Kozmopolitanizm Nedir? - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Mart 04, 2018

Kozmopolitanizm Nedir?

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 

Kozmopolitanizm Nedir?

Kozmopolitanizm, bazı maddeler halinde daha rahat açıklanabilen bir kavramdır;
* Birey, insanlık olarak tabir edilen büyük komüniteye aittir ve bu düşünce savunulur.
* Yerel nitelikte var olan bağlılık, yerini evrensel bağlılığa bırakmaktadır.
* Kesinlikle evrensel düşünceler benimsenmektedir.
* Yalnızca yaşanılan kara parçası değil; bütün dünya ülke ya da vatan olarak görülmektedir.


Yukarıda bahsedilen ana görüşler çerçevesinde, daha çok bu görüşler ile ilgili etik bazda, sosyolojik anlamda ve siyasi felsefelerin ışığında kullanılan bir kavram olarak var olan kozmopolitanizmde, söz konusu fikirleri benimseyen kişilere de kozmopolit veya kozmopolitan isimleri verilmektedir.

Kozmopolitanizm Nedir?
Kozmopolitanizm Nedir?

Kozmopolitanizm, genel anlamda güçlü bir birliği ve aynı zamanda da çeşitliliği içermektedir. Kozmopolitanizmin etik ve kültürel alanlarda yorumlanması ile, şu anlayışlar da ortaya çıkmaktadır;

* İnsanlığın birliği savunulmaktadır.
* Farklılıklar kesinlikle hoş görülmektedir.
* Yeryüzündeki bütün insanlar, aynı ahlak topluluğunun birer parçasıdır.
* Bireysel kimliklerin oluşumu sırasında, farklı kültürlerin kaynaklık etmesi oldukça doğal ve normaldir.
* İnsanların birlikte yaşama eğilimi, bu anlayışların temelini teşkil eder.
* Kozmopolitanizm, ana amaç olarak dünya toplumunun oluşumunu hedeflemektedir.

Yukarıda bahsedilen “dünya toplumu” ise, ortak ve önemli riskler, insanların genel yaşama imkanları ve toplumsal ilişkiler ağı ile bütünleşerek ortaklaşmış tüm insanlığı ifade eden bir kavramdır. Burada, ortak gaye ve yaşam zorluğunda birlik duygusu da hakim etmenlerden biridir. Zaten bu nedenle de, kozmopolitanizm olarak da bahsedilebilen bu düşünce tarzında, dünya üzerinde siyasal yönetimlerin dışında, kamusal alanın yaygınlaşması ve insanlığın farklılık göz etmeden iç içe geçmesi ile oluşan bir ortak duygu ve hareket biçimini fikir haline getirdiği savunulabilir.

Kozmopolitanizm sözcüğü incelendiğinde, Eski Yunanca’da “evren” ya da “dünya” anlamında kullanılan “kosmos” ile “yurttaş” anlamında kullanılan “polites” kelimelerinden türetilmiş bir sözcük olduğu görülmektedir. Yani, bu kavramın anlamının da doğrudan bu kelimelerden geldiği düşünüldüğünde, “evren yurttaşlığı” ya da “dünya yurttaşlığı” anlamları çıkarılabilmektedir.

Kozmopolitanizm kavramı, ilk olarak Sinoplu filozof Diyojen tarafından kabaca tarif edilmiştir. Diyojen, yerel örf, adet, töre ve uygulamalar gibi insanı kısıtlayıcı tüm etmenleri reddederek “ben bir dünya vatandaşıyım” sözünü söylemiştir. Aslında bu cümle, modern çağ filozoflarının kozmopolit anlayışları ve yorumlamaları adına bir temel teşkil etmiştir.

Kozmopolitler arasında, stoacıların da önemli bir yeri bulunmaktaydı. Sokrates öncesinde doğa felsefesine başvuran stoacılar, Platon’un aşkın tümel öğretisini de reddetmişlerdi. Bu şekilde gelişen fikir akımlarını, dünya yurttaşı olmayı seçerek ve insanlık adı verilen büyük ait olmayı, bir kent kültürüne bağlanmaya tercih etmişlerdi. Ancak stoacıları Diyojen’den ayıran temel bir fark vardı. Diyojen’in yerel örf, adet ve kültüre sırt çevirerek dünya vatandaşlığını savunması içinde yatan negatiflik, stoacılarda yoktu. Yani stoacılara göre, tam bu durumun aksine, bir dünya vatandaşı olabilmek için yerel aidiyetlerden vazgeçmek gerekli değildi. Yerel aidiyetlerin var olması, stoacılara göre yaşama zenginlik katan bir bütünü oluşturmaktaydı. Zaten Stoacılar, herhangi bir bireyin, bu tür bağlılıklarından da kaçınamayacağına inanmaktaydılar. Ve yine bu düşünceye bağlı olarak, insanların yakınlık derecelerini halkalar gibi gören stoacılar, yerelnden genele olacak şekilde sonucunda dünya vatandaşlığının ortaya çıktığı bir fikri benimsemişlerdi.

Antik çağda yaşamış olan bu gezgin entelektüeller, insanlığa bağlılığın temel olarak alındığı bir erken evrenselcilik olgusunu vurguladılar. Stoacı felsefenin merkezinde, “polis” yasaları ile yönetilen yurttaşlar yerine, doğal hukukun eşitlik ilkesi ve disiplini içinde yaşayan evrensel insan topluluğunun olması gerekliliği bulunmaktaydı. Buradan yola çıkarak, tıpkı Douzinas’ın da vurguladığı şekilde stoacılar, doğal hukuku savunarak yaşayan ve bir değişime önderlik etmek isteyen ilk ütopyacı düşünürlerden oluşmaktaydılar. Çünkü onlar, yaşanılan doğayı eşitlik ve özgürlük beşiği olarak görmekteydiler. Bununla bağlantılı olarak stoacılar, toplumsal hayata örnek teşkil edebilecek bir doğa anlayışına da sahip olmaktaydılar. Bu anlayış, aslında büyük bir gelişimin de habercisi oldu. Daha sonraları devletin keyfi davranışları karşısında başlı başına bir güvence kaynağı olarak kullanılacak ve savunulacak olan doğal haklar anlayışı, stoacıların yorumları ışığında temellenmekteydi. Tüm bunlara binaen, doğal hukuk bünyesinde var olan özgürlük ideali ve insan onuru, dünya üzerindeki devrimci hareketlere, ortaya çıkan politik isyanlara, güç odaklarına karşı gerçekleştirilen direnişlere ve sivil itaatsizlik kavramına adeta bir dayanak noktası oluşturdu.

Modern kozmopolitanizm ise, dünya barışını savunması ile ses getirmiş, bunu gerçekleştirirken de antik çağ kozmopolitanizmini temel almış olan Rotterdamlı Erasmus ile şekillenmiştir. Erasmus, insanların birliğini ve beraberliğini savunurken, devletlerin yapay ayrılıklar getirdiğini de öne sürmüştür. Ancak, modern kozmopolitanizmin seviye atlaması, Fransız Devrimi öncesini ve sonrasını kapsayan on iki yılı satırlara döken Kant sayesinde gerçekleşmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder