir sonuç vermezdi.

Bilimsel Çalışmalarda Ön Kabuller
Bilimin Nitelikleri Nelerdir?
Sosyolojinin Bilim Olarak Özellikleri
Sosyolojinin İnsan Bilimleri İçinde Yeri ve Önemi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder