Hikaye nedir? Çeşitleri nelerdir? - Ders Kitabı Cevapları

Yeni Yayınlar

Nisan 04, 2017

Hikaye nedir? Çeşitleri nelerdir?

Edit
 DERS KİTABI CEVAPLARINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ! 
Hikaye nedir? Çeşitleri nelerdir?
Çoğu zaman masal ve romanla karıştırılan hikaye nedir?.. Öykü ve hikaye aynı şeyler mi?
Hikayeler, olmuş ya da olması mümkün olan olayları anlatan kısa sanat eserleridir. Bir başka anlatışla; gerçekleşmesi mümkün bir olayı yer, zaman ve kişi belirterek işleyen sanatsal kısa yazılara hikaye denir. Bir diğer adı da öyküdür.

Hikayenin (Öykünün) Genel Özellikleri:
- Hikaye, insan hayatının bir kısmını, yer ve zaman kavramına bağlayarak anlatır.
- Hikayede olay veya durum vardır. Olay ya da durum şahıslara bağlanır; olay veya durumun ortaya konduğu mekan ve zaman belirtilir; bunlar sürükleyici ve etkileyici anlatım ile işlenir.
- Düşündürmekten çok, duygulandırmak ve heyecanlandırmak ön plandadır.
- Gerçek veya hayal ürünü bir olayı kısa biçimde işler.
- Kısa oluşu, yalın bir olay örgüsüne sahip olması, çoğunlukla önemli bir olay veya sahne aracılığı ile tek ve yoğun bir etki uyandırması ve az sayıda karaktere yer vermesi ile roman ve diğer edebiyat türlerinden ayrılır.
- Hikaye, olay eksenli bir edebiyat türüdür. Öyküde temelde bir olay mevcuttur ve olaylar genellikle yüzeyseldir.

- Hikayeler daha çok yazarların anılarını anlatması biçiminde ortaya çıkar.

- Hikaye kısa bir edebi tür olduğu için bu yapıtlarda fazla ayrıntıya girilmez. Olayın veya durumun öncesi, sonrası okura hissettirilir. Okur, birtakım sözcüklerden yararlanarak ve düş gücünü kullanarak kişiler ile ilgili veya olaylar ve durumlar ile ilgili hükümlere ulaşabilir.

- Hikayeler Avrupa’da roman ile yaklaşık olarak aynı zamanlarda ortaya çıkmıştır. Özelikle Realizm akımının etkili olduğu tarihlerde öykü türü müstakil bir edebi tür olarak kendisini göstermiştir.

- Tek bir olay vardır. Hikaye onun etrafında döner.

- Şahıs kadrosu dardır.

- Kişiler çoğu zaman hayatlarının belli bir anı içinde anlatılır.

Hikayenin Yapı Unsurları:

a- Olay:
Öykü kahramanının başından geçen olay ya da durumdur. Hikayedeki temel öğe veya durumdur. Hikayeler olay eksenli yazılardır ve bir asıl olay bulunur. Ancak bazen bu asıl olayı tamamlayan yardımcı olaylara da rastlanabilir.

b- Mekan (Çevre):
Hikayede sınırlı bir çevre vardır. Olayın geçtiği çevre çok ayrıntılı anlatılmaz, kısaca tasvir edilir. Olayın anlatımı sırasında verilen ayrıntılar çevre ve yer hakkında okuyucuya ipuçları verir.

c- Zaman:
Hikaye kısa bir zaman diliminde geçer. Hikayeler geçmiş zamana göre (-di) anlatılır. Konu, yazarın kendi ağzından veya kahramanın ağzından anlatılır. Özellikle durum öykülerinde zaman açık olarak belirtilmez, sezdirilir. Hatta bu tür öykülerde zaman belli bir düzen içinde de olmayabilir. Olayın ve durumun son bulmasından başlayarak olay ya da durumun başına doğru bir anlatım ortaya konabilir.

d- Kişiler:
Olayın oluşmasında etkili olan ya da olayı yaşayan insanlardır. Hikayede az kişi vardır. Bu kişiler “tip” olarak karşımıza çıkar ve ayrıntılı bir şekilde tanıtılmaz. Hikayede kişiler sadece olayla ilgili “çalışkanlık, titizlik, korkaklık, tembellik” gibi tek yönleriyle anlatılır. Kişiler veya tipler, belli bir olay içinde gösterilir. Bu tiplerin de çoğu zaman sadece belli özellikleri yansıtılır. Romanda olduğu gibi, kişilerin bütün yönleri verilmez. Bu bakımdan hikayede kişilerin psikolojik özelliklerine de ayrıntılı olarak girilmez.


e- Dil ve Anlatım:
Hikayenin dili; açık, akıcı ve günlük konuşma dilinden farklı olarak, etkili sözcük, deyim, atasözü ve tamlamalarla zenginleştirilmiş güzel bir dil olmalıdır.

Anlatım ise iki şekilde olur: Hikaye kahramanlarından birinin ağzından yapılan anlatım, “hikayede birinci kişili anlatım”; olayı uzaktan gözlemleyen üçüncü kişi ağzından yapılan anlatım.

Hikayede Plan:
Hikayenin planı diğer yazı türlerinde olduğu gibi üç bölümden oluşur; ancak bu bölümlerin adları farklıdır.

1) Serim: Hikayenin giriş bölümüdür. Bu bölümde olayın geçtiği çevre, kişiler tanıtılarak ana olaya giriş yapılır.

2) Düğüm: Hikayenin bütün yönleriyle anlatıldığı en geniş bölümdür.

3) Çözüm: Hikayenin sonuç bölümü olup merakın bir sonuca bağlanarak giderildiği bölümdür.

Ancak bütün hikayelerde bu plan uygulanmaz, bazı öykülerde başlangıç ve sonuç bölümü yoktur. Bu bölümler okuyucu tarafından tamamlanır.

Roman ve Hikaye Arasındaki Farklar Nelerdir?

- Romanda ana bir olay etrafında pek çok yan olay gerçekleşirken hikaye tek bir olay üzerine kurgulanır.
- Romanda şahıs kadrosu genişken hikayede dardır.
- Romanda zaman ve yer hikayeye göre daha geniş kapsamlıdır.
- Kısacası hikayelerde olaylar ayrıntıya inilmeden anlatıldığı için romanın özeti gibidir.

Hikaye Çeşitleri Neler?
Olay (Klasik Vak’a) Hikayesi
- Bir olayın serim – düğüm – çözüm planı dahilinde anlatıldığı hikayelerdir.
- Dünya edebiyatında Fransız hikâyeci “Guy de Maupassant” tarafından ilk örnekleri verildiği için Maupassant Tarzı Hikaye olarak da adlandırılır.
- Türk edebiyatında en önemli temsilcileri “Ömer Seyfettin” ve “Refik Halit Karay“dır.

Durum (Kesit) Hikayesi
- Olayın yalnızca bir kesitinden ve kişinin o anki ruhsal durumundan yola çıkılarak yazılmış hikayelerdir.
- Duygu, tahlil ve gözleme önem verilir.
- Serim-düğüm-çözüm planına bağlı değildir.
- Dünya edebiyatında Rus hikayeci “Anton Çehov” tarafından ilk örnekleri verildiği için Çehov Tarzı Hikaye olarak da adlandırılır.
- Türk edebiyatındaki önemli temsilcileri “Sait Faik Abasıyanık” ve “Memduh Şevket Esendal“dır.
- 14. yüzyılda İtalyan yazar Boccacio tarafından yazılan Decameron dünya edebiyatında hikaye türünün ilk başarılı örneği olarak kabul edilir.

Türk edebiyatında hikaye alanındaki ilkler şunlardır:
- İlk hikaye denemesi: Müsameratname (Emin Nihat)
- İlk yerli hikaye: Letaif-i Rivayat (Ahmet Mithat Efendi)
- Batılı tarzda yazılmış ilk küçük hikaye örnekleri: Küçük Şeyler (Samipaşazade Sezai)

HALK HİKAYELERİ
Halk hikayeleri, konularını gerçek hayattaki -genellikle kavuşulamayan- aşklardan alan, hikayeci-aşıklar tarafından nazım-nesir karışık bir ifade tarzı ile dinleyicilere anlatılarak nesilden nesile aktarılan, yer yer masal ve destan özellikleri gösteren , sevgiliye kavuşma yolundaki maceraları anlatan hikayelerdir.

Olayların geliştiği bölümler nesir, duyguların yoğun olarak anlatıldığı bölümler nazım şeklindedir.

Hikayelerden bazılarının yaratıcısının serüvende yer alan âşıklar olduğu ileri sürülür.

Aşk konusunun işlendiği halk hikayeleri ve kahramanlık konusunun işlendiği halk hikayeleri olarak ikiye ayrılsa da, bir çoğunda aşk ve kahramanlık iç içedir.

1-) Aşk Hikayeleri; Derdiyok ile Zülfüsiyah, Leyla ile Mecnun, Emrah ile Selvihan, Kerem ile Aslı, Gül ile Ali Şir, Gül ile Sitemkar, Tahir ile Zühre, Yusuf ile Züleyha vb.

2-) Kahramanlık Hikayeleri; Köroğlu Kahramanlık Hikayeleri (Köroğlu Kolları), Kirmanşah, Eşref Bey, Salman Bey, Şah İsmail, Arslan Bey vb.

Hikaye türünün en eski örnekleri olan aşk ve kahramanlık hikayeleri, destandan modern hikayeye geçişi sağlamışlardır.

DÜNYA EDEBİYATINDA HİKAYENİN GELİŞİMİ
• Öykünün ortaya çıkma sürecinde karşımıza önce fabl türündeki eserler, sonra kısa romanlar sonra da “Bin Bir Gece Masalları” çıkar.

• Rönesans’tan (16. yüzyıl) sonra Giovanni Boccacio, “Decameron Öyküleri” adlı eseriyle öykü türünün ilk örneğini vermiş ve çağdaş öykücülüğün başlatıcısı olmuştur.

• 18. yüzyılda Voltaire öykü türünde ürünler vermiştir. İnsan dışındaki yaratıkları öyküye katmıştır.

• Ne var ki öykü, bir tür olarak karakteristik özelliklerini ancak 19. yüzyılda Romantizm ve Realizm akımlarının yaygınlaşmasıyla kazanmıştır.

• Alphonse Daudet, Guy de Maupassant gibi Fransız yazarlar öykü örnekleri vermişlerdir.

Türk Edebiyatı’nda Hikaye

Türk edebiyatında, bir olay anlatan sözlü ya da yazılı anlatılara hep hikaye adı verilmiş, manzum olanlara destan da denmiştir. Divan edebiyatında mesnevi türü (Leyla ile Mecnun, Yusuf ve Züleyha vb.) bunun en ünlü örneğidir. Halk edebiyatında hikayeci-âşıklar tarafından kahvelerde, köy odalarında, düğün vb. toplantılarında söylenen hikayeler, halk hikayesi diye anılır.

15. yüzyılda yazıya geçirildiği sanılan ve destansı bir nitelik gösteren Kitab-ı Dede Korkut‘taki hikayeler bunun ilk örnekleri sayılabilir.

Anadolu’da 16. yüzyıldan bu yana, sözlü halk geleneğinde sürüp gelen halk hikayelerinde olaylar nesir ile anlatılır, duygusal, coşkulu, haller nazımla ve saz eşliğinde söylenir. Halk hikayeleri, konuları bakımından, aşk hikayeleri ve kahramanlık hikayeleri olmak üzere ikiye ayrılır.

Türk edebiyatında çağdaş hikaye batıdakinin tersi olarak, halk hikaye ve masallarının gelişmesiyle oluşmamış; 19. yüzyılın ikinci yarısında doğrudan doğruya batı edebiyatının hikaye yolundaki ürünleri örnek alınarak yazılmaya başlanmıştır.

Edebiyatımızda batıdaki anlamıyla ilk hikaye Ahmet Mithat Efendi tarafından yazılmıştır. Hikayelerinin kimi çeviri kimi yerlidir. Bu yolda ikinci yazar Emin Nihat’tır; Müsameretname adlı kitabında 7 hikaye toplanmıştır. Aynı dönemde kurgu ve anlatım bakımından başarılı sayılabilecek ilk örnek Samipaşazade Sezai’nin “Küçük Şeyler” adlı hikayesidir. Bu dönemin başka bir yazarı ise Nabizade Nazım’dır.

Türk öykücülüğünü bir yere taşıyan yazar ise Halit Ziya Uşaklıgil oldu. Edebiyat-ı Cedide döneminde yalın diliyle dikkat çeken Uşaklıgil, titiz gözlemciliğiyle gerçekçi öykü geleneğini başlatan yazardır. Bu dönemin diğer yazarları Hüseyin Rahmi Gürpınar, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın, Ahmet Hikmet Müftüoğlu ve Saffeti Ziya idi.

Meşrutiyet’in ilanından sonra gelişen yeni edebiyat akımıyla birlikte öyküde toplumsal ve siyasi sorunlar işlenmeye başladı. Türkçe’de yabancı sözcüklerin temizlenmesi, yazımda konuşma dilinin hakim olması, taşra yaşamının gerçekçi bir üslupla edebiyata taşınması gibi özelliklerle bilinen bu dönemde Ömer Seyfettin, Türk öykücülüğünde yeni bir çığır açtı. Onu Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin, Refik Halit Karay izledi. F. Celaleddin, Selahattin Enis, Sadri Ertem, Cemal Kaygılı, Sabahattin Ali, Kenan Hulusi Koray, Nahit Sırrı Örik, Bekir Sıtkı Kunt, M. Şevket Esendal Cumhuriyet dönemi öykücülüğünü hazırlayan isimlerdir.

Cumhuriyet dönemi 1930’lar sonrasını kapsar. Bu dönemde alışılmışın dışında bir öykü dünyası kuran Sait Faik Abasıyanık, Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaç), diyalogların usta yazarı Orhan Kemal, Mehmet Seyda, Samet Ağaoğlu, Sabahattin Kudret Aksal, Kemal Bilbaşar, Kemal Tahir ve Ahmet Hamdi Tanpınar öykü yazarları olarak ön plana çıktı.

Günümüzde Türk öykücülüğü geniş bir konu ve üslup zenginliğiyle sürmektedir. Bunlar arasında Muzaffer Buyrukçu ve Osman Çeviksoy, İslam Gemici, Necati Tosuner (Çıkmazda, Neden Kitap) gibi isimler vardır.

NAZIM ve NESİR
Edebiyatta nazım ve nesir olmak üzere iki temel anlatım yolu vardır. Duygu, düşünce, hayal ve istekleri ölçülü ve uyaklı olarak dizelerle anlatma yolu “nazım“; dil bilgisi kuralları çerçevesinde cümlelerle anlatma yolu ise “nesir“dir.

Nazımın doğuşu, nesirden ve yazının bulunuşundan çok önce, sözlü edebiyat dönemindedir. Yazı öncesi edebiyat türlerinin anlatım yolu hep nazımdır. Edebiyat tarihinde bilinen en eski ürünler olan destanlar, nazım biçiminde oluşturulmuştur. Destanlardan sonra ortaya çıkan lirik edebiyat örnekleri de nazım biçimindedir. Bu durum, nazımın coşku ve heyecana bağlı bir ifade yolu olarak benimsendiğini de gösterir.

Nesir yani düz yazı ise ancak yazının bulunuşundan sonra gelişmiş, ilerleyen zaman içerisinde anlatmaya ve göstermeye bağlı metinlerle öğretici metinlerin temel anlatım yolu olmuştur.

Nesirle yazılan eserlerde mantığa ve dil bilgisi kurallarına uygunluk temel ilkeyken, nazımın temeli ahenk ögesidir ve nazımda dil bilgisi kurallarının bozulmasına göz yumulabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder