Trombosit Nedir, Trombosit Düşüklüğü ve Yüksekliği Neden Olur? - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Nisan 17, 2017

Trombosit Nedir, Trombosit Düşüklüğü ve Yüksekliği Neden Olur?

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 
Trombosit Nedir, Trombosit Düşüklüğü ve Yüksekliği Neden Olur?
Trombosit, kanın şekilli elemanları arasında yer alır ve en önemli görevi kanamayı durdurmasıdır. Trombosit düşüklüğünde kanamaya yatkınlık, yüksekliğinde ise damar içinde pıhtı yani tromboz oluşumu görülür. Yetişkin ve sağlıklı bir kişide 150-400 bin arasında trombosit hücresi mevcuttur. Trombositler kemik iliğinde bulunan büyük hücrelerin (megakaryosit) parçalarından meydana gelmektedir, çoğalmalarını kontrol eden organ ise karaciğerdir. Kan içindeki trombositlerin ömrü 9-10 gün arasındadır ve bu sürenin geçmesinden sonra dalak tarafından parçalanıp ayrışırlar. Dalağın alınması veya hasar görmesi trombosit yüksekliğine, dalağın güçlenmesi ise trombosit yıkımının çok olmasına yol açabilir. Dalağın büyümesine bağlı olan trombosit düşüklüğünde hastalara genellikle splenektomi (ameliyatla dalağın alınması) uygulanmaktadır.

Trombosit
Düşük Trombosit Nedir, Trombosit Düşüklüğünün Nedenleri Nelerdir?
Trombositopeni yani düşük trombosit sayımı; kanda bulunan trombosit sayısının 150 binden daha az olması durumudur. Trombositin kan sayımları sonucunda düşük çıkması ile periferik yayma kullanılır ve tanı konur. Trombosit sayısının 100 binden daha az olmadığı durumlarda herhangi bir kanama riski olmaz. 50 binden az olursa, büyük kanamalara yol açması kaçınılmazdır. Trombosit düşüklüğünün temel nedenleri şunlardır;

Kemik iliğindeki anormallikler
Trombositin aşırı yıkımı: Antikorlar, trombositlere karşı oluşur ve trombositlere yapışarak dalak ya da karaciğerde yıkılmasına sebep olur.

Dalak büyüklüğü: Trombosit yıkımlarını arttıran nedenlerden biri de dalağın büyük olmasıdır.

Trombositler ya da diğer adıyla Platelet (PLT), kandaki en küçük şekilli hücrelerdir ve bu hücrelerin çekirdekleri bulunmaz, fakat RNA içerirler. Kemik iliğinde oluşan trombositlerin yaklaşık %65’i kanda, %35’i ise dalakta bulunmaktadır. Damar bütünlüğünü sağlamak, kanı pıhtılaştırmak, damar duvarı yırtılmaları esnasında kanamanın durdurulmasını için plak oluşturmak gibi görevleri mevcuttur. Trombosit üretimi için görev yapan trombopoitein hormonu, trombosit yapımını uyarır, çoğalmasını kontrol eder. Bundan dolayı dalak işlevlerindeki azalma trombositin artmasına, dalak işlevlerindeki aşırı artış ise trombositin düşmesine neden olur. PCT, hemogram testinde trombositlerin dağılım genişliğini göstermektedir ve ortalama olarak değerleri 0,1 ile 1,0 arasındadır. Hemogram testinde ortaya çıkan değerlerden biri de MPV’dir. MPV değeri, trombositlerin ortalama büyüklüklerini göstermektedir. MPV değerlerinde görülen artış, trombositlerin daha büyük olduğu anlamına gelir.

Tombosit Nedir
Yüksek Trombosit Nedir, Trombosit Yüksekliğinin Nedenleri Nelerdir?
Trombositin yüksek olduğu durumlarda, damar içerisinde bulunan hücreler pıhtılaşır ve damarların tıkanmasına neden olur. Bunun sonucu olarak, kan istediği yere ulaşamaz ve oluşan pıhtı birçok önemli sağlık sorununa yol açar. Trombosit hücrelerinin üreme olayı, dalak yardımıyla eski hücrelerin parçalanması ve yenilerinin üretilmesi şeklinde olur. Bazı durumlarda ise, vücut işlem sırasını karıştırarak eski hücreler yok edilmeden yenilerini üretebilir. Bu durumun ardından trombosit hücrelerinde yükselme meydana gelir ve kan içerisindeki yüksek trombosit yoğunluktan dolayı damarlarda pıhtı yapar. Ana damarlarda ve beyne yakın bölgelerde oluşan pıhtılar, kişinin beyin felci geçirmesine neden olur. Basit gibi görülen, ancak çalışma sisteminin bozulması sonucunda çok ciddi hasarlara yol açan bir durumdur. Trombosit yüksekliğinin dengesini sağlayan organ ise dalaktır. Dalakta oluşan hasar veya dalağın alınması trombosit hücrelerinin artmasına ya da azalmasına sebep olur. Ortalama olarak her insanda 150 ile 400 arasında bulunan trombosit, bebeklerde ve çocuklarda biraz daha yüksek miktarda olur. Trombosit yüksekliğinin nedenleri ise şunlardır;


Kemik erimesi veya kemik iliğinin iltihaplanması,
Demir eksikliği,
Dalağın alınması ya da işlevinin bozulması,
Kırmızı kan hücresinin kemik iliği tarafından fazla üretilmesi.

Yüksek Trombosit Tedavisi
Trombositi yüksek olan kişilerde tedavi şekli, hastalığın şiddetine ve kişinin yaşına göre farklılık göstermektedir. Trombosit yüksekliği primer ve sekonder olmak üzere iki şekilde gerçekleşir. Sekonder yani ikincil olarak ortaya çıkan trombosit yüksekliğinin öncelikle neden olduğu araştırılır. Bulunan sonucun tedavi edilmesiyle de trombosit yüksekliği iyileşme gösterir. Primer yani birincil olanda ise, tedaviye küçük dozlarda aspirinler ile başlanmaktadır. Hastalığın şiddetine göre kişiye daha yoğun ilaçlar ile antibiyotikler verilebilir.

Trombosit yüksekliği olan hastalar genel olarak 10 gün içinde düzelme gösterirler ve herhangi bir tedaviye gerek olmadan hastanın trombosit değerleri normale iner. Trombosit sayıları bazı durumlarda 10 ile 20 bin ul seviyelerinde olur ve bu tür vakalarda şiddetli kanamalar oluşur. Trombosit sayısının arttırılmasını gerektiren bu tür durumlarda hastaya trombosit transfüzyonları verilir. Hastanın bu ilaçlarla iyileşmesi mümkündür, ayrıca sorunun tekrar yaşanmaması adına hastanın trombositopenin yapan ilaçlardan uzak durması gerekmektedir.

Trombosit Tedavisi
Çocuklarda Trombosit Yükseliği, Düşüklüğü ve Normal Değerleri Nedir?
Hemogram testi, hemostaz ve pıhtılaşma sistemi bozukluklarının analiz edilmesi amacıyla yapılan bir kan testidir. PLT yani trombositler kan pıhtılarının meydana gelmesi için görev yapan hücre parçalarıdır. Trombosit düşüklüğü, çocuklarda pıhtılaşmanın bozulmasına ve kanamaya olan eğilimin artmasına yol açar. Trombosit yüksekliği ise tromboz ihtimalini yani damarlardaki kanın pıhtılaşması riskini arttırır. Çocuklarda PLT yüksekliğinin olabileceği durumlar şunlardır;

Romatoid artrit,
Bazı kanser türleri,
Damar eksikliği anemisi,
Dalağın ameliyatla alınması (splenektomi) ve sonrası,
Akut enfeksiyonlar,
Myeloproliferatif bozukluklar (kemik iliği bozuklukları).
Çocuklarda PLT düşüklüğünün olabileceği durumlar ise şunlardır;
Bazı lösemi türleri,
İdiyopatik trombositopenik purpura (ITP),
Hipersplenizm,
Pernisyöz ve aplastik anemi,
Masif kan transfüzyonu,
Kemik iliğinin baskılanması,
Bazı enfeksiyon türleri.
Trambosit değerleri, çocuklarda yetişkinlere nazaran biraz daha yüksek seviyelerde olmaktadır. Normal değerler ise şöyledir;

0-3 yaş arası çocuklarda 130-400 K/mm3
4-5 yaş arası çocuklarda 180-510 K/mm3
6-12 yaş arası çocuklarda 160-510 K/mm3
Çocuklarda trombosit düşüklüğü veya yüksekliği görülürse, hematoloji doktoruna görünmek en doğru seçim olacaktır.

Trombosit Testi Nasıl Yapılır?
Diğer kan testlerinde olduğu gibi, tüp içerisine dirseğin iç kısmından kan alınır ve test için laboratuvara gönderilir. Kan, bazı içerikleri vücudun farklı bölgelerine taşıyan bir araç işlevi görür. Bu içerikler; atık, besin, çeşitli kimyasallar ve hormonlar olabilmektedir. Bahsedilen içeriklerin, kanda normal değerlerde olup olmadığının ortaya çıkarılması için tıbbi kan testleri yapılır. Bu içeriklerden biri de trombositlerdir ve PLT kan sayım testinin yalnızca bir bölümünü oluşturmaktadır. Hastanın tıbbi durumunun anlaşılması bakımından, kan sayım testinin önemi oldukça fazladır.
Trombositlerin en önemli amacı kanın pıhtılaşmasını sağlamaktır ve herhangi bir yaralanma durumunda kanın pıhtılaşmaya başlaması gerekir. Kan kaybının daha çok yaşanmaması ve yaranın kapanması için önemlidir, nitekim küçük yaralanmalarda bile yüksek miktarda kan kayıpları yaşanabilir. Trombosit değerinin düşük olduğu kişilerde sıklıkla kanama görülebilir. Aşırı olduğu zamanlarda ise hastalarda nedensiz yere kanamalar olabilir ve hatta mikroskobik yaralanmalar sonucu başlayan kanama durmayabilir.

Trombositler normal olarak birbirine yapışır ve bu sayede pıhtılaşmayı sağlar, ancak trombositin aşırı düşük olduğu durumlarda bu pıhtılaşmayı gözlemlemek çok zordur. PLT yani trombositin aşırı yüksek olması da kanda bulunan trombosit miktarının yüksek olduğuna işaret eder. Bunun anlamı, gerekli olmadığı halde kanın pıhtılaşması demektir. Pıhtılaşma, herhangi bir iç ya da dış kanama esnasında olması gereken bir durumdur. Şayet herhangi bir kanama olmadan kanda pıhtılaşma gerçekleşiyorsa, bu durum damarların tıkanmasına sebep olur. Ayrıca bu pıhtılaşma bazı durumlarda kan akışının hızına etki eder ve bunun sonucu olarak kalp rahatsızlıkları ortaya çıkabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder